Cemre’yi gördüğümde evleneceğim dedim

Galatasaray’ın kaptanı Selçuk İnan bir yıl önce yaşamını iç mimar ve tasarımcı Cemre İnan ile birleştirdi. İnan çifti, gösteriş meraklısı futbolcu algısından rahatsız. Kendi yaşamları ise son derece mütevazi. Çift, magazin basınına sıkça konu olan evlerine ilk kez Pazar SABAH’ı konuk etti

Futbolcular... Aldıkları maaş, altlarındaki araba, maçtaki performansları, özel hayatları, yaptıkları alışveriş... Hayatlarına dair her detay her gün gazete sayfalarında... Aralarında haber olmak isteyenler de var, bir anda sahip oldukları şöhrete ve servete adapte olamayanlar da... Ancak yaşamlarını tam bir denge içinde yaşayanlar ve magazin basınında haksız yere yer aldıkları için isyan edenler de... Hakkında çıkan hiçbir haber hakkında konuşmayan hatta kariyeri boyunca tek-tük röportaj veren Selçuk İnan ve eşi ile Maçka'da, haberlere konu olan evlerinde buluştuk.
İLK GÖRDÜĞÜMDE EVLENECEĞİM DEDİM
Sohbetimiz; hayatları, ilişkileri, işleri hakkında son derece samimi bir şekilde başladı. Birbirlerine olan sevgileri ve evlerindeki huzuru herhalde evlerine adım atan herkes tarafından hissedebilir. Gelecek ay evliliklerinin birinci yıl dönümünü kutlamaya hazırlandıkları için heyecanlılar ve evlilikleri öncesinde dört yıl emek verdikleri bir ilişkileri olduğu için de birbirlerine olan güven ve saygıları her hallerinden belli. Her ikisi de mütevazı tavırlarıyla dikkatimi çeken İnan çiftinin bilinmeyenleri...
- Ne kadar zamandır berabersiniz?
- S.İ.: Dört yıldır beraberiz.
- Cemre Hanım'ı ilk gördüğünüz zaman "Evleneceğim bu kızla" dediniz mi?
- S.İ.: Evet dedim.
- Hatırlıyor musunuz ilk karşılaştığınız günü?
- S.İ.: Etiler'de bir restoranda karşılaştık. Ben bir grup erkek arkadaşımla bir şeyler atıştırmak için evden çıkmıştım. Üzerimde pembe tonlarında bir eşofman vardı, çok spor bir haldeydim. Cemre de havuzdan çıkmış birkaç kız arkadaşıyla yemek yemek için restorana uğramıştı. İlk anda "Evleneceğim" dedim. Cemre restoranın sahibiyle konuşunca ona ulaşmam için yol da açılmış oldu. Kim olduğuna ulaşabildim böylece. Sonra ortak bir arkadaşımızın olduğunu öğrendim ve mesaj attım.
- Siz hatırlıyor musunuz o günü Cemre Hanım?
- C.İ.: Yan yana masalarda oturuyorduk. Bana baktığını hatırlıyorum. Ama ben tanımıyordum. Galatasaray'a yeni gelmişti, gazetelerden de bilmiyordum.
- Size mesaj attığında rahatsız olmadınız mı?
- C.İ.: Garip geldi. Ama çok kibardı.
- Korkmadınız mı futbolcu olmasından?
- C.İ.: Şöhretli olması ve tanınıyor olması korkuttu tabii ki beni. Karşılaşmamızdan kısa bir süre sonra İngiltere'ye gidecektim, eğitim için yıllarca da orada kalacaktım. Ona da tutamayacağım sözler vermek istemedim. Ancak İngiltere'de ona daha da çok bağlandım.
- Onunla birlikteliğinizi ailenizle hemen paylaştınız mı?
- C.İ.: Hayır asla. Gazetede fotoğraflarımız çıktı, o zamana kadar ailemin haberi yoktur. Ablam ilk başta tepki gösterdi, Selçuk'u tanımadığı için. Sonra anneme bahsettim. Selçuk babamla benim istemeye geldiklerinde tanıştı zaten. Ünlü olduğu için ailem en başta bir tepki gösterdi. Zamanla bizim ilişkimizi gördüklerinde zaten bir sorun olmayacağını anladılar.
- Futbolcu olmasına karşı bir tepki olmadı mı? İnsanlar tarafından tanınması ve magazinsel olarak göz önünde olması ailenizi rahatsız etti mi?
