Prof. Dr. Erkan Topuz: Kanser dert olmaktan çıkıyor, tedavide başarı şansı %99

Kanser ve tedavisi denilince akla ilk gelen isim hocaların hocası Prof. Dr. Erkan Topuz uzun süren suskunluğunu A Haber’de yayınlanan Erkan Tan’ın sunduğu Arka Plan Programı’na bozdu.

Program Yapımcısı Burhan Aytekin'e konuşan Prof.Dr. Erkan Topuz, çok çarpıcı açıklamalarda bulundu..
80 BİN KANSOROJEN MADDE ÇEVREMİZDE DOLAŞIYOR!
Bugünkü yani bugünkü dediğim şu son Amerikalıların son 15 gün veya 1 ay zaman zarfında verdikleri istatistiklerde 80 bin tane kanserojen madde etrafta var 80 bin yani nereye dokunsan kanser gibi. Bu tabi ki kanserde hazırlayıcı sebepler var; toprak, su ve havayı kirletmek ve bunlarla dolaylı olarak da insan vücudundaki normal olarak işleyen işlevi bozmaya dayanıyor. Hep laf ediyoruz DNA hasarı. DNA hasarına sebep oluyor. DNA hasarına zaten sebep oldu mu DNA da kırılmalar başladı mı o zaman kanser yavaş yavaş geliyor. Ama kanser şurada bir not koyalım. Çünkü burada halkımız dinliyor. Yani kanser bir günde ortaya çıkmıyor. Bazı tip kanserler var çok hızlı yayılıyor ama bazı kanserlerde mesela 1 cm küp olana kadar 2 sene 3 sene rahat geçiyor. Belli bir ölçeğe geldikten sonra hızla çoğalmaya başlıyor. Yani kanser beli bir metre küpün üzerine çıktı mı o zaman daha hızlı yayılıyor. Çünkü o zaman vücudun direnci kaybolmuş oluyor. Vücutta öyle bir denge kurulmuş ki bütün aldığımız bu zehirli maddeler süzgeçten geçiyorlar. Bu süzgeçlerden vücudun pek çok enzimleri var. Vücudun bizim hala bilmediğimiz binlerce yüz binlerce müdafaa mekanizması var. Bütün bu müdafaa mekanizmaları ve diğerlerini kırarak kanseri patlatıyor. Bütün hadise böyle başlamış oluyor. Tabi ki en önemli olay burada kanserin başlangıcı önemli fakat esas kanserden korunmak önemli. Yani kansere bundan aşağı yukarı 6 ay evvel söylemiştim. İki kişiden biri kansere yakalanacak yani yüzde 45 kansere hazırız, bu rakam korkunç bir rakam. Ben bunu senelerce evvel söylediğim zaman herkes gülmüştü. Şimdi İngiliz istatistiği yüzde 45 insanlarda kanser mevcut. Yani biz burada dört kişiysek ikizimizde kanser zaten var. Ama bu kanser çok yavaş seyreder mesela bir prostat kanseri gibi 80, 90, 70 yaşında, 60 yaşında çıkar veya adam kanser olmadan trafik kazasında ölür. Ben normal istatistikten bahsediyorum yani iki kişiden bir kişi kansere yakalanacak. Belki bir zaman gelecek daha da artacak bu oran.
KANSERDEN KORUNMAK ANNE KARNINDAN EVVEL BAŞLIYOR
Hocam şimdi bir takım komple teorileri var; kanser bilinçli olarak tedavi edilmiyor şeklinde, siz bu konuda ne düşünüyorsunuz? Kanserin tedavisi var mı, bulundu mu ya da kanserin tedavisi bulundu da bilinçli olarak mı erteleniyor? Bu konudaki düşünceleriniz nedir?
