ERGÜN DİLER

Konferans

DAIMA "TÜRKİYE'Yİ TÜRKLER'İN YÖNETMESİ" gerektiğini savundum.
İzin vermediler. Kimseye karşı değildim. Kimseyle de mücadelem yoktu.
Ancak burası bizim vatanımızdı ve HAK bizde olmalıydı. Siyasetçilerimizin pek çoğu yaşadıkları olumsuzlukları anlamadan göçüp gitti. KÜRESEL oyunu FARK EDEMEDEN SİYASET SAHNESİNDE YER ALIP çekildiler. Şu anda DÜNYANIN ÇATISINDA bizim buralarda kimsenin yazmadığı, çizmediği, bilmediği çok önemli mücadele var. Eğitim sistemimizin sonucu olsa gerek her olaya PARÇA BAŞI bakıyoruz.
HAMAS'ın saldırısı, İsrail'in orantısız cevabı, YPG/SDG'nin Suriye'nin kuzeyindeki yapılanması, PKK'nın Kuzey Irak'tan saldırması, İran'daki bombalamalar, HAMAS liderlerine suikast, Erbil'deki patlamalar, YEMEN'in KIZILDENİZ'i kapatacak eylemlere ev sahipliği yapması, ABD'nin koalisyonla cevap vermesi, Rusya'nın UKRAYNA'ya girmesi, AVRUPA'nın topyekun savunmaya gelmesi, ABD içinde fırtına kopması, Trump ve Biden EKOLÜ'nün birbirlerine dalması, Tayvan krizinin her geçen gün artması, Japonya ve Kore'yi de kapsayacak şekilde SİLAHA yatırımın rekor kırması, Yapay Zeka'da kapışma ve ÇİP'te büyük rekabet...
HEPSİ TEK VE GERÇEK KAVGANIN MEVZİLERİ...
Bu olaylara bizler doğal olarak SURİYE'DEKİ YPG ve PKK üzerinden bir de HAMAS üzerinden bakıyorduk. Bizi ilgilendiren kısmıyla ilgileniyorduk. Yanılgı burada başlıyordu...
Açalım...
Olan biteni anlamak için aklıma gelenleri sıralamak istiyorum. Atlantik BİLDİRİSİ- Casablanca Konferansı- Kahire Konferansı-Postdam Konferansı-Moskova Konferansı- QUEBEC Konferansı- Tahran Konferansı-Washington Konferansı-Yalta Konferansı... Bunlar İKİNCİ DÜNYA SAVAŞI sırasında ve sonrasında BÜYÜK PAZARLIĞIN döndüğü merkezlerdi, masalardı! Bu anlaşılmadan bugünü ÇÖZMEK mümkün değildi. Buckingham ya da Windsor ŞATOSU'nun rakibi, düşmanı AKRABASI GERMENLER'di.
İKİ BÜYÜK SAVAŞ ARALARINDA YAŞANDI.
ALMAN KÖKENLİ
HANEDANLARIN savaşını bitiren güç ise AMERİKA'ydı. Doğru mu? Net!
ABD, İngiltere'yi sevdiği için aynı dili konuştuğu için ORDUSUNU ALIP NORMANDİYA'ya gitmedi. "DÜNYA PATRONLUĞUNU BANA DEVRET"
ŞARTINI MASAYA KOYUP GELDİ! YALTA'yı çok yazdım. İçi SIR dolu anlaşmanın yapıldığı asıl merkez ise QUEBEC KONFERANSI'ydı.
Burada Churchill ile İNGİLTERE GENELKURMAYI, ABD DERİN DEVLETİ ile masaya oturdu. 11 Ağustos 1943... Yani savaşın bitimine 2 yıl daha var! GÜNEŞ BATMAYAN İMPARATORLUK, GERMENLER karşısında ya dağılacak ya da EGEMENLİĞİ uzaklardaki başka bir oyuncuya devredecekti. İKİNCİ ŞIK seçildi.
Bunu üzerine Amerika savaşa nereden nasıl müdahil olacağını aktardı. Savaşın bitiminde de dünyaya nasıl yeni düzen getireceği konusunda detayları paylaştı. Haliyle böyle derin mevzular kameraların gazetecilerin önünde konuşulacak değildi. OLAN BUYDU!
