Tek eser, tek gece
Akaretler’deki Vision Art Platform’da 17 Ocak’ta tek gecelik özel bir sergi düzenlendi. Sanatçı Sefa Çakır’ın “HUY” isimli işi galerinin giriş katındaki duvarı tamamen kaplarken, geceye katılan davetli ve koleksiyonerler uzun uzun Çakır’ın işine bakarak kendi çıkarımlarını, hissettiklerini paylaştı.
- Yaşam
- Giriş Tarihi: 18:36 | 20.01.2023
Akaretler'deki Vision Art Platform'da 17 Ocak'ta tek gecelik özel bir sergi düzenlendi. Sanatçı Sefa Çakır'ın "HUY" isimli işi galerinin giriş katındaki duvarı tamamen kaplarken, geceye katılan davetli ve koleksiyonerler uzun uzun Çakır'ın işine bakarak kendi çıkarımlarını, hissettiklerini paylaştı.
Beral Madra'nın Sefa Çakır'ın işi üzerinden kaleme aldığı özel yazısında şu bölümler dikkat çekti:
"Sefa Çakır'ın özel olarak, alışılmamış bir sunumla tek bir gece ve birkaç saat sergilenmek üzere üretilen HUY başlıklı kâğıt üstüne marker tekniğiyle yapılan siyah-beyaz çizgi resmi, ilk bakışta sürrealist bir anlatımda olmasına karşın, gravür benzeri ince işlenmiş bir çizgi resim olarak geleneksel resmin yarattığı o bildik-tanıdık etkiyi bırakabilir.
Rönesans gravürlerinde, Albrecht Dürer, Vasari gibi ressamların gravürlerinde izlenen ve zaman içinde klasik resim sanatında yerleşik kompozisyonları çağrıştıran bir görüntünün etkisidir, bu. Çağlar boyunca toplumlara yeryüzü gerçekleri ve gökyüzü düşleri arasındaki ilişkilerin, büyük anlatıların yarattığı metaforları yansıtan bir görüntünün etkisidir, bu.
Resim, içerdiği düzen ve imgelerle üç aşamada bakmayı öneriyor. Resme alttan başlayarak bakıldığında bir grup insanın gökyüzüne doğru heyecanla ya da endişe ile baktığı, olağanüstü bir olaya tanık olduğu izleniyor. Bu bakış günümüzün beklenmedik olaylarında, savaş ve terör koşullarında hiç de yadırganamaz. İkinci aşamada bu bakışın sırrı açıklanıyor; bir kız çocuğu gökyüzünden aşağı doğru düşmektedir. Burada iki yorum geçerli olabilir: Çocuk, klasik resimlerde algılandığı gibi olası bir tanrının armağanıdır; ya da çocuk bir kaza, bir şiddet sonucu tehlikeli bir biçimde düşmektedir. Yerel ve küresel bağlamda "çocuk" olgusunda toplumların yaşadığı ikilemlerini düşününce bu imge de karşılığını buluyor. Bu anlatıya arka planda bir mekân kurgulanıyor; tarihsel geçmişi çağrıştıran sütunlu bir mimari, ki bu da klasik resimlerde var olan bir metafordur, burada bireysel ve toplumsal epistemolojideki "bellek" sorununa işaret ediyor.