Erdoğan: Cumhuriyet'ten geri adım atmaya çalışanlar karşılarında beni bulur

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Türkiye 1923'de Cumhuriyet'e geçerek rejim tercihini yapmıştır. Artık böyle bir meselemiz yoktur. Şu anda ana muhalefetin başındaki zat rejim, mejim diyor ya. Rejim artık 1923'de atılan adımla yoluna devam ediyor. Cumhuriyet'ten geri adım atmaya çalışanlar karşılarında milletimizi bulur, beni bulur. " dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan 36. Mutarlar Buluşması'nda önemli mesajlar verdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamalarından satır başları şöyle:

Ülke ve millet olarak kritik günlerden geçtiğimiz bu dönemde gerçekleştirdiğimiz buluşmaların çok önemli olduğuna inanıyorum. Biliniz ki bu buluşmalar tüm dünyada takip ediliyor. Sizinle Türkiye ve dünyaya sergilediğimiz birlik, beraberlik ve dayanışma görüntüsüyle tarihe not düşüyoruz. Geçmişte Türkiye'nin demokrasiye, mücadele etmeden, bedel ödemeden sahip olduğu imasında bulunanların 15 Temmuz'da birlikte artık böyle bir iddiaları da kalmamıştır. Milletimiz o meşum gece canı pahasına istiklal, istikbal ve demokrasisine sahip çıkktığını ve çıkacağını göstermiştir. Dün Etiyopya devlet başkanı buradaydı, o gece için şu ifadeyi kullandı: "Siz ekranda görünüp de İstanbul'a geleceğinizi açıkladığınız anda ben rahatladım."

LİDER TAŞIN ARKASINA SAKLANIRSA MİLLET DAĞA SAKLANIR

Demokrasi mücadelesi öyle lafla olmaz. Millet şairin dediği gibi eğer sen yürürsen millet arkandan yürür. Eğer lider taşın arkasına saklanırsa millet dağın arkasına saklanır. Türk Milleti dünya demokrasi tarihine altın harflerle yazılacak bir zafer kazandırmıştır. O gece benim milletimin elinde silah değil bayrak vardı. Onunla o gece o saldırıları korudu. Şehadete yürüdü, Allah'a yürüdü. Vatan dedi, millet dedi. Böylece 17 saatte bu işi evelallah sona erdirdi. Biz seçilmişlere düşen milletimizin bu sağlam duruşunu kendi görev alanlarımızda hakkıyla hizmet vererek taçlandırmaktır. Muhtarsak en iyi hizmeti vermek için çalışacağız, belediye başkanıysak en güzel hizmetleri gerçekleştirmenin çabısında olacağız.

AKSİNİ SAVUNAN DEMOKRASİYE İHANET EDEN VESAYETÇİLERDİR

Tüm kamu görevlilerin, seçilmişlerin ortaya koyduğu vizyon doğrultusunda çalışmalarını yürütecektir. Aksini savunan demokrasiye ihanet eden bir vesayetçidir. Türkiye 1923'de Cumhuriyet'e geçerek rejim tercihini yapmıştır. Artık böyle bir meselemiz yoktur. Şu anda ana muhalefetin başındaki zat rejim, mejim diyor ya. Rejim artık 1923'de atılan adımla yoluna devam ediyor. Cumhuriyet'ten geri adım atmaya çalışanlar karşılarında milletimizi bulur, beni bulur. Yönetim sistemi arayışı hangi rejimde olursa olsun son 200 yıldır sürekli devam eden bir mesele olarak karşımıza çıkıyor. Devletlere baktığımızda monarji ile parlamenter sisteminin, cumhuriyetle başkanlık sisteminin bir arada bulunduğunu görüyoruz. Nitekim bizim İstanbul'daki Meclis-i Mebusan, şehrin işgali ile kapanırken 23 Nisan'da Ankara'da yeniden açıldı.
TÜRKİYE YENİ BİR YÖNETİM SİSTEMİNE İNŞALLAH GEÇİYOR

