15 Temmuz’da FETÖ’cülere direnen şehit yakınları ve gaziler A Haber'de!
15 Temmuz FETÖ'nün hain darbe girişiminin 9. yılında şehitlerimizin yakınları ve gazilerimiz o gece yaşananları A Haber'de anlattı. Alçaklara vatanı teslim etmeyen kahramanlar hislerini duygu dolu sözlerle aktardı.
FETÖ 15 Temmuz 2016 akşamı başlattığı hain darbe girişiminin 9. yıl dönümü. Türkiye'ye yönelik yapılan girişim Başkan Recep Tayyip Erdoğan'ın "Milletimi meydanlara davet ediyorum" çağrısının ardından milyonların birlik ve dayanışması sayesinde FETÖ'cü teröristler geri püskürtüldü.
Canını vatanı pahasına savunan 251 kahraman şehit oldu, 2 bin 193 vatandaşımız ise gazilik mertebesine erişti. Şehit yakınları ve gazilerimiz o karanlık gecede yaşadıklarını A Haber'de anlattı.
"15 TEMMUZ'U UNUTTURMAMAMIZ LAZIM"
A Haber canlı yayınında, 15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü kapsamında kahraman gaziler ve şehit yakınları o gece yaşadıklarını anlattı.
Programda konuşan bir diğer isim ise 15 Temmuz şehidi Fahrettin Yavuz'un ağabeyi Fuat Yavuz oldu. Yavuz, o geceye dair yaşadığı duyguları paylaşarak A Haber’e teşekkür etti.
"85 MİLYONUN HUZURUNDA A HABER'E TEŞEKKÜR EDİYORUM"
Yavuz, konuşmasında şu ifadeleri kullandı:
"Bugüne kadar bu davanın en büyük takipçisi ve en çok emek veren A Haber’e, 85 milyonun huzurunda teşekkür etmek istiyorum. Bizi hiçbir zaman yalnız bırakmadınız.
Bizim 15 Temmuz'u unutturmamamız lazım. Şunu özellikle belirtmek isterim ki 15 Temmuz’da bu ülkeyi işgal etmek istediler. Bölüp parçalamak istediler. Fetullah Gülen denen o terörist, insanlara hainlik aşılamış ve bu ihaneti yaptırmıştır. Şu anda 49 kez ağırlaştırılmış müebbet cezası almış durumda. Ben daha da ağır cezalar verilmesini istiyorum."
"HAMD OLSUN Kİ BİR ŞEHİDİN EVLADIYIM"
A Haber canlı yayınında, 15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü kapsamında kahraman gaziler ve şehit yakınları o gece yaşadıklarını anlattı.
GAZİ VE ŞEHİT YAKINLARININ GÖZÜNDEN 15 TEMMUZ
Programda konuşan 15 Temmuz şehidi Mehmet Güder'in oğlu İbrahim Güder, yaşadığı duyguları şu sözlerle ifade etti:
"Bizler anasız, babasız, kardeşsiz kalmaya alışmadık; alışamayız da. O eksikliği her zaman yaşıyoruz. Bugün dışarıda bir baba, evladını severken bile farklı bir hissiyat oluşuyor. Hamd olsun ki bizler bir şehidin evladı ve kardeşiyiz. Babamın isminin verildiği Şehit Mehmet Güder Anadolu İmam Hatip Lisesi'nde bugün Türkiye birincisi çıktı. Bu da bize ayrı bir gurur veriyor."
“VURACAKSAN VUR DEDİM”
15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü kapsamında, 15 Temmuz Şehitleri Anıtı’nda düzenlenen etkinlikte o gece yaşadıklarını anlatan 15 Temmuz Gazisi Musa İlhan, darbe girişimini öğrendiği anı ve sonrasında yaşadıklarını A Haber canlı yayınında paylaştı.
Gaziosmanpaşa ilçesinden meydana gitmek için yola çıktığını belirten İlhan, şunları söyledi:
"Bir arkadaşımın iş yerine uğradım. Namaz kılıp çıkacağımı söyledim. Arkadaşım bana 'Darbe olmuş' dedi. İçimde zaten bir sıkıntı vardı. Oradan kalkıp ilçe meydanına geçtim. Aslında niyetim havalimanına gitmekti. Yol üzerinde lojistik destek merkezi var, orada bir grup askerin içeri girdiğini gördük. Ne olduğunu anlayamadığımız için yanlarına gidip sorduk. Bize sıkıyönetim ilan edildiğini, evlerimize dönmemiz gerektiğini söylediler. Biz de kesinlikle kabul etmedik."
