Böyle giderse 150 yıl sonra yokuz

NASA Mars'ta su bulunduğunu açıkladı. Herkes heyecanlandı. Çünkü bir gün Dünya yaşanmaz hale gelirse Mars'a taşınacağımızı düşünüyoruz. Prof. Dr. Levent Kurnaz bizi bekleyen felaketleri anlattı ve "İnsanlık bitecekse önümüzdeki 150 sene içinde olacak bu! Bizim bu kadar harala gürele arasında bir teknoloji geliştirip başka bir galaksiye gitmemize imkan yok" diyor

Önümüzdeki yedi gün dünyada Uzay Haftası olarak kutlanacak. Belki de bu yüzden uzay ve dünyanın sonu teorileri tekrar havada uçuşmaya başladı... Önce Marslı filmi vizyona girdi. Ardından NASA Mars'ta su bulduğunu açıkladı. Son olarak dünyanın en ünlü bilim adamlarından Stephan Hawking "İnsanlığın geleceği yeni bir gezegen bulmaktan geçiyor" dedi... Haliyle tüm bu veri bombardımanı, toplumlardaki gelecekten umutsuz ruh halini körükledi. Peki dünyanın geleceği bu kadar umutsuz mu? Dünya giderek yaşamın yok olduğu bir gezegen haline mi gelecek? İnsanlığın kaderi uzayda mı? Tüm bu soruların yanıtını Prof. Dr. Levent Kurnaz'a sorduk. Boğaziçi Üniversitesi öğretim üyesi Kurnaz, modern fizik alanındaki çalışmalarıyla biliniyor. Ayrıca Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Çözümleri Ağı'nın Türkiye Eşbaşkanı... Kurnaz'la dünyanın ve insanlığın geleceğini masaya yatırdık;
- Dünyanın geleceğine dair bilim dünyasının öngörüleri neler?
- Bundan bin sene sonra dünyada bildiğimiz tür bir hayat kalmayabilir. Bu mümkün! Daha önce de buna benzer olaylar dünya tarihinde görülmüş. 255 milyon yıl önce, canlı türlerinin neredeyse yüzde 95'i yok olmuş. Doğa olayları, dünyadaki tüm canlıları silip süpürme yeteneğine sahip. Dolayısıyla bu senaryolar az bile kalabilir. Yakın bir zamanda...
- Yakın zaman dediğiniz bin yıl...
- Tabii.. Bin yıl içinde bazı şeylerin çok çok kötüye gidiyor olması büyük bir olasılık. Çok kötü bir şeyin önümüzdeki beş yılda olması mümkün mü? Pek sanmıyorum. Ama Nasrettin Hoca'ya sormuşlar, "Felaket nedir?" diye. O da; "Felaket iki türlüdür, küçük felaket ve büyük felaket... Küçük felaket karım ölürse, büyük felaket ben ölürsem." demiş. Yani ciddi bir doğal felakette biz öldükten bin sene sonra dünya yok olmuş çok önemli değil. Seller geliyor, kuraklıklar geliyor, hortumlar oluyor. Bunlar gittikçe daha sık gördüğümüz şeyler. Dün haberlerde Edirne'den Samsun Havza'ya uzanan sel haberleri vardı. Bu iki il arasındaki her noktada, taşkın, sel, heyelan oldu. Ama bunlar arttıkça risk de artıyor.
- İklim değişikliğinin somut etkilerine dair bizi biraz aydınlatır mısınız?
- İstanbul'un sıcaklık ortalaması yazın 29 derece. Ama bunun bir de uç noktaları var. Yani yazın en düşük ve en yüksek sıcaklık değerleri... Ortalamanın yükselmesi önemli değil. İklim değişikliği bu uç değerleri, en yüksek ve en düşük sıcaklıkları değiştiriyor ve arasını açıyor. Bu ara açılınca, İstanbul'da hava sıcaklığında 37 dereceyi görünce normal karşılayacağız. Uzun süre kuraklık, birden boşalan yağmurlar uç değerdir. Bu hafta içi uzun zaman sonra normal bir şey yaşadık İstanbul'da; sabahtan akşama kadar ığıl ığıl yağdı yağmur. Çok özel bir olaydı. Ama İstanbul'da artık yağmur öyle yağmıyor. Yağmur birden boşalıyor. Bu tehlikeli. Doğa bunlara alışkın değil. Doğa yavaş yavaş yağışa alışkın. Birden yağmur boşalırsa sel olur. Ya da tam tersi, yağmıyor. Üç ay yağmur yağmayınca tarlaya ektiğin ürünün su görmez ve yaza büyümez.

