Kurtulmuş: Türkiye'de terör bütünüyle sona erecek

Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Numan Kurtulmuş, "Sokak sokak, mahalle mahalle artık bu bölgeleri biliyoruz. Nerede, hangi ilave tedbirlere ihtiyaç varsa bunları İçişleri Bakanlığımız alacaktır. Ümit ediyoruz ki bu bütün tedbirlerin sonucunda en kısa zamanda terör bütünüyle sona erecek. Türkiye'de terör örgütü, bu faaliyetlerini yapamaz hale gelecektir" dedi.

Kurtulmuş, Çankaya Köşkü'nde, Bakanlar Kurulu toplantısı devam ederken basın mensuplarına açıklamalarda bulundu, soruları yanıtladı.
Kurtulmuş, bölgedeki bazı belediyelerde, teröre destek verildiği iddiasıyla soruşturma başlatılıp başlatılmadığına ilişkin soru üzerine, devam eden bir sürecin bulunduğunu, haklarında soruşturma açılan belediye başkanları ve belediye meclis üyelerinin olduğunu aktardı. Kurtulmuş, bu konuda zaman zaman İçişleri Bakanlığının açıklamalar yaptığını belirtti.
Terör operasyonları için özel hareket polisi sayısının artırılması ve yüksek güvenlikli polis merkezi noktalarının kurulmasına yönelik hükümetin bir çalışmasının olup olmadığı yönündeki soruya Kurtulmuş, şu anda emniyet görevlileri, özel harekat polisleri, jandarma özel harekat ve Türk Silahlı Kuvvetlerinin diğer unsurlarının bir koordinasyon içerisinde çok kapsamlı bir harekat sürdürdüğünü, bu harekatta da başarılı sonuçlar alındığının görüldüğü cevabını verdi.
"SOKAK SOKAK, MAHALLE MAHALLE ARTIK BU BÖLGELERİ BİLİYORUZ"
Silopi'de fevkalade önemli, başarılı bir sonuç alındığını ve bugün itibarıyla Silopi'de terör unsurlarının çok büyük bir kısmının temizlendiğini bildiren Kurtulmuş, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bu çerçevede öncelikli olarak etkin bir terörle mücadele, tabii ki ciddi bir koordinasyonu gerektiriyor, ciddi bir şekilde bu anlamda yeterli sayıda emniyet kuvvetine sahip olmanızı gerektiriyor, bir takım alet ve ekipmanı gerektiriyor. Öncelikli olarak burada temizlenen yerlerde polis merkezlerinin kurulması, özel harekatçı polislerin buralarda konuşlandırılması, İçişleri Bakanlığımızın üzerinde çalıştığı bir konudur. Sokak sokak, mahalle mahalle artık bu bölgeleri biliyoruz. Orada nerede, hangi ilave tedbirlere ihtiyaç varsa bunları İçişleri Bakanlığımız alacaktır. Ümit ediyoruz ki bu bütün tedbirlerin sonucunda en kısa zamanda terör bütünüyle sona erecek. Türkiye'de terör örgütü, bu faaliyetlerini yapamaz hale gelecektir. Sonuçta biz bu durumun arızi bir durum olduğunu düşünüyoruz. Türkiye 38 yıldır terörle mücadele ediyor ama terörle mücadelede bu kadar yoğun bir dönem, bu geçmiş dönemde çok az yaşanmıştır. Bu dönemin arızi olmasını ve sonuçta bu memleketin her yerinde bütün insanlarmızın hak ve özgürlükleri korunmuş birinci sınıf yurttaşlar olarak Türkiye'nin her yerinde barış ve esenliğin olmasını, huzur ve sükunun olmasını isteriz.