Dünyada kanser çok büyük bir ekonomik güç kanser tedavisi. Endüstri oluştu. Korkunç, milyarlarca dolar dönüyor. Bu milyarlarca doları tabi ki adamlar oturup yok etmek istemiyorlar. Genellikle eğer kanser tedavisinde normal olarak 500 dolar harcıyorsak, kanser korunmasında 1 dolar harcıyoruz. Demek ki insanlarımız kanser korunmasına o büyük şirketler o büyük firmalar girmiyorlar. Niye girsin ki? Kanserden kazanacağına kanserden korunmaktan ne kadar kar edecek? Kanserden korunmak ilk başta daha anne karnında başlıyor. Anne karnından evvel başlıyor. Adam kimyasal değerlerde çalışıyorsa, karısı kimyasal fabrikalarda değerlerde çalışıyorsa, günde bilmem 2 paket sigara içiyorsa, alkol kullanıyorsa zaten çocuk meyilli olarak anne karnına düşüyor. Anne karnındayken de eğer kadın organik beslenmiyorsa yine içkisini, sigarasını içiyorsa, diyetine dikkat etmiyorsa anne karnındaki çocuğun gene kansere meyilli artmış oluyor. Anne karnındaki çocuğun aldığı bütün gıdaların, annenin aldığı gıdaların çocuktan da geçmesi. Bunun için anne karnındaki sıvıda, anne öz sıvısı diyoruz biliyorsunuz. Bu sıvının içinde kimine göre 80 kimine göre 180 kanserojen partikülleri var. Plasentada dediğimiz bu süzen plasentada kanserojen maddeler var. Çocuk onun için doğduğu zaman yani dünyaya gözlerini açtığı zaman, çocuk bir kanser yüküyle gelmiş oluyor. Kanserden koruyucu en iyi madde anne sütü, anne sütü hatta anne sütüyle bunu aşağı yukarı 6 ay evvel anlatmıştım.

ANNE SÜTÜ KANSERİ TEDAVİ EDİYOR AMA EŞEK SÜTÜ TAM BİR SAÇMALIK!
Anne sütü kanseri tedavi edebiliyor. Edebiliyor diyorum eder demiyorum. Çünkü dünyada bununla uğraşan doktor çok az çünkü bedava bir tedavi. Anne sütünü beli oranlarda, belli zamanlarda verdiğimiz takdirde, özellikle beyin tümörlerinde, prostat kanserlerinde, mide kanserinde ama vaka sayısı düşük. Çünkü kimsenin işine gelmiyor. Oturup da anne sütü bedava bir tedavi ile kanseri yenmek yani büyük araştırmalar yok küçük küçük üniversitelerde küçük bölümlerde araştırmalar mevcut. Özellikle İsveç bu işin başını çekiyor. Onun dışında dünyadaki pek çok Norveç, İsviçre buralarda da bununla ilgili ufak çalışmalar var. Ama bazı mucizelerde gözüküyor. Mesela en kötü beyin tümöründe bile temelli iyileşmeler gözükmüş. Prostat kanserinde iyileşmeler gözükmüş. Akciğer kanserinde iyileşmeler gözükmüş. Ama bunun derinine inilmiyor. Bütün yapılan sütlerin, mikroskop altı tetik edildiği zaman görülmüş ki anne sütünün dışında hiçbir süt kanser üzerinde etkili değil. Burada doğrudan doğruya bir mikroskop altında normal olarak kanser hücreleri karşısına konmuş ve görülmüş ki anne sütü 50'ye yakın kanserde etkili. Temelli kökünü kazımıyor ama faydalı.
Bir de hocam anne sütüne vurgu yapıyorsunuz ama anne sütünün yanında basına yansıyor eşek sütüdür, deve sütüdür falan bu konu hakkında da çok ciddi kamuoyunda yayınlar var. İnsanlarımız bu konu hakkında da çok büyük bir rağbet gösteriyor. Sizin de düşünceleriniz nedir? Anne sütü mü, eşek sütü mü, deve sütü mü hocam?
Tabi ki bu anne sütünün bu kadar faydalı olduğunu biliyoruz da ama bizim maalesef memleketimizde eşek sütü, bilmem deve sütü, bilmem kertenkele kafasını kesiyorlar kertenkelesi yahut kaplumbağanın kafası gibi şeylerle uğraşıyoruz. Tek skalada gösterilen kanser üzerine anne sütü. Ama Türkiye'de adam eşek sütü de satıyor, katır sütü de satıyor, bilmem ne sütü de satıyor.
