Anne ve 5 yaşındaki oğlu 7 gündür kayıp! A Haber acılı aileye mikrofon uzattı

Kastamonu’nun Bozkurt ilçesinde 2 Kasım günü kaybolan Huriye Helvacı ile 5 yaşındaki oğlu Osman Helvacı’yı arama çalışmaları devam ediyor. Ekipler Huriye Helvacı'nın en son telefon sinyalinin alındığı Köseali köyü yakınlarında aramaları yoğunlaştırırken genç kadının eşi Bayram Helvacı konuştu. 7 gündür her yerde aranan anne ve oğlunun kaybolduğu günde neler oldu? Anne Ayşe Hıra ile abla Hayriye Çalık, son gün yaşananları A Haber'e anlattı.

Anne ve 5 yaşındaki oğlu 7 gündür kayıp! A Haber acılı aileye  mikrofon uzattı

Kastamonu'nun Bozkurt ilçesinde 2 Kasım Pazar günü evlerinden ayrıldıktan sonra bir daha haber alınamayan 43 yaşındaki Huriye Helvacı ve 5 yaşındaki oğlu Osman Helvacı'yı bulmak için başlatılan arama çalışmaları aralıksız sürüyor.

Huriye Helvacı'nın telefon sinyalinin son alındığı ve Köseali köyünde Pazar günü son olarak 16.55 sıralarında güvenlik kamerasına yansıyan görüntüleri nedeniyle bu bölgede yoğunlaştırıldı.

Kayıp kadının kocası A Haber’e konuştuKayıp kadının kocası A Haber’e konuştu

EŞİ A HABER'E KONUŞTU

Öte yandan eşi Huriye Helvacı ile oğlu Osman'dan gelecek güzel haberi bekleyen baba Bayram Helvacı A Haber'e konuştu. Eşine seslenen ve geri dönmesi için çağrı yapan Bayram Helvacı, "18 yıllık evliyiz. Kaçmasını gerektirecek hiçbir şey yoktu. Acılı günlerimiz oldu her şeyi birlikte yaşadık. Sağlık sorunları vardı ama evi terk edecek kadar bir şey yaşamadık. Ufak sağlık sorunları dışında bir şey yoktu. Tek temennimiz bir yere sığınmaları. Doğada kaldılarsa yaşama şansları yok bu bölgede. 1 haftadır ne yiyip ne içiyorlar? Hadi suyu temin ederler ama yeme içme olmaz. Her anne oğul gibi araları iyiydi tabii ki kavga ediyorlardı ama zarar verecek kadar bir şey olduğunu zannetmiyorum. Öyle bir anne değil. Aklımıza çok şey geliyor biri alıp götürdü bıraktı bir yere bilemiyoruz. Kastamonu merkezde bir görüntü izletildi dün. Defalarca izledim hal hareketleri aynı Osman gibiydi. Ama Osman değildi. Eşim zaten o kadına benzemiyordu. Son kamera görüntülerini izlediğimde duygularımı tarif edemiyorum" ifadelerini kullandı.

EŞİ 'PROBLEMİMİZ YOK' DEMİŞTİ! ANNEDEN DİKKAT ÇEKEN İDDİA: MEĞER O SABAH...

Kızına çağrıda bulunan Ayşe Hıra, "Kızımın bir an önce gelmesini istiyorum. Damadım var. Ben onun yanında kışın duruyorum, yazın köyüme gidiyorum. Burada kapıdan çıkarken kızımı uğurladım. Kızıma 'Nereye gidiyorsun?' dedim, bana cevap vermedi. Çantasını ve Osman'ı alıp gitti. Sabah çocuk buradaki suyu alıyor, 'O suyu içme, o suyu ben içiyorum' dedi. Damadım da kıza bağırdı. Bunu biliyorum. Kızım beni duyuyorsan evine dön, torunumu çok özledim. Osman'ım yok, bir şey içemiyorum, yatamıyorum, uyuyamıyorum. Osman benim elimde büyüdü, doğduğundan beri benim yanımda. 5 senedir yanındayım. Kızımı gören duyan varsa ne olur haber versinler" dedi.

Kastamonu'daki kayıp kadını arama çalışmaları sürüyorKastamonu'daki kayıp kadını arama çalışmaları sürüyor

GEZME AMAÇLI MI ÇIKTI?

Kardeşinin sabah eşiyle ufak bir tartışması olduğunu öğrendiğini belirten Ayşe Çalık, "Osman suyu annesinin şişesinden içmiş. O da demiş ki 'Benim şişeden su içme, kendi şişenden suyu iç.' Eşi de ona bağırmış, 'Niye çocuğa bağırıyorsun, bırak içsin' demiş. Ben kaçtığını düşünmüyorum. O gün yine gezme amaçlı çıktı. Eve geri dönecekti veya yolu da sormuş zaten. Kaçan kimse niye geri dönsün, yolu sorsun? Emeği geçen herkesten Allah razı olsun, devletimiz yanımızda. Gören, duyan varsa lütfen haber versin. Kaçırıldı mı, bir yerde tutuluyor mu? Kardeşimin kaybolduğu gün aracına alan kişi, annemin teyzesinin oğlu. Yolda görmüş, aracına almış, 'Ben tanımıyorum, ben hiç arkama dönüp bakmadım' dedi. Ondan sonra onun olduğunu öğrendiğini söyledi. Arabayla bıraktığını da görenler varmış" şeklinde konuştu.

