Cumhurbaşkanlığı sözcüsü: Donanma Komutanı istifa etti

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, Donanma Komutanı Veysel Kösele'nin kendi isteğiyle istifa ettiğini söyledi.

Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreter Yardımcısı ve Sözcüsü İbrahim Kalın, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde basın mensuplarına gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu, soruları yanıtladı.

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın, bugün 17 Ağustos depreminin sene-i devriyesi olduğunu hatırlatarak, depremde hayatını kaybeden vatandaşlara Allah'tan rahmet diledi.

Büyük bir bölümü birinci ve ikinci derece fay hatlarında bulunan Türkiye'nin, risk azaltma faaliyetleri çerçevesinde AFAD başta olmak üzere ilgili kurumların yoğun bir faaliyet sürdürdüğünü kaydeden Kalın, gelecek dönem içerisinde 7 milyondan fazla yapının yeniden yapılandırılması ve kentsel dönüşüme tabi tutulmasının hedeflendiğini aktardı.

Bunun amacının depreme dayanıklı bina sayısını ve niteliğini artırmak olduğunu vurgulayan Kalın, son yıllarda bu konuda önemli mesafeler alındığını söyledi.

Bu tür doğal afetler meydana geldiğinde buna yönelik tedbirler ve risklerin azaltılması konusunda her zaman yapılması gerekenler olduğunu kaydeden Kalın, bu konuda kamu kurumlarına, vatandaşlara ve özel sektöre görev düştüğünü dile getirdi.

Kalın, bu tür acıların bir daha yaşanmaması için Türkiye'nin ilgili tüm kurumlarının bu konudaki çalışmalarının yoğun bir şekilde devam edeceğini bildirdi.

CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN'IN ÜRDÜN ZİYARETİ

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 21 Ağustos'ta Ürdün'e resmi bir ziyarette bulunacağını açıklayan Kalın, "Ürdün Kralı Abdullah'ın davetine icabeten günübirlik bir resmi ziyareti olacaktır. Ziyaret kapsamında ikili ilişkiler ele alınacak." dedi.

Ürdün'ün bölgedeki önemli ülkelerden, Türkiye ile iyi siyasi, ticari ilişkileri olan önemli bir bölge ülkesi olduğuna dikkati çeken Kalın şöyle devam etti:

"Suriye ve Irak başta olmak üzere bölgesel konuları ele alacağımız bir ziyaret olacak. Bu vesileyle özellikle Filistin ve Mescid-i Aksa konularında detaylı bir şekilde Sayın Cumhurbaşkanımızın ele alması beklenmektedir. İşgal altındaki Filistin topraklarında, Mescid-i Aksa ve civarlarında tüm vakıf mülkleri Ürdünlü makamlar tarafından Filistinlilerle birlikte koordine edilmektedir. Biz de bu konuda Ürdün makamlarıyla yakın bir çalışma mesaisi içerisindeyiz. Terörle mücadele, Yemen ve diğer konular bu ziyaret kapsamında ele alınacaktır. Bunu özellikle sayın Cumhurbaşkanımızın dış politika angajmanındaki geniş perspektifi yansıtması açısından da önemli bulduğumuzu ifade etmek istiyorum."

İRAN GENELKURMAY BAŞKANININ ZİYARETİ

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın İran Genelkurmay Başkanı Muhammed Bakıri'yi kabul ettiğini anımsatan Kalın, bunun uzun bir aradan sonra yapılmış ilk önemli bir ziyaret olduğunun altını çizdi.

Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar'ın ev sahipliğinde verimli ve başarılı bir ziyaret gerçekleştirildiğini belirten Kalın, "İki ülkenin silahlı kuvvetleri arasında terörle mücadele, sınır güvenliği, PKK ve DEAŞ başta olmak üzere terör örgütlerine karşı mücadele, Suriye ve Irak'taki askeri ve siyasi konular, Astana Süreci ve diğer bölgesel konular etraflı bir şekilde ele alındı. Bundan sonra da üst düzey ziyaretlerin düzenli bir şekilde yapılması konusunda mutabık kalındı. Bu askeri işbirliğinin farklı alanlarda derinleştirilmesi için de bir dizi faaliyetin yapılacağını ifade edebilirim. Bu konuda Genelkurmay Başkanlığımız gerekli bilgilendirmeyi peyderpey yapacaktır." diye konuştu.

