İDRİS KARDAŞ

İki sandık arası zamanı formülle belirleyelim

İki seçim bir arada yapılmasın sakıncalı olur, diyorsunuz. Neden olarak da halk hem meclisi hem Başkan'ı aynı siyasi eğilimden seçerse sorun oluru ileri sürüyorsunuz. Yani halkın seçimine bir çerçeve çizmek istiyorsunuz. Nedir o çerçeve? Halk, Meclisi bir siyasi eğilimden, Başkanı da başka bir siyasi eğilimden seçsin istiyorsunuz. Anayasayı da buna göre şekillendirelim diyorsunuz. Peki diyelim ki iki seçim aynı anda yapılmayacak dedik ve yeni anayasada bunu belirttik. Bunun gerekçesine ne yazacağız? Halk iki seçimde de aynı siyasi eğilime oy vermesin diye iki seçimi ayrı yapıyoruz mu diyeceğiz? Sizin istediğiniz tam da bu ve açık açık da söylüyorsunuz zaten. Peki şimdi soralım. Bunun adı siyaset mühendisliği, toplum mühendisliği değil midir? Bunun adı halkın seçimlerini dizayn etme çabası değil midir? Bunun adı vesayetçiliğe kapı aralayan düşünce tohumları değil midir?

Peki hadi bunu yaptık diyelim. İki seçimi birlikte yapmayacağız dedik. İki seçim arası ne kadar süre olursa halk aynı siyasi eğilimi seçmez. 6 ay mı, 1 yıl mı, 2 yıl mı? Mühendislik çalışmalarına tam gaz devam edelim yani. Halk aynı siyasi eğilimi seçmesin diye iki sandık arası en uygun zamanı bulmak için matematik formülleri uygulayalım isterseniz. Bunu da koyalım anayasa değişikliğine. Cumhurbaşkanlığı seçimine "a" diyelim. Meclis seçimine "b" diyelim. Toplam seçmen sayısı da "c" olsun. Zaman da "t" olsun. Doğru zamanı bulmak için t=a/b üzeri c diyelim mi? Olmadı mı? t=a.b/c nasıl olur? Mühendislik hesabı bu şakaya gelmez. Her değişken doğru yerde konumlanmalı ki sizin istedikleriniz hayata geçsin.

Ama söyleyeyim, bunu bir kere yaptık mı, bu zincir böyle devam eder. Diğer maddelere de sıçrar. Halk bunu seçer, şöyle davranır gibi mühendislik işine bir kere girdiniz mi çıkışı da yoktur zaten. Halkı merkeze almaktan korktunuz mu değişiklik de yapmayın artık isterseniz. Cumhurbaşkanı'nı yine Meclis seçsin. Hatta isterseniz Meclis'i de kapalı devre sistemi ile bir önceki Meclis seçsin yada bir seçkinler gurubu seçsin. Cumhuriyet ilk kurulduğunda da böyle mühendislikler yapılmadı mı? Sorunlar hep oradan çıkmadı mı zaten. Halk şunu seçmesin böyle davranmasın diye kurallar konmadı mı? Bu kurallar sonrası vesayet odakları oluşturulmadı mı? DP, Refah Partisi, Fazilet Partisi vd. bu yüzden kapatılmadı mı? 1961, 1982 anayasaları halk hep yanlış yapar mantığıyla yazılmadı mı? Cumhurbaşkanlığı koltuğu darbecilerin, vesayetçi sistemin bu yüzden kalesi olmadı mı? İşte bu yüzde sınırsız yetki ve sorumsuzluk zırhıyla donatılmadı mı?

Vesayet ortadan kalksın diye DP, AP, ANAP, Refah, AK Parti her seferinde önünde darbeler ve birçok engellemeler olduğu halde halk tarafından yüzde 50'lere çıkan oy oranlarıyla destek buldu. Vesayet, hem siyasi hem de sosyal alanımıza, kültürel alanımıza tecavüz etti. 15 Temmuz'da tankların önüne yatan, F16'ların bombasının altına koşan, kurşunlara dimdik yürüyen bu halkın siyaseti nasıl şekillendireceğini siz mi belirleyeceksiniz? Kimsiniz siz peki? Yeni nesil vesayetçiler misiniz? Halk kendi kararlarını yanlış verir diyenlerle mücadele ediyoruz yıllardır. Siz çekilin kenara. 15 Temmuz'da kendi kaderini eline almış milleti, siyasetin merkezinden, odağından çıkarmak ne bizim haddimizedir ne de sizin haddinizedir. Bu millet her şeyin kararını verir. Kendini en iyi şekilde de yönetir. Referandumda evet de dese hayır da dese bu, toplumun kendi kararını verme özgürlüğünün bir sonucudur. Bunun adı da demokrasidir. Türkiye de bu anlamda içinde bulunduğu çok büyük bir coğrafyanın biricik ülkesidir. Serbest seçimlerle istediğini iktidar yapan, bunu düşürmeye çalışanlara karşı canını dahi veren bir milletin vatanının adıdır Türkiye. Halk isterse Cumhurbaşkanını ayrı partiden seçer, isterse aynı partiden seçer. İsterse ilk turda Cumhurbaşkanı'nı seçmez ve Meclis oluştuktan sonraki tabloda o Meclis'e uygun bir adayı ikinci turda seçer. İsterse buna gerek duymaz aynı anda seçer.

Yeni anayasa tasladığında yürütme ile yasama arasında denge ve denetleme ile alakalı onlarca araç var. Ancak bununla birlikte en büyük denge denetleme merci yine halktır. Cumhurbaşkanı ile Meclis anlaşamazsa çözüm merci halktır. Sorunların, vesayet odakları tarafından kapalı kapılar ardında çözülmesini değil, şeffaf bir şekilde halk tarafından çözülmesini ortaya koyuyor yeni anayasa. Yeni anayasa taslağının merkezinde halkın iradesi var. Sosyolojiye alan açan, tahakküm kurmayan, ön kabulleri olmayan, çıkacak sorunlarda yine o dönemin dinamikleriyle, halkın kendi hür iradesiyle o sorunları çözmesini sağlayan bir sistem inşasıdır bu. Zemini sağlamlaştırma çabasıdır. Zemini halk olan, halktan korkmayan, tam tersi halka dayanan bir siyasal sistem kuruluyor bu anayasa teklifi ile.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.