Ülkemizde asırlardır süren yönetim sistemi arayışı ise milletimizin mutmain olmadığına işaret ediyor. Biz damdan düştük, onun için damdan düşeni iyi biliriz. Cumhuriyet dönemimizin darbe, muhtıra, krizlerle ilgili olması herhalde mevcut yönetim sistemimizin mükemmeliyetinden kaynaklanmıyordu. Buradaki eksikliği Cumhuriyette veya demokraside değil yönetim sisteminde arıyoruz, aramak zorundayız. TBMM'de kabul edilen ve Cumhurbaşkanı olarak şahsımın onayına sunulan bir anayasa değişiklik paketi var. Bu yeni ve çok önemli bir reformun ifadesidir. Türkiye yetki ve sorumluluğun Cumhurbaşkanlığında toplandığı yürütme, yasama sınırlarının daha net çizildiği yeni bir yönetim sistemine inşallah geçiyor.
BİR KESİM VAR Kİ BUNLARIN MEMLEKETTE HİÇ PROJESİ YOK

Benim onayımdan sonra mesele millete gelecektir. Artık söz de karar da milletimizindir. Milletten bu kararı kaçırmak isteyenler olmuştur. Niye korkuyorsunuz? Bırakın millet versin kararı. Hadi biz bunu millete gönderelim, havale edelim niye demediler? Milletten korkuyorlar da onun için. Şimdi millet kararını verecek. Ülkemizde bir kesim var ki, gündeme gelen her konuda aynı tavrı gösteriyor. Bunların millete ve memlekete faydalı olacak hiçbir projeyi ortaya koyduğu vaki değildir. Köprü, Marmaray, Hızlı Tren, yeni havalimanı yaparsın karşı çıkarlar, bombalarlar. Sakın duymadık demeyin! Hakkari'de havan toplarıyla havalimanını bombaladılar. Mecburen oraya uçuşları durdurduk. Hakkari'nin halkına, benim oradaki Kürt kardeşlerime "Hakkari'nin hava limanına in, oradan köyüne git, oradan dünyanın değişik ülkelerine git" diyor, devlet bu imkanı veriyor.

BUNLAR ÜLKEYİ BÜYÜTECEK HİÇBİR ADIMIN YANINDA YER ALMAZ

İstanbul'da, İzmir'de, Ankara'da ne varsa Doğu'da da bu olacak dedik ve bunun için yaptık. Ayrım yapmayız, bu bizim yaradılışımıza ters. Bundan sonraki süreçte yine bunlara sesleniyorum; sizler bu ülkede hangi hayırlı iş yapılırsa yapılsın bunun karşısına dikildiniz. Onların ağzına yakışan başka, hayırlı iş yakışmıyor. Sadre şifa olacak, ülkeyi büyütecek hiçbir adımın yanında bunlar yer almaz. Müzmin muhalifler gibi sürekli çarpıtma, yalan ve iftira ile meseleleri ters yüz etmeye çalışırlar. Son anayasa değişikliği ile aynı taktiği izlediler. Tarihimizin en büyük reformlarından biri olan anayasa değişikliğini engellemek için Meclis'te sergilenmedik çirkinliği bırakmadılar. Şimdi aynı işi meydanlarda yapacakları anlaşılıyor.
BİZ BU GÜNLERE 2007 CUMHURBAŞKANI KRİZİYLE GELDİK

2007'de Cumhurbaşkanı seçmek için çıkan rejim ülkemizi bu noktaya götürmüştür. 2007 yılındaki halkoylamasında halkımız yüzde 69 oy verdi. Bu yüzde 69 bunları çıldırttı. Bu sistemin ne anlama geldiğini pekçok kimse ancak ilk uygulaması olan 10 Ağustos 2014 Cumhurbaşkanlığı seçimin ardından anlayabilir. Orada da yüzde 52 ile malum kardeşiniz Cumhurbaşkanı oldu. Bunu siz yaptınız. Türkiye'nin 10 Ağustos'un akabinde her ikisini de meşruiyetini milletten alan iki ayrı yönetim gücünün bulunduğu bir sistemle karşı karşıyayız. Meclis'in Cumhurbaşkanı'na çok fazla yetki verdiği tartışılmıştır. Ülkemizin 2014 yılından beri yaşadığı krizleri, Cumhurbaşkanlığı makamın meşruiyete dayanarak liderlikle aştığı bir gerçek. Elbette bu süreç şahsımla birlikte yaşandı. Ama o makamda kim olursa olsun kendisinden aynı şekilde beklenecekti.