"AVRUPA'DA YÜKSELİŞE GEÇEN POPÜLİST HAREKETLERLE YAKINDAN İRTİBATLI"

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın dün AB Dönem Başkanı olan Estonya'nın Başbakanı Juri Ratas'ı kabul ettiğini hatırlatan Kalın, "Bir tarafta bölge konuları, İran, Ürdün ziyareti, Suriye meselesi devam ederken, bir taraftan da Türkiye'nin özellikle AB üyelik sürecindeki kararlılığını ifade eden temaslarımız da devam etmektedir." şeklinde konuştu.

Erdoğan'ın, Türkiye'nin AB üyeliğine eşit ve egemen bir ülke olarak kabul edilmesi ve dahil edilmesi konusundaki kararlılığını ifade ettiğini aktaran Kalın, "Bunun şartlarının nasıl olacağı, bunun karşılıklı güven, çıkar ve eşitlik ilkesine dayalı olması gerektiği husundaki önceliklerimizi de Estonya Başbakanına ifade etmiştir." dedi.

AB'ye de önemli roller düştüğüne dikkati çeken Kalın şunları kaydetti:

"Yaklaşık 54 yıldır AB'nin kapısında bekletilen Türkiye'nin 'Üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmiyor.' gibi bir ithama maruz kalması da aslında kabul edilebilir bir şey değil. Özellikle son dönemde yeni fasılların açılması veya Gümrük Birliği'nin güncellenmesine ilişkin dile getirilen itirazlar ortaya çıkarılan suni engeller de bu konuda Avrupa Birliği içerisinde hem bir kafa karışıklığının hem Türkiye konusunda negatif bir tutumun giderek güç kazandığının ve bunun maalesef Avrupa'da yükselişe geçen popülist hareketlerle yakından irtibatlı olduğunu, seçim takvimiyle doğrudan bağlantılı olduğunu izlemekteyiz."

Türkiye'nin AB üyeliği konusundaki perspektifinin belli olduğunun altını çizen Kalın, bu konuda Türkiye'nin kararlılığını sürdürdüğünü ancak bunun hayata geçebilmesi için AB kurumlarına ve bürokrasisine de önemli roller düştüğünü ifade etti.

MALAZGİRT MEYDAN MUHABERESİ'NİN 946'NCI YILDÖNÜMÜ

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Malazgirt Meydan Muharebesinin 946'ncı yıldönümü münasebetiyle 26 Ağustos Cumartesi günü Malazgirt'te olacaklarını bildiren Kalın, özellikle gençler olmak üzere bütün vatandaşları Malazgirt'e davet etti.

Malazgirt Meydan Muharebesi'nin, Anadolu'nun kapılarını Türklere, Müslümanlara açan çok önemli bir zafer olduğunu vurgulayan Kalın, bu zaferin Türkiye tarihinin yüz akı dönüm noktalarından bir tanesi olduğunun, bugünün çok güçlü bir şekilde, tarih bilinci ve perspektifiyle kutlanmasının önemine değindi.

"TÜRKİYE, MİLLİ İMKAN VE KABİLİYETLERİNİ KULLANARAK GEREKLİ TEDBİRLERİ ALIR"

Terörle mücadele konusunda ilgili bütün birimlerin teröre karşı çok yoğun bir mücadele verdiklerini dile getiren Kalın, güvenlik güçlerinin büyük bir fedakarlık ve özveriyle vatana millete bağlılık duygusuyla bu mücadeleyi devam ettirdiğini ve bunun neticelerinin açık ve net bir şekilde görmeye başladıklarını söyledi.

Sınır güvenliği konusundaki daha önce yaşadıkları sıkıntıların büyük oranda minimize edildiğini bildiren Kalın, terörle mücadelenin bundan sonra da kararlı bir şekilde devam edeceğini belirtti.

