ERHAN AFYONCU
Amerika Birleşik Devletleri, 13 İngiliz kolonisinin Britanya'ya karşı bağımsızlık mücadelesinin başarıya ulaşmasıyla 1776'da kuruldu. ABD'nin gerek 1775-1783'ü kapsayan savaşı yılları gerekse de bağımsızlık sonrasının ilk yıllarında her bireysel hem de devlet düzeyinde özgürlüğe, bağımsızlığa ve sömürgecilik karşıtlığına dayalı bir söylem oluşmuştu. Fatih Gürcan, yakında yayınlanacak "Amerika Tarihi" isimli kitabında "Monroe Doktrini"ni anlatır.
İNGİLTERE'DEN KORKTULAR
ABD'nin kurucu metinlerinde kolonileşmeye karşı çeşitli önlemler alındı. Mesela, başkan olmak için bugün hâlâ geçerli olan doğuştan ABD vatandaşı olma zorunluluğu bu dönemin etkisidir. Amerikalılar, o dönemde Polonya'nın başına geldiği gibi, yabancı bir devletle bağlantılı birinin ülkenin başına geçmesinden korkmuşlardı. Zira Amerikalılar, Britanya'nın Bağımsızlık Savaşı'nın rövanşını alarak yeniden koloni statüsüne düşmekten çekiniyorlardı. Hatta ABD'deki bireysel silahlanma ve eyaletlere ait milis kuvvetlerinin kurulmasının sebeplerinden biri de başta İngiltere olmak üzere, yabancı kuvvetlerin ülkeyi işgal etmeleri halinde, topyekûn halk savaşı gerçekleştirmek ve Amerika'nın bağımsızlığını sağlamaktı.
Ancak ABD yöneticileri, kolonileşmeye soğuk bakmaları ve İngiltere ile İspanya gibi ülkelerin kendilerini yönetmesinden çekinmelerine rağmen, ABD'nin kendi kıta sahanlığı içinde batıya doğru genişlemesini doğal bir hak olarak görmekteydiler. Bu yüzden özellikle Kızılderililerle mücadeleye girişmişlerdi. Üçüncü Amerikan Başkanı Thomas Jefferson'ın en büyük hedefi, ABD'yi bir tarım cumhuriyeti haline getirmekti. Jefferson, batıya genişlemek için Kızılderililerle mücadele girişmişti ve buna tepki gösteren Kızılderili Shawnee kabilesinin lideri Tecumseh, ABD'lilerle mücadeleye girişmişti.

Sam Amca, Avrupa ve Amerikalılar arasında tüfekle duruyor.
KONGRE BİNASINI YAKTILAR
Monroe'nun halefi olan dördüncü Başkan James Madison döneminde ise ABD yıkılma riskiyle karşı karşıya gelmişti. İngilizler, ABD'nin Atlantik'te Napolyon Fransası ile ticaret yapmasına karşı çıkmaktaydılar. Bu amaçla İngilizler, Amerikan gemilerini okyanusta durduruyor ve Fransa'ya mal taşıma iddiasıyla bu gemilerin mallarına el koyuyorlardı. İngilizler bunun dışında Amerikalı denizcileri, zorla gemilerden indirerek "Siz Britanyalısınız" söylemiyle rehin alıyor ve İngiliz ordusuna dâhil ediyordu.
Britanyalılar aynı zamanda Tecumseh'in Yerliler Konfederasyonu ile ABD karşıtı bir ittifak kurmuşlardı. Amerika 1812'de Britanya'ya savaş ilan ederek Kanada'yı ele geçirmeye çalıştı. Ancak asıl İngiliz birliklerinin Avrupa'da savaşmalarına rağmen ABD savaşta başarılı olamadı. İngilizler, Washington D.C.'ye girip, Başkanlık ve Kongre binasını yaktılar. Ancak asıl odak noktaları Fransa olduğu için ve Fransa mağlup edildiği için Amerika'nın bu ülkeyle ticaretinin Britanya açısından bir önemi kalmadığından, 1814'te iki taraf savaş öncesi sınırlara dönülmesini esas alan bir barış antlaşması imzaladılar.

