Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'ndan Hollanda'nın skandal kararına sert tepki

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Hollanda Temsilciler Meclisinin 1915 olaylarıyla ilgili Ermeni iddialarını "soykırım" olarak tanımasının hiçbir bağlayıcılığının bulunmadığını belirterek, "Soykırım tabiri hukuki bir tabirdir, yani siyasi bir tabir değildir." dedi.

Antalya'nın Finike ilçesindeki temaslarını sürdüren Çavuşoğlu, gazetecilerin Hollanda Temsilciler Meclisinin kararına ilişkin sorusunu yanıtladı.

"Hollanda parlamentosunun aldığı kararın hiçbir bağlayıcılığı yoktur. Ama niye bu kararı aldılar, o başka. Neden hiçbir geçerliliği yok? Soykırım tabiri hukuki bir tabirdir, yani siyasi bir tabir değildir. Bunun zaten tanımı da bellidir. Bir olayın soykırım olup olmadığına nasıl karar verileceği de BM tarafından belirlenmiştir." ifadelerini kullanan Çavuşoğlu, söz konusu kararın hiçbir bağlayıcılığının olmadığını bildirdi.

Bakan Çavuşoğlu, şunları kaydetti:

"Ama neden Hollanda bu kararı alma gereği duydu, neden popülizmin içine girdi? Maalesef Avrupa'da artan ırkçılığın, Türkiye karşıtlığının, İslam karşıtlığının bir yansımasıdır. Hollanda zaten bu aşırı akımların merkezi olmuştur ve ırkçı partiler arasında Avrupa'da biliyorsunuz desteği artan parti Hollanda'dadır. Dolasıyla parlamentonun böyle bir karar alması doğaldır ama çok yanlıştır. Tarihle ilgili siyasetçiler kıt bilgilerle, yanlış bilgilerle esasen kararlar almamalıdır. Tarihle ilgili kararlar almak kolay değil. Buradan Dışişleri Bakan Vekili'nin Mecliste yaptığı konuşma, not edilmiştir ve burada da hükümetin bu karara katılmayacağını vurgulamıştır. 'Bir olayın soykırım olup, olmayacağı kararını meclis veremez' diyerek adeta nasıl verileceğini de izah etmiştir. Dolayısıyla esasen bu bizim savunduğumuz tezler. 1915 olaylarıyla ilgili bunların inkarıyla ilgili verilen kararlar var. Fransa Anayasa Mahkemesinin verdiği kararlar var ama herkesi bağlayan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kararları da vardır."

"HUKUKİ SÜRECİ BAŞLATTIK"

Hollanda'yla ilişkilerde referandum öncesi gerginlik olduğunu hatırlatan Çavuşoğlu, referandum öncesi hukuka, insanlığa, Avrupa standartlarına ve kriterlerine uymayacak şekilde uçuş izninin iptal edildiğini dile getirdi.

Çavuşoğlu, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Betül Sayan Kaya'nın Hollanda'da kötü muameleye tabi tutularak adeta sınır dışı edilmesi, başkonsolosun Viyana Sözleşmesi'ne aykırı bir şekilde gözaltına alınması, Türk vatandaşlarının üzerine köpek salınmasının ilişkilerde gerginliğe neden olduğunu anlattı.

Görevden ayrılan Hollanda Dışişleri Bakanı ile ilişkileri düzeltmek için bazı girişimlerde bulunduklarını belirten Çavuşoğlu, kendilerine ilişkileri düzeltmenin şartlarını söylediklerini vurguladı.

Bu süreçte Afrin'le ilgili daha önceki Dışişleri Bakanı'nın Türkiye'yi destekleyici bir açıklama yaptığını, bunun üzerine değişik partilerden bakana yönelik çok ciddi baskılar uygulandığını dile getiren Çavuşoğlu, ondan sonraki süreçte bu ülkeyle maalesef negatif bir sürece girildiğini bildirdi.

