CIA, MI6, FSB Trump'a karşı el ele

ABD, Rusya'nın seçimlere siber saldırı düzenlediği iddialarıyla sarsılıyor.

Donald Trump ile ilgili her gün yeni bir tartışma ortaya atılıyor.

Washington-Moskova hattı arasında en gergin dönemlerden biri yaşanıyor.

Son olarak, eski bir MI6 ajanının hazırladığı skandal raporda, Rusya'nın elinde Trump'ın özel hayatına ilişkin belgelerin olduğu iddia edildi.

Donald Trump ise ABD basınında yer alan bu raporu, istihbarat servislerinin sızdırmış olabileceğini söyledi.

Peki, bu iddiaların arkasında yatan gerçek ne? ABD, 44 yıl sonra yeni bir Watergate skandalıyla karşı karşıya mı kalıyor?

Uluslararası İlişkiler Uzmanı Gazeteci Alexander Mercouris, A Haber'e konuştu.

"Yaşananlar Obama'nın politikalarının ne kadar zalimce olduğunu gösteriyor." dedi.

- Donald Trump ilk basın toplantısında CNN gibi kuruluşların yalan haber yaptığını söyledi. Bundan tam 44 yıl önce Watergate skandalında olduğu gibi şimdi Donald Trump'a karşı da bir algı operasyonu yürütülüyor olabilir mi?

Alexander Mercouris: Bence algı operasyonu en başından beri yürütülüyor. Trump'ın rakipleri bu dosyayı ortaya çıkaran kişiyi görevlendirdi. Trump'a karşı suçlamalar arıyorlardı. Trump'ın Kremlin ile bir bağı varmış gibi göstermeye çalışıyorlardı. Bu ABD seçimlerinden beri gerçekleşiyor. Fakat bu kampanyanın yürüdüğünü düşünmüyorum. Burada Watergate skandalıyla birçok benzerlik var. Watergate'te olanlar acımasız bir girişimdi. Kirli hileler kullanıldı. Nixon ABD'de kullanabileceği her mekanizmayı devreye soktu. Şimdi Trump'ın rakiplerinin de aynı şeyi yapmaya çalıştığını görüyoruz. Bence bu Obama politikasının ne kadar zalimce yürütüldüğünü gösteren bir yansıma. Bu bir oyun ve kazanan her şeyi alıyor. Ve korkarım ki bu oyunda kural yok.

Özel röportajı izlemek için tıklayın

- ABD'nin Rusya'nın seçimlere siber saldırı yoluyla müdahale ettiğine yönelik iddialarını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Alexander Mercouris: Kişisel olarak bu suçlamaların ileriye gideceğini düşünmüyorum. İlk olarak bu iddiaların Trump'ın meşruluğunu etkileyeceğine inanmıyorum. Ayrıca Rusların hackleme yaptığına ilişkin kanıtların çok ikna edici olduğunu düşünmüyorum. FBI ve ABD iç güvenlik bakanlığı, bence teknik uzmanların emin olamadığı bir rapor yazdı. Kimse gerçek anlamda bir kanıta sahip olmayan bu rapora ikna olmadı.

Mercouris, Trump yönetimiyle birlikte ABD ve Rusya arasındaki ilişkilerin yeni bir döneme gireceğine de dikkat çekti.

Alexander Mercouris: ABD'de Rusya ile ilişkilerin geliştirilmesine karşı olanlar var. Bence tüm bu karşıtlıklara rağmen Donald Trump başkan olarak ilişkileri yürütmeye çalışacak. Trump da Ruslardan istediği karşılığı alabilir. Bence önümüzdeki aylarda iki ülke arasındaki tansiyonun düştüğünü göreceğiz.

- Obama yönetimi Suriye krizinde etkin bir çözüm üretemedi. Şimdi Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Putin liderliğinde ciddi derecede yol kat edildi. Bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Alexander Mercouris: Türkiye ve Rusya'nın attığı adımlar Suriye'de bir çözüme kavuşmak için en iyi yol. Bu iki ülke, Suriye'deki iki dominant güç... İkisi de DEAŞ gibi terör örgütlerine karşı birlik olabilir. Eğer birlikte çalışırlarsa Suriye'de bir barış anlaşması sağlayabilirler. Bence bu ihtimal oldukça yüksek...

İngiliz gazeteci, Astana'daki barış görüşmelerine Trump yönetiminin davet edilmesine de değindi.

Alexander Mercouris: Bence ABD'nin davet edilmesi de oldukça akıllıca bir hareketti. Türkiye ve Rusya'nın Obama yönetimiyle yaşadığı zorluklar olmuştu. Her ikisi de Trump yönetimiyle bir gelişme kaydetmek istiyor. Dolayısıyla ilk olarak, bu Trump yönetimine karşı yapılan güzel bir jest. İkincisi Türkiye ve Rusya'nın Suriye'de dominant güçler olduğunu söylemiştim. Bu doğru. Fakat aynı zamanda ABD'de bölgedeki bir güç... Dolayısıyla ABD'yi de sürece dahil etmek oldukça uygun. Bu iki ülke tarafından yapılan akıllıca bir hareket.