Bizim için Edirne ne kadar önemli ise Şırnak da o kadar önemlidir. Trabzon, İstanbul ne kadar önemli ise Diyarbakır da o kadar önemlidir. Asıl olan bu terörle mücadelede, terör örgütlerini artık hareket edemez hale getirmektir. Ama bu bölgede yaşayan yurttaşlarımızın, sivil vatandaşlarımızın da kılına zarar gelmeden bütün hak ve özgürlüklerini koruyarak ve hatta geliştirerek, özgür ve eşit yurttaşlar olmasını sağlayacak kararlılıkla yolumuza devam etmektir."
"İNŞALLAH BU ARIZİ DURUMU EN KISA ZAMANDA BİTİRİRİZ, TERÖR SONA ERER"
"Terörle mücadele başka bir konudur, terörle mücadele yaparken de, 'Nasıl olsa terörle mücadele yapıyoruz' diye insan hak ve onurundan vazgeçilebileceğini zannetmekse bambaşka bir konudur" diyen Kurtulmuş, "Biz asla, insan hak ve özgürlüklerinden vazgeçmeden, bölgede yaşayan kardeşlerimizin her birisinin, değerli insanlar, özgür ve eşit bireyler olduğunu unutmadan, yeni Türkiye'nin inşası konusunda Doğu ve Güneydoğu Anadolu'daki halkımızın da bu sürece nasıl katkısı olacak onun üzerinde çalışırız. İnşallah bu arızi durumu en kısa zamanda bitiririz, terör sona erer ve hep beraber el ele, gönül gönüle, halaylar çekerek, türküler söyleyerek, yeni Türkiye istikametinde yolumuza devam ederiz. Bunu da inşallah bir parantez olarak görürüz. 'Şu tarihler arasında terör vardı, milletimizin önüne çukurları kazdılar, önünü kesmeye çalıştılar, biz bunların hepsini bertaraf ettik, yolumuza devam ettik ve hep beraber, eşit ve özgür yurttaşlar olarak yeni Türkiye'yi kurduk' deriz" değerlendirmesinde bulundu.
"TÜRKİYE İNSAN HAKLARI VE EŞİTLİK KURUMU KURULACAK"
Toplantıda reform paketlerindeki önemli konuların gündeme alındığını ve yasal düzenlemelere son şeklinin verilmesine yönelik müzakerelerin yapıldığını ifade eden Kurtulmuş, gelecek günlerde bunlarla ilgili Bakanlar Kurulu kararının Meclis'e gönderileceğini söyledi.
Bu konuların arasında Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumunun kurulmasıyla ilgili yasal düzenlemenin bulunduğunu ifade eden Kurtulmuş, şöyle konuştu:
"Türkiye'de İnsan Hakları Kurumu vardı, ayrıca adaletsizlik ve ayrımcılıkla mücadeleyle ilgili başka bir kurum vardı. Bunların birleştirilerek yeni bir kurul haline getirilmesiyle ilgili çok detaylı bir çalışma. Reformla ilgili bakanlıklar arasındaki detaylı bir çalışma yapılarak bugün son şekli verilmiş oldu. İnsan hakları ihlallerinin önlenmesi bu kurulun amaçlarından birisi. Bir diğer amacı ayrımcılıkla mücadele edilmesi, ayrımcılığın önlenmesi ve ayrımcılığın sonuçlarının giderilmesi. Önlemeye çalıştığı üçüncü temel alan ise işkencenin önlenmesi. AK Parti hükümetleri kuruluşundan bu yana, 'işkenceye sıfır tolerans' politikasıyla Türkiye'de insan hakları ihlallerinin mümkün olduğunca azaltılabilmesi için fevkalade hızlı bir perspektifle hareket etti."
Kurtulmuş, Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu'nun çalışmalarının mal ve hizmetlere, sosyal hizmetlere erişim ve istihdam konusunda kamu ve özel sektörde karşılaşılabilecek olası insan hakları ihlalleri ve ayrımcılığa karşı düzenleyici bir kurul olarak çalışacağını dile getirerek, "Bu kurul, bir düzenleyici kuruldur. Yoksa bu kurulun amacı yasamaya, yürütmeye, yargıya müdahale ederek onların fonksiyonlarını yerine getirmek değildir. Bir mahkeme değildir, bir üst kurul değildir. Bu çerçevede düzenleyici bir kurul olarak yasama, yürütme ve yargının içinde mümkün olabilecek olan bu alanlardaki ihlallere karşı düzenleyici bir fonksiyon icra edecektir, yoksa ikame edici bir rolü yoktur" ifadelerini kullandı.