İlhan, lojistik merkezindeki askerlerle yaşadığı diyaloğu şöyle anlattı:
"Askerlerden bir binbaşı, 'Tamam, olayı anladık. Gerçek yüzünü gördük, biz dönüyoruz' dedi. Onların silahlarını aldık ve 'En büyük asker bizim asker' diyerek lojistik merkezinden çıkmalarını sağladık. Oradan da köprüye gitmek için yola devam ettik."
“VURACAKSAN VUR DEDİM”
Musa İlhan, olayların AKOM önünde farklı bir boyut kazandığını anlattı:
"AKOM’a girer girmez üzerimize ateş açtılar. Böyle bir şey beklemiyorduk. Önce korkup kaçtım ama sonra geri döndüm. Kendimi kaybetmişim, 'Vuracaksan vur!' diye bağırıyormuşum. Asker de beni, vurdu. Sonrasını pek hatırlamıyorum. Göğsümden vurulup yere düştüğümü hatırlıyorum."
“ALLAH BİZE GAZİLİĞİ NASİP ETTİ”
İlhan, vurulduktan sonra yaptığı duayı da şu sözlerle paylaştı:
"Düştüğümde 'Yarabbi, bana şehitliği nasip eyle' diye dua ettim. Ama Allah bize gaziliği nasip etti."
HAİNİN YÜREĞİNDE KORKU HALKIN YÜREĞİNE CESARET VARDI
15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü'nde, Boğaz’da 253 şehidin anısına 253 tekne kortej yaparak geçiş gerçekleştirdi. İstanbul’dan canlı yayınla bağlanan A Haber ekibine, o gece kahramanca göğsünü siper eden 15 Temmuz Gazisi Ahmet Kılıç konuştu. Kılıç, yaşananları ve o geceye dair duygularını paylaştı. Kılıç, o gece Cenab-ı hak tarafından hainlerin yüreğine korku milletin yüreğine verilen korkusuzluk sayesinde büyük bir zaferin kazanıldığını söyledi.
BOĞAZ’DA 253 TEKNE 253 ŞEHİDE SAYGI DURUŞUNDA!
A Haber Muhabiri Ahmet Nazif Vural, Boğaz’dan geçen yüzlerce teknenin oluşturduğu görsel şöleni aktarırken 15 Temmuz Gazisi Ahmet Kılıç’a mikrofon uzattı. Kılıç o geceye dair şunları anlattı:
"Boğaz’da 360 derece döndüğümüzde görebiliyorsunuz; bayrağımız dalga dalga… Sanki buradaki şehit ailelerine ve gazilere selam verircesine en güzel şekilde dalgalanıyor. Ancak diğer taraftan baktığınızda, geçen 9 yılda şöyle bir durum oluştu: 'Hain' dendiğinde insanların aklına gelen tek şey FETÖ oluyor! Burada şehit aileleri ve gaziler yan yana geldiklerinde hep şunu söylüyorlar; 'Biz korkmadık, dimdik ayaktaydık' diyorlar. O gün o hainlerin üzerine, Cenab-ı Allah’ın verdiği korku ve bizlere verilen korkusuzluk sayesinde, bütün halk büyük bir zafer kazandık."
O ÇOCUKLAR MERMİLERİN ÜZERİNE DİM DİK YÜRÜDÜ
O gece köprüde vurulduğunu belirten Kılıç, şunları söyledi:
"Köprüde yüzlerce insan bu hainlere doğru koşarken ellerinde ne bir sopa, ne bir taş, ne de bir silah vardı. Sadece çelikten sert yürekleri vardı. Bir de çocuklara dediler ki, 'Bunlar bilgisayarların başından kalkıp da bu alanlara gelmez.' Ama çocuklarımız o gün bilgisayarlarını bırakıp mermilerin üzerine dimdik yürüdüler. 18 yaş altı birçok şehidimiz ve gazimiz var bizim."
"BAŞKANIN O SÖZÜNÜ DÜSTUR EDİNDİM"
Başkan Erdoğan'ın o geceki konuşmasını hiç unutamadığını ve hayat düsturu edindiğini ifade eden Kılıç, "'Milletin gücünün üzerine güç tanımadım şimdiye kadar' dedi. Ve bize bir cep telefonu kamerasından seslendi. Eğer bu hainler emellerine ulaşsalardı, Türkiye’yi nasıl esaret altına alacaklarını, bir cumhurbaşkanını cep telefonu ekranına sığdırarak zaten orada göstermişti. Biz orada mesajı almıştık zaten" diye konuştu.