Astana Süreci, İdlib ve Afrin meselesinin, genel güvenlik tedbirleri çerçevesinde ele alınması gereken ana başlıklar olduğunu dile getiren Kalın, "Türkiye kendi ulusal güvenliğini, sınır güvenliğini sağlamak için milli imkan ve kabiliyetlerini kullanarak gerekli tedbirleri bundan sonra da almaya devam edecektir." ifadelerini kullandı.

Terörle mücadelenin bir ülkenin tek başına yapacağı bir mücadele olmadığını vurgulayan Kalın, küreselleşme çağında terörün de küreselleştiğine, çok karmaşık bir network yapısı içerisinde hareket ettiğine dikkati çekti.

Bu çerçevede ülkeler arasında işbirliği, istihbarat paylaşımı gibi konuların büyük önem arz ettiğini dile getiren Kalın, "Bazı ülkelerin 'Bana dokunmayan, terör örgütü benim sorunum değildir.' yaklaşımının eksik yanlış, hatalı bir yaklaşım olduğunu ifade etmeliyiz. Bugün sizin göz ardı ettiğiniz, yok saydığınız, 'Bana dokunmuyorsa önemli değil.' dediğiniz terör örgütleri yarın sizi çok rahatlıkla vurabilir." dedi.

Yakın dönem içerisinde bunun farklı örneklerini Avrupa ülkelerindeki terör saldırılarında gördüklerini ifade eden Kalın, terörle mücadele, koordinasyon ve işbirliği noktasında Türkiye üzerine düşeni yapmaktadır. Beklentimiz müttefiklerimizden de aynı hassasiyeti göstermeleri ve göstermeye devam etmeleridir." değerlendirmesinde bulundu.

"EKONOMİDEN SON DÖNEMDE GÜZEL HABERLER GELİYOR"

Ekonomiden son dönemde güzel haberler geldiğini belirten İbrahim Kalın, temmuz ayında bütçenin 926 milyon lira fazla vermesini son derece olumlu karşıladıklarını, bunun Türkiye ekonomisinin yapısının ne kadar güçlü olduğunu teyit eden önemli bir gösterge olduğunu dile getirdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın çağrısıyla başlatılan istihdam seferberliğinin de önemli neticeler vermeye başladığını açıklayan Kalın, mayıs ayında istihdam edilenlerin sayısında 1,8 milyonluk bir artış sağlandığını söyledi. Bunun ciddi bir rakam olduğunu ifade eden Kalın, istihdamda 2 milyon hedefine de yaklaşıldığını dile getirdi.

15 Temmuz darbe girişiminden sonra Türk ekonomisinin büyük sınamalarla karşı karşıya kaldığını anlatan Kalın, bu imtihanın çok büyük bir başarıyla geçildiğini söyledi.

Kalın, yüzde 5'in üzerine çıkan büyüme trendiyle Türkiye ekonomisinin bütün dünyaya aslında ne kadar güçlü temellere dayandığını gösterdiğini kaydetti.

Turizm sektöründeki ciddi hareketlenmeye işaret eden Kalın, "Önceki yıl terör saldırıları ve başka gerekçelerle sıkıntıya uğrayan turizm sektörümüzün, hizmet sektörümüzün de bu sene çok verimli bir dönem geçirdiğini rahatlıkla ifade edebiliriz." dedi.

"TÜRKİYE REİSİCUMHURU İFADESİ ATATÜRK TARAFINDAN DA KULLANILDI"

