ERGÜN DİLER

Madalyanın diğer yüzü

GELİN bugün içeriden gidelim...
Unuttuklarımızı hatırlayalım...
Olimpiyatlar göğsümüzü kabarttı. İYİ OLANLARI güzel olanları ülke için gözyaşı dökenleri bize gurur yaşatanları tanıdık...
Olimpiyatlardaki yumruklarını görmesek kaçımız yolda Busenaz Sürmeneli'yi tanırdı?
Kaçımız gider selfie çektirirdi?
Kaçımız sarıp sarmalar mutluğunu gösterirdi? Ya diğer Buse Naz? Aynı şeyler onun için geçerli değil mi?
Kürsüde İKİNCİLİĞE razı olmadığı her halinden belliydi. GÜMÜŞ ona yetmiyordu. Gözyaşları ile isyan ediyordu. Buse Naz bir ay önce kahve içtiğimiz CAFE'de karşımıza gelse kaçımız ayağa kalkıp elimizi heyecanla uzatırdık?
Kaçımız "Olimpiyatlarda altın bekliyoruz" diyerek cesaret verirdi?
Mete Gazoz... Anne babasının büyük emeği var.
Hepimiz yeni öğrendik.
Muhteşem bir genç.
Mete iki hafta önce bir üniversiteye, bir işe, bir kuruma başvursa hangi İnsan Kaynakları görevlisi "Bu çocukta büyük cevher var. Bunu kaçırmayalım" diye noktayı koyardı.
Sakinliğini, kendini, beynini, kalbini kontrol ediyor oluşunu kaç kişi görebilirdi?
Kaçımız ALTIN'a giderken yarı finalde METE'nin rakibine gülümseyeceğini kestirebilirdi?
Ya Busenaz'ın hocası...
Kaçımız yolda erkeklere taş çıkartan bir kız gördüğünde ondan ŞAMPİYON çıkartabilirdi?
Kaçımız geleceği ören bu adamı görünce "Hocam büyüksün ya.. Sen bize büyük gurur yaşatacaksın...
Biliyoruz... Şimdiden hakkını helal et..." diyerek karşısına dikilirdi...
Ferhat Arıcan... 2020 Tokyo Yaz Olimpiyat Oyunları'nda erkekler artistik jimnastik paralel bar finalinde yarıştı. Ferhat, 15.633'lük derecesiyle bronz madalya kazandı. Göztepe'nin sporcusuydu. Kağıt üzerinde bize uzak bir daldı! Ancak oluyordu... Hem yakışıklı hem ahlaklı hem pozitif enerji doluydu. Kürsüde bile parlıyordu... Kordon'da görsek kaçımız ondan bir şampiyon çıkabileceğini hesap edebilirdi? Alsancak'ta aynı tepsiden midye yesek kaçımız hal hatır sorar "Senden beklentimiz büyük.
Madalya almadan dönme" diye motive ederdi...
Ya Bayan Voleybol Milli Takımı'mız... Şampiyon olan ABD'yi ellerinden kaçırdılar.
2 set aldılar ancak maç avuçlarından kayıp gitti.
Bizim kızlarımız ise şanssızlık sonucu Güney Kore'ye elendi. Onlar da inanamadı elendiklerine. Ya döktükleri gözyaşı... Hanımefendi'nin hiçbir suçu elbette yok ancak Şeyma Subaşı Hanım sokakta dolaşsa trafik kilitlenir, selfie kuyruğu Mecidiyeköy'den Avcılar'a uzardı. Zehra, Meryem, Hande ve Cansu'dan biri İstinyePark'a gelse, alışveriş yaparken görsek kaçımız gider "Kızlar sizlerle gurur duyuyoruz... Bütün genç kızlara örnek oldunuz" diye önünü keserdi...
Ve bu gençlerin hiçbiri PARA için ödül için yapmıyordu bunu. ALTIN, GÜMÜŞ ya da BRONZ almanın garantisi yoktu ki!
Kolay da değildi. Hiç değildi...
Busenaz tam 13 yıl gece gündüz çalışıyordu... Sadece BAYRAĞI dalgalandırmak için... Sonunda kendisine verilecek birkaç Cumhuriyet altını için değil...
Zaten geç de olsa bunu biraz anladık.
Gece yarısı ekranlara geçtik.
Kızlarımızı gençlerimizi izledik.
Gururla... Hop oturup hop kalktık... Bize ne kadar güç kattıklarını gördük.
Belki dün tanımıyorduk. Çok yakın değildik. Ya şimdi?
Durum değişti... Mete'nin şapkasıyla el hareketini, Busenaz'ın yumruğunu, Meryem'in smacını bilmeyen tanımayan yok artık... Bize bizi hatırlattılar...
Peki yıllarca ne yaptık?
Hiçbir başarı getirme ihtimali olmayan futbolun peşine takıldık! İçerideki SALTANAT herkesin işine geliyordu. Üç büyükten biri nasıl olsa öyle ya da böyle şampiyon olacaktı.
Bozuk saat de günde iki kez doğruyu gösteriyordu.
Dağıtılan paralar verilen ikramiyeler primler ortadaydı. KÜRESEL BAŞARI kazanan teknik adamları futbolcuları solluyorduk! Çok zengindik ya! Başarısızlıktan sonra TENKİK ADAMLARA GAZETECİLER SORU SORAMIYORDU. İş bu hale geliyordu... İlk 24'e kalan MİLLİ TAKIM'a 10 milyon EURO prim veriliyordu! Şaka gibi değil mi! İtalya ŞAMPİYON oluyor o parayı almıyordu...
Ligimizi AFRİKA kalitesine düşürüyor ancak para saçma konusunda şampiyonluğu kimseye kaptırmıyorduk.
Kulüpler batıyordu! Olsun; nasıl olsa gelip DEVLET bizim vergilerimizle kurtaracaktı... Bakış açısı buydu...
Dünyanın en iyi futbolcularından Erling Haaland'ın Dortmund'ta maaşı 7.9 milyon Euro'ydu. Galatasaray'ın göndermek istediği Falcao ve Feghouli'nin toplam maaşları ise 9 milyon Euro. Biri golleriyle yeşil sahaları titretiyor, bizimkiler ise tribünden sahaya el sallıyordu! Durum böyle olunca 1.5 milyon EURO'luk St. Johnstone'un önünde başımız öne eğiliyordu!
Hangi takımımız Edirne'den sonra etkiliydi? Cevabı zor bir soruydu bu!
Çare ÖZE DÖNMEK ve TÜRK GENÇLERİNİ KAZANMAKTI... Bilimsel bir sistemle... Bu nedenle futbol mali sisteminin derhal dönüşmesi ve akıllı bir yola girmesi şarttı. VERİLER değişmediği sürece SONUÇ değişmezdi... Yöneticilerin borç çukuruna ittiği hiçbir kulübe yardım edilmemeli...
Kim düşürdüyse gelip o çıkarsın! Destek verilecekse OLİMPİYATLARDA yüzümüzü güldürenlerin sayısının artması için verilmeli... Futbolda en çok sevdiğimiz olay TRANSFER! Bayılıyoruz...
YÖNETİCİ transfer etmediğimiz sürece bu sistem değişmeyecektir...
Koca koca patronların şirketleri kazanırken, yönettikleri kulüplerin batağa sürüklenmeleri garip değil mi? Buna kim dur diyecek merak ediyorum... Bir umut bekliyoruz...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.