Bu kurumun oluşturulmasına yönelik AB müktesebatından istifade edildiğini belirten Kurtulmuş, şunları kaydetti:
"AB'nin vize muafiyeti kapsamında Türkiye'den istediği gelişmelerden birisidir ama şunu çok açıkça ifade etmek istiyorum ki Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu mahiyetinde bütüne sahip olan ve bütüncül bir bakış açısıyla hareket eden, bu anlamda insan hakları ihlalleri ve ayrımcılık konularını gündeme getiren bir kurula Türkiye'nin ihtiyacı var. Bu kurulun Türkiye'nin ihtiyaçları çerçevesinde olgunlaştırılması ve inşallah Türkiye'nin bundan sonraki siyasi ve hukuki reformlar alanındaki önemli kurumlarından birisi olmasını inşallah temin edeceğiz. Türkiye için hayırlı, uğurlu olmasını temenni ediyorum."
Toplantıda ele alınan konular arasında Ar-Ge reform paketinin de bulunduğunu ifade eden Kurtulmuş, 64. Hükümet'in ekonomide çok önemli bir faz değişikliğine gittiğini belirtti.
Ekonomide sadece makro dengeler ve makro ihtiyati tedbirlerle yol alınması ve Türkiye'nin nitelikli büyümeyi sağlamasının mümkün olmadığına dikkati çeken Kurtulmuş, "Bunun için Türkiye hem nitelikli büyümeyi sağlamak hem nitelikli büyümeyi sürdürmek hem de Türkiye'nin olası bir orta gelir tuzağına düşme riskini ortadan kaldırmak için gerçekten Ar-Ge'de çok önemli, devrim niteliğinde adımlar atmaya ihtiyacı vardır" diye konuştu.
Kurtulmuş, bu kapsamda Türkiye'nin Ar-Ge alanında 2002'den 2014'e kadar çok önemli gelişmeler kaydettiğini belirterek, "Ne yazık ki sonuç yeterli değildir. 2002'de Türkiye'nin gayri safi yurtiçi hasılasının sadece yüzde 0,53'ü Ar-Ge'ye giderken, bu rakam 2014 itibarıyla yüzde 1,03'e çıkmıştır. Evet, yükseliş yüzde 100'den fazladır ama Türkiye için yeterli değildir. 2023 hedefimiz için Türkiye'nin Ar-Ge'ye ayırmış olduğu gayri safi yurtiçi hasıla içerisindeki payının yüzde 3 seviyesine çıkmasıdır" dedi.
Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, Türkiye'de 2002 yılında Ar-Ge'nin sadece yüzde15'i özel sektörce karşılanırken 2014 yılında yüzde 44,8'e gelindiğini, 2014 yılı itibarıyla Ar-Ge faaliyetlerinin yarısını kamu kurum ve kuruluşları geri kalan yarısını da özel sektörün yaptığını, 2023 yılındaysa özel sektörün Ar-Ge payının yüzde 67'ye çıkmasının hedeflendiğini söyledi.