"Türkiye Cumhurbaşkanı" ifadesiyle ilgili birtakım spekülasyonlar yapıldığını hatırlatan Kalın, "Cevdet Sunay'dan itibaren Türkiye Cumhurbaşkanı ifadesinin kullanıldığını ifade etmiştim. Bunu biraz daha geriye götürmek mümkün, ifade biraz daha eski. Türkiye Reisicumhuru ifadesi cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk ve İnönü tarafından da geçmişte kullanılmıştı. Dolayısıyla bunun üzerinden Türkiye Cumhuriyeti'nin kazanımlarına dönük birtakım spekülasyonların yapılmasını doğru bulmadığımızı bu vesileyle ifade etmek istiyorum.Türkiye Cumhuriyeti, bu milletin yönetim şeklidir. Bu milletin egemenliğini özgürlüğünü, bağımsızlığını garanti altına alan devlet biçimimizdir, şeklimizdir, yönetim modelimizdir. Bu konuda herhangi bir taviz verilmesi, geri adım atılması söz konusu değil. İfadeleri de hem dil hem tarih açısından teamüller açısından doğru bir şekilde kullanmakta fayda olduğunu bir kez daha hatırlatmak istiyorum." değerlendirmesinde bulundu.

"DONANMA KOMUTANI İSTİFASINI VERDİ"
"Donanma Komutanı Oramiral Veysel Kösele'nin istifa ettiğine dair haberler basında yer aldı. Kösele istifa etti mi?" sorusu üzerine Kalın, "Genelkurmay Başkanlığı ile görüşerek bu konunun teyidini aldım. Oramiral Kösele kendi istek ve arzusuyla istifasını vermiş ve teamüllere uygun olarak istifa dilekçesi işleme konmuştur. Kendisine hizmetlerinde dolayı teşekkür ediyoruz. İhtiyaç duyulursa Genelkurmay Başkanlığı bu konuya ilişkin açıklama da yapabilir." ifadesini kullandı.
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın'ın açıklamalarını izlemek için tıklayın

İRAN GENELKURMAY BAŞKANI'NIN ZİYARETİ

Bir gazetecinin, "İran Genelkurmay Başkanı Türkiye'ye ziyarette bulundu. Özellikle Suriye'nin kuzeyine yönelik bir operasyon bu görüşmelerde konuşuldu mu? PKK ile mücadele kapsamında Kandil'e, İran ile ortak bir operasyon gündemde mi?" sorusuna karşılık Kalın, İran'ın bölgenin önemli bir ülkesi ve Türkiye'nin önemli bir komşusu olduğunu vurguladı.

İran ile yüzlerce yıla yayılan ilişkilerin olduğuna işaret eden Kalın, şöyle devam etti:

"İran Genelkurmay Başkanının ziyaretini önemsiyoruz. Uzun bir aradan sonra bu düzeyde yapılan bir ziyaret. PKK ve DEAŞ başta olmak üzere bölgedeki bütün terör örgütlerine karşı ortak mücadele, sınır güvenliği, Suriye'de Astana Süreci'nin başarıya ulaştırılması, çatışmaların durdurulması, çatışmasızlık bölgelerinin detaylı bir şekilde hayata geçirilmesi, Irak'ta istikrarın sağlanması, Irak ile Suriye'nin toprak bütünlüğü ve egemenliğinin korunması konusunda hemfikir olduğumuzu bir kez daha gördük ve bundan da memnuniyet duyduk. Sayın Cumhurbaşkanımız da kabulünde, bu hususların altını çizerek özellikle İran Siyasi Liderliği Rehber Hamaney ve Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani'ye bu konudaki mesajların iletilmesi yönünde görüş ve tavsiyeleri, İran Genelkurmay Başkanına ilettiler."

Kalın, operasyonel düzeyde bir detay vermesinin doğru olmadığını, daha önce de ilke olarak ifade ettikleri gibi Türkiye'nin Irak ve Suriye'nin sınır bölgelerinde kendine yönelik tehdit söz konusu olduğunda bununla ilgili gerekli tedbirleri alacağını bildirdi.