Sam Amca ve Monroe Doktrini.
SAHADAN GELEN BAŞKAN
James Monroe bu şartlar altında 1817'de ABD'nin beşinci başkanı oldu. Monroe "Kurucu Babalar" olarak adlandırılan ve Amerikan bağımsızlık savaşına bizzat katılmış olan son ABD başkanıdır. Bağımsızlık savaşı sırasında öğrenimi yarıda keserek asteğmen olarak orduya dâhil olup yarbaylığa kadar terfi etmişti. Kurucu babaların pek çoğu gibi Virginia kökenliydi ve bu eyaletin valiliğini yapmıştı. Askerliğinin yanında diplomatik bir kariyere de sahipti.
1803-1807 arasında ABD'nin Londra elçiliğinde bulunmuş, Amerikan Savaş Bakanlığı yapmış, ama asıl birikimini 1811-1817 arasında Dışişleri Bakanlığı yaptığı sırada edinmişti. Monroe kişisel tecrübesi gereği hem harp meydanlarındaki çatışmaya hem de diplomasi masalarındaki mücadeleye hâkim bir isimdi. Reel politiği bizzat sahada öğrenmişti.

James Monroe
Başkan Monroe 2 Aralık 1823'te Kongre'ye gönderdiği bir mesajla kendi adıyla anılan doktrini tesis etti. Monroe Doktrini genel olarak ABD'nin Avrupa işlerine karışmamasını öngören izolasyonist (yalnızcı) bir siyaset olarak bilinir. Monroe'nun doktrininin bu kısmı doğru olsa da bu doktrin sadece Avrupa'dan uzaklaşmayı ve kendi kabuğuna çekilmeyi benimsemeyen bir siyaset tarzı değildi. Aksine, Avrupalıları, Amerika kıtasının tamamından uzak tutmayı hedefleyen engelleyici bir siyaseti içermekteydi. Zaten doktrinin temelinde İspanya'dan yeni ayrılmış devletlerin, bağımsızlıklarını koruma iddiası yatmaktaydı.
Napolyon Savaşları'ndan çok büyük güç kaybederek çıkan İspanya'nın ve Portekiz'in durumunu fırsat bilen Latin Amerika kolonileri teker teker bağımsızlıklarını ilan etmişlerdi. Arjantin 1816'da, Şili 1818'de, günümüzde Ekvador, Kolombiya, Panama ve Venezuela'yı kapsayan Büyük Kolombiya Devleti 1819'da, Peru 1821'de, Meksika da 1821'de İspanya'dan koparak bağımsız oldular. Brezilya ise 1822'de Portekiz'den ayrılıp doktrinin kabul edildiği zaman bağımsızlık mücadelesine devam etmekteydi.
ABD bu doktrinle yeni devletlerin bağımsızlığına kefil oluyordu. ABD'nin bu kefalete istisna oluşturduğu tek bölge ise Karayipler ve Kanada'ydı. Bunun dışında kalan bölgelere, Avrupalıların müdahalesini Monroe bir tehdit olarak sayıyordu. Monroe, ayrıca Amerika'da yeni koloni oluşturulmasını da yasaklamaktaydı. Aslında bu politikanın başlangıcı ilk başkan Washington'un 19 Eylül 1796 tarihli veda mesajıydı. Bu mesajla, Avrupa meselelerinden uzak durma siyaseti başlamış, Monroe Doktrini ile infiradçılık (izolasyon) ABD dış politikasına egemen olmuştu.

Roosevelt ve Monroe Doktrini.
