21 Ağustos Cuma hutbesi! Bugünkü Cuma hutbesinin konusu: Mümin Hakkın Temsilcisi Hakikatin Davetçisi
21 Ağustos Cuma hutbesi, Diyanet İşleri Başkanlığı'nın resmi internet sitesinde yayımlandı. Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından her perşembe günleri yayımlanan Cuma hutbesinde bu hafta, müslümanlığın önemine yer verildi. İslam peygamberi H.z Muhammed'in (s.a.s) hadisleri ile desteklenen Cuma hutbesi tüm camilerde okunacak. İşte 21 Ağustos 2020 Cuma hutbesi...
- Yaşam
- Giriş Tarihi: 09:16 | 21.08.2020
21 Ağustos Cuma hutbesi yayımlandı. Her hafta cuma günü olduğu gibi bu hafta da Müslümanlar camilere akın ederek cuma namazını idrak edecekler. 21 Ağustos 2020 tarihli Cuma hutbesi Diyanet İşleri Başkanlığı'nın resmi internet adresi üzerinden yayımlandı. Ağustos ayının üçüncü cuması için yayımlanan cuma hutbesinin konusu ise "Mümin Hakkın Temsilcisi Hakikatin Davetçisi" olarak belirlendi. İşte 21 Ağustos 2020 Diyanet Cuma hutbesi...
"MÜMİN HAKKIN TEMSİLCİSİ HAKİKATİN DAVETÇİSİ"
Muhterem Müminler!
Yüce Rabbimiz Kur'an-ı Kerim'de şöyle buyurur: "Ey örtüsüne bürünen! Kalk ve uyar! Sadece Rabbinin büyüklüğünü dile getir."1 Mekke'de İslâm'ın ilk günlerinde inen bu ayetler, Peygamber Efendimizi toparlanıp kalkmaya, sorumluluk almaya ve tevhid dinini insanlara anlatmaya çağırmaktadır. Peygamberimizin şerefle taşıdığı ve ümmetine miras bıraktığı bu mukaddes görevin adı tebliğdir.
Aziz Müslümanlar!
Cenâb-ı Hak, "Sizden, hayra çağıran, iyiliği emreden ve kötülükten alıkoyan bir topluluk bulunsun."2 buyurarak, zamanı ve zemini aşan bir bilinçle tebliğ görevini sürdürmemizi ister. O halde, yılmadan, yorulmadan insanları doğruya ve doğruluğa davet etmeliyiz.
Cenâb-ı Hak, "Rabbinin yoluna hikmetle, güzel öğütle davet et ve onlarla en güzel yöntemle mücadele et."3 buyurarak, tebliğin sağduyu ve hassasiyet gerektirdiğini bildirir. O halde, hakikate çağırırken güzel bir üslûpta, sabırlı ve nezaketli bir tutumda kararlı olmalıyız.
Kıymetli Müminler!
Her birimiz, tebliğ kadar temsil ile de görevliyiz. Anlattığı yüce değerleri yaşamak, slâm'ın sınırlarına önce kendi hayatında riayet etmek, sözü ile özü bir olmak her müminin sorumluluğudur. Bu konuda Rabbimizin ikazı gayet açıktır: "Ey iman edenler! Niçin yapmayacağınız şeyleri söylüyorsunuz? Yapmayacağınız şeyleri söylemeniz Allah katında çok çirkin bir davranıştır."4