Sovyetler'in çöküşü bu anlaşmanın sonuna gelindiğini işaret ediyordu. Büyük bir yırtılma yaşanıyor fazla konuşulmuyordu.
Amerika savaşı bitirdikten sonra SOVYETLER'e "KÖTÜ ADAM" rolü verip BATI'yı, MOSKOVA üzerinden de görünmeyen eliyle DOĞU'yu kontrol etti. Sovyetler'in dağılması ile ÇİN'in büyümesi aynı zamana denk geliyordu!
İNGİLTERE yani Buckingham Sarayı yani Windsor ŞATOSU, ABD'ye verilen gücü geri istiyordu. COMMONWEALTH ile onlarca ülke gizli açık ellerinin altındaydı.
City of London da alternatif PARA AKIŞINI düzenleyen merkezdi. Bir de ÇİN gibi büyük oyuncu, Washington'a karşı hazırlanıyordu...
Yaşananları burada tümüyle anlayan kaç kişi vardı merak ediyorum. SAVAŞ, BİNLERCE KEZ YAZDIĞIM GİBİ AMERİKA BİRLEŞİK DEVLETLERİ
İLE İNGİLTERE arasındaydı. 1945'ten kalan hesap kapatılmak isteniyordu. Bugün olan bu!
Amerika'nın küresel patronluğu almasıyla getirdiği mali sistem petrol üzerinden dönüyordu. 75 yıl böyle geçti. Yeni dönemde yeni oyuncu ÇİP'ti. SAVAŞIN yeni adı da... Takip edenler bilecektir... 7 EKİM HAMAS saldırısını ve sonrasını aralıksız olarak ABD-İNGİLTERE savaşı üzerinden aktardım. İSRAİL'in ABD TEKNOLOJİ DEVLERİNİN KULUÇKASI olduğunu da paylaştım. SAM ALTMAN'ın ve OPENAI'nin de hesaba katıldığını yazdım.
1945'ten sonra devredilen gücü, geri isteyen İNGİLTERE asılıyor ve garip bir şekilde üç nokta sarsılıyordu! AMERİKA-İSRAİLTÜRKİYE...
Bu alış-veriş nasıl gerçekleşecek bilmiyoruz! Ancak ABD BAŞKANLIK seçimleri tarihin en önemli OY'laması olacak.
Seçimlere çok var! Büyük sürpriz gelişmelere de gebe!
Biden ve DEMOKRATLAR TAPUYU geri vermek istemiyor. SAVAŞA HAZIRLANIYORLAR.
HER AN DA DÜĞMEYE BASILABİLİR! Trump ise KÜRESELLEŞME'den vazgeçip içeride güç biriktirip tekrar sahneye dönme arzusunda. Arkasındaki OLİGARŞİ bunu tercih ediyor. AVRUPA'nın da geleceği bu seçime bağlı. AB MERKEZ BANKASI BAŞKANI Lagarde, "Trump bizim için büyük tehdit. Bunu gördük yaşadık" dedi.
Daha ne desin!
1945'ten sonraya bakın! Bize hiç rahat vermediler. Başımızı kaldırmamıza imkan tanımadılar. Oyunu anlayan da çok azdı.
Neyse... Şimdi yine PKK/YPG/SDG kartına sarıldılar. Canımızı yaksalar da her şartta fazlasıyla karşılık verdik veririz...
Ancak konuyu iyi anlayıp KÜRESEL PAZARLIK SÜRERKEN SON HAMLE ile 100 yıllık kazanç elde etmeliyiz!
Sloganlardan ve yerel siyasete hapsedilen bilinçten kurtulup tamamen AKILLA gidip sonuç almalıyız.
Daha yakın zamana kadar KÜRT'e "TÜRK" derdik. Kabul etmezdik. ABD, PKK'ya yıllarca yardım yaptı. Esirgemedi.
Örgütü büyüttü. Bizim yanlış politikalarımız da İNKAR üzerine kuruluydu. IRAK'ın işgali ve sonrasında yaşananlar, DEVLETİ KÜRTÇE TELEVİZYON açmaya kadar getirdi. Yani içeriden dışarıdan yapılanlarla KÜRT'e "KÜRT" deme noktasına gelindi.
Bu doğruydu. Kürtler'in TÜRKLER'den başka dostu yoktu. ARAPLAR "Irak'ta ABD'ye karşı 1 milyon insanımızı kaybettik.