- Doğal felaketler artacak mı yani?
- Bunları doğal felaket olarak kabul ediyor muyuz? Bu doğal değil, artıyor. Bunlar felaket. Doğanın getirdiği felaket ama doğal değil! Bunlar aslında doğanın verdiği tepki. Bundan sonra artık doğalımız bu; uzun süre yağmur yağmayacak birden boşalacak. Bir tane bulut olmayacak havada, sonra birden Haliç'te hortum göreceğiz. Yeni doğal bu!
100 YILDA BİR GÖRÜLEN KASIRGALAR HER YIL YAŞANIYOR
- Su savaşları olacak mı?
- Suriye sorununun ne olduğunu düşünüyorsunuz? Biz hep savaşların politikasını konuşuyoruz ama tetikleyen olgunun ne olduğunu da konuşmamız lazım. Suriye'nin kırsal kesiminde üç-dört senedir süren yoğun bir kuraklık var. Özellikle kendi küçük arazileri olan çiftçiler, kentlerin çevresine göç ederek orada bir toplum oluşturdu. Bu tür toplumlar ateşlenmeye daha uygundur. O toplumların ateşlenmesiyle Suriye sorunu, mülteci sorunu yaşanmaya başlandı. Sebebi budur demiyorum ama sebeplerinden önemli biri bu. Bu tür çatışmalar pek çok yerde çıkacak.
- Başka böyle gözlemleriniz var mı?
- Boko Haram diye bir problem var... Bir kitap yazıyordum; 2054 Allah Hepinizin Belasını Verecek isimli. Bugünden 2054'e felaketler konulu. Çok büyük araştırma gerekiyordu bıraktım. Orada Nijerya ile Kamerun su için savaşacak diye bir bölümü tamamlamıştım. Nokta olarak da Çad Gölü'nün güneydoğu ucuydu... Nijerya ile Kamerun savaşmadı ama Çad bölgesinde Boko Haram diye bir örgüt çıktı, bu örgüt Nijerya ve Kamerun'la savaşıyor. Yani su savaşları çıktı bile... Adı Boko Haram sadece. Biz adını 'Suriye sorunu' diye biliyoruz, 'Güney Sudan sorunu' diye biliyoruz. Bunların hepsi temelde su savaşı. Ve suyun kısıtlı olduğu bölgelere doğru bu yayılacak.
SITMA YENİDEN YAYGINLAŞACAK

