Cumhurbaşkanı Erdoğan, Aliya İzzetbegoviç'in o sözünü hatırlattı
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ATO Congresium’da Dünya Göçmenler Günü vesilesiyle düzenlenen “Anadolu Dünya Dolu” programına katıldı. Burada konuşma yapan Erdoğan, "Bosna Hersek’in kurucusu, büyük devlet adamı, büyük komutan Aliya İzzetbegoviç diyor ki; ‘Her şey bittiğinde düşmanlarımızın sözlerini değil, dostlarımızın sessizliğini hatırlayacağız.’ Bu söz bize Peygamber Efendimizin, ‘Sizden biriniz bir yanlış gördüğünde eliyle düzeltsin, buna gücü yetmezse diliyle değiştirsin, Buna da güç yetmezse kalbiyle buğz etsin’ emrini hatırlatıyor. Göçmenler konusunda biz elimizle yapabileceğimiz her şeyi yapıyoruz, müdahale alanımızın dışındaki konularda her platformda meseleleri dile getirerek dilimizle ihtar görevini de gerçekleştiriyoruz. Bugün Başbakanımız bir heyetle birlikte Bangladeş’te. Turistik seyahate gitmedi Bay Kemal. Nereye gitti? Rohingya Müslümanları var ya; dereleri, bataklıkları geçerken bazı çocukların ölümünü herhalde sizlerde izlemişsinizdir. Oradaki aileleri görmeye, nasıl yardım yapabilirizi tespit etmek için gitti. Oradan kampları gezecekler” diye konuştu.
- Giriş Tarihi: 17:47 | 18.12.2017
- Güncelleme Tarihi: 18:05 | 18.12.2017
"BİZİM DERDİMİZ VAR" DİYEN ERDOĞAN, KONUŞMASINA ŞÖYLE DEVAM ETTİ:
"Batı'nın derdi yok. Onlarda bol bol laf var. Biz dertli olmaya devam edeceğiz. İnsanlığın özelikle coğrafyamızın sorunları o kadar çoğaldı ki, artık kalple buğz etmekle yetinemeyiz. Bunun son örneği Kudüs meselesidir. Kudüs, İsrail'in işgalinden beri kesintisiz şekilde huzursuzluğun, adaletsizliğin, haksızlığın yaşandığı bir yer haline gelmişti. İsrail'in Kudüs ile birlikte tüm Filistin'de uyguladığı devlet terörü hepimizin hafızalarındadır. ABD'nin Kudüs'ü İsrail'in başkenti olarak tanıma kararı bu zulmün adeta ödüllendirilmesi ve teşvik edilmesidir. Kudüs meselesi sadece kalple buğz edilerek geçiştirilecek bir mesele değildir. Bu konudaki sorumluluğumuzun gereğini sadece dille ifade ederek yerine getirmiş olamayız. Kudüs konusunda mutlaka somut, elle tutulur, gözle görülür netice almaya yönelik adımlar atmak zorundayız. Müslümanlar ile birlikte Hristiyanların da kutsal mekanlarını barındıran Kudüs'ü, İsrail gibi işgalci bir gücün insafına terk etmek insanlığı bin yıl geriye götürecek tehlikeli bir sürecin kapısını açmaktır. Bu mübarek topraklar geçmişte çok büyük acılara şahitlik etti. Bugün Kudüs ve Filistin şehirlerinde ağlatılan her çocuk, acı çektirilen her anne, vurulan, dövülen her insan yaklaşan yeni bir fırtınanın habercisidir. Adaletin olmadığı yerde zulüm vardır. Ama aynı zamanda bir uyanışta vardır. Kudüs meselesi inşallah topyekün insanlığın ve özellikle Müslümanların uyanışına vesile olacaktır. Bu konuda üzerimize düşenleri yapmayı sürdüreceğiz. 70 yıldır göçmen durumunda olan Filistinli kardeşlerimiz yeniden yurtlarına, evlerine kavuşana kadar bu mücadelemizi sürdüreceğiz. Adaletten, hukuktan, meşruiyetten taviz vermeden, teröre, iftiraya, çirkinliğe müsaade etmeden bu mücadeleyi zafere ulaştırmakta kararlıyız."