Bu amaçla çalışmaların yoğunlaştırıldığını, nitelikli Ar-Ge elemanı sayısının artırılması ve bu elemanların kalitelerinin yükseltilmesi için çok önemli bir teşvik programı gündeme getirildiğini vurgulayan Kurtulmuş, sözlerine şöyle devam etti:
"Yine bu çerçevede 2002 yılında yaklaşık 28 bin 900 kişi Ar-Ge'de tam zamanlı olarak çalışırken, 2014 yılı itibarıyla bu rakam 115 bin seviyelerini çıkmıştır. Hedefimiz, 2023'te bu rakam 300 bin nitelikli personel seviyesine çıksın. Bunların olabilmesi için detaylı bir çalışma gündeme getirildi. Beş öncelikli dönüşüm programı ve eylem planıyla Ar-Ge'de tasarım faaliyetlerinin güçlendirilmesi, ürün bazında teşviklerin ortaya konması, Ar-Ge merkezlerinin desteklenmesi, sipariş veren ve alanlara muafiyetlerin getirilmesi, Ar-Ge personelinin nitelik ve istihdamının artırılmasına ilişkin çok önemli uygulamalar inşallah ekonomik reform adımlarımızın birisi olarak gündeme gelecek ve Bakanlar Kurulu tarafından da takip edilecek.
Bu iki alanda, Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu, bir diğeri ise Ar-Ge Reform Programı... Birisi siyasi ve hukuki alanda bir diğeri ise ekonomi alanında çok önemli iki reformu Bakanlar Kurulu gündemine almış, kararlaştırmış. Bunlarla ilgili yasal düzenlemeler önümüzdeki günlerde inşallah Meclis'e sevk edilecek."
SURİYELİLERİN ÇALIŞMA İZNİ
Kurtulmuş, Bakanlar Kurulu'ndan ele alınan diğer önemli bir konunun ise Türkiye'de bulunan Suriyelilerin çalışma izniyle ilgili düzenlemeler olduğunu dile getirdi.
Suriye'de iç savaşın başladığı 2011 yılından bu yana yaklaşık 2 milyon 411 bin Suriyeli'nin Türkiye'ye geldiğini anımsatan Kurtulmuş, 2014'te Suriyelilerin geçici korunma altına alınmasıyla ilgi yasal düzenlemelerin yapıldığını ve 7 bin 351 kişiye çalışma izni verildiğini vurguladı.
Türkiye'ye sığınan Suriyelilere çalışma izni verilmesi için Çalışma ve Sosyal Güvenli Bakanlığının son derece detaylı ve önemli bir çalışma yaptığına dikkati çeken Kurtulmuş, "Türkiye'nin hassasiyetlerini de dikkate alan bir çalışma bugün Bakanlar Kurulu'nun bilgisine sunuldu. Bununla ilgili yasal düzenleme de Bakanlar Kurulu yönetmeliği olarak önümüzdeki günlerde yayınlanacak. Bu konu hassas olduğu için istismar edilmemesini de istirham ederek birkaç konunun altını çizmek istiyorum. Suriyeli mültecilerin varlığı aslında bizin milletimizin misafirperverliğinin ve ensar ruhunun çok canlı uygulamalarından birisidir. Mülteciler konusunda birkaç yüz bin mülteciyle karşılaştığı zaman ne yapacağını bilemeyen bizden çok daha zengin ülkelerin aksine Türkiye, bugüne kadar bu konuda müşfik bir ev sahibi, dost ve kardeş bir komşu görevini yerine getirmiştir" değerlendirmesinde bulundu.
Kurtulmuş, Suriyeliler konusunda gösterilen hassasiyet nedeniyle vatandaşlara teşekkür ederek şunları kaydetti:
"Bu süre içinde Suriyelilerin çalışma hayatında istismar edilenler, kayıt dışı ve çok kötü şartlarda çalıştırılanlar gibi.. Çok farklı şikayetler olduğunu görüyoruz. Suriyelilere verilen çalışma izni, Türk vatandaşlarının istihdamlarını kısıtlayacak bir alan değildir. Geçici koruma sağlanan yabancılar, geçici kimlik belgesi düzenleme tarihinden 6 ay sonra çalışma izni için başvurabilecekler. Bu insanlar, İçişleri Bakanlığı tarafından kendilerine kimlik belgesi verilen, ikamet ettikleri illerde ancak çalışma hakkına sahip olacaklar. Suriyeli mülteci kardeşlerimizin çalışmalarını kısıtlayan bir başka alan ise çalıştıkları iş yerindeki toplam çalışan sayısının yüzde 10'unu geçemeyecekler.