"ÜLKE VE BÖLGE MENFAATLERİNİN GEREKTİRDİĞİ TEDBİRLER ALINIYOR"

Türk Silahlı Kuvvetleri ve istihbarat birimlerinin bu konularla ilgili hazırlıkları ve ihtimaliyet hesaplarını yaptığını, gerektiğinde uygulamaya da geçtiğine dikkati çeken Kalın, şu görüşlere yer verdi:

"Bunun birçok örneğini yakın dönemde gördük. Fırat Kalkanı Harekatı'nda olduğu gibi. Şu anda PKK terör örgütüne karşı Irak sahasında yürütülen operasyonda olduğu gibi. Zaman zaman Suriye'den kaynaklanan PYD, YPG ya da DEAŞ kaynaklı terör örgütlerine karşı olduğu gibi. Bu konuda gerekli adımlar, tedbirler her an alınır. Zaman zaman siz bunu sınırda hareketlilik, askeri ziyaret ya da temaslar olarak görürsünüz. Bu konuda herhangi bir tereddüde mahal vermeyecek şekilde gerekli tedbirlerin rahatlıkla alındığını ifade edebilirim. Genelkurmay Başkanımızın hem İran hem de Rus muhataplarıyla yakın temasları devam ediyor. Sadece onlarla değil Amerikan makamları ve uluslararası koalisyonun önde gelen mensuplarıyla bu temasları devam ediyor. Nitekim önümüzdeki günlerde Amerikan savunma bakanının da ülkemize bir ziyareti planlanıyor. Dolayısıyla 360 derece perspektifinden bütün aktörleri angaje ederek ülkemizin ve bölgemizin menfaatlerinin gerektirdiği tedbirler alınıyor."

Kalın, Suriye'de çatışmaların durdurulmasına ilişkin Astana Süreci'nin çok önem arz ettiğini, burada Türkiye'nin öncelikli paydaşlarının Rusya ve İran olduğunu, bu istişarelerin farklı düzeylerde devam etmesinin gayet normal olduğunu kaydetti.

MERKEL'İN AÇIKLAMALARI

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın, Almanya Başbakanı Angela Merkel'in Gümrük Birliğinin güncellenmesi konusu ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a yönelik açıklamaları sorulması üzerine, şunları ifade etti:

"Bu açıklamalar tabii talihsiz açıklamalar. Almanya'da devam etmekte olan seçim atmosferinde yapıldığını düşündüğümüz, düşünmek istediğimiz açıklamalar. Türkiye'yi böyle yüzde 50 şurada, yüzde 50 burada gibi tasniflere tabi tutarak birtakım dışarıdan siyasi mülahazalar yapmak son derece sıkıntılıdır, demokratik ilkelere de aykırıdır. Aynı mantıkla biz Almanya için benzer bir analiz yapsak Sayın Merkel'in tepkisi ne olur acaba? Ona oy vermeyen, yüzde 60-70-50 her neyse, kitlenin de bizden beklentileri var gibi birtakım söylemlere girsek herhalde bunları kendileri de hoş karşılamazlar. Dolayısıyla bunları seçim atmosferinde yapılmış popülist değerlendirmeler olarak değerlendiriyoruz. Açıkçası çok da ciddiye alınmaması gerektiğini düşünüyoruz."

Kalın, Gümrük Birliği meselesine ilişkin, "Öncelikle bir AB üyesi ülkenin bütün AB kurumlarına talimat verir tarzda tutum içerisine girmesi doğru değil. Gümrük Birliği Anlaşması kazan-kazan esasına göre yapılmış bir anlaşmadır. Burada Türkiye'nin de Avrupa ülkelerinin de kazanmasını esas alan bir ilişkiden bahsediyoruz. Bu engellendiği zaman, ötelendiği zaman, iptal edildiği zaman bundan sadece Türkiye zarar görmez, Avrupa ülkeleri de zarar görür." dedi.

Alman şirketleriyle ilgili konu gündeme geldiğinde Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ekonomiyi adeta bir siyasi şantaj unsuru gibi kullanmaya çalışmanın devlet ciddiyetiyle bağdaşmadığını ifade ettiğini aktaran Kalın, Türkiye'de iş yapan uluslararası şirketlerin de bu oyuna gelmediklerini, güvenli iş ortamında çalışmaya devam edeceklerini söylediklerini vurguladı.