- C.İ.: Selçuk'u tanıyıp kişiliğini gördüklerinde bir tepkileri kalmadı diyebilirim. Babam beş üniversite bitirmiş, doçent , aynı zamanda bir üniversitede öğretim görevlisi. Tek isteği iyi bir eğitim almamdı. Eğitimimle ilgili bir sorun olmaması ilişkim sırasında onun da ilişkime onay vermesinde etkili olmuştur. Babam ile çok iyi anlaşıyorlar mesela.
- İngiltere'de okurken, nasıl sürdürdünüz ilişkiniz?
- S.İ.: Cemre üç günlüğüne geliyordu, ben fırsat bulduğumda beş günlüğüne yanına gidiyordum. Böyle böyle sürdürdük ilişkimizi.
- Aileleriniz anlaşabiliyor mu?
S.İ.: Benim ailem İskenderun'da. Buraya çok gelme fırsatları olmuyor. Arada geldiklerinde hep beraber oluyoruz. Ailelerimiz bize hiç karışmadı.
- Bir futbolcuyla evli olmak kolay mı?
- C.İ.: Zor aslına bakarsanız. Cumartesi ve pazar günleri maçlar olduğu için beraber olamıyorsunuz. Hafta arası maçlar öncesi kampları oluyor. Sabah erken kalkıyor. Neredeyse akşam üzerine kadar sürüyor. Eve gelip dinlenmek ve uyumak istiyor tabii ki sonrasında. Hiç doğum günümü kutlayamadık bunca yıldır. Tüm bunları kabul etmek gerekiyor.
- Evde diyet mi yapıyorsunuz sürekli?
- C.İ.: Çok sağlıklı besleniyoruz. Selçuk hiç sevmez aburcubur falan...
- Çok hediye alır mı Selçuk Bey?
- C.İ.: Bana sorar aslına bakarsanız. Ne istersem onu almayı tercih eder. Bize sürprizler biraz yapmacık geliyor. Çok romantiktir. Ama çok hediyelere boğan, çiçek alan, sürprizler yapan bir eş değildir. Ancak benim yapım da öyledir zaten.
- İlk evlilik yıl dönümünüzü kutlamanıza az kaldı, var mı bir programınız?
- S.İ.: 17'sinde maçım var. Avrupa Şampiyonası için Milli Takım ile maçımız var.
- C.İ.: Biz de bir grup arkadaşım ve ailemle destek için Cannes'a gideceğiz. Maç Nice'te olacak. Hem kutlayacağız hem de tatil yapacağız.
- Çift olarak beraber en çok ne yapmayı seviyorsunuz?
- C.İ.: Tatil özlemimiz çok bizim. Özellikle uzak yerlere gitmeye çalışıyoruz. İki uzun tatili var. Biri Aralık sonu. Bir de 20 günlük bir yaz tatilimiz. İki günlük tatillerimiz olduğunda da Avrupa'da bir yerlere gidiyoruz.
- Yaşadığınız rezidansta başka futbolcular da yaşıyormuş? Sık sık görüşüyor musunuz?
S.İ.: Tüm gün beraberiz zaten. Bizler de antremanlar sonrası eşlerimize, ailelerimize vakit ayırmaya çalışıyoruz.
- Futbolcu eşleri çok sık görüşüyor mu?
C.İ.: Yakın olduklarım var. Ancak hepsiyle arkadaş değiliz. Bir organizasyon, bir yemek oluyor o zaman yan yana geliyoruz. Tabii ki tanışıyoruz, maçlarda selamlaşıyoruz.
ZİDANE'I HEP ÖRNEK ALDIM
- Doğrusunu isterseniz çok detaylı bilmiyorum hayatınızı...
-1985 doğumluyum. İskenderun'luyum. Dört kız kardeşim var. Babamın marketi var. Ablalarım da kısa süre önce İskanderun'da kendi butiklerini açtı.
- Nasıl bir çocukluk geçirdiniz?
- Öyle acıklı bir hayatım olmadı. Maddi durumumuz iyiydi Allah'a şükür.
- Futbol hep var mıydı hayatınızda?
- Hiçbir zaman başka bir şey yapabileceğimi düşünmedim. 10 yaşında Karaağaç Belediyespor'un seçmelerine katıldım ve amatör olarak başladım. 14 yaşında da ilk profesyonelliğe adımımı attım. Çanakkale Dardanelspor ile sözleşme imzaladım.
- Aileniz izin verdi mi gitmenize?
- Annem hiç istemedi. Ama gittim yine de.
- Zor olmadı mı peki? Okulunuz ne oldu?