PARLATILMIŞ MEYVELERDEN UZAK DURUN
Peki, hocam günümüzde teknoloji çok gelişti. Kanser tedavisi konusunda da çok güzel gelişmeler var. Anlatıyorsunuz. Peki, kansere yakalanmadan önce neler tüketmeliyiz, ne yemeliyiz, ne içmeliyiz? Çünkü bu konuda çok çeşitli yayınlar var, çok çeşitli hocalarımız konuşuyor bu konularda. Sizin tavsiyeleriniz nelerdir, ne ile beslenelim, ne yememiz lazım bizim?
Genellikle parlatılmış, üzeri cilalanmış meyveler böyle herkesin önüne konuyor ve insanlar imrenerek onları alıyorlar. Sakın. Bunlar parafinle kaplanmıştır ve bu parafin kanserojendir. Onun için lütfen bu parlatılmış, cilalı bilmem meyveleri, sebzeleri bilmem neleri almayınız.
KOKULU MUMLAR KANSER YAPIYOR
Bu mumda da var. Adam romantik mumunu yakıyor geceleyin, oturacak, yemek yiyecek, romantik bir yemek yiyecek. E bu mum da kanserojen. Bunun saldığı madde de kanserojen. Onda da parafin ve başka pek çok bileşikler var.
Kokulu mokulu bir şeyler yapıyorlar hocam!
E işte tamam kokusunda da var, parafinde de var. Ekmek, nerden kaçalım ekmekten? Beyaz undan kaçalım. Çünkü beyaz unun içinde aşağı yukarı 14 tane kanserojen madde var. Onun yerine dediğimiz gibi iyi bir fırından, efendim esmer ekmek, çavdar, yulaf, arpa, tam doymuş buğday ekmeği, çocuklarımıza bir kere onun terbiyesini verelim.
ÇOCUKLARIMIZA BALIK TERBİYESİ VERELİM
Bunun dışında çocuklarımıza en vermediğimiz terbiye, balık terbiyesi. Balık, bugün için, bizim için en faydalı gıdalardan bir tanesi. Çocuklarımıza balık terbiyesi verelim. Kırmızı etten çok balık terbiyesi. Kırmızı etin de verelim. Tabi ki kırmazı et kan yapacak, onu yapacak, bunu yapacak. O da faydalı. Ama buların dışında hormonal gıdalardan kaçalım. Mesela normal bir elma büyüklüğü şu kadarsa tabi yetişen, bu kadar elmayı vermek hormon ihtiva etmektir. Hormon ihtiva etiği için çocuklarımız doğduğundan itibaren hormonlu gıdalar çok almakta, ondan dolayı da kanserin en önemli sebeplerinden biri de bazılarının içinden bir tanesi de hormonlar. Çocuklar daha 9 yaşında adet görmeye başlıyorlar kız çocukları 8-9 yaşında. Bu çocukların kanser olma ihtimali normal 13-14 yaşında adet gören çocuklara nazaran çok daha fazla. Kadınlar artık adetten 50-55 yaşlarında kesiliyor. E bu da doğru bir şey değil, zararlı. Ne kadar geç adetten kesilirse meme kanserine yakalanma riski de o kadar fazla. Süt üzerinde durmamız lazım. Çocuklarımıza sütümüzü verelim ama büyük yani bizim yaşımızdaki insanların aşırı süt içmesinin doğru olmadığını yüzlerce yayın var. Onun için özellikle, mesela bundan aşağı yukarı 3 sene evvel çıktı. Günde 1 bardak içenle 3 bardak içen arasında bir bardak içenlerde akciğer kanseri daha az gözüküyor. En önemli madde şeker, beyaz şeker, baklavaymış, muhallebiymiş, sütlaçmış bunların hepsi kanserin ağa babası. Aşırı meyve suyu tüketmek de zararlıdır. Bizim genellikle tavsiyemiz meyvenin kendisinin yenmesidir posası ile beraber. Meyve suyunu çok beslenemeyen ve çok zayıf düşmüş kanser hastalarına veririz. Çünkü onun içinde früktoz vardır ve karaciğer yağlanması yapabilir. Ama ben size meyve yemeyin demiyorum. Günde 7-8 çeşit meyve yiyin ama azar azar yiyin. Mesela 15 tane kara üzüm yiyin,10 tane kiraz yiyin, 10 tane vişne yiyin. Bazı meyveler var ki kemoterapi sırasında büyük zararlar meydana getirebiliyorlar. Mesela greyfurt, eğer kemoterapi yapmıyorsan, normal zamanda greyfurt çok yararlı. Yüksek dozda c vitamini içeriyor. İçinde kinin var, çok faydalı bir meyve. Ama kemoterapi esnasındayken zararlı, kemoterapi zincirini kırıyor ya karaciğerin potansiyelini artırıyor kişiyi zehirliyor ve ya etkisini azaltıyor.
