Üç mabet bir medeniyet
Edirne şehir meydanı üç abidevî eserle Osmanlı’nın altı asırlık serüvenini özetler. Batıdaki serhad şehrinin bu meydanı, mimarimizin sacayağı gibidir.
- Tarih
- Giriş Tarihi: 00:00 | 06.03.2016
- Güncelleme Tarihi: 10:55 | 06.03.2016
ÜÇ ŞEREFELİ CAMİ
İkinci ayakta; Eski Cami'nin hemen karşısında, yükselme dönemi camilerinin prototipi olan Üç Şerefeli Cami yer alıyor. Sultan 2. Murat tarafından 1438- 1447 yılları arasında yaptırılan eser, tam anlamıyla ilklerin camisidir. Altı destekli merkezi kubbeye dayalı plân kurgusuyla Osmanlı mimarisinin gelişiminde olduğu kadar Mimar Sinan'ın mimarisine etkisiyle de çok önemlidir.
Bu camideki bazı mimari unsurlar, daha sonra oluşan klâsik Osmanlı üslubu içinde bazen aynen, bazen de geliştirilerek kullanılmış. Dört minaresi birbirinden farklı olan cami, minare sayısının dörde çıktığı ilk örnektir. Camiye adını veren minarenin her şerefesine ayrı merdivenden çıkılır. Yani Selimiye Camii minarelerinin öncüsü bu minaredir. Revaklı avlu yine ilk kez bu camide uygulanmıştır.
SELİMİYE CAMİİ
Üçüncü ve son ayakta, ilk iki eserin karşısında Türk ve İslâm tarihinin en ihtişamlı yapısı yükselir. Tüm zamanların en büyük mimarı Koca Sinan'ın, cami mimarisinin bütün tekniklerini birleştirerek inşa ettiği Selimiye Camii, Osmanlı mimarisinin doruk noktası, dünya mimarlığının da en önemli eseri kabul edilir. Kâbe ölçüleriyle sembolleşen mabet, kubbe gelişiminin ulaştığı en üst noktadır. Hep yarıştığı Ayasofya'nın kubbesini aşarak içindeki ukdeden kurtulan Mimar Sinan, mekânın hemen hemen tümünü tek kubbe altında toplayarak Selimiye'yi, merkezi mekânın en başarılı örneklerinden biri olarak dünya mimarlık tarihi literatürüne geçirir. Zarafet ve sükunet abidesi Selimiye'nin önemli özelliklerinden biri de büyük kubbenin dört kenarından yükselen minareleridir. Uzaktan bakıldığında dikkati çeken ilk unsur olmalarına karşın, yaklaştıkça kubbenin haşmetiyle kaynaşarak bütünlüğü tamamlarlar.
Yeni Şafak