"ALMANYA İLE GERİLİM YAŞAMAK İSTEMEYİZ"

Kalın, yeni yatırımların gelmeye devam ettiğini, en son rüzgar enerjisi ihalesini Türk-Alman konsorsiyumunun en iyi teklifi vererek kazandığını anımsatarak, şunları kaydetti:

"Bunlar devam edecek. İş dünyasının bu konudaki hassasiyetlerinin doğru yerde olduğunu düşünüyoruz. İlgili birimlerimiz, bu bu konularla herhangi bir tereddüde mahal vermeyecek şekilde yakın temas içinde. Burada Türkiye-Almanya arasında yaşanan bu gerginliği Alman makamlarının bütün Avrupa'ya yayma gayreti onların bir çaresizlik içinde olduğunu gösteriyor. Almanya ve herhangi bir Avrupa ülkesi ile herhangi bir gerilim yaşamak istemeyiz. 'Bunun objektif nedenleri nedir?' diye sorulduğu zaman bununla ilgili söyleyecek sözlerimizin olduğunu ifade etmeliyiz. Kendilerinin dile getirdiği birtakım konular varsa, Türkiye'nin de bu konuda son derece meşru, güvenlik kaynaklı endişe ve taleplerinin olduğunu ifade etmeliyiz. Örneğin şu anda faaliyet gösteren terör örgütleri, bunların uzantıları, PKK, DHKP-C ve son dönemde FETÖ. Bunları kol kanat gerilmesi, Türkiye karşıtı grup ve şahıslara kapı açılması, itibar gösterilmesi büyük soru işaretlerine yol açıyor.

Dolayısıyla Alman makamlarının yapması gereken, burada Türkiye'yi sorgulamak, suçlamak ya da kendilerince birtakım ekonomik tedbirlerle cezalandırmaya çalışmak yerine bu hataları düzeltecek adımlar atmak olmalıdır. Cumhurbaşkanımız da ifade ettiler, bu seçim dönemi bittikten sonra herkes aklıselim ile düşünür, bu ilişkilerin orta ve uzun vadeli boyutlarını değerlendirir ve tekrar karşılıklı güven ve çıkar ilişkisine dayalı bir ilişki inşa etme imkanımız olur."

IKBY'DE REFERANDUM TARTIŞMALARI

Türkiye'nin IKBY'nin referandum kararına karşı atacağı adıma ilişkin bir soru üzerine Kalın, çağrıyı tekrar yenilemek istediğini belirterek, referandum kararının Kürt Bölgesel Yönetimi ile Irak'ın diğer sorunlarını çözmeye matuf bir karar olmayacağını vurguladı.

Erbil ile Bağdat arasında devam eden bir dizi ekonomik, siyasi, sınır, bölge, güvenlik ve diğer konularda birtakım sorunların yaşandığının bilindiğine işaret eden Kalın, kolaylaştırıcı rol oynamak için sürekli hem Bağdat'la hem de Erbil'le temas içinde olduklarını söyledi.

"Burada tabii Bağdat'ın da belki Erbil'i rahatlatacak birtakım adımlar atması mutlaka faydalı olacaktır." değerlendirmesini yapan Kalın, şöyle konuştu:

"Nitekim şu anda bu hafta itibarıyla Erbil ile Bağdat arasında bu konuda yürütülen bir trafik var. Fakat öte tarafta bu girişimleri yok sayarak 'tek çözüm artık referandumdur' diye bu yola girildiği zaman elbette burada her şeyden önce Erbil kendini zora sokacaktır. Bunun neticesi ortaya çıktığı zaman referanduma gidildiği zaman netice ne olursa olsun bu Erbil yönetimini zora sokacaktır. Çünkü bu referandumu bir kere Irak halkının, Irak devleti, Irak milletinin tamamını kucaklayacak bir şekilde yapmamış olacaklar, belli bir bölgede yapacaklar."