Ancak buna bir istisna getiriliyor. Başvuru tarihi itibarıyla geriye dönük olarak 4 haftalık sürede açık bulunan işlerin kapatılmadığı iş yerlerinde yüzde 10 kotasının dışına çıkmak mümkün olacak. Ayrıca geçici tarım işçisi olarak çalışan ya da tarım ve hayvancılık işleriyle uğraşan ya da uğraşacak olan Suriyeli mülteciler için bu kota uygulaması dışında valiliklerin izni alınacak, bu çerçevede çalışmaları sağlanacak. Valilikler isterse bu kotaları illerin ihtiyaçlarına göre esnetebilecekler.
Önemli gördüğümüz alanlardan biri de burada bulunan Suriyeli sağlık personeli ve eğitim alanında çalışmaları muhtemel olan Suriyeli eğitimciler için sadece Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ya da valilikler kanalıyla verilecek izinler değil aynı zamanda Sağlık Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı ve Yüksek Öğrenim Kurumu'nun da bu konudaki olurlarına başvurulacak. Yapılan düzenlemeyle hem istihdamın kayıt altına alınacak hem de Türkiye'de bulunan nitelikli Suriyelilerin hayatlarının koordinasyonun sağlanacak. Bu bakımdan uzun zamandır konuşulan bu çalışma izninin faydalı olacağı kanaatindeyiz."
Kurtulmuş, çalışma izni alan Suriyeli sığınmacıların Çalışma ve Sosyal Güvenlik mevzuatı bakımından Türk vatandaşlarının sahip olduğu yükümlülüklere tabi olacaklarını sözlerine ekledi.
"HALK HDP'YE TERÖRİSTLERE YARDIM ETSİN DİYE OY VERMEDİ"
"HDP'li belediyelerin kaynaklarını terör örgütüne aktarmalarına ilişkin somut bir adım atılacak mı?" sorusu üzerine Kurtulmuş, Türkiye'nin demokrasiyle yönetilen bir ülke olduğunu, HDP başta olmak üzere bütün siyasi partilerin ve mensuplarının bunun imkan ve nimetlerinden istifade ettiğini söyledi.
Halkın belediye başkanlarına, "hendek kazsınlar, hendek kazanlara bir takım araçlarla imkan sağlasınlar, bombaların, silahların taşınmasına yardımcı olsunlar, militanlara ön açsınlar" diye oy vermediğini belirten Kurtulmuş, halkın oylarını, 'kendilerine iyi hizmet edilsin, belediye, şehircilik hizmetleri getirilsin' diye verdiğini ifade etti.
Çukur siyasetine destek olan belediye başkanlarının, seçilmiş insanların, yerel yöneticilerin, kendi şehirlerinin, bölgelerinin gelişmesine katkıda bulunmadığını kaydeden Kurtulmuş, bunların, kendi seçmenlerinin isteklerini yerine getirmek yerine tam tersini yaptıklarını dile getirdi.
Bu bölgedeki seçilmişlerin öncelikli sorumluluklarının, kendilerine oy vermiş seçmenlere olduğuna işaret eden Kurtulmuş, "Hiçbir demokrasi, seçilmiş insanlara bu imkanları kullanarak, devletin ve ülkenin bölünmesini sağlayacak hareket alanı bırakmaz. Hiçbir demokrasi, kendisini ortadan kaldıracak olan insanlara ya da bu niyet içerisinde olanlara, destek olanlara 'Siz nasıl bunu yapıyorsunuz' diye sormadan edemez" diye konuştu.
