1 Mayıs'ın hüzünle ve çokça kanla dolu öyküsü

1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü. Önce Amerika'da başladı sonra da tüm dünyaya yayıldı. Aslında ilk ortaya çıktığında bir bayram değil adeta kanlı bir gün olarak geçiyordu. Türkiye'de de durum farklı değildi. Her ‘1 Mayıs’ provokasyonlara, kanlı eylemlere sahne oldu. Ta ki 2009 yılında resmi bayram olarak ilan edilene kadar. İşte 1 Mayıs'ın bayram olarak kutlanma süreci.


Yıl 1886'ydı dünya o günlere dek tarım toplumuydu. Ama gezegen artık tümüyle değişiyordu. 1900'lere gelirken tarım yerini yavaş yavaş sanayiye yani üretime bırakmaya başlamıştı. Üretim demek işçi demekti.

Amerika birleşik devletlerinde ve Avrupa'da o yıllarda ardı ardına fabrikalar açılmaya başlandı. Savaş yıllarıydı ve fabrikalar genelde ya demir ya çelik ya da makine üretiyordu.

İşte tam o yıllarda başladı 1 Mayıs'ın hüzünle ve çokça kanla dolu öyküsü. İlk işaret fişeğini 1886 yılının 1 Mayıs günü Amerika işçi sendikaları konfederasyonu önderliğindeki işçiler çaktı. İşçiler günde 12 saat, haftada 6 gün çalışıyorlardı ve tek istekleri günlük çalışma süresinin 8 saate indirilmesiydi. Bu isteklerini dile getirmek için de grev yapmaktan başka yolları yoktu. Grev kararı birkaç gün içinde bütün Amerika'ya yayıldı ve ülkenin her yerine en büyük sanayi kenti Chicago'da bir miting düzenleneceği duyuruldu. Mitinge o güne dek eşine pek rastlanmayan bir kalabalık katıldı. Hatta siyah ve beyaz işçiler tarihte ilk kez o gün o mitingde el ele yürüdü.

Bu yepyeni bir dönemdi ve kuşkusuz heyecan vericiydi. İşçiler o heyecanla eylemlerini 1 Mayıs'ı izleyen günlerde de sürdürdü. Ancak bahar yerini kısa sürede karanlığa bıraktı. 3 Mayıs 1886'da yani grevin 3'ncü günü bir grup işçi bir fabrikayı işgal edince ortalık karıştı. Polis işgale müdahale etti.
İlk kurşun orada ateşlendi ve 1 Mayıs'ın ilk kanı orada döküldü. 4 işçi öldü.

Ertesi gün yani 4 Mayıs 1886'da Chicago'da bu kez yüzbinler bir aradaydı, tarihi kalabalık "Haymarket" adı verilen bir alanda buluşmuştu. Ve tıpkı bugün olduğu gibi o gün de büyük kalabalıklar büyük provokasyonlar için biçilmez kaftandı.

Beklenen oldu ve o mitinge bir bomba atıldı. Ne dünya ne de Amerika o gün orada yaşanan o büyük olayları hiç unutmadı. Manidardır işçi bayramının yani 1 Mayıs'ın öyküsü ilk olarak kapitalizmin kalesinde yazılmıştı. Güne resmi adı ise 3 yıl sonra yani 1889'da Fransa'da konuldu. İkinci Sosyalist Enternasyonal'de 1 Mayıs'ın tüm dünyada birlik, mücadele ve dayanışma günü olarak kutlanmasına karar verildi. Yani artık 1 Mayıs demek sol demek - sosyalizm demekti.

1 Mayıs yakın çağ dünya tarihinin de bir özeti gibi aslında. Yakın geçmişte iş gücünün en yoğun olduğu ülkelerde kutlandı 1 Mayıs. Ama en çok da kendini sosyalist diye tanımlayan ülkelerde. Yani Sovyetler 'de Çin'de Küba'da Kuzey Kore, Vietnam, Venezuela, Bolivya ve elbette eski doğu bloğunda. Ve Türkiye.

Türkiye'de bilinen en eski 1 Mayıs kutlaması 1921 tarihli kutlamadır. 1921 İstanbul'un İngiliz işgali altında olduğu yıldı. Ve başkentte o zaman bir Osmanlı sosyalist fırkası kurulmuştu. Fırkanın üyeleri ağırlıklı olarak haliç tersanesi işçileriydi. İşçiler o gün kızıl bayraklarıyla Kasımpaşa'dan Şişli'ye yürüdü.