KITANIN AĞABEYİ BENİM
Monroe Doktrini temelde, "Amerika Amerikalılarındır" düşüncesine dayanmaktaydı. Ancak bu doktrinin aslı "Amerika kıtaları ABD'nindir"di. Bu doktrinin bir boyutu da cumhuriyetçilik ilkesiydi. 1823'te Avrupa ülkelerinin tamamına yakını monarşiyken, Amerika'da yeni kurulan devletler, yönetim biçimi olarak cumhuriyeti benimsemişlerdi. Monroe'nun doktrini, aslında Amerikan siyasal sisteminin ve Monroe'nun bizzat içinde yetişip büyüdüğü ihtilalci düşüncenin muhafazakâr monarşilerden korunması fikrine dayanmaktaydı. Monroe'nun doktrini yayınladığı sırada, Avrupa'da Fransa'dan dolayı cumhuriyetçilik düşüncesine son derece soğuk bakılmaktaydı.
Monroe'nun doktrini ABD'nin, Avrupa işlerinden uzak kalmasını temel almaktaydı. Bu düşünce "Avrupa da Avrupalılarındır" kanaatine dayanmaktaydı. Ancak ABD'nin bu prensibi benimsemesinde birkaç pratik faktör vardı. Öncelikle Avrupa'ya karışılmayarak Avrupa'nın Amerika'ya müdahalesinin engellemesine mütekabiliyet ilkesi dâhilinde ahlaki zemin sağlanmaktaydı. En önemli nokta ise Avrupa devletleri ile tek başına mücadele edecek siyasi ve askeri güçte bulunmayan ABD'nin, henüz gelişim safhasındayken zayıflaması Monroe tarafından istenmemekteydi.
Amerika bu doktrin gereğince, 1. Dünya Savaşı'na katıldığı 1917'ye kadar Avrupa'ya müdahil olmayıp Amerika kıtasındaki gelişmelere odaklandı ve kıta içinde topraklarını genişletmeyi kendisine bir hedef olarak belirledi. Gerektiğinde diğer Amerikalı devletlerin üzerinde nüfuz kullanmak veya büyük ağabey gibi davranmak için de doktrini kullandı. James Polk 1846-1848'de, Meksika ile savaştı ve bu ülkenin topraklarının yarısından fazlasını ABD topraklarına kattı. ABD, 1867'de ise sınırında güçlü bir Fransa istemediğinden, Meksika'yı işgal eden Fransa'ya ültimatom verdi ve sınıra askere yığarak Fransızların bölgeden çekilmesini sağladı.
AVRUPALILARI SOKMADI
Venezuela 1902'de dış borçlarını ödemeyi durdurunca İngiliz, Alman ve İtalyan donanmaları bu ülkeyi ablukaya aldı. Ancak Avrupalı ülkelerin bu ülke üzerinde nüfus kazanmasından endişe eden ABD, donanmasını Karayipler'e göndererek Avrupalılara gözdağı verdi. Böylece Venezuela'nın borçları Uluslararası Tahkim'e bağlandı. Bu yeni yapı sayesinde Amerikan şirketleri ve bankalarının bu ülkeye rahatça girişi sağlandı. Benzeri bir durum Dominik Cumhuriyeti'nde de yaşanınca, Amerika bu ülkenin de borçlarının yönetimini üstlenirken Dominik'in gümrük gelirleri ise ABD hazinesine tahsis edildi.
ABD, 1898'de İspanya'ya karşı ayaklanan Küba'ya yardım edip bağımsız olmasını destekledi 1901'deki imzalanan Platt Değişikliği ile ABD'ye gerektiğinde Küba'ya müdahale hakkı tanınıp Küba'nın egemenliği sınırlandı ve ABD'ye Küba'da üst kurma hakkı tanındı. 1903'te bu antlaşma daha da genişletilince Küba resmen bağımsız ama fiilen ABD'ye yarı bağlı bir ülke durumuna düştü ve Amerika olmadan başka ülkelerle stratejik antlaşma imzalanması yasaklanmıştı.