Kerkük'ün de referandum yapılacak bölgelere dahil edilmesinin bir diğer önemli konu olduğunu kaydeden Kalın, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bu hukuken de anayasal olarak da doğru değil. Bizim açımızdan ayrıca bir önemi var. Çünkü Kerkük bir Türkmen şehridir. Evet Kürtler de vardır, Araplar da vardır ama ana karakteri itibarıyla Kerkük bir Türkmen şehridir ve orada zaten kendileri de açıklamalarını yapıyorlar. Türkmenler büyük ihtimalle ve diğer Araplarla beraber bu referandumu da boykot edecekler. Dolayısıyla oradan alınacak neticenin meşruiyeti de her zaman sorgulanacak oradaki güven ve huzur ortamı tehlikeye girecektir.

Bizim yine çağrımız, bu karardan vazgeçmeleri yönünde. Bu tür kararlar alınır kendi parlamentolarında, pusulalar basılır vesaire ama önemli olan aklıselim ile düşünüp doğru adımı atmak olacaktır. Bu konuda hem Bağdat yönetiminin tabii ki atması gereken adımlar vardır hem Erbil yönetiminin atması gereken adımlar vardır. Biz de bu konuda bölge ülkeleriyle istişare halinde üzerimize düşeni yapmaya çalışacağız. Nitekim bölge ülkeleri İran olsun, Bağdat olsun, Irak merkezi yönetimi olsun biz bir çok Avrupa ülkesi, ABD, diğer körfez ülkeleri de bu referandum konusundaki hassasiyetlerini dile getirdiler. Umarım Erbil yönetimi, buna kulak verir ve hatadan en kısa zamanda döner."

CHP'YE KUMPAS İDDİALARI

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın, bir gazetecinin CHP'ye yönelik kumpas iddialarına ilişkin sorusuna karşılık, bu iddia ile neyin ve kimin kastedildiğini, kimin işaret edildiğini CHP'nin açıklaması gerektiğini bildirdi.

Kalın, "Zaman zaman Sayın Kılıçdaroğlu'nun Sayın Cumhurbaşkanımıza dönük bu tür ithamlarının olduğunu biliyoruz. Bunun hiçbir objektif, nesnel temelinin olmadığını çok rahatlıkla ifade edebilirim. CHP, kendi içinde birtakım sorunlar yaşıyorsa, liderlik sorunu, yönetim sorunu, vesaire... Bunu kendi içlerinde çözmeleri gereken meselelerdir. Ama bunu Cumhurbaşkanımıza atıf yaparak ya da Cumhurbaşkanımızın adını zikrederek kendini rahatlatma çabası olarak birileri hayata geçirmeye çalışıyorsa burada da hata yaptıklarını ifade etmeliyiz." diye konuştu.

İfadeleri gördüğünü aktaran İbrahim Kalın, değerlendirmelerine şöyle devam etti:

"2019 seçimlerine giderken Cumhurbaşkanı bütün muhaliflere, yani başta CHP olmak üzere bunları tasfiye etmeye çalışıyor, işte kumpas kuruluyor falan gibi... Bakın Cumhurbaşkanımızın 40 yıllık siyasi hayatı açık seçik ortadadır. Kendisine yönelik bu tür operasyonlar olduğunda, kendisi hapse gönderildiğinde, bir şiir okuduğunda, siyasi yasak getirildiğinde, 27 Nisan e-muhtırası olduğunda ve benzer birçok müdahalelerle karşı karşıya kaldığında her zaman hukukun yolunda, milletin yanında durarak bu sorunları çözmüştür, çözme yoluna gitmiştir. 2019 sürecine giderken de şunu çok açık ve net söyleyeyim kendisine ve milletine güvenen bir lider olarak Recep Tayyip Erdoğan'ın bir başka yola tevessül edeceğini iddia etmek ancak abesle iştigal etmek olur.

