ERGÜN DİLER

İçeride

OLAYLARA üzerimizdeki formayı çıkartıp baktığımızda olan biteni anlama şansımız çok fazla olur. Fakat bunu yapmayı sevmiyoruz ve denemiyoruz. Herkes ait olduğu inanç ekseninden, partiden, mahalleden, bağlı olduğu gruplardan sunulan kadrajı kullanmakta.
Durum böyle olunca ülkeyi hem içte hem dışta savunmak durumunda kalıyoruz.
Dışarısını anladım da dünya üzerinde kaç ülke var ki İÇERİDEN DE SAVUNULMASI ŞART OLSUN!
Türkiye maalesef pirincin içindeki beyaz taşlarla uğraşmakta ancak asla ve kat'a da bitirememekte! Yakın tarihe bir bakın! Mesela Türkiye'deki bütün CUMHURBAŞKANLIĞI SEÇİMLERİ BÜYÜK KRİZLERLE GERÇEKLEŞTİ!
NEDEN? Bilmiyoruz! Koalisyonlar neden kurulmak zorundaydı?
Bilmiyoruz! İnönü'den bu yana CUMHURBAŞKANLIĞI seçimi buhranla oldu! İnönü İSTANBUL'a giremedi! Kim sokmadı? Iskaladık!
Yakın tarihe gelelim. Abdullah Bey KÖŞK'e adayım dedi, MUHTIRA geldi...
Daha sonra Tayyip Bey öne çıktı! "SENİ BAŞKAN YAPTIRMAYACAĞIZ" korosu sahne aldı! Biz bilmesek de 1960 DARBESİNDEN bu yana CUMHURBAŞKANLIĞI, MİT, GENELKURMAY ve BAŞBAKANLIK üzerinde etkili olmaya çalışan güçler vardı!
Buralarda varlığını içeriden destek alarak yürüten GÜÇLER kendileri için doğru kararları perde gerisinden çok kez aldırdılar! Biz görmedik. Çünkü FORMA aşkıyla bakıyorduk! Kimi zaman CHP'li, kimi zaman AK Parti'li, kimi zaman REFAH'lı, kimi zaman Adalet Parti'li oluyorduk! Fakat oyunu göremiyorduk!
Rahmetli Erbakan Hoca 28 ŞUBAT'ta niye indiriliyordu!
Neden bugün SUDAN'da gördüğümüz manzaralar bizim ülkemize layık görülüyordu!
Neden kimse çıkıp doğruyu göstermiyor ve anlatmıyordu.
Erbakan, AMERİKA BİRLEŞİK DEVLETLERİ tarafından indiriliyordu! Ancak biz içerideki yerli unsurları görüyorduk.
Kimse çıkıp "Yahu Erbakan bu memleketin milli bir evladı.
Neden arkasında durmuyoruz" demiyordu! O zamanki medyayı hatırlayın, hep birlikte mahallece geliyorlardı.
Asıl mesele ABD'nin karşısında yer alma ihtimali olan Türkiye'yi durdurmaktı! Erbakan Hoca bunu açıkça söyleyen ilk liderdi!
Ancak içeriden vuranlar İSLAMCI kimliği üzerinden geliyordu.
PUSUNUN, TEZGAHIN, KURGUNUN en kirli hali ile... Aslında Abdullah Bey de Tayyip Bey de ABD ile sürtüşme istemiyordu! İsteyemezdi! Çünkü ERBAKAN'ın nasıl götürüldüğü ortadaydı, tazeydi. AK PARTİ bu iklimde doğdu! Ama kucağında TEZKERE krizini buldu! Ülkeyi bilinmeyen bir limana götürecek olan TEZKEREYE çok sancılı bir süreçten sonra "HAYIR" denildi. Türkiye nefes aldı!
Ancak Washington'un hesabı kapatmadığı ortadaydı! Çünkü ABD için TÜRKİYE olmazsa olmazdı!
Aslında gerçekten ORTAKLIK RUHU içinde yürünse Türkiye de ABD de çok kazanacaktı! Ancak ABD pastayı tek başına yemekten geri durmuyordu! Herkesi kullanıp bırakacak, sonra da buna ORTAKLIK diyecekti. Abdullah Bey, Tayyip Bey, Devlet Bey, Deniz Bey, İlker Başbuğ onlarca yüzlerce isim aynı odağın hedefi olmadı mı? OLDU! Amaç kişiler değildi! Türkiye'nin konumuydu!
Erbakan ABD'ye rağmen yaşamayı savunduğu için, ilkeli ve omurgalı bir TÜRKİYE istediği için gidiyordu! Diğer isimler de aynı sebepten hedef oluyordu!
Menzile girmeyen kurum, kuruluş, isim, rütbe yok gibiydi! Hepsini bu ülke son 15 yılda yaşadı! Yine yaşayacak...
