28 Şubat'ın maşası: Medya

Medya, 28 Şubat cuntasının propaganda aracıydı. Gazetecilere brifingler verildi ve 'gerekli malzeme'ler servis edildi. Medya da manşet ve yazarlarıyla sözde irticaya savaş açtı

Gazetecilerin askerler tarafından toplanıp meşhur brifinglere götürüldüğü, sahte dindar Fadime Şahin'lerin, Ali Kalkancı'ların, Müslüm Gündüz'lerin oynadığı müsamerelerin televizyonlara şok görüntüler anonsuyla servis edildiği, Sincan'da yürütülen tanklara gazetecilerin görüntü alması için ikinci kez resmi geçit yaptırıldığı, medyanın irtica kılıfı altında yapılan cadı avının vitrini gibi kullanıldığı bir dönemdi 28 Şubat. Nitekim Necmettin Erbakan çok sonra "Bizi patronlar ve medya yıktı" diyerek bu gerçeği ifşa edecekti. 1995 genel seçimlerine neredeyse doğrudan müdahil olan Türk medyası açıkça taraf tutmasına rağmen Refah Partisi'nin birinci olmasını engelleyemedi. Bu seçim sonuçları 28 Şubat'ta medyanın askere boyun eğeceği bir sürecin başlangıcıydı. Erbakan'ın başbakan olup Refahyol hükümetini kurmasının ardından da ana akım medya, Refah Partisi'ni ve muhafazakâr insanları 'militan, dinci, antilaik, yobaz, hoca' gibi terimlerle tanımlayıp kendilerine askeri brifinglerde verilen rolü oynadı. Dönemin gazeteleri aracılığıyla cadı avı başlatan ve sık sık adı sanı belli olmayan üst düzey komutanlara atıf yapılarak atılan manşetlerle seçilmiş hükümete ve halka karşı adeta savaş açıldı.
ÖDÜLÜNÜ 8 YIL SONRA ALDI
2007'de İmam Hatip Lisesi öğrencisi olan Tevhide Kütük, bir kompozisyon yarışmasına katılıp, birinci olmuştu. Ödülünü almak için kürsüye çıktığında hiç beklemediği bir tepkiyle karşılaştı. Başörtüsü var diye kürsüden indirildi. Hakkını aramak için gittiği İl Milli Eğitim Müdürü'nden de aynı tepkiyi aldı. Gözyaşlarını tutamayan genç kız salonu terk etmek zorunda kaldı. Olayı öğrenen dönemin Başbakanı Tayyip Erdoğan, genç kızı arayarak teselli etti. Aradan 8 yıl geçtikten sonra Tevhide Kütük, ödülüne kavuştu. AK Parti Üsküdar İlçe Başkanlığı, Kütük'e iade-i itibarda bulundu. 8 yıl gecikmeyle ödülüne kavuşan Tevhide Kütük, kendisine birincilik getiren o kompozisyonu ilk defa kürsüde okudu.
DARBECİLERE HAKKIMI HELAL ETMEYECEĞİM
"Yasaklarla Cerrahpaşa Tıp Fakültesi 5. sınıf öğrencisiyken tanıştım. Amfilere, kütüphaneye, yemekhaneye ve öğrenci işlerine bile alınmaz hale geldik. Unutamadığım sahne, fakültede bayan robocopların bir arkadaşımızı iki kolundan sürükleye sürükleye zorla dersten çıkarması ve binanın dışına kadar kalabalığın arasından geçirerek gözaltına almasıdır. Ardından Viyana'ya gittim ve 2003'te mezun oldum ancak YÖK denkliği olan üniversitenin denkliğini kaldırmıştı. 2007'ye kadar denklik alamadım. Hakkımı helal etmeyeceğim isimlerin adı bende saklı kalsın. 28 Şubat davasının müdahiliyim. Davadan beklentim adaletin yerini bulmasıdır."
2 CELSEDE BİTİRDİLER
Refah ve Fazilet Partisi'nde milletvekilliği yapan Yasin Hatipoğlu, 28 Şubat sürecinde hedef tahtasına konulan isimlerin başında geliyordu. Bu süreçte zalimin mazlumlar için biçtiği kaftanı herkesin giydiğini belirten Hatipoğlu şunları söyledi: "Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Güven Erkaya benden 1997'nin parasıyla 5 milyar lira tazminat kazandı. Davet edildiği evde, davet edenin rızası olmadan dışarıdan içki içip getiren bir adam bu. Bana hakaret davası açtı ama okuduğum şiirde ne ismini anmıştım ne de sanı vardı. Türkiye'de adaletin yavaşlığından şikâyetçiyiz ama benim davayı 28 günde bitirdiler. İki celsede bitti. Gündüz kararı verdiler, gece hükmü yazdılar ve ertesi gün icraya verdiler. Türkiye'nin bir köşesinden getirilmiş, hukuk nosyonuyla alakası olmayan birisini hâkim yaparak kararı verdirdiler." Yargıtay'a taşınan davada savunma yapan Hatipoğlu, dava ile alakası olmadığı halde hâkimin 11 yerde Çevik Bir adını geçirdiğini ve adını 'Çevik 1' şeklinde yazdığını kaydederek şöyle devam etti: "Yargıtay'da 'Muhterem heyet ricam şudur, şu kararı inceleyiniz ve ilkokula giden torunlarınıza ve çocuğunuza 'Evladım Çevik Bir' yaz diye rica edin. Eğer onlar hâkim efendi gibi Çevik 1 diye yazarsa itirazım olmayacak ve savunmamı geri alacağım' dedim. Haşa, Çevik Bir olmak istemem ama o olsam bu hâkime dava açardım. 15 gün sonra kararı onadılar. Sonra da bu kararı veren hâkimi Yargıtay'a üye seçtiler. İşte 28 Şubat'ın daniska bir tavrı."
MAĞDUR ÖĞRETMEN: ARTIK İNSANCA YAŞIYORUZ
Arzu Doğan: "Eylül 1998'de Türkçe öğretmeni olarak ilk Bağcılar'a tayinim çıktı. Müdür bana 'Senin gibi birisini istemedim. Siz örümcek kafalısınız. Başını okul dışında açıp gireceksin' diye yarım saat küfür etti. Ben de hakaret etmeden, izah ettim ama dinlemedi. Ertesi gün kapıya polis koymuştu. İlçe Milli Eğitim Müdürü'ne filan gittim, sonuç alamadım. Herkes o kadar kötü durumdaydı ki avukat bile bulamadım. Özel okullara başvurdum. Kimse kabul etmedi. Bütün kapılar yüzüme kapandı. Psikolojim bozuldu, herkesten uzaklaştım. Butik bir dershanede üçte bir ücrete gizlice çalışmaya başladım. Tam 16 yıl sonra 2014'te Milli Eğitim'e geri döndüm. Artık insan gibi yaşıyoruz. Çevik Bir ve Nur Serter'e hakkımı helal etmeyeceğim."
SABAH

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.