- Başka neler olabilir?
- Kasırgalar ölçeğindeki fırtınalar artıyor. Pasifik'te çok arttı. Daha geçen hafta Tayvan'da 170 kişi öldü. Birbiri ardına geliyor. Bundan iki yıl önce Filipinler'i vuran bir tayfun vardı, "100 yılda bir olur" deniyordu, ertesi yıl bir daha oldu. Yani 100 senede bir denilen şeyler, 10 senede ya da senede bir karşımıza çıkıyor. Buzullar eriyor. Bu bizim açımızdan korkunç bir şey. Çünkü hiçbir modelleme buzulların tamamen erimesi gibi ihtimal üzerinden ilerlemiyor. Sürekli 'Azıcık erirse ne olur'u konuşuyoruz. Yüzyılın sonuna kadar deniz seviyesi tüm dünyada bir metre artacak.
- Yani ne olacak?
- Bir metre korkunç bir şey. Kadıköy metrosunun girişini su basacak mesela. Tarım alanlarını kaybedeceğiz. Zaten susuzluktan Orta Anadolu'da tarım kalmadı. Tarım yeraltı suyuyla yapılıyor. Bu da 20 seneye varmadan bitecek. Su bitti. Bakın bunlar senaryo değil, gerçek. Orta Anadolu'da tarım bitecek, bu kesin! Sivrisinekler geliyor. Dünya Sağlık Örgütü önümüzdeki 30 yıl içinde sıtmanın Türkiye'de yayılacağını söylüyor. Buna tamamen hazırlıksızız. Sıtma normal görülen bir hastalık olacak.
NASA ALTI AYDA BİR MARS'TA SU BULUR
- Son dönemde dünya dışında bir yaşam alanı arayışına yönelik filmlerin altında ne yatıyor?
- Çevremizde bir sürü doğal felaket oluyor. Felaket senaryoları da çok eskiden beri Hollywood'un çok sevdiği bir tema. İklim değişikliğiyle de tekrar gündemlerine oturdu. Eskiden Marslılar saldırırdı, deprem olurdu. Şimdi iklim değişiyor, tarım bitiyor, dünya yok oluyor konularına yöneldiler.
- Uzay eskiden daha sempatik mi lanse ediliyordu?
- Eskiden uzay daha düşmandı. Şimdi Yıldızlararası filminde olduğu gibi, 'Oraya gidecek olsak yaşayabiliriz' gibi bir ana tema üzerinde ilerliyorlar.

- NASA kendi PR'ı için kullanıyor olabilir mi Hollywood'u?

- NASA pek çok şeyi PR olarak kullanıyor. ABD'de değişik bir vergilendirme sistemi var. Orada vatandaş brüt maaşını alır, önce şehir vergisi, ardından eyalet, sonra federal vergi öder. Bu verginin federal bölümünden toplanan paralar, verginin yüzde 70'ini oluşturur. Ve NASA'ya gider. Halk bilmez bunu, "Bu adamlar bu parayı alıyorlar, Ay'a gittik biz diye bizi uyutuyorlar, barda yiyorlar" diye düşünür. Yani NASA'nın sürekli olarak iş yaptık diye halkı ikna etmesi gerekir. Altı ayda bir Mars'ta su bulurlar... Basın da buna alet olur.
- Aslında Mars'ta su ne zaman bulundu?
- 1971'de. Aynı suyu durmadan buluyorlar. Pek çok adımları çeşitli filmler için zaten... Yalan söylemiyorlar elbette. Bilim olarak konuşursak ortası gayet düzgün bir hikaye. En başta uzaktan baktık Mars'a. Üstünde beyaz bir şey vardı. Beyaz şey buz. Ondan sonra aletler geliştirdik, oradan yansıyan ışığın su ışığından kaynaklandığını anladık, akan suyu fark ettik... Tahminlerini sürekli iyileştiriyorlar ve her seferinde ilk kez oluyormuş gibi yansıtıyorlar.

- Siz bu filmleri nasıl bir bakış açısıyla izliyorsunuz?
- Hollywood filmi diye... İki tarafı var bu argümanın; bilimsel olarak şunlar olacak dememiz başka, felaket senaryoları başka... İlerde başımıza çok kötü şeyler gelebilir mi? Bilimsel olarak bunun cevabı; evet gelebilir, bu senaryolar bile az kalabilir.
SALGINLARDAN DEĞİL KALP HASTALIKLARINDAN KORKMALIYIZ
- Felaket senaryolarının içinde sağlık konusuna gelirsek...
- Kalp sorunları önemli olacak. Çünkü sıcaklık yükselince kalp dayanmıyor. Küçük çocuklar ve yaşlılar etkilenecek. 2003'te Paris'te bir haftada 18 bin kişi öldü. Salgın hastalıkları hep konuşuyoruz ama kalp bizi daha çok etkileyecek.