Nikaragua, Haiti ve Honduras'ta ise 1898- 1934 arasında yaşanan Muz Savaşları sırasında ABD'li şirketler, ekonomilerinin tamamına yakını muz, şeker ve kahveye dayanan bu ülkelerin ekonomilerini ele geçirdi. ABD, kendi şirketlerinin çıkarını korumak için defalarca kez bu ülkelere asker gönderdi.
1917'de, ABD'nin İtilaf Devletleri'nin yanında I. Dünya Savaşı'na girmesine kadar "Monroe Doktrini" uygulandı. Amerikalılar, 1920 cumhurbaşkanlığı seçimlerinde ise bu doktrinden uzaklaşan Wilson'ın yerine Monroe Doktrini'ni savunan Warren Harding'i seçtiler. Fakat 1930'lardan sonraki gelişmeler ve ABD'nin aşırı büyümesinin de etkisiyle Uzakdoğu'dan Avrupa'ya birçok yere müdahale edilerek Monroe Doktrini'nden tekrar uzaklaşıldı.
MONROE DOKTRİNİ
MONROE Doktrini şu hususlardan oluşuyordu:
1- ABD, bağımsızlığını almış olan Amerika kıtalarının Avrupa devletleri tarafından sömürgecilik konusu yapılmasına ve bu devletler tarafından herhangi bir şekilde kontrol altına alınmasına izin veremez ve bu hususta yapılacak herhangi bir teşebbüsü gayri dostane bir hareket olarak karşılar.
2- ABD'nin, Avrupa devletlerinin sorunlarıyla hiçbir ilgisi yoktur ve bu sorunlara karışmayacaktır. Fakat buna karşılık, Avrupa devletleri de Amerika kıtalarının sorunlarına karışamaz. Avrupa devletlerinin kendi sistemlerini Amerikan yarımküresine sokmak için yapacakları her teşebbüsü ABD kendi barış ve güvenliğine yöneltilmiş hareket sayacaktır. (Fahir Armaoğlu, 19. Yüzyıl Siyasi Tarihi, İstanbul, 2010, s. 996-997)
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Son dakika video izle
- Son dakika haberleri
- A Haber analiz
- Gündem haberleri
- Ekonomi haberleri
- Otomobil haberleri
- Namaz vakitleri
- Hava durumu
- İstanbul Yol durumu
- Atv canlı yayın izle
- Spor haberleri
- Foto galeri
- Son dakika emekli haberleri
- Teknoloji haberleri
- A Haber programlar
- Sabah – Takvim yazarları oku
- Kuruluş Osman izle
- Gazete manşetleri
- Instagram dondurma
- Google 67 akımı nedir, ekran neden sallanıyor? 6-7 akımı ne anlama geliyor?
- Memur maaşları ocakta ne kadar olacak? Zamlı tablo ortaya çıktı: Polis, doktor...
- Kar, yağmur, sis… Meteoroloji yeni haftayı açıkladı: Hangi iller risk altında?
- ÖGG 94. Yenileme sınavı bugün saat kaçta? Özel Güvenlik sınav kaç soru, kaç dakika?
- 15 dakika yeter! Kışın çamaşırları anında kurutan o yöntem: Tek bir malzeme
- Ocak temizliğine son veren ipucu! Tencereye attığınızda taşma duracak
- Osimhen Afrika Kupası’na gidecek mi? Süper Lig’den Afrika Kupası’na kimler katılacak?
- iOS 26.2 yayımlandı! O özellik çok işinize yarayacak: İşte tüm yenilikler
- Sultanlar Ligi’nde derbi! Galatasaray-Beşiktaş voleybol maçı ne zaman, hangi kanalda?
- Süper Lig ilk yarı ne zaman bitiyor? 2025-2026 Süper Lig devre arası kaç gün sürecek?
- İkna yeteneğinizi katlayan sır! Konuşurken yapılan bu hareketler herkesi etkiliyor
- 9-5 çalışanlar dikkat: Yavaş yavaş hasta ediyor! Sağlığınızı korumak için 4 altın alışkanlık