NAR KONSANTRESİ CİLT KANSERLERİNİ YOK EDİYOR!
Diğer meyvelerden en önemli olanlarından bir tanesi de nar. Narı kemoterapinin ilk haftasında yemeyelim ama son 1 haftasında yiyebiliriz. Çünkü nar bugün için prostat kanserlerinde, böbrek tümörlerinde, akciğer kanserlerinde, baş boyun tümörlerinde, bunun dışında beyin tümörlerinde, ağız-dil tümörlerinde, hatta cilt kanserlerinde nar konsantresini cilt kanserlerinin üzerine sürerek cilt kanserlerini yok edebiliyor. Ama bizim için bu meyvelerin içinde em başta gelen en zararsız olan elma, elmayı seçerken köy elması ya da kurtlu elma diye seçmeliyiz. Ama esas gıda elmanın kabuğunda, kabuğu en büyük şifa. Son yapılan yine bir hayvan tecrübesinde, elma kabuğu ile beslenen yaşlı farelerde, beyaz tüylerin siyahlaştığını görmüşler. Yani genetik olarak etki edebiliyor. 4300-4400 tane kanserojen genetik ihtiva eden farede ise bunun 2300'e indiğini görüyorlar. Yani elma müthiş bir şey.
PROSTAT KANSERİ İÇİN HERGÜN BİR BUÇUK BARDAK DOMATES SUYU
Erkelerde görülen prostat kanseri için ne tavsiye edersiniz hocam?

Prostat kanseri tedavisinde inanılmaz sonuçlar alıyoruz.
Tedavisi var mı hocam kesinlikle yani?

Elimde 15-16 sene yaşayan hastalar var hem de metastazlı, metastazsız olanlar ise evre 1 olanlarda yüzde 99, evre 2 olanlarda yüzde 99-98, evre 3 olanlarda yani kapsülü taşıyanlarda yüzde 70, evre 4 olanlarda ise yüzde 25 temeli kurtulmaktan bahsediyorum. Günden güne yeni, biz zaten hormonal tedavi yapıyoruz, radyo tedavi yapıyoruz. Fevkalade gelişmiş radyasyon cihazlarımız var. Bunun dışında zaten robotik cerrahi var. Erken devrede yakalarsak bunu robotik cerrahiyle bunları çıkarıyoruz. Prostatta diyet de çok önemli. Prostat kanserinde yüzde 60-70 kimyasalsa, en az yüzde 30-40 da bitkisel tedavidir. Bir numaralısı domates suyu. Bunu sonbaharda organik domatesten, domates suyu yapacaklar. Hazirana kadar her gün bir buçuk bardak domates suyu içecekler. Zerdeçal dünyada bulunmuş bana kalırsa en önemli baharattır. Meme kanserinde, baş- boyun tümörlerinde, prostat kanserinde, mide kanserinde, karaciğer kanserinde fevkalade yararlıdır. Yeşil çay, prostat kanserinde bol limonla içilmelidir, 10 kat değerini artırır.
Bu çarpıcı röportajın tamamını bu akşam saat 21.00'da Arka Plan programında izleyebilirsiniz.

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.