'Erbakan'ın evi polis ve jandarmayla kuşatıldı'
28 Şubat darbecileri dönemin başbakanı Necmettin Erbakan'ı iki kez polis ve jandarmayla kuşattı. O dönem Refah Partisi milletvekili olan Şeref Malkoç: Erbakan'ı tutuklayacaklardı. Emniyet ve hükümet yetkilileriyle konuşup son anda engelledik
- Gündem
- Giriş Tarihi: 00:00 | 27.02.2016
- Güncelleme Tarihi: 08:47 | 27.02.2016
28 Şubat postmodern darbesinin üzerinden tam 19 yıl geçti. Askerlerin seçilmiş hükümeti devirmek için başlattıkları süreç, devlet ve toplum üzerinde büyük tahribatlara yol açtı. Karanlık odaklar, 28 Şubat 1997 tarihinde yapılan dokuz saat süren MGK toplantısıyla, Refahyol hükümetinin düşürülmesi için düğmeye bastı. Askerler; medya, yargı ve sivil toplum örgütü kisvesi altındaki kuruluşları brifinglerle, cadı avına hazırladı. Ve Türkiye tarihinin en karanlık dönemlerinden biri başlamış oldu. Binlerce insan irticacı diye fişlendi. Başörtüsü nedeniyle öğrenciler, öğretmenler okullarından atıldı. Toplumun her kesiminden inançlı insanlar işlerinden edildi, kumpas kuran mahkemeler aracılığıyla hapislere tıkıldı. 'İrtica' paranoyası üzerinden kadın, erkek, çocuklara zulmedildi. Seçilmiş hükümet, karanlık güçlerin oyunlarıyla düşürüldü. Bunu fırsat bilen Türkiye düşmanları, ceplerini doldurdu. El konulan bankalar aracılığıyla 50 milyar dolar hortumlandı. Erbakan'la birlikte toparlanan Türkiye'nin ekonomisine de büyük darbe vuruldu. Yükselen Anadolu sermayesinin önü kesildi. Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hüseyin Kıvrıkoğlu'na ithaf edilen "28 Şubat 1000 yıl sürecek" sözüyle anılan darbenin mimarları bugün tarih sahnesinden silindi. Ancak bu karanlık dönemin yarattığı travma ve tahribat daha 1000 yıl konuşulacak gibi. Okullarda, iş dünyasında, memuriyette, askeriyede, siyasette, yargıda, medyada kısaca hayatın her alanında cadı avı başlatan ve fişlemelerle binlerce insanın hak ve özgürlüklerini gasp eden bu korku rejiminin açtığı tahribatın yaraları AK Parti hükümeti tarafından büyük oranda sarılsa da hâlâ tam olarak giderilebilmiş değil. Seçilmiş hükümeti hedef alan darbenin 19'uncu yılında ilk kez ortaya çıkardığımız bilgi, belge ve mağdur tanıklarıyla eski rejimin kırılma noktası sayılabilecek bu karanlık sürece yeniden ışık tutuyoruz.
Refahyol hükümetini medyanın desteğiyle düşüren 28 Şubat darbecilerinin dönemin başbakanı Necmettin Erbakan'ı tutuklamak için de iki kez harekete geçti. Polis ve jandarmayla Erbakan'ın evi kuşatıldı. 28 Şubat döneminde Refah Partisi'nden Trabzon milletvekili olan, sonrasında Fazilet, Saadet ve HAS Parti'de siyaset yapan, şu an Cumhurbaşkanlığı başdanışmanı Şeref Malkoç Erbakan'ı tutuklama girişimlerini son anda engellediklerini söyledi. Refah Partisi kapatılıp Erbakan'ın milletvekilliği düşürüldükten sonra bir gün kendisini aradığını aktaran Malkoç, o günü şöyle anlattı:
HİKMET SAMİ TÜRK YARDIM ETTİ
Savcı ile bu işi çözemeyeceğini anlayan Malkoç, savcıya "Bugünler gelir geçer, keser döner sap döner bir gün hesap döner. Gün gelir Erbakan Hoca'nın talebelerinden biri Adalet Bakanı olur ve bu yaptığın hukuksuzluğun haksızlığın hesabını senden sorar" diyerek telefonu kapattığını belirtti. Sabahın erken saatinde Adalet Bakanlığı'na gittiğini ve dönemin bakanı Hikmet Sami Türk gelmediği için onu evinden buldurarak ağzına geleni söylediğini kaydeden Malkoç o günü ise şöyle anlatıyor:
ÇEVİK BİR, TALİMAT VERDİ
'YARGIYA ASKER BASKI YAPTI'
28 ŞUBAT 'IN YARGIYLA YAPILANI 17-25 ARALIK
DEVLET ADAMLIĞI ÇİZGİSİNİ TERK ETMEDİ
Necmettin Erbakan başbakanlığı döneminde 28 Şubat cuntasının bütün zulmüne rağmen, devlet adamlığı çizgisini hiç terk etmedi. Askerlerin ve onları destekleyen bir kısım medyanın hakaretamiz söz ve yayınlarına rağmen, ülkenin birliği için çalıştı. O dönem yapılanlara karşı "Kimse tahriklere kapılmasın" demişti.
