Mimar Sinan’ın üç çılgın projesi
Dünyanın en iyi 10 mimarından, Osmanlı’nın dahisi Mimar Sinan’la ilgili yeni bir sergi açılıyor: Mimar Sinan & Yaratıcı Dehanın Şaheserleri. Büyük usta ile ilgili en kapsamlı çalışma olan sergide ünlü mimarın gerçekleşmemiş ‘çılgın’ projelerine tanık olacaksınız.
- Tarih
- Giriş Tarihi: 00:00 | 05.04.2015
- Güncelleme Tarihi: 13:05 | 05.04.2015
TEKNOLOJİDEN YARARLANDIK
Bu multi-teknolojik ve çok yönlü sergiyi hazırlayan isimlerden biri MSGSÜ İç Mimarlık Bölümü Öğretim Üyesi ve Allevent Yönetim Kurulu Üyesi Osman Murat Akan. Teknolojik gelişmeler serginin tüm bölümlerinde kullunılmış. Ayrıca mimari yeteneklerinin yanı sıra usta, mühendis, organizatör ve sıradan bir insan olarak da Mimar Sinan ele alınmış. "Sinan yaşasaydı nasıl bir sergi yapardı diye düşündük. Her teknolojiyi yansıtacağını varsayarak sergiyi hazırladık" diyen Akan 2013'te bu düşünceyle yola çıkarak çalışmalara başladıklarını anlatıyor: "Sinan, Türkiye'nin çok önemli bir değeri fakat bugüne kadar ona yaraşır bir sergi açılmamış. Mimar Sinan yurtdışında Türkiye'nin markalaşması adına öne çıkarabileceğimiz birkaç isimden biri. Ona yakışır bir sergi kurmanın yollarını aradık. Yurtdışına da götürebileceğimiz bir sergi yapmak istedik. Sinan'nın kişiliği bazında ilerledik. Bunun için de teknolojiyi en üst seviyede kullandık."
TURLAR DA DÜZENLENECEK
Sergi, ilk çocukluk ve gençlik döneminden başlayarak Sinan'ın ölümüne kadar geçen 100 yıllık süreci her yönüyle ele alıyor. Dokuz bölüm var; hassa mimarlar ocağı çalışmaları, eserlerinin yapım öncesi hikayeleri, özellikle İstanbul için yaptığı çalışmaların irdelemeleri, Süveyş Kanalı, Sakarya Projesi ve Haliç Köprüsü Projesi gibi gerçekleşmemiş 'çılgın'projeleri en ilgi çekecek kısımlar arasında. Serginin çalışma kurulunda yer alan isimler ise beşer dakikalık videolarla Mimar Sinan'la ilgili bilinmeyen detayları anlatı anlatmışlar. Öte yandan sergi alanının ortasına kurulan 30 metrelik masaya 'Yakın Mercekte Sinan' adı verilmiş. Burada ünlü mimarla ilgili detaylı bilgiye ulaşılabileceğiniz dokunmatik ekranlar bulunuyor. Serginin her noktasında teknolojik ayrıntılara yer verilmiş. Tüm bu bölümleri gezerken augmented reality denen sanal gerçeklik görüntüleriyle ve 3D animasyonlarla karşılaşacaksınız. Hatta akıllı telefonlarda için bir aplikasyon da geliştirilmiş. Bu sayede iki boyutlu bir imaja telefon tuttuğunuzda hem içerik hakkında bilgi verecek hem de üzerindeki minyatürler hareketlenecek. Sergide enformasyon ve görsel içerikli bölümleri gezdikten sonra sizi bir video mapping gösterisi karşılayacak. Burada, Selimiye Camii'nin kubbesinin yapım aşamaları 10 dakikalık bir gösteriyle izleyebilirsiniz.
Aslında tüm bu çalışmaları sadece sergi olarak nitelemek yanlış. Bu 'Sinan Zamanı' başlığı altında toplanan etkinlikler dizisi. Etkinlikler arasında, Tophane-i Amire'de bulunan tek kubbeli alanda MSGSÜ hocalarından ve çalışma kurulu üyelerinden yetkililerin yapacağı konferanslar, Devlet Konservatuarı'nın Sinan'ın döneminin müziklerini dinletecekleri konserler ve Türkiye Touring ve Otomotiv Kurumu'nun 'Sinan Rotası' adı altında düzenlediği Mimar Sinan'ın İstanbul'daki eserlerine yapılacak geziler var. Ayrıca sergi ekim ayından itibaren Ankara, İzmir, Eskişehir, Kayseri ve Bursa'yı kapsayan bir Türkiye turuna da çıkacak. Hatta yurtdışında Bakü ve Katar için görüşmeleri de şimdiden başlamış.
MİMARİ ADAP TERK EDİLDİ
Mimar Sinan yaklaşık 50 yıl Osmanlı'nın önemli oluşumlarından biri olan Hassa Mimarlık Ocağı'nı yönetti. O dönemin Mimarlar Odası ve Şehircilik Bakanlığı'nın birleşimi olarak niteleyebileceğimiz Ocak, mimari açıdan tek yetkili kurumdu. Osman Murat Akan, Osmanlı Dönemi sonrasında önemli bir mimari eser yaratamamış olmamızın nedeninin Hassa Mimarlar Ocağı'nın mimari adap kurallarını terk etmemiz olduğunu söylüyor: "Mimari adap o dönemde çok önemli. Örneğin padişahın yaptırdığı caminin yapı büyüklüğüyle paşaların, vezirlerin ulaşabilecekleri büyüklük farklıdır. Mesela Selatin Camii'lerinin çoğu bu adap gereği fethedilen topraklardan toplanan ganimetlerle yapılmıştır. Padişahlar bile bu adap kurallarına riayet ediyorlardı. Bu kuralların belli bir kısmının Cumhuriyet'in başından itibaren yeniden oluşturularak devlet yapıları bazında kurgulanmalıydı. Şimdi baktığınızda her isteyen bir dernek kurarak cami yaptırabiliyor. Bunların çoğu da altında dükkanları olan gelir kaynağına dönüştürülmüş. Sistemsiz yapılar, hepsinin büyüklükleri farklı, minareleri camilerin üç katı. Bu da mimari anlamdı kötü bir görüntü oluşturuyor."
Kaynak: Pazar Star / Büşra UĞRAŞ