Gevşeyen cıvataların artık somundan kurtulma aşamasına geldiği bir ortam. Bir gün önce takımın iki efsanesi veda ediyor arkadaşlarına. "Sahaya çıkmayalım, protestoedilebiliriz" diyorlar. Ertesi gün Kadıköy'e geleceklerin ruh halini tahmin edin artık.
Hoca deseniz, dünya umurunda değil. "Gurur ve profesyonellik" olarak açıklıyor maçın anlamını. Ne yürüyüş yapanlar, ne "istifa" diye bağıranlar ne de "Bir umut"diyerek tribünlere gelenler var hesabında.
Ve kulüp tarihindeki, böyle krizli dönemlerin değişmeyen akıbeti de gerçekleşiyor; dördüncü dakika, ilk atak- ilk şut ve gol… Rakip önde. Bir sonrasında meteorçarpması var. Olabilecek en kötüsenaryolar yaşanıyor.
Yine de takım bu baskıya karşılık verdi. 20'den sonra oyunu yığdılar rakip kaleye. İrfan Can Kahveci üstlendi liderliği, sorumluluk aldı, diğerlerini de peşine taktı. Tribündeki taraftar onları ıslıklarken, "onları" sevindirecek o "golü" bulmak için uğraştılar. İşler sarpa sardıkça, Mourinho da geri dörtlüyü"ikili" yaptı, kenarlarıortaya aldı, en son kararda Cenk Tosun'u sol önekoydu. Sonuç; birçok Fenerbahçeli'nin burun kıvırdığı bu futbolcular, ne kadar "karakterli" olduklarını gösterdiler. Kendi seyircileri karşılarındayken bile vazgeçmediler, sorumluluk aldılar. Hem tribünlerin, hem de kendilerinin en büyük şanssızlığı "Özel biri"ylesezonu geçirmeleriydi.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.