BAYRAĞIMIZ İNMEDİ!
Şehit Tolga Ecebalın’ın babası Tarkan Ecebalın: Bize şeref veren, bayrağımızın inmemesiydi. Unuttukları bir şey vardı bu ülkede Ömer Halisdemirler bitmedi bitmeyecek de.
A HABER’E TEŞEKKÜR EDERİM
15 Temmuz gazisi İlhami Çil: İlk başta tabii Turkuvaz Medya ve A Haber'e çok teşekkür ediyoruz bu imkanları bize sağladıkları için. 15 Temmuz'dan bu zamana da buna sahip çıktılar. 15 Temmuz'a sahip çıktılar. O yüzden yani çok teşekkür ediyoruz.
BİZE ACIMASIZCA KURŞUN SIKTILAR
Tabii biz o gece buradaydık. Milli irademize, demokrasimize, devletimize ve liderimize sahip çıkma adına meydanlara koştuk. Tarihimizi biliyoruz. Çünkü tarihimizden aldığımız dersle artık bir sesimizin çıkma zamanı geldiğini düşündüğümüzden dolayı bu darbe girişimine kalkışanların karşısında durmanın gerekli olduğunu düşündük. O gün buraya geldiğimizde havaya ateş ediyor zannediyorduk ve buraya toplanan arkadaşlarımızla birlikte ya en azından hiçbir şey yapamıyorsak da bunların karşılarına geçelim, duralım ve bu milletin, bu devletin, bu vatanın boş olmadığını gösterelim diye bunların karşısına doğru yürümeye başladık.
Biz dediğimiz gibi o dakika itibarıyla aslında biz onları askerimiz olarak, hata yapan askerimiz olarak görüyorduk. Ve çoğu seslenen kardeşimiz "Mehmetçiğim, kardeşim, evladım, yeğenim, yapmayın." diye sesleniyorlardı. Ama onlar ateş ediyorlardı. Ve biz de onlara yanaşırken işte ve önümüzde hep o VTR'lerde bizim görüntümüz gösterilir köprü özelinde. Büyük bir Türk bayrağı ile beraber yürüdüğümüz o grubun içerisinde vurulanlardan bir tanesiyim. Ve hiç acımasızca karşısından gelen ve Türk bayrağı olduğunu gördüğü halde onu korumakla yükümlü olduğunu düşündüğümüz işte ama onların içerisine sinenmiş bu hainler bize acımasızca kurşun sıktılar.
Biz vurulmamıza rağmen o gün sol ayak kaval kemiğime mermi isabet etti ve parçaladı ve yere düştüm. Ve ateş etmeye daha hala devam ediyorlardı. Hiç tanımadığımız kardeşler bize o ateş hattından kurtarmak için mücadele ettiler. Ama birçok şehidimiz ve gazimizin olması sebeplerinden bir tanesi de oradaki yaralılarımızı ve vurulan kardeşlerimizi almak için hiç tereddütsüz onların yanlarına koşanlar olmuştu. Şehit ve gazi oldular.
TERÖRİSTE DEĞİL BİZE SIKTILAR
Teröristlere düşmanlara sıkmadıkları kurşunları bizim üzerimizde hiç tereddüt etmeden kullandılar. Biliyorsunuz ki burada sabaha karşı dört sefer tankın üzerinden atış yaptılar. Ağır makineli tüfekle insanları taradılar. Akşam 9'dan sabah saat 0 6.30'a kadar hiç tereddütsüz bu insanlara kurşun sıktılar. Ama tabii bazı insanlar da biliyorsunuz ki kontrollü darbe veya işte tiyatro diye bunu basitleştirmeye çalışıyorlar. Ama daha nasıl bir darbe olması lazım? Yani tankın asfalta girdiği askerlerin en ağır silahları kullandığı, F16'ların havalandığı, Meclis'in vurulduğu, havalimanının ele geçirildiği ve bütün meydanlara, bütün valiliklere, bütün belediyelere, bütün medya kuruluşlarına gidildiği halde nasıl bir darbe olması lazımdı?
MEYDAN BOŞ DEĞİL! BAYRAK İNMEYECEK
Şehit annesi Satı Kaşaltı: Köksal evladım vatansever ve milliyetçi bir insandı. Bir Köksal gitti binlerce Köksal yetiliyor. Meydanı boş sanmasınlar. Bizim bayrağımızı hiç kimse indiremeyecek.