'POSTMODERN DARBE VE HIRSIZLIK DÜZENİYDİ'
28 ŞUBAT'IN MAĞDURU MAHKÛMLAR HÂLÂ CEZAEVİNDE
28 Şubat darbesinin yaraları sarılmaya çalışılsa da 20 yıldır cezaevinde tutuklu bulunan mahkumlar var. Cihat Özbolat, Ethem Köylü ve İsmail Uysal 20 yıldır cezaevinde. 28 Şubatçıların en kudretli zamanlarında Orgeneral Hüseyin Kıvrıkoğlu'nun dönemin Devlet Güvenlik Mahkemesi'ne arka kapıdan yaptığı ve medyaya da yansıyan ziyaretten sonra, bir önceki duruşmada aynı dosyadan tutuklu sanıklara tahliye veren mahkeme heyeti, Ethem Köylü ve İsmail Uysal'a müebbet ceza vermişti. Ondan sonra bütün mahkeme heyetleri, önüne getirilen bütün "İBDA-C Davası" dosyalarını, inceleme zahmetine bile katlanmadan müebbet cezalar vererek işi otomatiğe bağlamıştı. Mağdur olan ve halen cezaevinde bulunan diğer isimle r de şunlar: İlhan Doğan, Levent Dülger, Emrullah Arslan, Recep Kumru, Cemil Şahin, Turan Bartın, Zeynel Abidin Danalıoğlu, Ali Acar.
Anadolu Ajansı , 28 Şubat 'ı onlara sordu
28 Şubat sürecinde demokrasiye yapılan balans ayarı, edebiyata ve edebiyatçıya da yapılmış bir balans ayarı. Tanklar sadece caddelerde yürümedi, edebiyatçıların da üzerinden geçti, kitapların da, kültür ortamının da. Bugün hala o görüntüleri gördüğümüzde yüreğimiz sızlıyor, vicdanımız kanıyor. O başörtülü kızlar uzaydan gelmemişlerdi. 28 Şubatçıların elinde, intihar eden şairler Nazir Akalın ve Hüseyin Alacatlı'nın kanı var.
Türkiye'nin her alanda geri kalmasını engelleyenlerden, milletin geleceğini ipotek altına alanlardan, yeniden büyük Türkiye'nin önünü kesenlerden hesap sorulmadı. 28 Şubat darbesi, küresel güçlerin ve yerli kuklalarının ortaklaşa yaptığı bir darbedir. 28 Şubat darbesini gerçekleştiren, katkı veren asker ve sivil bürokratlardan hesap sorulmalı. Bu sürece doğrudan ve dolaylı destek veren medya ve sözde sivil toplum kuruluşları millet huzurunda hesap vermeli.
28 Şubat darbe yargılaması maalesef çerçevesi daraltılmaya, içi boşaltılmaya çalışılan bir süreç haline getirilmeye çalışılıyor. 28 Şubat'ta insanların din ve güvenlik duyguları manipüle edildi. Mizansenler yapıldı. Algı yönetimine figür olacak kişiler ortaya çıkarıldı. Onlar üzerinden toplumsal gelişime ket vuruldu.
SABAH GAZETESİ