BİZ GELENE KADAR TÜRKİYE CUMHURİYETİ'NDE BU ANLAYIŞ YOKTU

Rahmetli Özal, Demirel, Erbakan, Türkeş'in de benzer görüşlere sahip olduğunu biliyoruz. Nisan ayında milletimizin takdirine, onayına sunulacak olan anayasa değişikliğine 10 yıl önceden atılan bu adımın tamamlanması olarak bakmak gerekir. O zaman milletimizin yüzde 69 ile evet dediği reformun, nihai hedefine ulaşmasını sağlayacak aynı şekilde sahip çıkacağına doğrusu ben inanıyorum. Ülkemizde eskiden bir hayırcı blok vardı. İstanbul'a ilk köprü yapıldığı zaman bu Hayırcılar aman yarabbi neler yapmadılar? Baraj inşasına başlanır bunlar hemen engellemeye çalışar. Özelleştirme denilir bunlar ortalığı velveleye verir. Adam yurtdışından gelip, her türlü riski alıp yatırım yapıyor. Sende diyorsun ki, al 15 yıl burayı sen çalıştır, ama benim cebimden para çıkmayacak. Yılda şu kadar bu devlete ödeme yapacaksın, paranı da kazanacaksın. Biz gelene kadar böyle bir anlayış Türkiye Cumhuriyeti devletinde yoktu.

HAMDOLSUN MUASIR MEDENİYETE ÇIKMA YARIŞINI HIZLANDIRDIK

Kuruşa muhtaç olan, memurların, işçisinin maaşını ödeyemeyen bir Türkiye vardı, kasaların fırlatıldığı bir Türkiye vardı, hatırlayın o günleri. Nereden nereye geldik. Şimdi elhamdülillah Türkiye'de her olayda kullandığı arabasından evindeki beyaz eşyaya kadar sürekli olarak bunları değiştiren, yenileyen bir Türkiye var. Daha iyisi olacak, ben buna inanıyorum. Bir şeyi söyledik, ilk Başbakan olduğum dönemde 4 temel direk üzerinde Türkiye'yi yükselteceğiz dedik: Eğitim, sağlık, adalet emniyet. Daha sonra buna ulaşım, enerji, gıda tarımı ilave ettik. Hamdolsun muasır medeniyete çıkma yarışını hızlandırdık. Şu an itibarıyla 760 bini bulan toplu konut var. Bunu modern şehirlere kavuşalım diye yaptık.

BİZ BİR MEDİNE ŞEHİR DEVLETİNDEN TEVASÜR ETTİK

Ben buradan milletime sesleniyorum, kentsel dönüşüm ve değişimde gelin devletimize ve hükümetimize yardımcı olun. İnanın bu yapılacak değişim ve dönüşümle beraber çok daha memnun ve mutlu olacaksınız. Sürekli olarak bu güzelliklerle anılacaksınız. Devlet, hükümet hiçbir zaman kentsel dönüşüm, değişimde halkını sömürmenin peşinde, onları dara sokmanın peşinde değildir. Bunu yapalım ki, şehirlerimiz çok daha güzel olsun. Biz bir Medine şehir devletinden tevasür etmiş kültürün mensuplarıyız. Onun için biz medeniyiz. Bu medeni olan topluluk, bu güzellikleri de geleceğe miras olarak bıraksın.

BİZE DÜŞEN DOĞRUYU HIZLI ŞEKİLDE HAREKETE GEÇİRMEKTİR

Ne diyorlar, parlamento yok! Hayır, el insaf. Herşey tek adamnla bütünleşecek, el insaf! Yargı yok, el insaf! Hepsi yalan. Niye? Bunlar yalanla yattılar, yalanla kalktılar, bunların cibiliyetinde bu var. Atalarımız doğru yerinden kalkana kadar yalan dünyayı dolaşırmış derler. Bize düşen doğruyu biraz daha hızlı bir şekilde harekete geçirmektir. Burada 450 muhtar kardeşimiz var. Onların şahsında tüm muhtarlara sesleniyorum.
CUMHURBAŞKANLIĞI SİSTEMİ DÖRT AYAK ÜZERİNE KURULMUŞTUR