1 KURŞUN 10 ŞARAPNEL PARÇASIYLA YAŞIYORUM
15 Temmuz gazisi Yasin Okutan: O gece biz evde eşimle otururken darbeyi internet üzerinden öğrendik. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın talimatıyla biz de kendimizi sokaklara attık. Biz evimiz Şişli’den Taksim’e doğru hareket ettik. Aile olarak hep beraber yollara düştük.
Harbiye’de TRT Radyo Evi’nin orada bizi taradılar. İlk esnada ne olduğunu anlamadık. Vurulan bir kişiyi almaya çalışırken sırtımdan vuruldum. Duvardan seken bir kurşunların parçaları mideme geldi. Yeğenim beni çekip kurtardı yoksa şehit olacaktım. Nasibimizde şehitlik yokmuş. Şu anda vücudumda 1 kurşun 10 tane de şarapnel parçası var. 9 senedir bunlarla yaşıyorum. Biz milletimizi, devletimizi ülkemizi hainlere teslim etmedik. Türk milletinin gücünü tüm dünyaya gösterdik. Bizim elimizde bayraktan başka bir şey yoktu. Biz ölümle o teröristleri kurtardık. Biz kurşunlardan korkmadık vatan sevdasıyla onların üzerine gittik.
GERİ DÖNÜŞÜ OLMAYAN
15 Temmuz gazisi Yasin Okutan: Biz o gün geri dönüşü olmayan yola girdik. Biz bunu ve nereye gideceğimizi de çok iyi biliyorduk. Bundan ötesi vatan ve millet içindi. Biz bunun için sokaklardaydık ve bunun için darbecilere karşı direndik. Yasin abim vurulan birini kurtarırken vuruldu ben de onu kurtarırken vuruldum. Devletimiz o günden beri hep bizim yanımızda. Bayrak inmedi vatan bölünmedi.
ÇOK UZUN BİR GECEYDİ
15 Temmuz gazisi Ömer Kütük: O gece bilinmez bir geceydi. O gece arkadaşlarla havaalanına gidiyorduk. Akıncı Üssü karışık dediler. Akıncı üssüne geçtik. Orada bizi vurdular, taradılar. 9 şehidimiz, 92 gazimiz oldu. Çok uzun bir geceydi.
Biz onlara, "Ne mutlu Türk'üm." derken bizi silah sıktılar. Elimden yaralandım ve 4 kere ameliyat geçirdim. Vatan için bu devlet için ellerimiz de başımız da fedadır. Elimde kopma tehlikesi vardı sonra dikildi.
ŞEHİDİMİZ CUMA NAMAZI SONRASI HELALLİK İSTEMİŞ
15 Temmuz gazisi Hasan Hüseyin Alkır: Biz o gün günlerden cuma günüydü. Biz cuma namazını kıldık. Adıyla müsemma zaten Şehitler Mekanı, Şehitler otağı burası. Camide biz şehitlerimiz için Kur'an-ı Kerim ve dualar okuyoruz ve o gün namazı kıldıktan sonra dışarıya çıkarken Niyazi Ergüven diye bir tane kardeşimiz geldi sarıldı. "Hocam hakkını helal et." dedi. "Göreve gideceğim. Belki dönerim, belki dönemem." dedi ve o gün akşam burada şehadete erenlerden bir tanesi de o Niyazi Ergüven kardeşim.
Bununla birlikte biz o gün buraya oğlum ve beraber görev yaptığımız Mustafa Yaman kardeşimle birlikte Özel Harekat Başkanlığı'na çıktığımızda buraya gelirken arkadaşlarımız dedi ki "Hocam bugün akşam da mı bizimle berabersin?" deyince "Biz bugün beraber olmayacağız da ne zaman olacağız?" diye onlarla beraber aynı anıları, aynı yaşamları sürdürdük.
ŞEHADETE KOŞARAK KENDİSİ GELDİ
Ve bakın burada şu anda görüntülerde arz edilen Demet Sezen kardeşim bir gün Özel Harekat Başkanlığı'nda şehadete eren Atilla Güneş şehidimizin şehadetinde şehitliği anlatırken bana dedi ki, "Hocam" dedi "Şehadeti ne kadar güzel anlattın." dedi. "Ben şehit eşlerinin yanında duruyorum. Onları teskin etmek, sakinleştirmek için. Bana bir şeyler öğret." dedi.