1920'lerden 1970'lere kadar olaylı bir 1 Mayıs yaşamadı Türkiye. Ancak özellikle 70'lerden itibaren 1 Mayıs demek hep şiddet demek oldu. Bunun nedeni basitti. 1 Mayıs'a sol fikri savunan işçi örgütleri ya da sendikalar sahip çıkıyordu. Ve Türkiye o yıllarda tam ortadan sağ ve sol olarak ikiye bölünmüştü. Yani 70'lerden itibaren 1 Mayıs demek millet için tedirginlik demekti artık. O tedirginlik yani içten içe büyüyen "Bir şeyler olacak" korkusu 1 mayıs 1977 günü gerçeğe dönüştü.

O gün Taksim'de yüzbinlerce kişi bir aradaydı. Hava sıcaktı... Bugünkü Atatürk kültür merkezinin hemen önüne kurulan dev kürsüden kalabalığa o günün önemini anlatan türküler dinletiliyordu.

Aslında her şey iyi başlamıştı. ama havada provokasyon kokusu vardı. ve beklenen o provokasyon tam da dönemin Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu Genel Başkanı Kemal Türkler konuşurken patlak verdi. Önce tek el silah sesi duyuldu, panik başladı, ortalık bir anda karıştı. 1 mayıs 1977 korkunç bir gündü. O gün orada tam bir katliam yaşandı. O gün; orada yani taksim meydanını dikine kesen kazancı yokuşunda tam 34 kişi ya vurularak ya da ezilerek feci şekilde can verdi..

Katliam bugüne dek aydınlanmadı aydınlatılamadı. Meydandaki o dev otelin çatısında kim vardı? Tetiğe ilk kim bastı? Katliam acaba solun kendi içindeki bir kanlı hesaplaşması mıydı? Soruları asla yanıt bulamadı.

Acı yıllardı. Ancak o kanlı günün hemen sonrasında dökülen onca kanın tetiklediği olaylar daha da büyüyecek ve acılar katlanacaktı. En nihayetinde de darbe olacaktı. Hatta 1 Mayıs 77 günü kurulan o kürsü aynı yere darbeden sonra bir daha kurulacak ve benzeri bir büyük kalabalığa seslenen isim bu kez Kenan Evren olacaktı.

Bu meydanın tarihe mal olmuş adını bile değiştirmek için 1 Mayıs Meydanı dedirtmek için az mı çaba sarf edildi. Milletin reaksiyonundan çekinmeselerdi onu da yapacaklardı. 12 Eylül Harekatı yapılmasa bu meydanın ismi kızıl meydan olacaktı.
Kalan yıllar siyasetin krizleriyle geçen; binlerce gün, yüzlerce hafta, onlarca ay, bahar elbette her yıl geliyordu memlekete ama baharın her gelişinde millet yine tedirgin oluyordu. Çünkü 1980'lerde de 90'larda da hatta 2000'lerde de birileri yine Taksim'e çıkmak geçmişten kalan o hesabı görmek görmese bile en azından bağırmak slogan atmak istiyordu.

Bu istek inatlaşmaya dönünce de 1 Mayıs demek şiddet demek oluyordu ama artık taksim yasaktı. Dönemin hükümetleri 10 yıllar boyunca 1 Mayıs'ı kutlamak isteyenlere farklı adresler gösterdi. Adres bazen Şişli'deki Abide-İ Hürriyet Meydanı oldu. Bazen de Kadıköy ama provokasyon buna rağmen engellenemedi. 1996'da Kadıköy'deki kutlamalar sırasında bir daha kan döküldü...
sonraki yıllarda ise sahne artık iyiden iyiye marjinal sol örgütlere kaldı. Yüzlerini kırmızı maskelerle kapatan gruplar hep Taksim'e girmek istedi. Ve hep polisle çatıştı. Amaç belliydi. Amaç kan dökmek ve belki de tıpkı 1980'de olduğu gibi darbeye zemin hazırlamaktı.

Bugüne dek gerçek bir bayram havasında yaşanan tek 1 Mayıs ise 2010,1 Mayıs'ı oldu.
1 Mayıs ak parti hükümetinin aldığı karar uyarınca 2009'da resmi bayram ilan edilmişti. Hatta bayrama emek ve dayanışma günü ismi verilmişti. Taksim meydanı uzunca bir aradan sonra ilk kez o yıl kutlamalara açıldı.

İşte o gün gerçek yani tam da olması gerektiği gibi bir bayramdı 1 Mayıs. Ancak geçmişle hesabı olanlar bununla tatmin olmadı. Provokasyonlar kalan yıllarda yine sürdü. Türkiye'nin geçmiş günlere yani 1970'lerdeki o puslu havasına dönmesini isteyenler Taksim'i zorladıkça, 1 Mayıs'a yani işçinin bayramına kan bulaştırmak için inat ettikçe sinirler hep gerildi.

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.