Kastamonu'daki kayıp kadını arama çalışmaları sürüyorKastamonu'daki kayıp kadını arama çalışmaları sürüyor

HURİYE HELVACI İLE OĞLUNU SON GÖREN KADIN KONUŞTU

Anne ve oğlunu yolda yürürken gördüğünü söyleyen Ayşe Algın, "Ben mantar toplamadan geliyordum. Evin önünde, yolun kenarındaydım. Anne ile oğlu da yukarıdaki yoldan yürüyordu. Ellerinde hiçbir şey yoktu, normal yolda yürüyorlardı. Ellerimde eşya vardı, bu yüzden aramızda bir konuşma olmadı. Ağır olduğu içinde mecburen eve gelmek zorunda kaldım. Yoksa konuşurdum. Anne ile oğlunu kaybolduğu gün gördüm. Daha sonra ben gördükten sonra annem ile babamda görüyor. Bozkurt ilçesi ile Köseali köyü uzak, bir çocuk ile annesi buraya kadar yürüyemez. Deniz seviyesinden çok yüksek, yürümesi çok zor. Ellerinde hiçbir şey yoktu. Herhangi bir şekilde poşet falan bulunmuyordu. Annem ile babam da görmüş, 'bunlar çocukla buraya kadar mantara mı gelmiş' demişler. Biz mantar toplamaya geldiklerini zannettik. Yoksa muhabbet ederdik. Köyde caminin yanında anne ile oğluyla konuşanlar olmuş, 'nereye gidiyorsun' diye sormuşlar. O da 'ben Bozkurt'a gidiyorum, Bozkurt'a nasıl gidiliyor' diye sormuş. Kadınlar da yolu tarif etmişler" dedi.

"KADINI KÖYDEN BİR ARAÇ ALDI…"

Köyde yaşayan Ayşe Sarıoğlan ise "Ben kendi kendime söyleniyordum, çocukla buraya neden mantar toplamaya gelmiş diye kadına kızıyordum. Nereli olduğunu bilmiyordum. Bizler, kadının kaybolduğu gece imama misafirliğe gitmiştik. Sohbet esnasında konuşuldu. 'Köyden bir kadın ile çocuk geçti' denildi. Hocanın hanımı, 'Ayşe teyze bende gördüm onları, Bozkurt'u sordular bana, ben de ters yöndesin, geri dön' dedim. Köyden geçerken görenler var. Ben balkondaydım, ana yol üzerinde gördüm" diye konuştu.

ABLA HAYRİYE ÇALIK KONUŞTU

A Haber Muhabiri Mahmut Erdoğan, acılı ailenin evine konuk olarak anne Ayşe Hıra ile abla Hayriye Çalık ile özel röportaj yaparak o gün neler yaşandığını sordu.

Abla Hayriye Çalık, "WhatsApp durumuma mantar koymuştum, kardeşim de toplayıp gelmişti. Mantar durumunu görünce beni aradı. "Parayla mı aldın, toplamaya mı gittin?" Ben dedim, "Kardeşim toplamış, akşam beraber yiyeceğiz" dedim. "Tamam" dedi. Orada Osman Yaşar seslendi: "Teyze, ne yapıyorsun? Teyze köye gelecek misin? Teyze nasılsın?" dedi. "Bir de kapı numaramız 12" dedi, "teyze" dedi. "Tamam mı" dedi, "gelirsen" dedi. Konuştuk, beş dakika falan sürmedi. Şimdi o günden sonra bir haber yok.

Pazartesi eşi yaradı 4'te beni. "Ulaşamıyorum, kayıp kardeşin" diye. O akşam da bindim, geldim" dedi.

"Daha önce hiç böyle bir durum olmuş muydu?"

Yok, hiç böyle yani eşine kızıp hiç bırakıp ne annemin yanına ne hiç gelmedi. Bize de hiçbir şeyi aksettirmedi.

(foto- ahaber.com.tr - ekran görüntüsü)(foto- ahaber.com.tr - ekran görüntüsü)

"ECZANEDEN İLAÇ ALDIĞI GÖRÜLÜYOR"

"Psikolojik sorunlardan bahsediyorlar. İki tane düşük yaptığı söyleniyor. İlaçlar kullanıyordu diyorlar, bıraktı diyorlar. Nedir bunlar?"

Kullanmıyor. En son Haziran ayında eczaneden ilaç aldığı görülüyor. Bir daha yok ondan sonrası. İşte ilacın ismini bilmiyorum. Sinirli, agresifti. İşte hani yaptığı şeyi unutuyor. Yani sinirlenince bir anda yükseliyordu. Aile içinde eşine, çocuklarına karşı...

"Peki, sesinizi duyuyorsa, bir yerlerdeyse, seslenmek ister misiniz?"