- Zor tabii... 14 yaşında ailenizden ayrılıyorsunuz, nasıl kolay olabilir ki? Ancak futbol benim için büyük bir aşk, o uğurda bunu yapmak istedim. Tabii ki eğitimim devam etti. Kulüpler genç oyuncuların eğitimini sürdürmesi için yardımcı oluyor. Liseyi bitirdim. Çanakkale Üniversitesi'ni kazandım. Ancak üniversite eğitimimi sürdürmedim.
- Nerde kalıyordunuz, nasıl bir hayattı biraz anlatır mısınız?
- Kulübün tesislerinde kalıyorduk. Zor şartlardı. Bir odada beş kişi kaldığımız da oldu. Altyapıda biraz zorlu koşullar yaşanıyor. Çanakkale dönemim 19 yaşına kadar sürdü.
- Peki ne kadar kazanıyordunuz, yetiyor muydu paranız size?
-Şimdinin bin lirası gibi bir şey sanırım...
- Ne yaptığınızı hatırlıyor musunuz ilk kazandığınız parayla?
- İyi bir futbol ayakkabısı aldım. Yine futbola yatırım yaptım anlayacağınız.
- Çanakkale döneminin ardından neler oldu?
- 2005-2006 sezonunda Manisaspor'a transfer oldum. 2008'de de Trabzonspor ile sözleşme imzaladım. 2011 yılından bu yana da Galatasaray'dayım...
- İlk transfer paranızı ne yaptınız?
- Ev aldım.
- Profesyonel olarak oyunculuk ne kadar sürer?
- Kendinize çok iyi bakarsanız, sağlık sorunu yaşamazsanız, takımlarda yer alma sorunu olmazsa 30'ların sonuna kadar sürdürebilirsiniz. Genelde 34-35 gibi biter kariyeriniz.
- Çok genç bir yaşta emekli olunuyor. Siz gelecek planınızı yaptınız mı?
- Antrenör ya da kulüp yöneticisi olmak isterim. Galatasaray'da ya da milli takımlarda.
- Futbolcunun para kazandığı dönem sınırlı...
- Gayrimenkule yatırım yapıyorum. Çok genç yaşta profesyonel hayatınız bitiyor ve önünüzde kocaman bir hayat oluyor. Bize danışmanlarımız ve menajerlerimiz bu konuda büyük destek oluyor.
- Kendinize örnek aldığınız bir futbolcu var mı?
- Şu an Real Madrid'in teknik direktörü olan Zinedine Zidane... Çocukluğumdan beri onun hayranıyım.
KÜFÜR SIKINTI VERİR
- Stadda edilen küfürleri duyar mı bir futbolcu?
- Taraftarın ettiği küfrü duyuyorsunuz tabii ki. O kısımla ilgilenmiyoruz desek de duyuyoruz tabii ki. Rakip taraftar zaten size küfür ediyor. Onu bir yere kadar tolere ediyorsunuz ya da duymamazlıktan geliyorsunuz. Ancak kendi takımınızın taraftarı size küfür ediyorsa duygusal olarak sıkıntı yaşıyorsunuz.
- Yeşil sahada şiddet hep konuşuluyor...
Taraftarlık ülkemizde idrak edilebilmiş değil. Bence taraftarlık sevdiğin takıma gönül vermek, ne olursa olsun destek olmak. Biryorum yaparsın. Ancak şiddet olaylarını asla anlayamıyorum. Hep üzerine düşünüyorum, asla kabul edemiyorum. Buna kesinlikle karşıyız. Hep bu yönde demeçler veriyoruz ama her kesime ulaşamıyoruz demek ki.
- Eski bir Tranzonsporlusunuz...
- Üç sene oynadım. İnsanı çok sıcaktır. Genelleme yapmamak lazım. Eğitimle alakalı. Şehirlere atfetmemek gerekli. Takımlarınyapabilecekleri sınırlı, ailelerin çocuklarını daha farklı yetiştirmesi lazım. Futbol izlemeye gitmek, tiyatro izlemeye gitmek gibi bence.Böyle bakmak lazım. Bir şey izlemeye gidiyorsunuz. Futbolda yetenekler vardır. Bunları izlersiniz. Ben hep öyle izledim. Çocuklar görüyorum mesela. Geçen bir maçta beş yaşında bir çocuk gördüm "Ben küfrederim Fenerbahçe'ye" diyor. Bu ailenin yetiştirmesi ve cidden korkunç.
- Eski takım arkadaşınız Arda Turan şu an çok konuşuluyor, çokpopüler. Ne düşünüyorsunuz onun başarısı hakkında?
- Ben hep gurur duydum. Herkesin yolu başkadır. Önemli olan bulunduğunuz yerde mutlu olmanız. Hayatımda kimseyi kıskanmadım.
