ERGÜN DİLER

Şifre satır arasında

CHP eski Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, önümüzdeki hafta gerçekleşeceği açıklanan Erdoğan-Özel görüşmesiyle ilgili sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, "Sarayla müzakere edilmez, mücadele edilir" ifadelerini kullandı. CHP de uygun, kaba olmayan bir dille cevabını verdi.
Kemal Bey KÜRESEL ÇAPTA Türkiye'nin rolünün değişme ihtimalini gördüğü için düğmeye basıyor, etkisi olmadığını bilse de sözünü sakınmıyordu.
Gelin bu söz üzerinden içeriden bölgeye süzülelim.
Aslında meselenin ne olduğuna bakmaya gayret edelim...
CHP eski lideri Kılıçdaroğlu, MAYIS seçimlerinden hemen önce "HAYATIMIN PROJESİ" diyerek ekran karşısına geçti.
Şunları söyledi: Türkiye'nin Türk dünyasıyla geç başlayan ama yavaş yavaş sağlıklı bir zemine oturmaya başlamış ilişkilerini arşa çıkaracak projedir bu. Tarihi İpek Yolu'nu canlandıracağız. Yani Türkiye'yi Çin'e bağlayacağız.
Hızlı yeni bir ticaret ve taşıma koridoru, yani otoban açacağız.
Bu koridor boyunca yüksek kapasiteli karayolu ile çift hat demir yolu altyapısı oluşturacağız.
Tarihi İpek Yolu otobanı ve demir yolu yaklaşık 5 bin 500 kilometre uzunluğunda olacak... Şimdi düşünün. Türkiye'den Gürbulak ve Kapıköy'den çıkarak İran'da Tebriz ve Tahran'ı, Türkmenistan'da Aşkabat'ı, Özbekistan'da Taşkent'i ve Kazakistan'da da Almatı'yı geçerek Çin'e varacaksınız...
Kılıçdaroğlu, ABD'ye hiç yakın olmadı. 'Hayatının en önemli projesi'nde bile ÇİN ve İRAN vurgusu, Türkiye'nin bu koordinatlarla buluşma tutkusu var.
Kemal Bey, ABD'ye yakınlığı ile bilinen Deniz Bey'in yerine genel başkan olmuştu. Haliyle CHP'nin ekseni değişecekti. Değişti de... Bu proje bile KÜRESEL MÜCADELEDE Kemal Bey'in kimin yanında kime karşı tutum almak istediğini göstermekteydi...
İran ve Çin'i konuştuğunuzda arka planda DERİN İNGİLTERE'nin görülmesi kaçınılmazdır. Olaylara böyle bakmak, kartların ve rollerin nasıl dağıtıldığını anlamaya yetecek kadar işaret taşır!
Devam...
İsrail LABORATUVARDA kurulan bir DEVLET'ti.
İSRAİL'in bulunduğu yerde YAHUDİ nüfus yoktu. Ancak etraf petrol ve gaz doluydu.
BATI, kendisinden önce bölgenin uğraşacağı bir enstrümana gerek duyuyordu. İsrail projesi böyle doğdu. İngilizler'in temelini attığı proje ABD'nin de katkısıyla hayata geçti. İSRAİL bölgede, mahallede "ÖTEKİ" oldu. Herkes onlarla HUSUMET içindeydi. HAMAS da bu trafiğin bir sonucuydu. PKK gibi terör örgütleri de uzantısı!
Kurguyu yapan akıl KÜRESEL düzeyde sorunlarına çözüm arıyordu. İSRAİL görevini yerine getiriyor ARAPLAR'ı meşgul ediyordu. Savaşıyor ve yeniyordu da. Toprakları genişliyor etkisi artıyordu. Fakat son noktada istenen bu değildi. Olamazdı.
Tel Aviv yönetimi ile HAMAS bilmese de 7 EKİM saldırısı ve sonrasındaki cevap yeni senaryo için şarttı.
Bölgede bir yerde çatışma olduğunda genel tavır kimin haklı kimin haksız olduğunu tartışmak ve birini suçlu ilan etmektir.
Hangi aktörün ne söyleyeceği de önceden bellidir! Sahnede yaşananlara itiş kakışa bakarken arka plandaki asıl kurguyu görmeyiz. "Kim HAKLI?", "Kim SUÇLU?" sorularına odaklanır, cevapların peşine düşeriz. Yanlış olan da budur!
