"Çocuğumun ölüsüne bile kavuşmaya razıyım"
Sabah yazarı Şebnem Bursalı, HDP’nin Diyarbakır il binası önünde ‘evlat nöbeti’ tutan annelerle buluştu. “Ölüsünü getirirlerse buna da hazır mısın?” sorusuna bir annenin cevabı, "Mustafa’mın ölüsüne de sarılmaya razıyım. Yeter ki gelsin!" şeklinde oldu.
- Yaşam
- Giriş Tarihi: 08:26 | 09.09.2019
Ve dakikalar sonra, evlatlarını kanlı terör örgütü PKK'nın kaçırdığı anaların yanındayım. En duygusal görevlerimden biri diyebilirim. İsimleri Hacire, Ayşe, Emine, Semiha ama onları buluşturan şey; annelikleri. Acıları. Ama bir o kadar da cesaretleri. Kararlılıkları. Hikayeleri birbirine öyle çok benziyor ki...
AYŞEGÜL ANNENİN FERYADI
Ayşegül Biçer daha 32 yaşında ama 17 yaşında oğlu Mustafa ile büyümüş. 13 ve 9 yaşında 2 kızı daha var. Mustafa 17 Kasım 2018'de dağa çıkıyor, 19 Kasım günü Kandil'den teröristler arıyor ve 'Oğlun artık bizimle, onu artık arama, bekleme yoksa, kafasına sıkılmış halde bulursun' deniliyor. Ama Ayşegül anne susmuyor, Hacire Ana'dan sonra da geldiği HDP binasının önündeki nöbette, eşiyle birlikte sonuna kadar kalmakta kararlı. Ayşegül anne, oğlu Mustafa'nın ölüsü ya da dirisini almadan kalkmayacak o sıcak taşlardan. "Ölüsünü getirirlerse buna da hazır mısın?" diye soruyorum, verdiği cevap yüreğimi deliyor: "Mustafa'mın ölüsüne de sarılmaya razıyım. Yeter ki gelsin!"
Beş vakit namaz kılan, orucunu tutan, dini bütün Mustafa, HDP'nin instagram hesabı ve sosyal medya sitelerini takip etmeye başladıktan sonra Zerdüşt olduğunu söylemeye, Ermeni olduğunu iddia etmeye başlıyor. Ergenliktir, üzerine çok gitmeyelim, kendisine zarar verir endişesiyle çok üzerine gitmiyorlar. Mustafa'nın beynini yıkayan kanlı örgüt onu dağa çıkarıyor. Ayşegül annenin bu hikayesinin benzerlerini diğer annelerden de dinledik. Hepsi diyor ki: "Bizim evlatlarımız kandırıldı ya da kaçırıldı. Biz buraya evlatlarımızı almaya geldik. Biz siyaset yapmıyoruz. Biz sadece barış istiyoruz, evlatlarımızı istiyoruz. Bizim teröre, teröriste verecek evladımız yok.."
'BİZ ZATEN YAŞAMIYORUZ'
Bir de asker ve polis olan evlatları terör örgütü tarafından kaçırılıp 4 yıldır, 5 yıldır oğullarından haber alamayan ana babalar nöbette. Emine-Şehmuz Kaya polis oğulları Vedat Kaya, Songül-Şevket Altıntaş er oğulları Müslüm Altıntaş, Sadiye Özbey asker oğlu Semih Özbey'i HDP il binasının merdivenlerinde umutla beklemeye devam edeceğini söylüyor. 'Umudunuzu yitirdiğimiz oluyor mu?' diyorum; "Biz zaten evlatlarımız gittiğinden bu yana yaşamıyoruz. Bizi ayakta tutan şey umut. Biliyoruz ve inanıyoruz ki umudumuz boşa çıkmayacak..."
HAKLI ÇIĞLIK
Bütün bunlar acıklı bir dizinin senaryosu değil efendiler! En hakikatinden en hakikisi duygular, acılar bunlar. Öfke var, acı var ama bir o kadar da cesaret ve kararlılık var bu analarda. Ve bu kanlı senaryoyu sahneleyenler, onları destekleyenler için de oyunun sonu geldi. Halk düşmanları ile sarmaş dolaş çekilen halayların sesi artık, bu anaların çığlıklarıyla kesilecek. Devlet her daim anaların yanında. Silahlı kuvvetler dağda PKK'ya, silahsız ama en delici silahla, en örgütlü başkaldırı ile anaların nöbetleri, anaların sözleri de şehirde terör örgütünün siyasi uzantısı konumundaki HDP'ye nefes aldırmıyor.
Ben Diyarbakır'da yerinde gördüm, dinledim ve bir kez daha inandım buna. 'Her konuda açıklama yapan sanatçılar, sivil toplum ve meslek örgütleri nerede?' diye soruyor bu acılı analar. Onları da yanlarında görmek istiyorlar. Bu çağrıya kulak tıkayan, duyarsız kalan herkesi tarih de vicdanlar da yargılayacak. Ve bilin ki bundan sonra top tüfek değil, acılı anaların haklı çığlıkları bitirecek artık bu kanlı senaryoyu...