8 AYDIR BU EVDEYİZ
- Evinizle ilgili çok haber oldunuz, yeni taşınmışsınız sanırım?
- Sekiz aydır burada oturuyoruz. Ayrıca bu ev kiralık. Satın almadık. Ev sahibimiz kim bilir neler düşünmüştür haberlerin ardındanbilemiyorum.
- Var mıdır giyime merakınız?
- Pek yok aslına bakarsanız. Özellikle marka ya da tasarım bir kıyafet almam. Bir tek yıllardır kasketler topluyorum. 300'den fazla şapkam vardır. Cemre de bana en son kasket aldı.
- Kaç arabanız var garajınızda?
- Eşimin bir cipi var. Benim de VIP minibüsüm var. Hiç araba merakım olmadı benim.
EN BÜYÜK TUTKUM SANAT KOLEKSİYONUM
- Kimdir Cemre İnan... Bize biraz kendinizden bahsedebilir misiniz?
- 1993 doğumluyum. Saint Michel Lisesi'nden mezun oldum. Ardından üniversite eğitimi için İngiltere'ye gittim. İlk önce CentralSaint Martins'te ürün tasarımı üzerine eğitim almaya başladım. Ancak iç mimarlık yapmak istediğim için Chelsea Üniversitesi'negeçtim, oradan da mezun oldum.
- Ne işle meşgulsünüz Cemre Hanım?
- İngiltere'den döndüğümden beri ablam Merve Kardeş ile Norma by MK markası için çalışıyorum. Plaj giyim, mayo ve bikini koleksiyonları hazırlıyoruz. Tasarım kısmıyla daha çok ben ilgileniyorum, ablam ise üretim kısmıyla. Şu an yurt dışında birçok noktada satılıyor markamız. Satış noktalarını daha da geliştirmeye çalışıyoruz. Ayrıca babam inşaat sektöründe. Bir yandan da ona yardımcı oluyorum iç mimari eğitimi aldığım için.
- İnşaat ve moda birbirinden çok farklı değil mi?
- Aslına bakarsanız temelim tasarım olduğu için ben çok farklı görmüyorum. Evet iki farklı sektörde tasarım işi yapıyorum amasonuçta her ikisinin de temeli tasarım ve yaratıcılık. Şu an bir yandan da sanat danışmanı Ayşegül Vural'dan ders alıyorum. Kendi modern sanat koleksiyonumu kuruyorum yavaş yavaş.
- Var mı ilerisi için bir galeri açma fikri?
- Gerçekten bu konuda çok büyük uzmanlık sahibi olmak gerekiyor. Saint Martins'e baş vurmadan önce ressam Deniz Orkuş'tan dersler almıştık. Yıllarca atölyelerde çalıştım. Sanat ve resim benim için gerçek bir tutku. Hem genç ressamlara destek olmak hem de onların ilerleyen yıllardaki ilerlemelerine şahit olmak istiyorum. 15 yıl sonra belki de bir galerim olabilir.
- Futbolcular kadar futbolcu eşleri de magazinde yer alıyor. Özellikle de giyimkuşamları çok konuşuluyor... Siz de düşkünmüsünüzdür giyiminize?
- Çoğunlukla spor giyinirim. Haftanın beş günü spor ayakkabılarım ayağımda. Zaten bir yandan şantiyede bir yandan da atölyedeolmam gerekirken dah farklı giyinmem söz konusu değil.
- Sade bir tarzınız var cidden...
- Topuklu ayakkabıyı mecbur olmadıkça tercih etmiyorum. Zaten boyum da uzun olduğu için çok dikkat çekmemek için giymiyorumtopukluları. Daha doğal, pastel tonları tercih ediyorum. Parlak renkler, kırmızılar, pembeler pek bana göre değil. Dekolte deseniz hiç kullanmam.
- Alışveriş ile aranız nasıl?
- Yalan söylemeyeyim seviyorum alışveriş yapmayı. Meraklıyım modaya. Çok sık alışveriş yapmam. Çok araştırırım. Çok tesadüf alışveriş yapan biri değilim.
- Mücevher merakınız var mı?
- Çok meraklı değilimdir. Bir çift küpe, yüzük, sade bir bilezik kullanırım genelde günlük hayatımda.
- Çantaya meraklı mısınız?
- Çok renkli bir sezon kullanacağım bir şeyler almam. Her zaman takabileceğim çantaları alırım. Trend delisi değilim. Her rengeuyabilecek renklerde alırım çantalarımı.
SABAH

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.