Portre - Bir millet sevdalısı: Sütçü İmam

Yıl 1919...
Anadolu işgal altında...
Osmanlı Devleti Birinci Dünya Savaşı'nın sonunda mağlup sayılmış, 30 Ekim 1918'de Mondros Mütarekesi'ni imzalamaya mecbur bırakılmıştı...

İmparatorluk toprakları, uluslararası hiç bir kural ve hukuk sistemi dikkate alınmaksızın İtilaf devletleri tarafından paylaşılmaya, parçalanmaya başlanmıştı...

Anadolu'daki milli direniş ise yokluk ve imkansızlıklar içerisinde, hiçbir yerden yardım almadan devam ediyordu... İşgalci güçlere karşı yurdun her tarafında direnişe geçen Müslüman Anadolu halkı; onurunu, namusunu ve istikbalini korumak için harekete geçmişti...

"Zulmü alkışlayamam, zalimi asla sevemem,
Gelenin keyfi için geçmişe asla sövemem.
Biri ecdadıma saldırdı mı hatta boğarım,
Boğamazsam hiç olmazsa yanımdan kovarım.
Üç buçuk soysuzun ardından zağarlık yapamam
Hele hak namına haksızlığa ölsem tapamam.
Yumuşak başlı isem kim demiş uysal koyunum?
Kesilir belki, fakat çekmeye gelmez boynum.
Kanayan bir yara gördüm mü yanar ta ciğerim
Onu dindirmek için kamçı yerim, çifte yerim,
Adam aldırma da git, diyemem aldırırım
Çiğnerim, çiğnenirim, hakkı tutar kaldırırım."
Mehmet Akif Ersoy (okunacak ve grafik yapılacak)

Milli mücadele kahramanları, işte bu destansı direnişin içinden çıkıp, işgale, sömürüye boyun eğmeyeceğini, toprağına el uzatanlara nasıl karşılık verileceğini yedi düvele duyurmaya başlamıştı...

Onlardan biriydi o... Bir millet sevdalısıydı Maraşlı Sütçü imam...

Önce İngilizlerin, sonra da Fransızlar ve ermeni çetelerin işgal edip yağmalamaya çalıştığı Maraş'tan yaktı milli mücadele ateşini...
Camisinde vaaz verdiği, sokaklarında süt sattığı Maraş'ın Uzunoluk semtinde Fransız lejyonerlerinin, ermeni çetelerin saldırılarına karşı sessiz kalamazdı...

31 Ekim 1919 günü sokakta gezerken giderek yükselen bir feryada kulak verdi...
Hamamdan çıkan 3 Türk kadını, Fransız-Ermeni lejyonerleri tarafından saldırıya uğruyordu...
Kadınlar direnirken, Askerler "Burası artık Türk memleketi değildir. Fransız müstemlekesinde peçe ile gezilmez" diye bağırıyor, 3 kadının peçelerini zorla açmaya yelteniyordu...
Arkadaşı Çakmakçı Sait'in olaya ilk müdahalesi, belki de Maraş'ın kahramanlık ünvanına erişeceği günü müjdeliyordu...

Çakmakçı Sait
"Gâvur oğulları! Dokunmayın bacılarıma!" diyerek Fransız ve Ermenilerin üstüne yürüdü.
İşgalci askerler Çakmakçı Sait'i vurarak yaraladı...Sait orada şehit olurken,
Sütçü İmam, silahını çekerek Fransız askerlerinden birini öldürdü. Diğerini de yaraladı...

Bu, Maraş'ta düşmana atılan ilk kurşundu...
Sütçü İmam, ilk kurşunla, Maraş'ı 'Kahraman' yapan kurtuluş hareketini de başlatmış oluyordu...

11 ay boyunca bütün gücüyle savaşan bölge halkı sadece kendi şehirlerini değil, dilden dile yayılan kahramanlıklarıyla da tüm Güneydoğu Anadolu'yu bir istiladan kurtardı.
Anadolu, Dinine, namusuna, sahip çıkıyor, el uzatanlara da en sert karşılığı veriyordu...

9 mayıs 1916'da İngilizler ve Fransızlar Rusya'nın Petesburg şehrinde Rus çarı ile Osmanlı topraklarını paylaşırken,canı pahasına milli mücadeleyi yürütecek olan vatan kahramanlarını hesaba katmamışlardı...

Maraş'ı masada Fransızlara verirken, 3 yıl sonra, Sütçü İmam'ın ilk kurşunu ile başlayacak olan direnişi ve kaçınılmaz yenilgiyi düşünememişlerdi...

Kahramanmaraş'ın kurtuluşunun simgesi olan Sütçü İmam,
1878 yılında doğduğu şehrine, şehit olduğu 1922'ye kadar vatan aşkıyla bağlanmış, Milli mücadelenin mihenk taşlarından biri olarak adını tarihe yazdırmıştır...