- Tarım bittiği için kötü mü besleneceğiz?
- Emin değilim. Hepimiz yanlış besleniyoruz. Hepimizin çok daha az et tüketmesi gerekiyor. Et çevre açısından bakıldığında çok pahalı bir şey. Bir kilo buğday üretmek için kullandığımız tüm kaynakların 40 katını et için harcıyoruz. Vejetaryen değilim ama günlük beslenmemizde "Abi ben et yemeden doymam" mantığından çıkmamız lazım.
- Hayvansal kaynaklar da tükenecek zaten değil mi?
- Evet. Dayanamıyor ucuna geliyoruz.
- Eğitim, tatil, yaşamda felaket senaryoları var mı?
- İki hafta önce iklim değişikliği ve turizm konferansı düzenledik. Türkiye'de kış turizmi neredeyse bitmek üzere. Kar gittikçe azalacak. Ama bundan Kuzey ülkeleri çok yararlanacak. Çünkü "Biz buralarda denize gireceğiz" diyorlar. Bizde yaz sezonu diye bir şey kalmayacak. Sahillerde sıcaklık 50 dereceyi bulduğu zaman turist kalmayacak. Kuzey ülkelerinin de kış turizmi bitiyor. 2022 Kış Olimpiyatları'nı Çin aldı. O olimpiyatlara teklif vermek için Norveç parlamentosu bize danıştı, "Biz şu noktalarda düzenleyeceğiz, 2022'de kar olacak mı, suni kar mı yapacağız" diye sordu. Suni kar konusu gündeme gelince korkunç masraflar çıktı, Norveç adaylıktan çekildi.
TAKSİM MEYDANI ADA OLACAK
- Siz dünyada yaşamın son bulacağına ve insanlığın başka galaksilerde, gezegenlerde yaşam kuracağına inanıyor musunuz?
- İnsanlık bitecekse hızlı bitecek. Biz bir yere gidemeden insanlık bitecek. Bitecek demiyorum ama insanlık bitecekse önümüzdeki 150 sene içinde olacak bu! Bizim bu kadar harala gürele arasında bir teknoloji geliştirip başka bir galaksiye gitmemize imkan yok. Tüm bu savaşımın içinde onlara ayıracak kaynağımız yok. Başka dertlerimiz olacak çünkü. Yıldızlararası filmi güzel ama orada da gizli gizli birtakım hazırlıklar yapan insanlar vardı. Şu anda bu mümkün değil. Öyle bir kaynağımız yok. Yani planlarımızı buradan kaçmadan, dünyanın sonunun gelmemesi üzerine kurmamız lazım. İnsanlığın bu gezende hâlâ yaşamayı sürdürmesi gerekiyor. Sürdürülebilir bir şekilde sürdürmesi gerekiyor.

- Böyle giderse ne kadar sürede bitecek Dünya?
- Doğru bilim ve spekülatif bilimle iki ayrı şekilde cevaplanabilir bu soru. Bilmediğimiz birtakım etkiler var. Mesela Sibirya'nın altında, yerden iki-üç metre aşağıda donmuş metan yatakları var. Tüm Sibirya'nın altını kaplıyor. Bu metanın nasıl bir sistemle yeryüzüne sızacağını bilmiyoruz. 250 milyon yıl önce, yaşamın neredeyse bitmesine yol açan olay, bu metanın sızmasından kaynaklanıyor. Öyle bir metan sızması olacak olursa ki olmaya başlıyor yavaş yavaş, etkisi ne olur bunu çalışan kimse yok. Eğer böyle bir şey olursa deniz seviyesi 100 yılda 80 metre artar. Taksim Meydanı bir ada olur, gerisi yok. Böyle senaryolar da var ama bunlar en kötü senaryo.
Sonat Bahar / Pazar Sabah

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.