Yazıya oturmadan vicdanını çok beğendiğim SOLCU BİR DOSTUM ARADI... "SENCE İSTANBUL SEÇİMLERİ TEKRAR EDİLİR Mİ?" diye sordu. Cevap bende yoktu! Fikrim vardı ama fal bakamazdım!
Sonra O, konuşmaya devam etti... "Senin de yazdığın gibi DEVLETİN bir ve bütün olması şart. Hava puslu. Çok kişi ortalığı bulandırmak için devrede. Belki bilmiyorsun ama BRÜKSEL MERKEZLİ ÇOK İSİM TÜRKİYE'DE ÖZEL GÖREV ALDI. Herkes bir kıvılcım bekliyor.
Dikkatli olunması lazım. YERLİ GÖRÜNÜMLÜ YABANCILAR İÇİMİZDE..."
Dostuma "İnan çok daha ötesini biliyorum ama yazmak doğru değil" cevabını verdim.
Milletimizin kazanması önemli olan! Binali Yıldırım da Ekrem İmamoğlu da bu memleketin evladı! Önemli olan bir ve bütün olmak! SANDIKTAN KRİZ ÇIKARTIP ÜLKEYİ KAOSA SÜRÜKLEMEK İSTEYENLERE DUR DEMEK!
Aynı suda iki kez yıkanılmaz!
Türkiye bunu ikiden fazla yaptı.
Sudan'daki darbeyi, İngiliz istihbarat başkanının oğlunun öldürülmesini, AIRBUS'a hayat verecek olan kadının uçağının düşmesini, Libya'yı, Tunus'u, Julian Assange'yi yazarız. Yazmak da gerekiyor. Ancak DIŞARISI İÇERİDE! GELDİLER... BİR NEDEN, BİR KIVILCIM PEŞİNDELER. Bütün siyasilere "AMAN HA" diye seslenmek zorundayız... Bir kelimenin bile tahrip gücünün çok fazla olduğu dönemden geçiyoruz...
Unutmayın! Türkiye ne zaman içeride zaman kaybettiyse dışarıda büyük balık kaçırmıştır!
1993 TÜRKİYE'nin, CUMHURİYET TARİHİNİN en karanlık yılıydı! Turgut Özal'dan Uğur Mumcu'ya, Eşref Bitlis'ten Cem Ersever'e kadar onlarca insan katledildi!
Aynı zaman diliminde BALKANLAR KARIŞTIRILDI.
Bulgaristan TÜRKLER'i kovdu!
Zulmetti... Yugoslavya çözüldü.
BOŞNAKLAR soykırım ile karşı karşıya kaldı... Sağlı sollu acı çekiyorduk. PKK hiç hız kesmiyordu! NEDEN PEKİ? Bakmıyorduk! Çünkü SOVYETLER dağılıyordu! TÜRK olan CUMHURİYETLERLE ilişki kurmamız istenmiyordu!
Ankara'nın önü kesiliyordu.
Terörle canımızı yakıyorlardı.
Dışarıya bakamıyorduk bile...
Baksaydık BOSNA'dan ALMATA'ya kadar TÜRK KUŞAĞI KURARDIK!
İzin vermediler! Kimlerle?
İÇERİDEKİLERLE!
Türkiye HAİNİN EN UCUZ OLDUĞU YERDİR! Çok zorlanmazlar bulmak için!
Kaderimiz bu! Hem içerde hem dışarıda mücadele etmek zorundayız...
Bu ülkenin çocukları öncelikle ne olduğunu bilmek zorunda.
Formaları bir kenara atıp SALDIRIYI ANLAMAK ve durdurmak zorundalar...
Ayrıştığımız için, birbirimizi ittiğimiz için acı çektik...
AK Parti tarafından güç verilen ve servet sahibi olanların CHP ile yakınlaşması, haber yollaması, açık çek vermesi doğal. Şaşırtmıyor! Aynı şekilde YABANCILARLA el ele vererek yürümek isteyenler de...
Bunlar olacak! Dün de bugün de yarın da... Yıllardır bu ülke saldırı altında, tehdit altında!
Vazgeçmiş değiller... Türkiye'nin konumu bir hazine! Arkalarını dönüp gidemezler... Gelip ADİL BİR ORTAKLIK TEKLİF ETSELER BELKİ DİYALOG
BAŞLAYACAK. Ama yok!
YPG ile PKK ile DOLAR ile kapıya dayanmak niyetindeler!
Bizlerin asla bir ÇATI ALTINDA toplanamayacağımızı düşünüyorlar! Gelin herkesi şaşırtalım. Oyunu bozalım... Aksi yine acı, yine sancı...
Düşünün bir daha! Menderes, Turgut Özal, Erbakan, Deniz Baykal, Abdullah Gül, Tayyip Erdoğan, Devlet Bahçeli ve nice isimler... Neden hedef oldular! Birbiri ile yüzde yüz aynı düşünmedikleri halde! Demek ki FORMA gerçekle buluşmaya yetmez... Düşünün!
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.