Küçükkaya ile İmamoğlu görüşmesinin detayları nasıl ortaya çıktı?

Pazar gecesi Türkiye'nin ekran başına kitlendiği ortak yayınının moderatörü İsmail Küçükkaya ile CHP adayı Ekrem İmamoğlu'nun otelde gizli görüşmesiyle ilgili Sabah gazetesi yazarı Mahmut Övür bir yazı kaleme aldı. Övür, "Pazar gecesi Binali Yıldırım ve Ekrem İmamoğlu'nun katıldığı programın sunucusu İsmail Küçükkaya'nın tartışmadan 3 gün önce İmamoğlu ile baş başa görüşmesinin ortaya çıkması. Bu sarsıcı bir şeydi çünkü hem Binali Yıldırım'dan hem de sürecin şeffaf yürütüldüğünü düşünen kamuoyundan saklanmıştı." ifadelerini kullandı.

İşte Sabah Gazetesi yazarı Mahmut Övür'ün "Bir haberin perde arkası" adlı yazısının tamamı:

Uzun yıllar sonra iki siyasi aktörün Binali Yıldırım ve Ekrem İmamoğlu'nun bir tartışma programında buluşmaları önemli bir adımdı.
Öyle olduğu için de pür dikkat izlendi. Programın formatı, moderatörün seçimi, tavrı, soruları, tartışmacıların cevabı ve onların performanslarının tartışılması doğaldı ve tartışıldı da...
Ancak bu tür programlarda doğal olmayan şeylerin olması her zaman daha çok tartışma yaratır. Örneğin soruların iki rakipten birine verilmesi veya rakiplerden biriyle özel görüşme yapılması. Bu da ahlaki ve ilkesel bir durumun ihlali anlamına gelir ve dünyanın neresinde olursa olsun haberdir ve tartışılır.
Bu gerçeğin programdaki aktörlerin başarılı olması veya olmamasıyla ya da siyasi kutuplaşmayla bir ilgisi de yok. Onlar olmasa da böyle bir şey haberdir, tartışılır. Nitekim ABD'den Hillary Clinton'a soruların verilmesinin itiraf edilmesi yıllar sonra bile haber oldu, tartışıldı.
Şimdi gelin bizde ne olduğuna bakalım.
Tartışma konusu: Pazar gecesi Binali Yıldırım ve Ekrem İmamoğlu'nun katıldığı programın sunucusu İsmail Küçükkaya'nın tartışmadan 3 gün önce İmamoğlu ile baş başa görüşmesinin ortaya çıkması.
Bu sarsıcı bir şeydi çünkü hem Binali Yıldırım'dan hem de sürecin şeffaf yürütüldüğünü düşünen kamuoyundan saklanmıştı.
İşin habercilik kısmı da burası.
Aslında böyle bir görüşmenin olduğu o gece yani yayının devam ettiği saatlerde sosyal medyada yer aldı. Kimse umursamadı ama Optimar AŞ'nin sahibi Hilmi Daşdemir bir televizyonda şu bilgiyi verdi: "İmamoğlu, İsmail Küçükkaya ile iki gün önce bir otelde buluşmuş"
Doğrusu izleyenler gibi ben de ihtimal vermedim ama içimi kemiren kurdun peşini de bırakmadım. Ertesi gün Daşdemir'le konuşup biraz ayrıntı aldım ve haberin izini, otel ve çevresinde sürmeye başladım. Duyum doğruydu. İsmail Küçükkaya, İmamoğlu ve ekibiyle otelde buluşmuş ve 45 dakika civarında bir görüşme yapmıştı. O ana kadar kimse bunu sorgulamadığı için haber olmamıştı. Bu kulis haberini köşemde yazdım ve SABAH da bunu manşete taşıdı. Merak edilen soru şuydu: Tarafsız gazeteci moderatör İsmail Küçükkaya o otelde Ekrem İmamoğlu ile görüştü mü?
Bu önemliydi çünkü İmamoğlu, daha önce "Sorular Binali Yıldırım'a verildi" iddiasını ortaya atmış ve yalanlanmıştı. Bunu ileri süren birinin, gizi kapaklı aynı şeyi yapıyor olması doğal olarak haberdi.
Bu bilgi yayınlanınca akıl almaz bir karşı atak başladı. Küçükkaya ve İmamoğlu bile kendileri bu kadar savunamazdı. Geçmişte gazeteciliği bir operasyon aracı olarak kullanan sicili bozuk bazı köşe yazarlarını, bazı kirli oda temsilcilerini İmamoğlu-Küçükkaya görüşmesine, gazetecilik "ilke ve ahlakı" açısından değil, "tuttuğu tarafa göre" baktıkları için ciddiye almıyorum.
Ama ağabey dediğim Hıncal Uluç'un bu görüşmeyi ve Küçükkaya'nın söylediklerini gerçek kabul edip, diğer yazılanları görmezden gelmesini, durumu hiç sorgulamadan hatta Binali Yıldırım'ın söylediklerini dikkate almadan savunmasını doğrusu aklım almadı. Bu bir gazetecilik refleksi değil. O gece Küçükkaya'nın açıkça yalan söylediğini Ömer Sertbaş ortaya koydu. Durumu en çarpıcı biçimde anlatan ise tekzip etmediğini söylediği Mahir Ünal oldu:
"Moderatörün bize adaylarla görüşmeyeceğini söylediği halde perşembe günü gidip Ekrem İmamoğlu ile görüşmesi ahlaki bir sorundur." Ne yaşandığını en iyi bilen Binali Yıldırım'ın şu sözleri de es geçiliyor: "Burada bir gayrimeşru durum vardır. Ben Ekrem İmamoğlu'na, rakibime buradan sesleniyorum: Böyle bir görüşmeyi neden kamuoyu ile paylaşmadınız?"
Hıncal abi, bu ilkesel tartışmayı "Bu ülkede herkes istediğine, tuttuğu tarafa göre inanıyor hale gelmiş" tespitine bağlıyor. Doğru, sorun tam da bu. VIP olayında ortaya çıkan yalanın sadece söyleyen tarafından değil, onlarca yazar tarafından inkar edilmesi bunu gösteriyor. Küçükkaya da aynı dalganın esiri durumunda ve bir tarafla görüşüp, öteki tarafa görüştüğünü bile söylememiş...
Burada ciddi bir ahlaki sorun var ve bunun ortaya çıkartılması haberdir.

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.