Ve en netice o gün Demet Sezen'e söyledim ki: "Demet, sen Nene Hatun nasıl ki 'Evlatlarımız, çoluk çocuğumuz anasız babasız büyür ama vatansız büyüyemez.' diye düşmanın karşısında nasıl ki dimdik durduysa, zamanı ve zemini geldiği zamanda sen de aynen onun gibi yaparsın." dedik.
Ve en netice Demet Sezen de o gün çağırılmadığı halde koşup gelip şehadete eren kardeşlerimizden yedi tane kızlarımızdan bir tanesi oldu.
BOMBALARLA ŞEHİT DÜŞTÜŞLER
Her birisinin ayrı bir kahramanlık destanı var. Biz o gün iffet-i haremimizi muhafaza ettik. Anladık ki biz o gün sağlığımızı kaybedebiliriz, malımızı kaybedebiliriz ama iffetimizi ve onurumuzu, şerefimizi kaybetmemenin şiarı içerisinde düşmanlara, FETÖ'cülere karşı gerekli müdahaleyi buradaki kardeşlerimiz yaptı. Bakın o gün akşam hazırlıklar tamamlandı. Herkes görev yerlerine çıkacakları an üzerimize işte o hainler tarafından atılan bomba ve kardeşlerimiz şehadete erdi. Allah onların cümlesinden razı olsun.
BU GENÇLİKTEN ÇOK ŞEY OLUR
15 Temmuz gazisi Bayram Aydın: Hem hüznü hem de mutluluğu yaşıyorum. Hüznümüz sebebi şehitlerimiz ve yarala iyileşmeyen gazilerimizdir. O günü görecektiniz tam bir can pazarıydı ve hani diyorlar ki, bazen ben şuna çok kızıyorum, "Bu gençlikten bir şey olmaz." Hayır efendim, bu gençlikten çok şey olur.
MOTOSİKLETLİ GENCİN MÜCADELESİ
Bu gençlik bakın ben buraya çıktığımda onu da anlatacağım. Gençler vuruluyor, arkadan bir grup gidiyor, onları alıyor, geri getiriyor. Yeni grup gidiyor, onlar vuruluyor, onları alıyorlar. Bir motosikletli bir arkadaşımız vardı burada. O çocuk çok mücadele etti. En sonunda da şehit düşmüş.
O GECE NELER YAŞADI?
Cuma günüydü. Allah cümle geçmişlerimize ve cümle şehitlerimize rahmet etsin. Mekanları cennet olsun diyorum. İçimde bir sıkıntı vardı. Ben burada yakın Küplüce'de oturduğum için hani köprüyü de görüyorum. Daha yukarıda oturuyordum o zaman biraz daha.
Bir kalabalık var falan. Televizyonu açtık. İşte dediler kimyasal silah olasılığı veya terör saldırısı olabilir ama ben içime kurt düştü. Ben '80 ihtilalini de yaşadım, 28 Şubat'ı yaşadım.
Eğer terör veya kimyasal olay olsa köprünün tek tarafını kapatmazlar. Tamamen kapatırlar. Yani mantıklı düşündüğünüzde falan. Yatsı namazını kılmıştık, dışarı çıktım bir sessizlik var. Yani gideyim mi, gitmeyeyim mi tereddütteyim ama hani bizde şu vardır. Sözüm yanlış anlaşılmasın da hani devlet başkanına bizde itaat vardır, devlete itaat vardır. Yani bazı şeyleri kendi kafanıza göre yapamazsınız. Biz emre itaat ettik.
ALLAH BİR DAHA VAKİTSİZ SEL VERDİRMESİN
3 kardeşi şehit olan 15 Temmuz gazisi Nizami Gülşen: Allah bir daha bu millete böyle bir darbe yaşatmasın. Vakitsiz sela verdirmesin. Üçü de aile olarak Kızılcahamam'da ikamet ediyorduk. Eniştemle ben köydeydim. Ben döndüm. Eniştem köyde kaldıydı. Akşamüstü Ankara'dan arkadaşlar aramaya başladı. "Ya darbe oluyor. MİT'i tarıyorlar şu anda falan." diye. Biz kendi arkadaşlarımızla Kızılcahamam'da birbirimize telefon ediyoruz. "Meydanda toplanalım." dedik. Büyüklerimizle, Ankara'daki görüşüyorduk. Sonra meydanda toplandık. "Ankara'ya hareket edilecek." dendi. O ara eniştemi gördüm. "Enişte bekle beraber gidelim." dedim. Abim geldi ona döndüm "Ya gidelim bir demokrasi dersi verelim bunlara." diye.
