En hayırlısı ilahi aşk, gerisi hikaye!

Yeni filmi 'Sonsuz Bir Aşk' ile izleyiciyle buluşmaya hazırlanan İsmail Hacıoğlu, iki hafta önce boşandığı eşi Vildan Atasever'le ilgili konuştu: Yaşanan şey çok özeldi, hâlâ da öyle. Çok güzel geçen altı yıl var ortada. Vildan hakkında sadece iyi şeyler söyleyebilirim. Kol kırılır yen içinde kalır, biz öyle gördük. Bugün ya da yarın, asla kötü şeyler söyleyemem.

İsmail Hacıoğlu, 2009 yapımı 'Sonsuz' filminin devamı niteliğindeki 'Sonsuz Bir Aşk' ile izleyiciyle buluşuyor. Genç oyuncu, Özlem Tekin'le başrolü paylaştığı film için "Senaryo beni kandırdı" diyor. Eşi Vildan Atasever'le kısa süre önce yollarını ayıran Hacıoğlu; hem yeni filmini, hem de hayata bakışını GÜNAYDIN'a anlattı...

'Sonsuz Bir Aşk', bir devam filmi... Nasıl gelişti proje?
'Sonsuz'un devamı olarak geldi bana; önce ikinciye gerek olmadığını söyledim. "Senaryoyu bir oku" dediler. Gerçekten kandım, senaryo beni kandırdı. İlk okuduğumda beni yakalayan şey, konusu oldu. Hayat çok kısa, vakit denen şey çok çabuk akıyor ve hayat bu kadar özensiz yaşanacak bir şey değil. Bende uyandırdığı duygular bu oldu 'Sonsuz Bir Aşk'ın. Herkesin içinde kendini bulabileceği bir yerinden yakalayabileceği bir film oldu.
BU, İLKİNDEN BAĞIMSIZ BİR FİLM

Devam filmi olması sizi korkutuyor mu?
Aslında öyle algılanıyor ama bir devam filmi değil bu. Hiçbir şey kaldığı yerden devam etmiyor; bağımsız bir film. İnsanlar ilk filmi izlemeden ikincisini izlediklerinde de, rahatlıkla mevzuyu anlayabilecek çünkü ona göre kurgulanmış bir hikayesi var. En önemli şey senaryo; senaryo iyi değilse ağzınızla kuş sürüsü yakalasanız olmaz. Dolayısıyla önce senaryo, ondan sonra da kimin çekeceği önemli benim için. Son dolandırma olaylarından sonra yapımcı kimmiş diye bakıyorum
Dolandırma olayı nedir?
Rol aldığım 'Osmanlı Tokadı' dizisinin yapımcıları, Duka Film şirketini kapatıp Green Film adlı bir şirket kurdu. Şimdi Kanal 7'ye 'Elif' diye bir dizi çekiyorlar. Hâlâ 15 bölüm paramız var içeride. 'Osmanlı Tokadı' tam bir Osmanlı tokadı oldu benim için. Hayatı kovalayan, tek tabanca bir adamım ve başka bir işim de yok. İnsanlar emeğimi çaldı ve hâlâ da başkalarını dolandırmaya devam ediyorlar. Emek hırsızlığını iş edinmişler; düsturları bu.
Dava ne durumda?

Mahkemede bir gelişme yok çünkü paramızı alabilmiş değiliz. Kanunda açık var ama olacak, bir şekilde olacak. Biraz uzun sürecek belki ama olacak, bırakmayacağım o parayı.