Çavuşoğlu, "Hollanda bizimle ilişkileri düzeltmek istiyorsa böyle basit şeylerle geçerliği olmayacak, bizi de hiç bağlamayacak, hiç kimseyi bağlamayacak şeylerle uğraşmak yerine, Türkiye gibi bir ülkeyi kazanmak için ne yapacağız, bunun adımlarını atmalı, buna kafa yormalı. Sonuçta bu kararın bizim için hiçbir geçerliliği yok, uluslararası hukuk bakımından da hiçbir geçerliliği yok. Sadece onlar kendi kendilerini tatmin etmişlerdir." diye konuştu.

Çavuşoğlu'nun açıklamalarını izlemek için TIKLAYIN

ASTANA SÜRECİ

"BM Genel Kurulu'nda Suriye'de 30 günlük insani ateşkes meselesi görüşülecek. Ancak Rusya bu kararı gerçeklikten uzak olarak değerlendiriyor. Hem bu tasarıyı hem Rusya'nın açıklamasını nasıl değerlendireceksiniz?" sorusu üzerine Çavuşoğlu, Rusya ve İran'ın özellikle Astana süreciyle beraber rejimin garantörü olduğunu hatırlattı.

Daha sonra olan Soçi sürecinin Cenevre'ye bağlandığını aktaran Çavuşoğlu, Astana sürecindeki amacın güçlü şekilde Suriye'de ateşkesin tesis edilmesi, rejimle muhalif grupların çatıştığı yerlerde de çatışmasızlık bölgelerinin oluşturulması olduğunu dile getirdi.

Bu konuda da çok ciddi adımlar atıldığını aktaran Çavuşoğlu, "Biz muhalefetin garantörüyüz, diğer taraftan Suriye, İran ve Rusya da rejimin garantörü. Fakat son zamanlarda rejimin ihlalleri çok arttı, sadece hava saldırıları değil ki bu hava saldırıları da kabul edilmez. Doğu Guta'da çocukların kadınların öldürülmesi, yani tipik bir rejim uygulaması." diye konuştu.

"RUSYA VE İRAN'IN REJİMİ DURDURMASI GEREKİYOR"

Yine İdlib bölgesinde de ilerlemeler yapıldığını anlatan Çavuşoğlu, şunları kaydetti:

"Bunlar tamamen 1,5 yıldır Rusya ile İran ile yaptıklarımızla ya da vardığımız anlaşmalara ters ve çelişiyor. O nedenle Rusya ve İran'ın rejimi durdurması gerekiyor, ayrıca İdlib bölgesinde terörist gruplar da var. Halep'ten, Doğu Guta'dan kuşatılmış bölgelerden koridorlar açarak, sadece sivillerin değil eli silahlı terör gruplarının da buradan çıkmasına izin verdiler. O zaman ben merak ediyordum neden bıraktılar bunları diye. Sonra, 'İleride buralara saldırmak için bu grupları bahane olarak kullanacaklar, o yüzden gönderiyorlar' dendi. Maalesef, bu da oluyor. Buralardaki bazı terörist gruplar da ihlal ediyorlar. Hatta bizim gözlemcilerimize de zorluklar çıkardılar."

Bu terör gruplarıyla mücadeleye birlikte devam etmek gerektiğini belirten Çavuşoğlu, BM Genel Kurulu'na bugün sunulan önergenin de öyle olduğunu dile getirdi. Çavuşoğlu, şöyle konuştu:

"Karar, tasarı diyelim ve diğer yaptığımız mutabakatların hepsinin çerçevesi rejimle muhalif gruplar arasındaki çatışmaların durdurulması yani bir ateşkes. DEAŞ, YPG, PKK veya diğer terör örgütleriyle ateşkes olmaz, onlarla mücadeleye devam edecek. Dolasıyla bu öneriyi biz yerinde buluyoruz. Çünkü son günlerde gerçekten ciddi ihlaller var, çok sayıda sivil öldü. Yazıktır, günahtır. Çatışmaların başladığı günlerden bu yana sadece Doğu Guta bölgesinde on binlerce insan öldü. Yeter artık bu insanlar ölmesin. Ayrıca siyasi süreci başlattık. Siyasi sürecin sağlıklı işlemesi, sekteye uğramaması için sahada ateşkesin olması lazım. Bir tarafta sahada gruplar çatışırken diğer taraftan masada anayasayı, seçimi, seçim kanununu veya başka bir siyasi konuyu müzakere edemezler."

Çavuşoğlu, öncelikli olarak sahada ateşkes sağlanması gerektiğine dikkati çekerek, "Bu ateşkes konusunda Rusya'nın da duyarlı olması lazım ama garantör olarak her ülkenin de daha fazla sorumluluk üstlenmesi gerekiyor." dedi.

HOLLANDA'NIN MASLAHATGÜZARI DIŞİŞLERİ BAKANLIĞINA ÇAĞRILDI
Öte yandan Hollanda'nın Maslahatgüzarı Erik Westrate, Hollanda Meclisinin 1915 olaylarını "soykırım" olarak tanıyan kararı dolayısıyla Dışişleri Bakanlığına çağrıldı.

Diplomatik kaynaklardan edinilen bilgiye göre, Maslahatgüzar Weststrate'ye, dün Hollanda1 Temsilciler Meclisi'nde alınan 1915 olaylarına ilişkin kararla ilgili Türkiye'nin kaygıları iletildi.

"SREBRENİTSA'DA ACISI HALA DİNMEMİŞ SOYKIRIMA GÖZ YUMAN BİR ÜLKENİN..."

Bakanlıktan dün yapılan açıklamada da "Hollanda Temsilciler Meclisinin bugün 1915 olaylarını soykırım olarak tanıyan kararlar almasını şiddetle kınıyoruz. Avrupa'nın ortasında Srebrenitsa'da acısı hala dinmemiş soykırıma göz yuman bir ülkenin meclisinin aldığı söz konusu mesnetsiz kararların ne tarihte ne adalette yeri vardır. Dolayısıyla hiçbir hukuki bağlayıcılığı ve geçerliliği yoktur." ifadelerine yer verilmişti.

Türkiye'nin 1915 olaylarına ilişkin tutumunun tarihi olgulara ve hukuki normlara dayalı olduğu vurgulanan açıklamada, Avrupa hukukuna yerleşmiş içtihatlar ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kararlarının, bu hususta haklılığı ortaya koyduğu belirtilmişti. Açıklamada, Hollanda hükümetinin, Temsilciler Meclisinin soykırıma ilişkin değerlendirmesini uygulamayacağı ve Erivan'da düzenlenen anma törenlerinde temsil edilmenin olayların soykırım olarak kabul edildiği anlamına gelmeyeceği yönündeki açıklamasının not edildiği vurgulanmıştı.
"KARARIN HÜKÜMET AÇISINDAN BAĞLAYICILIĞI BULUNMUYOR"

Hollanda parlamentosu, 1915 olaylarıyla ilgili Ermeni iddialarını "soykırım" olarak tanımıştı. Parlamentoda 3'e karşı 142 oyla kabul edilen önergeye sadece Türklerin kurduğu Denk Partisi karşı oy kullanmıştı. Parlamentoda alınan karar, hükümet protokolüne uymuyor. Hükümet protokolüne göre, soykırımların tanınmasında, uluslararası mahkemelerin hükümleri, Birleşmiş Milletlerin (BM) bilimsel araştırma ve bulgularındaki açık ve net olan sonuçların yönlendirici olması gerekiyor. Hollanda'da hükümet, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin Soykırımın Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi'ne göre hareket ediyor. Bu nedenle kararın hükümet açısından bağlayıcılığı bulunmuyor.

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.