ŞEHİTLERİMİZİ SOĞUK DAVA DEPOSUNDA BULDUK
Hakan güvenlik amiriydi. O da nöbetini bitirmiş hemen eve geliyor. Eşine diyor, "Bana bir bayrak at balkondan." diye. O bayrağı bağlıyor boynuna. Ondan sonra abim beklememiş kendi aracına bindirdiği gibi buraya kadar gelmişler. Ondan sonra görüşemedik. Ben Kızılcahamam'da kaldım. "Sen burada kal." dediler. Devamlı telefonlaşıyorduk. Gece 5.20'de. Ondan sonra irtibat kesildi. 3’ünün de telefonları kapalıydı. Ulaşamadık.
Sonra herhalde bir şey oldu dedik. Arıyoruz her tarafı. Ondan sonra Kızılcahamam'dan bir grup aramaya geldik. İşte acilleri arıyoruz. Hastanelere bakıyoruz. Maalesef akşam saat 8 gibi falan soğuk hava deposunda bulduk şehitlerimizi. Yani kötü bir durumdalardı şehitlerimiz.
Allah razı olsun. Devletimiz hiçbir zaman bizi yalnız bırakmadı. Halkımız olsun. Yani kesinlikle fazlasıyla ilgilendiler. Hiçbir zaman hiçbir şeye muhtaç etmediler yani gerçekten. Yani gurur duyuyoruz. Gururu çok farklı bir olay yani. Gerçekten.
İÇİMİZDEKİ HAİNLİĞİN BÜYÜKLÜĞÜ
15 Temmuz gazisi Mehmet Sidar: Buraya geldiğimiz zaman hissiyatım hep aynı yerden bize ateş edilecekmiş gibi oluyor. Bizim askerimiz olduğuna inandığımız kişilerdi. Ama ilk bu bizi öldürmelere başlamaları, bizleri vurmaları, bizde çok değişik hisler uyandırdı. Yani içimizdeki hainliğin ne kadar büyük derecede olabileceğini o gece ben kendim burada gördüm. Orada o gece burada bulunanlar da gördüler. O sabahki insanların öfkeleri, onların teslim olurken öfkelerinin sebepleri de buydu zaten. Hani siz bizim evladımızdınız, hani biz siz bizim çocuğumuzdunuz.
GENÇLERE MESAJ: DEVLETE MİLLETE SAHİP ÇIKIN
15 Temmuz hain darbe girişimi gerçekten halkın iradesiyle, milletine, devletine sahip çıkmasıyla önlendi. Gençlere tavsiyemiz yani bu tür şeylere çok dikkat etsinler. Devletine, devlet olmadan hiçbir şey olmaz. Devletin gücünü iyi bilmek lazım. Bir de "vuran Mehmet, vurulan Ahmet". Bu ince çizgiye çok dikkat etmek lazım. Yani dış güçlerin en güzel oyunu içeride milleti birbirine düşürmek. Çok akıllı olmaları, devletimize, milletimize sahip çıkmalarını tavsiye ederim.
AYNI DURUŞ DEĞİŞMEYECEK
Biz sabaha kadar o hainleri ikna etmeye çalıştık. İnsanları, kadınları, çocukları vurdular bunlar. Biz insanımıza dokuz yıldan beri anlatıyoruz. 99 yıl da geçse bizim için aynı gün, aynı duruş değişmeyecek. Bunu dış ülkeler de aynı şekilde onları besleyenler de aynı şekilde bilsinler.
TANK ATIŞIYLA YARALANDIM
Ben belden aşağı 17 şarapnel parçası aldım. Bazılarını da kendim çıkarttım. Bu yaralanmam da patlamayla oldu. Yani ben tank atışında yaralandım.
Yani bu düşmana atılabilecek bir şeyken burada İstanbul'da, köprüde, kendi Boğazımızın incisinde bize yapılan hem de askerimiz tarafından yapıldığını düşünüyoruz. Ama işin aslı ben askerimize sonsuz teşekkür ediyorum. Sebep askerimizin tamamı bu darbe durumuna girişmiş olsalardı halkı ezer geçerlerdi. Değil 34, 134 bin tane belki şehidimiz vardı. Onların düşmüş olduğu bu yanlıştan kurtarmak istedik ama askeriyemizin tamamı katılmadığı için ve askeriyemiz de onlarla mücadele ediyordu polisimiz de.