ALMANYA İLE ADİL ÖKSÜZ SORUNU

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın, "Adil Öksüz'ün Almanya'da olma ihtimaline karşı iade talebiyle ilgili detay verebilir misiniz?" sorusu üzerine, şu görüşlerini paylaştı:

"Bu konu bildiğiniz gibi bu hafta başında Dışişleri Bakanlığımız tarafından Alman makamlarına iletildi. Dün Alman Dışişleri Bakanı'nın bir açıklaması vardı, 'Türkiye'deki haberleri gördüm ama doğru olup olmadığını bilmiyorum' diye. Bizim beklentimiz tabii ki Alman makamlarının bu konuyu çok ciddiyi bir şekilde incelemeleri. Çünkü biz biliyoruz ki istihbarat teşkilatımız bu konuda Alman makamlarıyla yakın temas içinde, gerekli bilgilendirmeleri düzenli olarak yapmaktadırlar. Bir kere öncelikle bizim talebimiz tabii ki Alman makamlarının bu kişinin Almanya'da bulunduğunu tespit ettiği andan itibaren Türkiye'ye iadesiyle ilgili gerekli işlemleri başlatmasıdır. Bu sabah Adalet Bakanımızın, Alman Adalet Bakanı ile bir görüşmesi oldu. Genel hatlarıyla olumlu bir görüşme olduğunu söyleyebiliriz zira özellikle bu konuyla ilgili değil, diğer bütün yani bizim iade taleplerimizle ilgili konularda adalet bakanlıklarımızın, bu konuda yakın çalışması konusunda mutabık kalındı. Ama daha fazla çaba gösterilmesi, gayret gösterilmesi gerekiyor."

Yine tersinden bir örnekle konuyu anlatmaya çalışacağını belirten Kalın, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Benzer bir hadise, bir darbe girişimi Almanya'da olsaydı ve oradan yüzlerce kişi bu darbe girişiminin içinde bulunan, hadi diyelim ki zanlısı olan kişiler Türkiye'ye gelselerdi, şu veya bu gerekçelerle, şu hukuki boşluklardan yararlanarak veya şu içtihattan istifade ederek, Türkiye'ye gelselerdi, aylarca buralarda kalıp, serbestçe hareket etselerdi ve Almanya karşıtı eylemlerde bulunsalardı ve biz de Türkiye Cumhuriyeti olarak bu kişilere alan açsaydık, bunlara itibar verseydik, kapıları açsaydık, Almanya'nın tepkisi ne olurdu? Bizim açımızdan bu kadar açık ve net. Bizimde beklentimiz; biz burada hukuk dışı hiçbir şeyden bahsetmiyoruz, hukuki yollardan devam eden davalar ve iddianameler çerçevesinde, hakkında tutuklama kararı bulunan kişilerin ülkemize suçluların iadesi anlaşması çerçevesinde iade edilmesini talep ediyoruz. Bu son derece hukuki bir taleptir, hukuki bir sürecin içerisinde meşru bir taleptir. Bunun dışında bir talebimiz yok. Ama burada bile Alman makamlarının veya başka Avrupa ülkelerinde, ABD'de de benzer durumlarla karşı karşıya kalıyoruz. Farklı bir tavırla karşılaştığımızda ister istemez bizde de kamuoyunda da 'acaba burada başka niyetler mi var?' diye soru işaretleri uyanmaktadır. Bunun önüne geçecek olan da başta Alman makamları olmak üzere Avrupalı ülkelerdir. Biz bu konuda Adalet Bakanlığımız üzerinden gerekli girişimleri sürdürmeye devam edeceğiz."

"MUHATAP KURULUŞLARIYLA SÜREKLİ TEMAS HALİNDEDİR"

"Adil Öksüz'ün Almanya'da olduğuna dair Türk istihbarat kuruluşlarında bir bilgi var mıdır?" sorusuna da Kalın, şu yanıtı verdi:

"(Vardır, yoktur) demiyorum. Genel manada Milli İstihbarat Teşkilatımız bu yurt dışında kaçak olan, başka ülkelere sığınmış olan, iltica talebinde bulunmuş olan ve hakkında tutuklama kararı bulunan kişilerle ilgili muhatap kuruluşlarıyla sürekli temas halindedir. Aynı şekilde Adalet Bakanlığımız da bu bilgiler çerçevesinde temas halindedir. Dediğim gibi bizim beklentimiz bu kişilerin bulundukları yerlerde derdest edilerek Türkiye'de çıkartılmış olan yakalama kararı çerçevesinde ülkemize iade edilmeleridir."

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.