Peki, inanmadığınız halde kabul ettiğiniz bir proje oldu mu bugüne kadar?
Dizilerin çoğunda öyle oynadım, bundan sonra oynayacağım dizilerin de çoğu öyle olacak. Artık kendimi kandırmaktan vazgeçtim. Herkes para kazanmak için orada ve bunca eziyeti çekiyoruz, bunca saçmalığa göğüs geriyoruz. İnsanlık dışı şartlara eyvallah diyoruz çünkü para kazanmak gerekiyor. Dolayısıyla insanların televizyonla ilgili düşünceleriyle çok ilgilenmiyorum. Bir hayat var, akıyor. Hiçbir şey dışarıdan göründüğü gibi değil. Herkes ister film çekerek geçinebilmeyi, tiyatro yaparak hayatta var olmayı ama öyle bir gerçek yok. Para kazanmak istiyorsan dizi çekeceksin. Para biter, dizi başlar; bu kadar basit yani.
Diziler tatmin de etmiyor sizi değil mi?
Paslanıyorum ve kendimi kandırıyormuşum gibi geliyor. Zor bir matematiği var dizinin. Kendi disiplini çok zor ve gereksiz. Onca emekle çekilebilecek sinema filmleri geliyor aklıma... Kocaman bir hiç var aslında ortada, ertesi gün geriye dönüp baktığında hiçbir şey kalmıyor. Sektörün kendine saygısı yok ki; bütün çalışanlarını paramparça ediyor. Bu kadar samimiyetsizliğin içinde çok yoruluyorum ben, ne yapayım...
Gençsiniz ve önünüzde uzun bir yol var. 20 yıl sonra kendinizi nerede görüyorsunuz?
Valla tek istediğim şey; sağlığımın yerinde olması. Onun dışında, istediğim işleri yapabilmeyi, var olmayı diliyorum. İş seçebilmek, bir lüks olmasın. Huysuz bir ihtiyar olmazsam, yırttım demektir. Seslendirmeden ilk paramı kazandığımda 12 yaşındaydım. Ondan sonra tiyatro yaptım, Ömer Kavur ile tanıştım. 'Bir İstanbul Masalı'nda oynadım. O zamanlar 16-17 yaşındaydım.
Sizi oyunculuğa iten ne oldu peki?
İlkokul öğretmenim Sevim Gümüş, okulda bir müsamere yaptı. 70 kişilik bir sınıftık, sekiz kişilik oyuna en son seçilen kişiydim. Sahneye çıktım ve kendimi çok mutlu hissettim. Hiç kasmadım, çok rahattım. 'Ben burada kendimi çok iyi hissediyorum, buradan inmeyeceğim' dedim. Annembabam, beni Müjdat Gezen Sanat Merkezi'nin hafta sonu kursuna yazdırdı. Üç yıl boyunca devam ettim. Oradaki hocalarımın kurduğu özel tiyatrolarda sahneye çıkıp pişmeye başladım. Ömer Hoca ile karşılaşınca, Allah bana yürü ya kulum dedi.

UMARIM ANNEMİN BEDDUASI TUTMAZ!
Çocukluğunuzu pek yaşamamışsınız sanki...
Hatırladığım tüm karelerde, başımı belaya sokup sonra bundan nasıl yırtarım diye düşünüyorum. Kafamı, ayağımı, hatta başka çocukların kafalarını yardım. Çocukluğum çok flu o yüzden. Hep bir muzurluk vardı, çabuk büyümek istedim. Şimdi de diyorum ki ulan ne salakmışım! Annemin bir bedduası var; 'Allah sana, senin gibi bir çocuk versin' der. Umarım bu bedduası tutmaz.
Baba olmak planlarınız arasında mı?
O geleceği zamanı bilir; o işler göründüğü gibi değil. Herkes çocuk sahibi olmak zorunda hissetmesin kendini, ne gerek var canım! Bu galiba hormonal bir durum, yani belli bir yaşa geldikten sonra üremek istiyorsun. Annemin bedduası tutar diye de korkuyorum. Çocuk, başka bir özen, başka bir sorumluluk istiyor. Ölümsüzlüğü yakalıyorsun gibi bir şey oluyor; sen gitsen bile arkadan sana benzeyen, senin gibi konuşan bir şey bırakacaksın. Bu, güzel olsa gerek.
Oyuncu olmasaydınız ne olurdunuz?
Sanırım müzisyen olurdum; bir şey çalmayı çok istiyorum ama hiçbir şey de çalamıyorum. Sazlarım var; klarnetim, curam, tamburum var ama aslında hiçbirini çalamam. Yetenek paslanabilen bir şey; bir-iki şarkı dinlemek, enstrümanlarla oynamak önemli benim için. Müzik dinlemeyi çok seviyorum. Müzisyenlik, oturduğun yerde uçmak gibi. Her meslekte yakalayamazsın bunu.
Sizce sonsuz bir aşk var mı?
Vardır tabii, neden olmasın... Aşk dediğin şey, sonsuz bir şey zaten. Biz aşkı, sadece iki insan arasında zannediyoruz. Aşk, zaten sonsuzluktur.
Aşka inanır mısınız?
Tabii ki...
Nedir aşk peki?
Aşkı ayıramazsın; aşk her şeyde vardır. Yaratılanların yüzünde, güneş doğarken, batarken, yağmurda çamurda; her yerdedir aşk. 7/24'tür; sen farkında olmadan, nefes alıp verirken de sonsuz aşk vardır.
Bir erkek olarak aşka nasıl bakıyorsunuz?
Aşkın en hayırlısının ve sonsuz olanın, rahmani aşk olduğunu düşünüyorum. Gerisi hikaye; başka bir şey değil yani.
Eşinizden ayrıldınız, birçok şey yazıldı. Ne söylemek istersiniz?
Yaşanan şeyler özeldi ve hâlâ özel; onu anlatamam kimseye. Güzel geçen altı yıl var ortada. Evlenmek kadar ayrılmak da doğal; yaşamak ve ölmek gibi, ikisi de doğal şeyler. İsteyen istediğini söylesin ama ben hiçbir şey söylemiyorum. Kol kırılır, yen içinde kalır; biz böyle gördük. Ben bugün, yarın veya başka zaman, bu konuyla ilgili kötü şeyler söyleyemem. Sadece iyi şeyler söyleyebilirim onun hakkında.