Sizin burnunuz kanamadı. PASTAYI götürdünüz" diyerek zaten hasım. İran'ı dün anlattım. Güneydeki ŞİİLER aynı frekansta. PKK denilen terör örgütü KÜRTLER'in hepsini kapsamadı. Hiçbir zaman. AYRILIKÇI olsa da HALK buna izin vermedi. Kürtler'in sağduyusu oyunu bozdu. AYRILIKÇI tanımını yapan, destek veren de daha çok AVRUPA'ydı. Bayan Mitterand'ı hatırlayın! ANNELERİYDİ!
Almanya ve Fransa AB'nin geleceği için PKK üzerinden AYRILIK kartına yatırım yaptı. GÜNEYDOĞU'yu koparıp IRAK'la birleştirecek ve böylece enerji sorunlarını çözecektiler. İngiltere ve ABD'nin oyunu farklıydı! Biz PKK diye 40 yıldır yabancı istihbarat örgütleriyle mücadele ettik.
Hepsi karşımızdaydı. Kendi aralarındaki savaşı bu topraklarda PKK tabelası altında veriyorlardı. KÜRTLER üzerinden bölgenin geleceği masaya yatırılıyordu.
Hesaplar böyleydi. BATI KENDİ İÇİNDE SAVAŞIYOR, ANCAK MEVZİLERİNİ BİZİM TOPRAKLARIMIZDA KAZIYORLARDI. Biz de bundan kurtulamıyorduk. Kolay da değildi. Daha sonra ABD'nin davetiyle Rusya da bölgeye geliveriyordu!
Yanı başımızda olan PKK/YPG değildi anlayacağınız. 7 düvel oradaydı. Zor gibi görünse de çıkış yolu çok fazlasıyla güçlüydü.
Çünkü ABD ile İNGİLTERE, KÜRESEL GÜÇ savaşına başlamıştı. Bizim vazgeçilmez bir rolümüz vardı. KÜRT'e "KÜRT" diyen, İSRAİL'e kızsa da düşmanlık gütmeyen, bu vesile ile ARAPLAR'ın dostu kardeşi koruyucusu olan, İran'ın fren sistemine ayar veren, tarihi bağları tazeleyip yoluna devam eden bölgesel güç olma ihtimali eskisinden de fazlaydı. KAOSLAR fırsatları da getirirdi!
Ekonomik ve siyasi olarak önümüzde duracak kimse yoktu. ORDUMUZU kullanmadan bile sonuç alma ihtimalimiz fazlasıyla mevcuttu.
TAŞERONLARLA DEĞİL PATRONLARLA OTURUP KONUŞACAKTIK. Kurguyu mücadeleyi oyunu iyi anlamalıydık. ABD, ihtiyacı görüp nasıl Quebec Konferansı'ndan dünyaları alıp kalktıysa biz de aynısını yapabilirdik. ABD-İNGİLTERE bunu asla ve kat'a açıktan söylemez. Bize sonsuz ihtiyaçları olduğunu gizlemek zorundalar...
İKİ GÜCÜN AKLINDAKİNİ OKUYUP KENDİ ALGORİTMAMIZLA HEPSİNİ RAZI EDEBİLİRİZ. Hiç zor değil. Bu bize koca bir 100 yıl getirir...
Biz'siz kimse burada oyun kuramaz.
Kursa da sonuç alamaz! Tek yapmamız gereken BÖLGEDEKİ TÜM IRKLARI, MİLLETLERİ, DİNLERİ, DEVLETLERİ gölgemizde toplayacak sesi yaymak...
BÜYÜK olduğumuzu hatırlamak ve korkmadan çekinmeden söylemek.
Zaten yüzyıllarca bunu yaptık. Zor değil yine yaparız...
KÜRESEL SAVAŞI GÜDENLER DE BİZDEN BUNU BEKLİYOR. Korkulara sloganlara değil aklımıza ve tarihimize güvenip adım atalım... Kibre kapılmadan büyüklüğümüzü bilelim. Hissettirelim. Bizi silemeyenler sildiklerimize razı olacaklar...
Emin olalım... BENCE...
NOT: Tarihin akışını değiştiren KÜRESEL PATRONLUĞU getiren tüm masalarda başrolde Franklin D. Roosevelt ile Winston Churchill'i görmek mümkündü!

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.