"Yazarlık meslekten sayılmıyor"

Türkiye Yazarlar Sendikası'nın yeni başkanı Mustafa Köz, kurumun yeni bir atılım yapacağını açıkladı. Köz, yasalara göre yazarlığın meslek olarak kabul edilmediğini bunun için mücadele edeceklerini söylüyor

Türkiye Yazarlar Sendikası'nda geçtiğimiz günlerde yeni bir yönetim işbaşına geldi. Yaklaşık 700 üyesi bulunan sendikanın yeni başkanı olarak Mustafa Köz seçildi. 1974 yılında Aziz Nesin, Yaşar Kemal, Turgut Uyar, Tomris Uyar, Leyla Erbil gibi edebiyatçıların girişimiyle kurulan TYS bir yeni atılımın eşiğinde. Yeni yönetim bir taraftan yazarların özlük haklarıyla ilgili bir mücadeleye hazırlanıyor, diğer taraftan da Yazarlar Evi adlı bir projeyi hayata geçirmeye çalışıyor. Yeni başkan Mustafa Köz TYS'nin yol haritasını SABAH'a anlattı.
- Türkiye Yazarlar Sendikası'nda yeni bir yönetim işbaşı yaptı. Bu yönetim, genel olarak nasıl bir politika izleyecek?
- Toplumsal duyarlılığı bilenmiş, ülkenin ve dünyanın politik, edebi, estetik durumuna bakan bir yapı taşıyoruz. Doğal ki sendikanın taşındığı bu noktadan daha ötesini görmek zorundayız. Evrensel bakışı, bu dönemin yeni algısı sayıyoruz. Çünkü dünya iletişim araçlarıyla öylesine küçüldük ki bugün birimizin bir yerine bir diken batsa, dünyanın bir yerlerinde birilerinin canı yanıyor. İnsanın acısı her yerde aynı. Bizler de yeryüzünün sorunlarına yazarların gözleriyle bakmak istiyoruz.Yurt dışı temsilcilikleri açtık ve dünya yazar örgütleriyle iletişim kurmaya başladık. Sendikayı bir 'vicdan örgütü'ne dönüştürmek öncelikli amaçlarımızdan biri. Yazarlarımızın özlük sorunlarına ilişkin sıkıntılarını da kurcalamak, sendikanın bu dönemki çalışmalarından olacak.

- TYS köklü bir kurum, 700'e yakın üyesi var. Son yıllarda yayın dünyasının gelişmesiyle birçok yazar tanıdık. Genel olarak Türkiye'de yazarların sendikaya bakışı ne yönde?
- Sendikalar Yasası'na göre 'eğlence yerleri' iş kolundan sayılıyoruz. Bu da ülkenin bir garipliği! Avrupa'da yazarlar, yasayla güvenceye alınması gereken 'çalışanlar' sınıfında görülüp el üstünde tutulurken bizde 'sınıf'ın dışına atılmış. Oysa yazarlar da işçidir. Bu belirsizlik, yazarları da sendikaya karşı mesafeli kılabiliyor. Yazar, kendi işini kendi görme yoluna sapabiliyor. Bu durum da yazarları bencilleştirip örgütlülüğe karşı yabancılaştırıyor. Dediğiniz gibi 700'e yaklaşan üye sayımızla önemli ve etkili bir siyasal güç olduğumuzun farkındayız.

- Yazarlar Evi projesi nedir ve nasıl hayata geçirmeyi düşünüyorsunuz?
-
Yazarlar Evi projesi, gazetenizdeki bir haberde geçenlerde konu olmuştu. Ama ne yazık ki iletimiz yanlış ve eksik aktarılmıştı. Proje denince aklımıza öncelikle belediyeler geldiği için isteğimiz o haberde doğrudan doğruya Büyükşehir Belediye Başkanı'na ve Belediye'ye bağlanıvermişti. Sendikanın belediyeden böyle bir yalvar yakar talebi olmamıştır. Evet, bir Yazarlar Evi projemiz çekmecemizde. Sendikamızın toplantılarını yaptığı bir çalışma odası ve temsilcilikleri var. Ancak yazarlarımızın kendilerini daha özgür duyumsayacakları, oturup kalkacakları, kalacakları, düşünüp yazacakları, yurt dışından gelecek yazarları ağırlayacağımız bir yere de gereksinim duyuyoruz. Bunun için de başvuru yeri, Kültür Bakanlığı olacaktır kuşkusuz. Daha doğrusu, Kültür Bakanlığı bu sorunu görüp bizlere böylesi bir yer önermelidir.

- Üyeleriniz arasında TYS'nin yapısal değişikliğe gitmesi gerektiğini savunanlar var. Bu tür önerilerle ilgili olarak neler söylemek istersiniz?
- Her kurumun sıkıntıları olabilir. Bu sıkıntılar da kurumun iç yapısında yapılacak düzenlemelerle giderilebilir. Örneğin tüzükler, bu değişiklikler için uygun restorasyon alanlarıdır. Sendika olmaktan ötürü duyduğumuz bir sıkıntı yok. Yine o haberden iki üyemizin sendikanın derneğe dönüştürülmesi görüşüne katılmışım gibi anlaşılıyor. Her üyenin görüşü bizler için değerlidir. Ama keşke bu meseleleri de böyle acemice tartışmasak. O zaman görüşlerimiz daha değerli olabilir.
Sait Faik'in mesleğine yazıcı yazdılar
- Türkiye'de genel olarak yazarların ne tür problemleri var ve bu problemlere ilişkin sizin çözüm önerileriniz nelerdir?
- Var olan algıya ve yasalara göre yazarlık iş, meslek sayılmıyor. Sait Faik'in ilk pasaport öyküsünü bilirsiniz. Polis, pasaporta yazmak için Sait Faik'e işini sorar. Sait Faik de 'yazar' der. Polis, böyle bir meslekle karşılaşmadığı için, meslek hanesine 'yazıcı' diye işler. Arzuhalci gibi bir şey yani. Yasaların yazara bakışı hâlâ bu. Bu algının ve yasaların değişmesi gerekiyor. Yazarlık, adamakıllı bir iş ve meslektir. Yazarlar da çalışanlardır, düşünce işçileridir. Sorunu böyle anlarsak yazarların haklarının sınırlarını da doğru çizebiliriz. Yazarları yüceltecek olan, özgürlüklerine vereceğimiz değerdir. Ayrıca müzeleri, sinemaları, tiyatroları, sağlık ocaklarını ücretsiz kullanma, kitabevlerinin indirimlerinden yararlanma gibi yazarlarımızın yaşamlarını kolaylaştıran hakların sağlanması için de uğraşacağız.
Olkan Özyurt

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.