OKULU BİTİREN 'YÖNETMENİM ' DİYOR
Yönetmenlik yapmayı düşünür müsünüz?

İleride istiyorum ama herkes çok çabuk bir şeyler oluyor bu ülkede. Çok çabuk yönetmen oluyorlar; insanlar ilk filmlerini 30 yaşından önce çekiyor. Ortalığı yönetmencikler sarmış durumda. Sinema TV'den mezun olan 'Yönetmenim' diye piyasaya çıkıyor. Film, okulda okunduğu gibi çekilmiyor. Set görmeden, 'Film çekerim, şunu şöyle yaparım' demesin kimse.

Yönetmen olursanız oyunculuğu bırakır mısınız?

Oyunculuk, bırakılacak bir meslek değil ki. 80 yaşında bile olsan, rol varsa oynarsın. Oyunculuğu bırakmayı hiç istemiyorum yani.
Hem yönetmen, hem oyuncu olmak peki?
Onu yapmayabilirim çünkü kendimi o kadar yetenekli hissetmiyorum. Bir şeyi yazıp, yönetip oynayacak kadar değil... Kendimi ne zaman hazır hissederim bilmem; belki başka hayatta... Bir insan her şeyi aynı anda yapamaz.
BIYIKLARIMI SEVİYORUM
Bıyıklarınız da artık sizinle özdeşleşti... Galiba öyle; geçenlerde bıyıklarımı kesince rahatsız oldum. İlk filmde olmadığı için kesmiştim. "Bir şey eksik yaa' dedim, yine bırakmak istedim. Seviyorum bıyıklarımı.
Ağır görünümünüzden dolayı sizi Kadir İnanır'a benzetiyorum. Estağfurullah, bizde Caner (Cindoruk) benzer Kadir Abi'ye. Ona benzemek güzel bir şey olsa gerek. Daha önce Yılmaz Güney'e benzetenler olmuştu. Gururlandım çok.
Kadir İnanır ile hiç tanıştınız mı peki? Tanıştık ama kendisinin hatırladığını sanmıyorum. Ama bir türlü oturup konuşamadık. Onunla çalışmayı çok isterim. Türkiye'de kaç kişiler ki zaten; Tarık Akan, Kadir İnanır, Cüneyt Arkın... Yılmaz Abi'nin de bende yeri çok ayrıdır; ayrı bir hayranıyım. Böyle bir adam olabilsek, ne güzel olur diye geçiyor aklımdan. Yılmaz Güney'in bilinmeyen hikayeleri daha da büyütüyor, yüceltiyor onu gözümde. Allah gani gani rahmet eylesin.
HERKESE ÖZLEM'İNKİ GİBİ BİR DELİLİK NASİP OLSUN

Özlem Tekin'le çalışmak nasıldı?

Teklifi kabul etmez sanıyordum ama etti. Çok eğlendirdi bizi. Hem aynı seti paylaştığım için, hem de aynı filmde oynadığım için mutluyum. Bir dost kazandım.
Peki oyunculuğunu beğendiniz mi?
Estağfurullah... Özlem, daha önce filmlerde oynamış biri. Şarkı söylediği kadar, iyi de oynuyor yani.
Biz onu deli dolu biliriz, sette de öyle mi?
Ne deli dolusu, bildiğin deli, çatlak! Süper bir enerjisi var, Allah herkese öyle delilik nasip etsin. Çevresine çok duyarlı; tek bir sokak köpeğini bile sahipsiz bırakmıyor. Yüreği çok temiz. Çok mutluyum onu tanıdığım için. Bu filmin bana kattıklarından biri de Özlem'dir.

Günaydın/Hüseyin Hatun

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.