7 Ekim'de HAMAS'a saldır emrini veren akıl sonuçları biliyordu! İsrail'in nasıl cevap vermesi gerektiği de aynı aklın işiydi. HAMAS haklı olduğu davasında "SUÇLU" duruma düşüyor, İsrail "HAKSIZ" olduğu duruşunda meşru müdafaa şıkkına sığınacak hale geliyordu. Ve aynı zaman diliminde IRAK'ta KÜRT kartı kaşınıyor ve PKK'nın tasfiyesi gündeme geliyordu. Yaşanan trafiği özetleyecek değilim. Oldukça uzun zamandır bir şeyler pişiriliyordu.
Olması doğaldı.
Yaşananlara KÜRESEL ÖLÇEKTE baktığınızda geç bile kalındığı sonucuna ulaşırdınız.
Ülkemizdeki İÇ SİYASET ve SORUNLAR aslında TAMAMEN bu çerçevede işler... AK PARTİ iktidara geldiğinde BÖLGESEL GÜÇ OLMA ŞIKKINI benimsemişti.
Yaşananlar daha doğrusu bu projenin hayata geçmesine itiraz edenler bunu engelledi.
Durum bugün farklı değil.
YÜKSEK YARGI'daki kriz de Yargıtay'ın hala BAŞKAN seçememesi de yeni ANAYASA çalışmaları da, Özgür Özel'in BEŞTEPE'ye gidecek olması da, Kılıçdaroğlu'nun buna itirazını dile getirmesi de, Başkan Erdoğan'ın Beyaz Saray'ı ziyaret edecek olması da aynı kulvardaki aynı frekanstaki hareketlerdi!
Hem dünyada hem Türkiye'de ANKARA'nın bölgenin en büyük gücü olmasını isteyenlerle "Hayır buna gerek yok" diyenlerin çatışmasını yaşıyorduk. OLAN BUYDU...
Türkiye öne çıkarsa İSRAİL'LE çatışmayacak, kaşlarını çatmayacak ancak DOSTLUK barındıran görüntü vermeyecekti. ARAPLARLA ve bölgenin tüm aktörleriyle iyi olacaktı. Müslümanlığın birleştirici etkisi öne çıkacaktı.
Askeri-stratejik-ekonomik olarak Türkiye çok mesafe alacak "ABİ" olarak yoluna devam edecek kontrolü ele geçirecekti.
Bu İSRAİL'e verilen "KÖTÜ ÇOCUK" rolünün sona ermesi aynı zamanda yeni bir sayfanın açılması anlamına gelmekteydi.
Eğer bu yazdıklarım gerçekleşirse Türkiye bölgeyi birleştirecek ve İRAN'a karşı İSRAİL'e gösterilen tutumun benzeri yaşatılacaktı.
ARAPLAR'ın tümünün İSRAİL ile anlaşma çabalarına da bu pencereden bakılmalıydı.
Bu konunun ABD'de kimin BAŞKAN olduğu ile hiç ilgisi yoktu! Bölge küresel dengeye hazırlanıyordu! Buralara gelen askerini, silahını yollayan ABD'ydi.
Bölgeden çıktıkları zaman arkada bir algoritmanın işlemesi şarttı.
Bunu da Türkiye'den başka kimse yapamazdı. İçeride yaşadığımız ekonomik, siyasi, askeri, stratejik temelli gerilimlerin tamamının altında yatan bu TERCİH'ti. Bir ODAK "YAPAMAZSINIZ" derken bir diğer odak ise "GÜÇ SİZDE" mesajı iletiyordu. İKİ mesaj kaynağının da içeride güçlü merkezleri vardı! Her yerde!
Başkan Erdoğan'ın ABD gezisi dönüşünden itibaren bu TERCİH'i ve sonuçlarını yaşayacaktık.
Gelişmelerin tümü bu kulvarda olacaktı. Çok kez yaşanacaklara KİM HAKLI, KİM SUÇLU diye bakmayı sürdürecektik.
Oysa bölgede istenen DEĞİŞİM bambaşkaydı...
75 yıllık rollerin sonuna gelinmişti. İsrail de İran da başka bir elbise giymek durumundaydı. Yeni elbiselerden biri de Türkiye içindi.
Mesele bu...
NOT: ABD tarafından "Erdoğan ile planlanan bir görüşme yok" açıklaması geldi. Bu görüşme, öyle ya da böyle olacak.
Ya mayısta, ya sonrasında.
Türkiye'nin dünya üzerindeki konumunu belirlemesi, ABD için hayati önemde nokta!

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.