ERHAN AFYONCU

Yavuz 503 yıl önce Suriye’ye girmişti

Yavuz Sultan Selim'in saltanatının ilk yıllarında da Ortadoğu'nun önemli bir kısmına sahip olan Memlük Devleti'yle ilişkiler iyi durumdaydı.
Ancak Osmanlılar'ın, Maraş ve civarında hüküm süren Dulkadirli Beyliği'ni ortadan kaldırmaları durumu daha da gerginleştirdi.
Memlükler'in Safeviler'le işbirliğine girmeleri ilişkilerin iyice bozulmasına sebep oldu.

MERCİDABIK SAVAŞI
Yavuz, Safeviler'in Osmanlı topraklarına saldırması üzerine harekete geçerek ikinci İran seferine çıkmıştı. Ancak Memlük hükümdarı Kansu Gavri'nin Dulkadirli Beyliği'nin son beyi Alaüddevle Bey'in oğluna verilmesini istemesi ve Safeviler'le işbirliği yapıp, İran üzerine yürüyen Osmanlı ordusuna karşı harekete geçmesi, seferin güzergâhının değişmesine sebep oldu.
Dönemin kaynaklarından Angiolello, Yavuz'un Kansu Gavri ile Şah İsmail arasındaki işbirliğini duyunca bir toplantı yaparak Suriye seferine karar vermesini şöyle anlatır:
"Bu yüzden Türk bütün fakihleri ve bilginleri toplayıp Allah'ın ne dilediğini sordu. Cevap olarak: "Sultanın birinci görevinin yoldaki zararlı dikeni kaldırması olduğunu, daha sonra Allah'ın gösterdiği yola ayak basacağını" söylediler. Türk bu cevabı duyduktan sonra Halep tarafına yöneldi." Osmanlı İmparatorluğu'nun büyümesinin kendilerinin aleyhine olduğunu anlayan ve bunu bir an önce durdurmak için harekete geçen Kansu Gavri kendi sonunu hazırlamıştı. Mısır ve Suriye ahalisinden bazı kimseler ve bazı Memlük emirleri Yavuz'a kendi hükümdarlarını şikâyet eden mektuplar göndermişlerdi.
Osmanlı idarecileri, Memlük beyleri ile temas kurmuşlardı. Savaş öncesinde Memlükler kendi içlerinde bölünmüşlerdi. Yavuz, Şah İsmail'in birliklerinin Memlükler'e yardıma gelmesini de Diyarbekir ile Suriye arasındaki el-Bire Geçidi'ne asker koyarak engelledi.
24 Ağustos 1516'da Halep yakınlarında Mercidabık'ta meydana gelen savaşta hiçbir varlık gösteremeyip, hükümdarlarını kaybeden Memlük ordusu büyük bir yenilgiye uğradı. Mercidabık Savaşı sırasında Halep Emiri Hayır Bey bir grup Memlük'le beraber Osmanlılar'a katılmıştı. Savaşın neticesi olarak Suriye Osmanlılar'ın eline geçti.
Daha sonra Ürdün, Lübnan, Filistin ve İsrail'in bulunduğu yerler ele geçirildi.

BİR DEVLET OPERASYONU: 19 MAYIS

Araştırmacılık ve tarihçilik ancak belge ile olur. Bunun ülkemizdeki en iyi örneklerinden biri de her ne kadar kendini yalnızca "zavallı bir gazeteci" olarak tanımlasa da Murat Bardakçı'dır.
Bardakçı'nın bugüne kadar yayınladığı kitaplar orijinal belgelere dayanır. Resmi ve özel arşivlerdeki şimdiye kadar kimsenin görmediği binlerce belge ilk defa Bardakçı'nın çalışmalarıyla gün yüzüne çıkmıştır.
Bu yüzden her çalışması yazdığı konuyla ilgili büyük bir boşluğu doldurur. Ancak pek çok tarihçimiz de okumadığı için bu kitaplarda ortaya çıkan yeni bilgilerden hâlâ haberdar değil.
Bardakçı'nın son çalışması olan ve Turkuvaz Kitap'tan çıkan "Bir Devlet Operasyonu: 19 Mayıs, Mustafa Kemal Paşa'nın Samsun Yolculuğu ve Yolculukla İlgili Belgeler" isimli kitabı da tamamen belgeye dayanan ve Türkiye'nin kuruluş belgelerinin bir araya getirildiği çok önemli bir eser.
Bardakçı, önsözde özellikle bir şeyin altını çiziyor: Tarihin bir hesaplaşma vasıtası olmaktan çıkarılması ve belgelere dayalı olarak ele alınması; tarihçinin de kendi kanaatlerini pekiştirme gayeleri içinde bulunmadan, hakikatlerin her yönü ile ortaya çıkarılması için çabalaması gerektiği.
Bardakçı, Atatürk'ün 19 Mayıs yolculuğunu ele alarak kitaba başlıyor. Mustafa Kemal Paşa'nın Samsun'a sadece kendi iradesi yahut Sultan Vahideddin'in talimatı ile değil, devletin kararı ile gittiği ve seyahatin bir devlet operasyonu olduğu neticesine varıyor. "Bir Devlet Operasyonu"nda toplam 160 belge yer alıyor. Samsun yolculuğunun öncesi ve sonrası ile alâkalı önemli evrakın bir araya getirildiği ve bir kısmının bugün yerlerinde bulunmadığı her biri birbirinden önemli belgeler külliyatı.
Samsun yolculuğuna dair belgelerin bir kısmı daha önce de yayınlandı. Bardakçı, kitabında bu neşirlere dair değerlendirmelerde bulunarak çalışmasına başlıyor. Burada ilginç bir bilgi de veriyor. Bardakçı'nın tespitlerine göre 1982'de dönemin Osmanlı Arşivi'nin neşrettiği "Atatürk İle İlgili Arşiv Belgeleri" adlı kitapta yayınlanan vesikaların bir kısmı numara değişikliği yapıldığı için bulunamıyor.
İnşallah bir gün bulunur.
Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluş belgelerinin en önemlilerinin bir araya getirildiği bu çalışması vesilesiyle Bardakçı'yı tebrik ediyor Cumhuriyet tarihçilerine örnek olmasını temenni ediyorum.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.