ERGÜN DİLER

Asrın rövanşı

Ermeni meselesi yine gündemde.
Isıtılıp ısıtılıp masaya getiriliyor.
Alınacak hiçbir yol yok. Ama ısrarla AVRUPA buradan gelmeye çalışıyor.
Kendilerinin ayağa kalkacak halleri yok ama yine de Ankara'ya darbe indirme ihtimali görünce canlanıyorlar. EN çok Fransa zorda...
İngilizler ise ayakta kalabilmek için Nevada'ya razı olmuş durumda. Bu iki ülke OSMANLI'yı yıkan ve topraklarını paylaşandı. Hiç acımadılar. Petrol kuyularının başına geçtiler. Haritaları masa başında cetvelle çizdiler.
Haritalar bir elden çıkınca haliyle milletlerin sembolü olan BAYRAKLAR da tek elden çıkacaktı... Öyle de oldu. Aşağıda birkaç örnek verdim. Mısır'dan Suriye'ye kadar... Şimdilerde karışık olan coğrafyanın bayraklarının nasıl aynı aklın ürünü olduğu açık değil mi!
100 yıl önce bu oyunu kuranlar şimdi kendi dertleriyle uğraşıyor. BATI Afrika kıyısını ve o zenginliği ele geçiren Fransa resmen can çekişiyor.
Kaçacak yerleri yok. Ülkenin her yerinde asker-polis kol geziyor. Kendi insanlarından ve yıllarca sömürdükleri esmer tenlilerden ürküyorlar.
Günün biriden TÜRKİYE'nin geri geleceğini en iyi onlar biliyordu. Okullarla, hastanelerle, üniversitelerle, para ile, siyaset ile, bürokrasi ile, şirketler ile engellediler. Bizi ORTADOĞU'ya ve Afrika'ya gitmeyelim diye tutarlarken kendilerinden de saymadılar. 60 yıl kapıda bekledik.
Küçük gördüler.
Aşağıladılar.
Vize vermediler.
"Gelemezsiniz" dediler. Gidemedik de... Ne hükümetler geldi geçti. "Avrupa'ya bir adım yaklaştık" diye gündüz havai fişek patlattılar!
Kimse sormuyordu "NE OLDU Kİ?" diye...
Medya onlardandı. Siyasetin içindelerdi.
Halk tehlikeydi! İRTİCA korkusuyla "LAİKLİK ELDEN GİDİYOR" sihriyle durduruluyordu. Devleti kendileri yönettiği için DEVLET kendi insanını takip ediyordu, fişliyordu. Namaza giden de avcılar kulübüne giden de ETİKETLENİYORDU.
Kaçış yoktu. Koskoca TÜRK DEVLETİ bölgeyi, dünyayı bırakmış kendi içinde kendi insanıyla uğraşıyordu. Devlet için SAĞ'cı da SOL'cu da tehlikeliydi. Kimin olduğunu bilmediğimiz DEVLET bizimle yani milletiyle savaşıyordu.
Ne okuyacağımıza, ne giyeceğimize, ne konuşacağımıza karışıyordu.
Bizi formatlayanlar kendileri gelip MÜSLÜMAN mahallesinden istediğini alıp gidiyordu. Bölgeyi uyandıracak tek AKTÖR olan TÜRKİYE uyuduğu için, kendine gelemediği için herkes kör uçuşu yapıyordu. Böyle gidiyorduk... Ta ki bir noktaya kadar...
Erdoğan'lı AK PARTİ yola çıktı. Seçimle geldi. Erdoğan başta yasaklıydı. İlkokul çocuğunun okuyacağı bir şiir yüzünden... Aşıldı. Deniz Baykal devreye girdi de...
Deniz Bey "Abdullah Bey olacağına Erdoğan olsun" teziyle gidiyordu sanki! Erdoğan gecikmeli olsa da partisinin başına geçti.
AK PARTİ Türkiye'deki görünmeyen BÜYÜK KOALİSYONU kurmuştu.
Herkes orada vardı.
AVRUPALILAR da...
İsimlere girmek istemem.
Doğru da değil. Bir siyasetçinin bir ekole inanması da suç değil.
Herkes kendi aklınca bir yerden yürüyordu.
Ama oy veren bizler bunları bilmezdik.
Oysa tesadüf yoktu.
Herkesin bir referansı vardı. Arkada da yabancılar... bakın Almanya'daki oylamaya!
"EVET SOYKIRIM VARDIR!" diyen Türkler'e...
Tokatlı, Kelkitli, Kilisli, Yozgatlı çocuklar vardı. Almanya'da doğanlar da köken itibariyle buram buram ANADOLU kokuyordu. Ama ellerini kaldırıp "SOYKIRIM!" diyorlardı...
Demek ki ana-babadan ya da memleketten öte bir güç vardı! Elleri hep birlikte havaya kaldırtan kimdi? Düşünün!
Garip değil mi?
Mesela Cem Özdemir!
"1915 yılında yaşanan olayların ele alınma yeri ne Washington, ne de Paris ve Berlin'dir" ifadelerini kullanmıştı. Ne oldu da direksiyonu kırdı. "Böyle bir karar Türkiye'deki AVRUPA karşıtlarını ayaklandırır.
Türkiye'yi Avrupa'dan koparır..." diyen Cem Özdemir neden fikrini değiştirmişti?
Çünkü OSMANLI'yı yıktıkları zamanki güçsüz, hasta ve ayakta duramayan bir ANADOLU yoktu artık!
Önce içeride DEVLETİ değiştirdik, sonra da bölgeyi...
Bunu en iyi Avrupa bilir...

100 yıl önce bizi bitirmek için ellerini birleştirenler şimdi geri döndüğümüz için ellerini bize uzatıyorlar. TUTMAYINCA da SOYKIRIM'ı icat ediyorlardı...
Avrupa ORTADOĞU'dan koptukça, içerideki adamları sırayla tasfiye edildikçe çıldırıyorlar... TÜRKİYE kimseye bakmadan ODAK ÜLKE olma yolunda hızla yürüyor. Kimseyi dinlemiyor.
Ankara olmadan OYUNUN çözülemeyeceğini biliyor.
Kapımızı çalmaya hazırlananlar ORTAK olmaya mecbur.
Türkiye uyandığı için artık masada çizilecek sınır kalmadı!
Bayrak ise hiç yok!
Türkiye, Avrupalılar'ın çizdiği TABLOYU değiştirmek için ayakta. Bu nedenle Kenya'dayız, Uganda'dayız, Somalide'yiz... Öncesinde Balkanlar ve Katar da...
Her yerde olacağız...
100 yıl önce bıraktığımız yerden başlayacağız. Sultan Abdülhamid Han'a tahttan indirildiğini nasıl farklı uyruklardan seçtikleri 4 kişiyle tebliğ ettilerse Ankara da şimdi etrafına topladığı renklerle geri dönüşünü ilan ediyor...
Olay bu! Bizi yıktıkları ilk büyük savaşı hatırlatmak için ERMENİ kartı masada!
Ama ne dünya eski dünya ne Türkiye eski Türkiye...
Avrupa için çok geç!
Yapacak çok fazla bir şey yok. Kendi içlerinde çarpışarak eriyecekler. Dün bize reva gördükleri gibi...
100 yıl sonra gelen rövanş böyle bir şey...
KADER!
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.