ERGÜN DİLER

Sen ben değil biz

BÜYÜK devletler bir hedef koydukları zaman o noktaya ulaşabilmek için birkaç yoldan ilerler. Kimi zaman silah, kimi zaman para, kimi zaman toplumsal olaylar, kimi zaman dinlemeler, kimi zaman da medya üzerinden...
Daha çeşitli yollar da vardır. SIR da değildir...
AK PARTİ iktidara geldikten sonra içeride yaşanan türbülanslara bir bakın! Devletin bütün kurumları, askerleri, Dışişleri, Emniyet'i, MİT'i her yer ama her yer sarsıldı! Normalde olması mümkün görünmeyen her şey yaşandı... BAŞBAKAN Erdoğan'dı!
Ofisi dinlendi. Muhtemelen başka yerler de! Ailesi de kendisi de mercek altındaydı. En yakındaki isimler bu iş için görevliydi!
Memlekette dinlenmeyen isim yoktu. Takip zaten sıradan bir hal almıştı. İmzasız mektuplar, nerede hazırlandığı belli olmayan belgeler, gizli tanıklar zihinlerimizde sağlıklı hücre bırakmadı... ŞÜPHE sıradan bir hal almıştı...
Bir an için Türkiye'de yaşamadığınızı düşünün! Ve son 15 yıla uzaktan baktığınızı varsayın...
Dün burada yazdığım gibi onlarca DALGA ANKARA'ya doğru gelse de hiç birinde PARA yoktu.
Tape vardı, takip vardı, kayıt vardı, kumpas vardı, karakter suikastı vardı ama PARA YOKTU! Bir de bütün operasyonlara bakıldığında önemli bir ortak NOKTA bulunuyordu!
TEZKERE'den yola çıkın! AK PARTİ'ye kapatma davası ile devam edin! Ergenekon ve Balyoz'u ekleyin. Sauna ve Casusluk davaları ile birleştirin! Karşınıza gelecek olan tek tabela var... TÜRK SİLAHLI KUVVETLERİ...
Detaylara girerek zaman kaybetmeyin! Ama tepeden bir bakın! Hatta 15 Temmuz'a gelin!
Kim var? Elbette askerler! Kimi kahraman, kimi hain! Ama askerler var! TEZKERE geçmediğinden bu yana denizde, karada ve havada ASKERLER hedef oldu.
Abdullah Gül Bey ile Deniz Baykal Bey en baştan beri TEZKERE'ye "HAYIR" dedikleri için zaten saldırı altında kalıyorlardı.
Türkiye ile ABD arasındaki DENGEYİ önemseyen Erdoğan da sonra hedef olarak seçiliyor ve kimsenin yaşamadığı kadar saldırı yaşıyordu... Hatırlayın, bir ara ne kadar sık KORUMA EKİBİ değişiyordu! Kimse kendini güvende hissetmiyordu. Devletin yaptığı çok özel bir toplantı bile dinleniyor ve sızdırılıyordu! MİT MÜSTEŞARI bile konuşmaların içindeydi. Yani adamlar içimizdeydi!
Devletin ÖZEL ve GÜVENLİ yeri yoktu! Bu hissi veriyorlardı...
Oysa Abdullah Bey de Tayyip Bey de AK PARTİ kurulurken EGEMEN GÜÇLERLE SAVAŞMAYACAKLARINI bir şekilde beyan ediyorlardı. Ki çok haklılardı! Erken mücadele başarı getirmezdi. Herkes gibi onlar da biliyordu. Ama SÜLEYMANİYE'de askerimizin başına ÇUVAL geçirilmesi olayı bizlere yansımasa da TÜRK SİLAHLI KUVVETLERİ'nin ve DEVLETİN içini sızlattı.
Askerlerimiz orada doğrudan sıcak temas da kurabilirdi! Çok sayıda ABD'li asker tasfiye de edilirdi. Ama sağduyu kazandı. Türkiye büyük devlet gibi davrandı...
Olayı zamana yaydı!
Ve bildiği yoldan gitti...
Ama orada bile hedef ASKERDİ!
Çünkü "TEZKERE'YE HAYIR" kararı ABD'nin planlarını çok ama çok ötelemişti! Ve bu nedenle her kulvardan geldiler, örselediler, sarstılar ama yıkamadılar! Son 17 yılın özeti buydu! AK PARTİ böyle yürümüştü! Yıkılmadan her engeli aşmayı bilmişti. Büyük bir hikaye vardı arkada!
Fizik kanunları gereği SİYASET de yıpranıyordu! Bunca kimyasal tepkimeye girip yıpranmadan çıkmak mümkün değildi... Siyaset de kurumlar da aşınıyordu. Asker zaten aşınma işlemini en yüksek seviyede yaşıyordu... Haliyle millet de yoruluyordu...
İçeride bunlar olurken Irak'ta, Suriye'de, Mısır'da, İsrail'de pekçok şey değişiyordu! Ukrayna ve Gürcistan'da da... Türkiye, içeride sancı çekerken ETRAFI özenle değiştiriliyordu. Irak ve Suriye'deki parçalanma gibi... Devlet olma özelliklerinin ortadan kaldırılması gibi... Çünkü içeride sorunlarla uğraşan devletler etrafına bakamazdı! Süleyman Şah Türbesi gelmiyor muydu? Geliyordu! Rusya ile bir anda karşı karşıya kalınmıyor muydu? Kalınıyordu! Uçaklar üzerinden, pilotlar üzerinden içinde olmadığımız kavganın ortasında kendimizi buluyorduk! Rus Büyükelçi'ye suikast neyin nesiydi?