Evet. Kardeşim ne olursun, bak kendi isteğinle de gittiysen, gel ne olursun. Bir haber ver, bir ses... Görenler, bilenler...

"Osman'la arası nasıldı? Oğluyla?"

İyiydi. O yaşa kadar o çocuğu büyüttü işte. Annem de yanlarındaydı 5 yıldır. Annemin elinde büyüdü yani.

(foto- ahaber.com.tr - ekran görüntüsü)(foto- ahaber.com.tr - ekran görüntüsü)

"SİNİR HASTASIYIM DERDİ"

A Haber Muhabiri Mahmut Erdoğan, Huriye Helvacı'nın annesi Ayşe Hıra'ya mikrofon uzatarak şunları sordu:

"Nasıl bir evlattı Huriye Hanım?"

Vallahi 'sinirli hastasıyım ben' derdi. Kızım sinirleniyorsun sen ilacını kullan, ilacını geciktirme. O sinir bende aptallaştırıyor dedi bana. Bir sinir var. Ondan sonra kullanmazdı. Kullanmayan derdi. Kızım ilacını kullan. İlaçları bir sürü kullanması lazım.

"Kullanmadığı zaman agresifleşiyor muydu?"

Bana bağırıyor. Ben kaçıyorum oğlum odama. Bağırıyordu. Yalan yok. O kıza da bağırıyordu.

"Peki o gün ne oldu? O sabah, yani Cumartesi akşamına dönelim"

İyiydi. Bir şeyimiz yoktu. Buradan çıktı. Adamıyla işten geldi eve. Yattık. Pazar sabahı oldu. Kız çay demledi, kalktı. Hep beraber içtik. İşte Sarıyan bir çocuk, bir şişeden suyu almayla kıza bağırdı o damadım. Damadımın bağırması haklı bana göre. Git suyu koy, iç dedi uşağa, anası. Uşak gitti suyunu içti. Ondan sonra kahvaltıdan kalktı.

"Gözünüze çarpan bir anormallik, eşler arasında bir problem var mıydı?"

Vallahi öyle bir şeye duymadım. İkide, üçte giderdi kocasıyla akşam gelirdi. Yemeği ikisi bir yaparlardı. Yerine göre ben yapardım. Onların geldi, gelecek derken, bunu biliyorum.

"Pazar günü evden çıkarken siz seslendiniz mi, nereye gittiğini sordunuz mu?"

Sormaz olur muyum? Ne oraya şey diyorsun? Bacı var. Şurada yukarıda bir kadın varmış, ona bile cevap vermemiş. Gitme kızım, gel kızım, dön gel. Bayram geliyordu akşam" dedim, "ise de hiç uzatmadı. Çekti, gitti." Bindim asansör, tamam. Osman da yanında.

"Osman da nasıl bir çocuktu?"

(foto- ahaber.com.tr - ekran görüntüsü)(foto- ahaber.com.tr - ekran görüntüsü)

Çok akıllı çocuktu. Seni beni hiç yabancı bilmez. Hiç.

"Burada resmi de var. Peki siz ne söylemek istersiniz? Kızınız sizi duyuyorsa?"

Kızım Huriye, beni seviyorsan, neredeyse çık da gel. Torunum onu göresem geldi. Gözümün önünden şey yapıyor, bir sürü kabak ağacı var orada. Gel kızım, gel. Ne olursun. Damat gece gündüz arıyor. Ben bir arayamıyorum, ben, benim telefonum yok ki ben kimseyi arayacak da ben öyle cevap vereceğim.

"Peki ne olmuş olabilir? Tahmin ettiğiniz bir şey var mı? Şüphelendiğiniz bir durum var mı?"

Vallahi hiçbir şüphelendiğim, vurun yok. Bir şey bilmiyorum. Bak bir şey konuşmuyorlar ki. Kızım bir şey konuşmuyor. "Nereye gidiyorsun kızım?" "Spora gidiyorum." Çıkıyor yola. Yol boyu koyulduk.

Özlüyoruz, özlüyoruz. Hepsini özlüyoruz. Başka diyeceğim yok yavrum. Gelin bulan bir ihbar eder de ne olursun.

"GÖREN DUYAN İHBAR ETSİN NE OLUR"

"Buradan giderken bir araç almış onu yukarı kadar götürürken. Onlar da akrabanız sanırım sizin kardeşinizin oğlu"

Abla Çalık: Kardeşim konuştu. Ben de "tanımıyordum kardeşini" dedi. Yolda almış. Nasıl olmuş, anlatmış mı? Yani yolda el mi etmiş, kendi mi durmuş? "O kadını biliyorum. Yolda durdum, bindi" dedi. "Ben kardeşim tanımıyorum" dedi. "Çocuk enişteme gidiyoruz" demiş. Sonra bir süre sonra "eniştemi geçtik" demiş arabayla. "Kocaçam'ın üstünde" diyor, "mezarlıkta bıraktım ben kardeşini" diyor. Orada bırak...

Özlüyoruz, özlüyoruz. Hepsini özlüyoruz. Başka diyeceğim yok yavrum. Gören duyan ihbar etsin ne olur.

A HABER UYGULAMASINI İNDİRMEK İÇİN TIKLAYIN