Partilerin güncel siyasi hesapları
***
Akşener'in ekim-kasım ayına işaret etmesi çok ilginç. Zira bazı dinamik çevrelerin ABD'deki başkanlık seçimlerini beklediği, Trump'ın seçilemeyip Demokratların iktidara gelmesi durumunda Türkiye üzerinde Transatlantik ittifakın baskısının artacağını hesap ettiği biliniyor.Washington'un "yeni bir demokrasi promosyonu" söylemiyle Ankara'yı da sıkıştırmasını umuyorlar. Böylece erken seçim ortamının oluşmasını bekliyorlar. Bu yaklaşımın temel iki hesap hatası var.
İlki, Başkan Erdoğan'ın gücü ve Cumhur İttifakı'nın dayanışması, dış konjonktürün Türkiye'yi hedefleyen politikalarını yönetebilecek bir kıvamda. Suriye, Irak, Doğu Akdeniz ve Libya dosyaları buna örnek.AK Parti, tüm iktidarı boyunca dış-iç politika etkileşimini yönetmede geniş bir tecrübe sahibi.
***
İkincisi, Trump'ın kazanmak için her şeyi seferber edeceği aşikâr. Koronavirüs salgınını kötü yönetmesi ve artan işsizlik sebebiyle salıncak eyaletlerde ve güneyde desteği düşüyor. "Maske takmak" üzerinden "kültürel bir kutuplaşmaya" yönelmesinin sebebi ise Evanjelik oyları konsolide etmek. Bağımsızlık Günü mitinginde "ABD'nin aşırı solcu faşizm kuşatması altında olduğunu" ve "ırkçılık karşıtı protestocuların siyasi sistemi tehdit ettiğini" savunması Trump'ın kazanmak için bütün hamleleri yapacağını gösteriyor. Trump'ın hamleleri seçimleri almaya yetmez ve Demokratlar kazanırsa hem ABD iç siyasetinin kutuplaşması hem de Çin ile "soğuk savaş" sebebiyle işleri toparlamaları hayli zor olacak. Olası "Trump sonrası dünyanın" Clinton'ın başkan olması durumunda karşılaşacak dünya olmadığı açık. Çin, AB, Hindistan, Rusya, İran, Suudi Arabistan ve Türkiye ile ilişkiler yeni bir güç denklemiyle yüzleşmek anlamına gelecek. Bugünün dünyası Trump öncesine dönüşe imkân vermiyor.***
Muhalefetin ana derdi, 2023 seçimlerine kadar Millet İttifakı'nı ayakta tutmak ve yeni partileri buraya eklemlemek. CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu bu amaçla partisinde olası çatı adaya karşı çıkacakları marjinalize ettiği gibi İP, SP, HDP, GP ve DEVA ile geniş bir Erdoğan karşıtı ittifakın hayalini kuruyor. Kimi zaman "küçük partinin tahakkümü" diyerek "Erdoğan'ın Bahçeli'nin vesayetinde" olduğunu iler sürüyor. Kimi zaman da "bütün olumsuzluklara MHP de ortak" eleştirisinde bulunuyor. Her iki eleştiri de Cumhur İttifakı'ndan kopmayacağını gördüğü MHP'yi AK Parti tabanında sorunsallaştırmak. Yeni partilerin MHP eleştirilerine destek vererek bunu olası bir ittifakın harcı haline getirmek.Muhalefet temsilcilerinden "AK Parti MHP'ye teslim oldu" söylemini daha çok duyacağız. HDP marjinallikten kurtulma derdinde. Eş Başkan Buldan, "31 Mart ve 23 Haziran'daki ittifakı büyütme ve genişletme zamanı" diyerek hem Millet İttifakı'nı iş birliğini kabule zorluyor hem de yeni partilere el uzatıyor. Erdoğan eleştirilerini CHP düzeyine çeken GP, ideolojik bir kimlik partisi profiline giderek oturuyor. Gençlere ve Kürtlere özel önem veren DEVA'nın siyaset tarzı ise "çatı aday çıkarma" hedefine yönelik çalıştığını düşündürüyor.
İster Abdullah Gül, ister Ali Babacan olsun.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- İYİ Parti, Dervişoğlu ve üçüncü yol kaldı mı? (30.04.2024)
- Özel ve Kılıçdaroğlu’nun ‘siyaset’ kapışması (27.04.2024)
- Özel’in yeni siyaset tarzı nereye kadar? (26.04.2024)
- Zamanın Hitler’i hesap vermekten kaçamayacak (24.04.2024)
- Irak ile yeni başlangıçlar (23.04.2024)
- Seçim sonrası Türkiye’nin Ortadoğu gündemi (20.04.2024)
- Siyaset yapma rekabeti (19.04.2024)
- Ortadoğu, İran ve İsrail gerilimine terk edilemez! (16.04.2024)
- Doğrudan ve kontrollü çatışma dönemi (15.04.2024)
- CHP ne yapmak istiyor? (09.04.2024)