ERGÜN DİLER

Akıl-güç-para

GÜNLERDİR yazmaya gayret ediyorum... BÖLGE DEĞİŞECEK. Dışarıdan gelip coğrafyanın altını üstüne getirenler değiştirecek! Bunu bilerek pozisyon almak, algoritma meydana getirmek ve Türkiye'nin büyümesinin zenginleşmesinin önünü açmak gerekmekte. Bugün değilse de yarın bunları konuşacağız. İsimlerin, partilerin, olayların pek bir önemi yok.
Asıl görülmesi gereken hiç SAHNEDE yer almayanlar ve GİZLENENLER...
Uzun zamandır AVRUPA-İNGİLTERE ve ABD'nin bölgedeki çatışmasını yazıyorum. İçerideki konular pek ilgimi çekmiyor. Zaten yeterince yakınlık gösteren var.
Ancak unutmamalı ki DIŞARISINI bilmeden, anlamadan gidilecek yol yok. Başak Demirtaş'ın "HALKIM ve PARTİM İSTERSE ADAY OLABİLİRİM" dedi. Seçmenleri istedi partisi istemedi. ADAY OLAMADI. NET! Selahattin Demirtaş'ın dün yaptığı açıklama bunu söylemiyordu. "Hem beni hem de eşimi aday yapmadılar" diyemezdi.
DEM PARTİ'ye bakıyorum, onlara yakın isimleri takip ediyorum.
Bölgeyi anlayan kucaklayan bir yaklaşım yok. Hatta alttan alta bölgenin OLİGARŞİK DÜZENİ koruma altına alınıyor gibi. Çabaları bende bu hissi uyandırıyor.
Defalarca yazdım. ABD bölgede...
Fransa-Almanya-Rusya da.. Tabi İngiltere de... Küçük oyuncuları pas geçiyorum... Herkes kendi çıkarı için ajandası için KÜRT KARTINI masaya getiriyor. Silah da terör de bunun sonucu zaten. BÖLÜNME senaryoları, kışkırtmaları da hiç eksik olmuyor.
Peki gerçek ne? Asıl mesele ne?
Neden DEM de HDP de KANDİL de bundan söz etmiyor? Büyük güçler neden gizli gündemlerini canlı tutuyor?
Gelin buna bakalım...
Bir süre önce Edirne'de tutuklu olan Selahattin Demirtaş tıpkı dün yaptığı gibi açıklamalarda bulundu.
HDP'nin eski Eş Genel Başkanı Demirtaş, savunmasını sunduğu Kobani davasında Kürt sorununu ve çözüm önerilerini de mahkeme salonuna taşıdı... 7 madde sıraladı...
Gösteri, grev, yürüyüş, miting, örgütlenme ve ifade hürriyetinden giriyor, özgürlükçü, sivil bir anayasaya kadar uzanıyordu.
Anadilin tüm toplumsal alanlarda özgürce kullanılmasından devam edip, tarihini, kültürünü koruyup geliştirmesi kendi kimliğiyle örgütlenmesine kadar önerilerini sıralıyordu... Terör ve silah bırakma işine girmiyorum... Resmi ideolojiye yüklenmesi ve tutukluların salıverilmesine de...
Genel olarak DEM'e ya da eskiye dönüp HDP'ye baktığınızda karşınıza çıkan tablo bu. Doğru mu?
Net olarak... Yani Demirtaş dahil pek çok isim ULUSLARARASI SORUN haline getirilen KÜRT MESELESİNİ KİMLİK ve KÜLTÜR'e getirip park etmekte!
Doğru mu? Ortada... Durum böyle olunca başta KÜRTLER adına siyaset yaptıklarını iddia edenlerin bir kez daha düşünmesi gerekiyordu. Çünkü KİMLİK ve KÜLTÜREL sorunların çözüldüğünü kabul ettiğimizde bölgenin başka problemleri olmadığını da kabul etmiş oluyorduk! Doğal olarak o zaman iş kolaydı! Ancak gerçek böyle değildi. Kuzey Irak'tan, İran'ın güneybatısından, bizim güneydoğu dahil Akdeniz'e kadar olan ekseni ele alıp ekonomik olarak bakmak gerekiyordu. SORUN NEYDİ?
BÜYÜK GÜÇLER ASLINDA NEYİ KULLANIYORDU?
Devamlı olarak EKONOMİK gerçek ıskalanıyordu...
Ekonomik refleksler gelişmediği için ticaret KAÇAKÇILIKTAN öte yol bulamıyordu. Durum böyle olunca DİL kendi ritmini yakalayamıyordu.
Gelişemiyordu. Değişemiyordu. Canlı kalamıyordu! Yani DİL ve KÜLTÜR etkileşimle, insanların temasıyla, para ile, ticaret ile farklılık gösterirdi.
YASAYLA KANUNLA olmazdı!
Dağ başındaki bir köyde yaşayan Kürt vatandaşımıza zorla TÜRKÇE öğretsek ne olur Kürtçe'den vazgeçmesini yasaklasak ne olur!
Devam...