Cumhurbaşkanlığı sisteminin tek millet, tek bayrak, tek vatan ve tek devlet ilkelerinin sistemi olduğun çevrenizdekilerle paylaşın. Bize millet-i İbrahim denir. Biz İbrahim milletindeniz. Eninde sonunda bizim anamız, babamız Adem ile Havva değil mi? Biz oradan gelmiyor muyuz? Bizi bölmek isteyenler ihanet içindeler. Bizim bayrağımızın rengi belli, şehidimizin kanı. Hilal bağımsızlık, yıldız şehidimizin ta kendisi. Bize asla kimse bayrak yutturması yapmasın, bizim paçavralara bakacak yüzümüz yok.

MİLLETİMİZ BİZE: BUNLARI NİYE DOYURUYORSUNUZ DİYOR...

Milletimiz bizi teröristlerden, vatan hainlerinden kurtarın dedi. Bunların bedeli neyse bunların bu bedeli ödemesi gerekir dediler. Bize diyorlar ki, bunlara hala niye maaş veriyorsunuz diyorlar. Benim verdiğim vergilerle bunları niye doyuruyorsunuz diyorlar. İşlenen suçların bedelini hukuk içerisinde yargı soracaktır.

650 MİLLETVEKİLİ YENİ SİSTEMDE TEK KAMERADA OLACAK

Birinci madde yargının bağımsız olduğunun yanına tarafsız ifadesi ekleniyor. Bundan kim niçin rahatsız olabilir? " ikinci madde milletvekili sayısının 550'den 650'ye çıkmasıdır. Bizim eskiden çift kamaralı sistem vardı: Milletvekili ve Senatörler. 600 kişi vardı. Türkiye buradan geliyor. Bu değişiklik milletvekiline düşen nüfusumuz dikkate alındığında dünyadaki örnekleri vardır. 650 milletvekili ile tek kamera. Sadece milletin vekilleri olacak.

TAKSİM MEYDANI'NDA DÖRT AYAKLI ÇIKARSAM SEÇİLİR DENDİ

Üçüncü madde seçilme yaşını 25'den 187e indirmektir. Seçilmek mi zordur, seçmek mi zordur. Seçmek zordur. Niye doğruyu, yanlıştan, iyiyi, kötüden ayırt edecek bir erdeme ulaşmak. Seçilmek onun kadar zor değildir. Bir siyasetçi bir zamanlar "Taksim meydanına dört ayaklı çıkarsam seçilir" demişti. Bu ülke bunları gördü. Adam gibi adam, 18 yaşında genç, dinamik eğer seçilme hakkını kazanmışsa benim milletim o genci de parlamentoya gönderir. Niye çekiniyoruz ki. Bu konularda gencimize güveneceğiz. Onları dışlamayacağız. Çıkmış diyorlar ki, askerlik ne olacak?

18 YAŞINDA MİLLETVEKİLİ OLURSA ASKERLİKTEN MUAF TUTULUR

Sanki 7 milyonun gencin hepsi parlamentoya girecek. Bunları tutarsın askerlikten muaf tutarsın olur biter. Şu anda parlamentoda görev yapmak kadar önemli bir görevi olabilir mi? Gencimiz gelecek parlamentoda milletine hizmet edecek, sonra askerlikten muaf tutulacak.

ARTIK BÜTÜN HESABI SEÇİLEN CUMHURBAŞKANI VERECEK

Millet kime oy verdiğini, kimden hesap soracağını bilecektir. Bu kişi artık Cumhurbaşkanıdır. Yürütme gücü Cumhurbaşkanında toplandığı için bu kişinin ne hükümeti, ne Meclisi bahane edip sorumluluktan kaçma imkanı kalmayacak. Yardımcıları, bakanları, üst düzey bürokratları atayan Cumhurbaşkanı yürütmeden sorumlu olacak seçimlerde yaptıklarının ve yapamadıklarının hesabını verecektir. Hükümet Meclis dışından ağırlıklı olarak isimlerle kurulacağı için, yürütme ile yasamanın içiçe geçmesinin sebep olduğu sıkıntılar da ortadan büyük ölçülerde kalkacaktır. Cumhurbaşkanlığı ve Meclis seçimleri 5 yılda bir aynı gün yapılacak.

