Sahte Osmanlılar!
Ankara Savaşı sonrasında Emir Timur’un Semerkant’a rehine olarak götürdüğü Şehzâde Mustafa olduğu iddiasıyla 1419’da Rumeli’de birisi ayaklandı. Uzun süren mücadelelerden sonra yenilip asılan bu şahıs, Osmanlı hükûmetince ‘düzmece’ kabul edildi. Düzmece olmadığına inanlar da vardır.
- Tarih
- Giriş Tarihi: 00:00 | 17.08.2015
- Güncelleme Tarihi: 09:16 | 17.08.2015
Ahmed Nadir adında Polonya muhtedisi bir Rus ajanı; Sultan IV. Mustafa'nın oğlu olduğu iddiasıyla dünyayı dolaşmış; 12 lisan konuşan bu genç, Mısır'da yaverliğe getirilmiş; sonra (vazifesi bitmiş olacak ki) birdenbire kaybolmuştur. Bu sefer Lazar Brancovan adıyla Romanya'da ortaya çıkmış; Brancovan hânedanının vârisi olduğunu iddia ve sahte vesikalar ibraz etmişse de, kabul görmemiştir.
Bir Akkoyunlu tarihindeki bilgilere istinâden Sultan II. Murad'ın, Şehzâde Yusuf adında bir oğlu olduğu; Sultan Fatih tahta çıkınca Tebriz'e kaçırıldığı; buradan da Hindistan'a geçerek Âdilşahlar devletini kurduğu ve Osmanlı soyundan geldiği iddiasında bulunduğu söylenir.
Cem Sultan soyundan geldiğini iddia edenler Avrupa'da hâlâ mevcuttur. Maltalı arkeolog George Alexander Said-Zammit, Cem Sultan'ın 17. kuşaktan torunu olduğu iddiasındadır. Güya Cem Sultan'ın Rodos'ta kalan oğlu Murad şövalyeler tarafından vaftiz edilerek Pierre adını almış; Maria Concetta Doria adında bir İtalyanla evlenmiş. Papa tarafından prens yapılmış. Oğlu Cem ise Nicola Saytus adıyla Malta'da yaşamış; 1536'da ölmüş. Halbuki Rodos'un fethedilince (1522), Cem Sultan'ın oğlu Murad ve torunu Cem olduğu iddia edilen iki şahıs, padişahın emriyle idam edilmişti. Zammit, o zamanki hânedan reisi Osman Ertuğrul Efendi'ye bir mektup yazarak bulduğu vesikaları ibraz etmiş; Osman Efendi, 'Sizi bir Osmanlı şehzâdesi olarak kabul edemem. Siz artık Papalık Prensi sayılırsınız' cevabını vermiştir.
1937'de İskenderiye'de Salâhaddin adında biri, Sultan Hamid'in oğlu olduğunu iddiasıyla, bazılarını dolandırmaya çalışmış; hükümetçe hapsedilmişti. Bu sahtekârlardan biri, 50 senedir Amerika'da yaşayan Nadine Dowson Arabyan (1943) adında bir Ermeni kadınıdır. Babasının, Sultan Hamid'in İran prensesinden doğan oğlu olduğunu iddia eder. Başına fes geçirip kendisini IV. Selim adıyla padişah ilan eden bu adam, İskenderiye'de hânedanın da doktorluğunu yapan bir Fransızın üvey oğludur. 1991'de ölmüş; yerine torunu Nubar'ı bırakmıştır. Operet librettosuna benzeyen bu traji-komik maceranın vesikası, oyuncularının beyanlarıdır. Anlatılanların her kelimesi uydurmadır. Bir zamanlar gürültülü milletvekilliği ile adından söz ettiren Merve Kavakçı, Nadine'i gerçek sultan sanıp Amerika'da ziyarete giderek röportaj yapmıştı.
Gazeteci İsmet Bozdağ, son zamanlarında evlenip birkaç sene evli kaldığı karısı Hanzade Ulusoy'un Sultan Hamid'in torunu olduğunu iddia etmiştir. Karısının ölümünden 2 sene sonra ortaya attığı bu iddiaya şaşılmaz. Zira daha evvel de Sultan Hamid'in hatıraları diye iki uydurma kitap neşretmiştir. Kanada'da modellik yapan ve Prens Konstantin adını kullanan bir genç de, Sultan IV. Mustafa'nın soyundan geldiği iddiasındadır. Bu da uydurmadır.
Vaktiyle Paris'te Prens Salih adıyla hânedan mensubu olduğunu iddia eden; bu sıfatla Papa, Chirac, Ürdün ve Fas meliki gibi devlet adamlarına mektup yazarak çoğunu 25 biner frank dolandırmaya kalkan bir sahtekâr vardı. Erbakan'a bile mektup yazıp cevap almıştı. İslâmcılık iddiasındaki kişilerin, Osmanlı tarihi hususundaki bilgisizlikleri şaşırtıcıdır. Bu adam, Fransa'daki hânedan mensupları tarafından tesirsiz hâle getirildi. Büyükada'da oturan Nesrin adında meczup bir kadın, kendisini Neslişah Sultan diye tanıtarak çeşitli cemiyetlere girip çıkmaktadır. Hânedan mensupları, bu gibi sahtekârlara engel olmak maksadıyla, merkezi Paris'te bulunan Osmanlı Hânedanı Vakfı'nı (Maison d'Ottoman) kurmuşlar ve bir de şecere neşretmişlerdir.
Kaynak: Ekrem Buğra Ekinci