Türkiye'den sınırın aşağısına inildiği zaman karşımıza çıkan EKONOMİK TABLO berbattı.
Buralarda DEVLET kurmak isteyenler bu amaçla yürüyenler kendi yandaşlarına yalan söylüyordu.
Burada DEVLET kurulsa yaşama şansı yoktu!
Gizleniyordu. 200 ülkenin yer aldığı ülkeler listesinde EKONOMİK olarak ya sonda ya sondan bir üstte olurdu! Bölgede yaşayan çocukların kaçı koleje gidiyor, kaçı yabancı dil öğreniyor, kaçı güzel sanatlara ilgi duyuyor ve kendini ifade ediyor, kaçı cep telefonu kullanıyor, kaçı yaz-kış tatilleri yapıyor, kaçı bilimsel çalışmaların içinde yer alıyor, kaçı yılda iki kez yurtdışına gidiyor öğreniyor geliyor, kaçı BATI STANDARTLARINDA ÜNİVERSİTELERDE BOY GÖSTERİYORDU, kaçı burs kazanıp modern dünya ile bütünleşiyor ve doğdukları topraklara dönüyordu...
BUNLAR KONUŞULANLAR LİSTESİNDE 'SON'da bile değildi!
Oysa bölgenin eğitim seviyesi yeterli olmadığı için İŞ YOKTU, kalibrasyon yoktu, uzmanlık yoktu. VASIFSIZ HAYAT insanların kendilerine de ailelerine de güzel yaşanası bir hayat sunmalarını engelliyordu. AİLE PLANLAMASININ DIŞINDAKİ artış evin gelirini de yaşam düzeyini de doğal olarak aşağı çekmekteydi.
Bu da üzerinde tartışılan coğrafyayı huzursuz, mutsuz, çaresiz insanların yaşadığı toprak parçası haline getirmekteydi. DEMİRTAŞ'ın da açıkladığı çözüm önerilerine sahip çıksak DİL ve KÜLTÜR'de istekler kabul edilse hemen imzalar atılsa ve bunun sonucunda KÜRTÇE HALAY ÇEKİLSE sorunlar bitecek miydi?
Kürtler adına siyaset yapanlar KAÇ KÜRT GENCİNİN bölgeden ABD'nin ve AB'nin saygın üniversitelerine kabul edildiğiyle, bölgenin ihtiyacı olan teknolojik üslerle, ekonominin canlı ve reel yüzüne katıldıklarıyla, sinema ile tiyatro ile güzel sanatlarla ilgili mevzilerle asla ve kat'a ilgilenmiyorlardı. Bölgenin kaderinin tamamıyla DEĞİŞMESİ şartı. Bu da ekonomiyle olacaktı. Aksi mümkün değildi. Seyahat özgürlüğü de bilim özgürlüğü de dil özgürlüğü de PARA ile canlı ve gerçek ekonomik tabanla buluşmadan mümkün olamazdı.
VE BUNU TÜRKİYE DIŞINDA YAPABİLECEK TEK BİR ÜLKE YOKTU. BUNA RAĞMEN bu konuda bedel ödeyen tek ülke de TÜRKİYE'den başkası değildi.
Dün de yazdığım gibi konu KÜRTLER'in hakları meselesi değildi. TÜRKİYE'nin GELECEĞİNE BÜYÜK OLARAK koşma meselesiydi. Türkiye BÜYÜK GÜÇLERİN tepiştiği bu alanda son sözü söyler DEVLET YAPISINI değiştirmeden tüm sorunları bitirirse yeni bir eksenin çok güçlü oyuncusu olarak yoluna devam ederdi. Bu kaderini, geleceğini, huzurunu bu topraklarda arayan herkesi yukarı çekecekti. Herkesi... Bölgenin kaderi zenginlikten onun da yolu GÜÇLÜ Türkiye'den geçiyordu.
Konuşulmayan da buydu.
OY için, bölgenin yerleşik değişmezleri, güçleri ve ağaları için siyaset yapmak yerine gerçekten BÖLGENİN kaderi için çalışılmalıydı. Başkan Erdoğan da AK PARTİ de şanstı... Türkiye büyürse herkes büyüyecekti...
AVRUPA ve ABD hemen aşağıdaki PAYLAŞILMAYAN ZENGİNLİK için geliyorsa bizim de bir hamle hakkımız olmalıydı!
TERÖR bu zenginliğin ve BÜYÜK TÜRKİYE'nin küresel arenada rol almasını önlemek içindi. Siyaset yapan herkes ANKARA'nın yanında olmalıydı.
Bölgenin YABANCILARIN insafına bırakılması acı ve kederden başka bir şey üretmez!
BÖLGENİN ASLİ UNSURLARI olmayanlarla yan yana gelmekten çekinmeyenlerin Ankara'ya uzak durmaları açıklanması çok KOLAY OLMAYAN BİR NOKTAYDI!
Dün dünde kaldı. 100 yıllık bir parantez açılıyor akılla, tarihle, bilimle, birlikle, omuz omuza doldurulması gerekiyor... Bence...
Düşünün bakalım...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.