CUMHURBAŞKANLIĞI VE MECLİS SEÇİMLERİ 5 YILDA BİR OLACAK

Ayda bir seçimin olduğu, başbakanın değiştiği bir ülkede ayağa kalkmak, istikrar olur mu? Ortalamayı aldığımızda 16 yılda bir hükümet değişiyor. 4 yılda bir seçimin olmasını doğru bulmuyordum, doğru da bulmuyorum. Çünkü 4 yıla istikrarı sığdıramazsınız. Şimdi nasıl belediyeler beş yılda bir ise parlamento ve Cumhurbaşkanlığı seçimleri de 5 yılda bir olacak.
KANUNUN KARARNAMENİN ÜSTÜNDE OLDUĞU VURGULANIYOR

Cumhurbaşkanına kanun değil kararname çıkarma yetkisi verilecek. En önemlisi kanunun kararnameden üstün olduğunun belirtilmesidir. Yasama organı Meclis olduğuna göre elbette bu konuda öncelik ve üstünlük oraya verilmelidir. Cumhurbaşkanına verilen tek kanun teklif etme yetkisi bütçeyle ilgilidir. Bunun dışındaki tüm kanun yetkileri kime ait? Milletvekillerine ait. Mevcut sistemde Cumhurbaşkanı Meclis'i seçime götürebiliyor ama kendi görevi sürüyor. Bu değişiklikle Cumhurbaşkanı ile Meclis seçimleri hangisi talep ederse etsin ikisi beraber olacak. Hangisi talep ederse etsin birlikte olacak.

CUMHURBAŞKANININ PARTİLİ OLMASINDAKİ ENGEL KALKIYOR

Siyasi sorumluluğu olan Cumhurbaşkanının partili olmasındaki engel kalkıyor. Yürütme yetkisinin Cumhurbaşkanlığında toplanması beraberinde de denetim mekenizmalarını beraberinde getiriyor. Bu denetimi de şüphesiz Meclis yapıyor. Meclis'te yeterli çoğunluk sağlanması halinde cezai sorumluluk hallerinde Cumhurbaşkanının Yüce Divan'da yargılanmasının yolu açılıyor. Cumhurbaşkanının layüsel olmadığı ve meclis tarafından denetlenebildiği bir tablo ortaya çıkıyor.

BU MESELE RECEP TAYYİP ERDOĞAN'IN ŞAHSİ MESELESİ DEĞİL

Türkiye için en iyi olanı yapmaya çalıştık. Tıpkı 2007 reformu gibi bu anayasa değişikliği de eksiktir. Aslolan yeni bir Anayasa'yı 80 milyon hep birlikte kafa kafaya verip inşa etmemiz, yazmamızdır. Yeni anayasa Türk milleti ve devletin geleceğini aydınlatarak 2023, 2051, 2071 vizyonunun şekillenmesini sağlayacak. Milletimizin bu anayasa değişikliğine 'evet' diyeceğine inanıyorum. Bu büyük Türkiye, bu muasır medeniyetler seviyesinin üstüne çıkaracaktır. Bu mesele Recep Tayyip Erdoğan'ın kişisel veya AK Parti'nin, MHP'nin parti meselesi değildir.

BU DÜNYADAN GETİRECEĞİN 9 METRE BEZ 2 METREKÜPLÜK MEZAR

Devletin başında kavga olmaz. Bu kavgaları bu ülke gördü mü? Gördü. Ama elhamdülillah ne Sayın Gül'ün ne de benim döneminde ne böyle bir kavga yaşadık ne de yaşattık. Bizim derdimiz vatandı. Ama bu durum sistemin zorunluluğundan değil şahsımla hükümetin uyumluluğundan kaynaklandı. Biz şahıs değil sistemden bahnsediyoruz. Kısmi anayasa değişikliğini önemli buluyormu. Bu dünyadan hepimizin götüreceği 9 metrelik bez, 2 metreküplük bir mezar. Milyarder olsan, Cumhurbaşkanı olsan, Başbakan, Milletvekili, Belediye başkanı olsan ne yazar. Koyacaklar musallaya "Er kişi, hatun kişi niyetine" deyip seni gömecekler ayrılıp gidecekler. Bir daha ne yanına uğrarlar ya da uğramazlar. Onun için ne diyoruz biz Baki gibi: "Baki kalan bu kubbede hoş bir sada imiş"
BİZ BURAYI TARİH YAZACAK BİR MİLLETE MİRAS BIRAKACAĞIZ