İKİ BAŞKENTİN ARASINI AÇMAK HEDEFTİ!
Fransa'da NOTRE DAME yandı. İddialar havada uçuşuyor!
Bannon, İtalya İçişleri Bakanı Matteo Salvini'ye göç konusunda saldırgan olmasını ve yumuşak mesajlar veren Papa'yı düşman olarak görmesini istedi. Çünkü Steve Bannon, göçmen karşıtı Lig Partisi'nin lideri Matteo Salvini üzerinden PAPA'yı zayıflatacak ve Katolik gücün Washington'dan dünyaya entegre olmasını sağlayacaktı. Plan bu!
NOTRE DAME'ın yakılmasının arkasında ABD var diyenlerin zeminlerinden biri bu! NOTRE DAME'ı bile koruyamayan hükümetler yerini AŞIRI SAĞ'a bırakırlar mı? MÜMKÜN! Plan bu mu? Mümkün! Peki bundan TÜRKLER etkilenir mi?
ELBETTE! Dolayısıyla AVRUPA ile TÜRKİYE karşı karşıya kalırdı! Türkiye'ye saldıranlar AVRUPA'da da TÜRKİYE'yi zora sokacak adımlar atmaktan çekinmezdi! Hedeflerine ulaşmak için her yoldan giderlerdi! Zaten İçişleri Bakanı Matteo Salvini'ni ilk icraatı Libyalı 629 göçmeni taşıyan kurtarma gemisine ülkenin tüm limanlarını kapamasıydı!
Bannon, birçok röportajında, "Papa öldü" yorumunu yaptı.
Aynı Bannon "İran değil Türkiye tehlikeli" diyordu!
Şimdi biraz daha geri çekilip bakın!
1970'lerde CEMAATLER belli testlere tabi tutuldu. ANKARA iradesiyle işin içindeydi. Testleri başarıyla geçenler, karşı oldukları medya ile FAİZ ile barıştırıldı.
Elbiselerden, pantolonlardan bıyık ve sakala kadar bir form geldi. 1980 darbesiyle Türkiye'nin PARA POLİTİKASI değişti.
"BIRAKINIZ YAPSINLAR" fırtınası başladı. Ve hızlı bir BORÇLANMA dönemine girildi.
1980 darbesi öncesi dünyanın en az borcu olan ülke, hızla BORÇ alıyordu! Borç alan emir alırdı! Alıyorduk... Para verenler ASALA'yı bırakıp PKK'yı organize ediyordu. Bankalar DIŞARIYA çalışan isimlerle doluydu Finansal sistemi bunlar kurduğu için komut düğmesi bunlardaydı! Koalisyonlar bozmakta zorlanmadıkları oluşumlardı. İstikrar onların çıkarı demekti! İstikrarsızlık da...
Türkiye hızla KAPİTALİZMLE barışıyor, MUHAFAZAKAR kitleler buna uzak tutulmuyor ve farkında olmadığımız bir değişim yaşanıyordu. Sloganlar arasında bunu görmüyorduk... Aslında KARLOFÇA'dan beri aldığımız tek toprak parçası KIBRIS bile ne kadar yalnız olduğumuzu anlatmaya yetiyordu! Kimse KIBRIS'ı tanımıyordu! 1974'ten bu yana! Türk devleti ne zaman kendi başına oyun kursa karşımızdaki KORO hemen sahne alıyordu...
Son 40 yılı birkaç cümlede anlatmak kolay değil... Ama DEĞİŞİM ortada! Görev alanlar ve tasfiye edilenler de...
TÜRKİYE BÜYÜK PLANA İTİRAZ ETMESİN DİYE YILLARDIR İÇERİDEN SARSILIYOR! Arap Baharı ile başlayan ve Suriye'ye dayanan rüzgar bitmedi! Bitmez de... Sadece ANKARA karşı durduğu için istasyondalar! 15 TEMMUZ'da devlet ile millet ile birlikte EMİR KOMUTA da DARBE YEDİ! Bizi biz ile karşı karşıya getirip sonuçta GÜÇSÜZ, SÖZ DİNLEYEN TÜRKİYE İSTENMEKTE! AK PARTİ GİTMESİ GEREKENLERİN BAŞINDA GELİYOR...
Bölgenin son şeklini alması için TÜRKİYE'nin son şeklini alması gerektiğini biliyorlar! Herkesi değiştirerek gidiyorlar. Her kurumu değiştirerek ilerliyorlar.
Bunun PANZEHİRİ 82 milyonun tek ve bütün olması! PARA ile gelerek bunları düşünmemizin önüne geçmek istemekteler...
AVRUPA'da SAĞCILARI destekleyenler buralarda YPG'yi PKK'yı destekliyor... Garip değil mi! Tek yapmamız gereken birbirimizi anlamamız! "SEN" veya "BEN" dediğimizde biteriz!
"BİZ" dersek de kazanırız! NET!
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.