Biz burayı yaptık ne dediler "Saray yaptı". İşte gideceğimiz o mezar. Biz tarih yazacak bu millete miras olarak burayı bırakacağız. Afedersiniz Başbakanlık'taki tuvaletin içinde karafatmalar vardı, inanın böyle. Bir Başbakan böyle bir odada çalışabilir miydi? Bunların yönetiminde hastanelerimizin halini biliyorsunuz. Beyefendi genel müdür değil miydi? Rahmetli Savaş Ay bir program yapmıştı, orada gördük. SSK'lara sağlam gir, hasta çıkardın.
BUNLARIN HAYATLARI BÖYLE GEÇTİ DİKİLİ TAŞLARI YOK

Bunların dikili taşı yok. Hayatları bunların böyle geçti. Bu hastanelerin yüklenici firmaları buradan her yıl bir bedel alacaklar. O bedeli kim ödeyecek onlara, devlet ödeyecek. Oraya gelen bütün hastalar bu işin protokolde yeri var. Belli rakamı yüklenici firma alacak, bu rakamı milleti adına devlet ödeyecek. Atalarımız bir sağlıklı nefes için devleti feda etmeyi göze almış. Biz istiyoruz ki, bu millet asil bir millettir. Bu millet güçlü bir millettir. Bu millet 20 milyon kilometre karelik dünya topraklarına hükmetmiş bir ecdadın torunlarıdır. Bu millet böyle bir millettir. Biz bu millete yakışanı yapıyoruz, yapmak zorundayız.

TÜRKİYE'DE ALLAH'IN İZNİYLE TAYYİP ERDOĞAN'LAR BİTMEZ

Cumhurbaşkanlığı sistemi şahsımla baki değildir. Her yeni sistem kendi önderini üretir. Türkiye'de Allah'ın izniyle Tayyip Erdoğan'lar bitmez. Bir Cumhurbaşkanının bu sistemi kullanarak yanlış yola sapma durumu yoktur. Ülkemizde artık hiç kimsenin milletin başına bela olma ihtimali kalmamıştır. Bu sistemde hiçbir etnik grup, hiçbir yaşam biçiminin ortadan kaldırılması mümkün değildir. Millet doğrudan denetimi altında tuttuğu Meclis'i, Cumhurbaşkanı aracılığıyla demokrasi, istiklal ve istikbaline sahip çıkma imkanına kavuşmuştur. Bu düzenleme aceleye getirilmiş değil. Bilakis geç kalmış hem de çok geç kalmış bir reformdur. Keşke bu sisteme darbelere, teşebbüslere, krizlere, vesayete maruz kalmadan geçmiş olsaydık.

GENSORUYU KALDIRMAYALIM DA DEVLET Mİ KİLİTLENSİN?

Diyorlar ki, gensoruyu kaldırıyorsunuz. Ha gensoru kalsın da devlet çalışamaz hale mi gelsin. Türkiye'de gensoru mekanizması hükümet işlemez hale, devleti çalışamaz hale getirmek için kullanılmıştır. Sen biliyorsun ki verdiği gensoru geçmeyecek adam kalkıyor gensoru veriyor günlerdir onu tartışıyorsun, yazıktır, günahtır. Biz sınıf atlamak istedik. Geç de olsa işte bu fırsatı yakaladık. Güçlü Türkiye, Büyük Türkiye için, istiklal, istikbalimiz için Anayasa değişikliğine Cumhurbaşkanlığı Hükümeti sistemine evet diyor muyuz, muhtar kardeşlerime soruyorum. Rabbim sizlerden ve milletimden razı olsun.

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.