"ÖĞRENCİLER VE VELİLER MÜSTERİH OLSUN"
"Bölgedeki bazı ilçelerde öğrenciler eğitimine devam edemiyor. Bunla ilgili çalışmada son durum nedir" sorusuna Kurtulmuş, "Milli Eğitim Bakanlığımız çok hassas bir şekilde bu çalışmaları gün gün, saat saat takip ediyor. Şundan herkesin bir kere daha emin olmasını istiyoruz, yöntemi, şekli nasıl olur onu önümüzdeki günlerde Milli Eğitim Bakanlığı netleştirecek ama Türkiye'de yasal olarak öğrencilerimiz görmek zorunda oldukları bütün müfredatı, bir yıl içerisinde belli çalışma gününü kapsayan eğitim gününde mutlaka alacaklar, en iyi kalitede alacaklar, hiç bundan tereddüdümüz olmasın" yanıtını verdi.
TEOG ve benzeri sınavlara girenlerin sınavlarıyla ilgili hiçbir aksamanın olmayacağını ifade eden Kurtulmuş, öğrencilerin mağdur olmaması, eğitimlerini alması için çalışmaların düzenleneceğini kaydetti.
Kurtulmuş, bütün öğrencilerin, velilerin müsterih olmalarını isteyerek, bu konuda hiçbir eksikliğin yaşanmayacağının altını çizdi.
"TÜRKİYE HERKESE YARDIM ELİ UZATTI"
"Suriyelilerin çalıştırılmasıyla ilgili, yaş, cinsiyet, sektörel bazda kısıtlamalar olacak mı?" sorusu üzerine de Kurtulmuş, "Çalışma Bakanlığının ortaya koyduğu bir takım verilerle, Göç İdaresi Başkanlığı'nın hazırlamış olduğu verilerle, Suriyelilerin yaş, cinsiyet, meslek gruplarıyla ilgili bütün bilgiler elimizde. Şu anda öngörülen bu çalışma müsaadeleri kapsamında herhangi bir kısıtlama mevzubahis değildir. İhtiyaç duyulan alanlarda tabii ki daha fazla istihdam edilecekleri açıktır" dedi.
Buradaki temel koşulun, Suriyelilerin çalıştıkları iş yerinde, Türk vatandaşlarının yüzde 10'unu geçemeyeceği olduğuna işaret eden Kurtulmuş, tarımsal işçilerle ilgili düzenlemede ise valiliklerin etkili olacağını tekrarladı.
Baştan kategorik bir kısıtlama, ayrım içinde olmadıklarını dile getiren Kurtulmuş, Türkiye'nin Suriyeli sığınmacılar konusunda en fazla yükü alan ülke olduğunu, bugün itibarıyla yaklaşık 8 milyar doların Suriyeliler için harcandığını hatırlattı.
Türkiye'nin bunu yaparken "of" demediğini, milletin tereddüt göstermediğini ifade eden Kurtulmuş, Türkiye'nin kim gelirse, mezhebine, mesleğine, cinsiyetine, okur yazar olup olmadığına bakmadan herkese yardım eli uzattığını anlattı.
"SURİYELİLER MENDİL SATANDAN İBARET DEĞİL"
"Öyle ülkeler oldu ki gelip buralarda 'beyin avcılığı' dediğimiz, Suriye'nin üst düzey, okumuş insanlarını alıp, onları kendi ülkelerine çok rahatlıkla alabildiler" diyen Kurtulmuş, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Öyle görünüyor ki bu 2 milyon 400 bin Suriyeli yeni Suriye kurulana kadar, yeni Suriye'nin kurulması için savaşın bitirilip, barış sürecinin başlayacağı sürece kadar, büyük oranda bu insanlar buradalar. Bu insanların içerisinde, biz istiyoruz ki burada bulunan Suriyeliler hem yeni Suriye'nin kurulmasında Türkiye'ye muzahir olan unsurlar olacak, memleketlerine döndüklerinde orada gerçekten Türkiye dostu olarak hayatlarını devam ettirsinler hem de burada bulunan Suriyelilerin Türkiye'nin iş dünyasına, iş hayatına katılmalarına, katkı sağlamalarına müsade edelim. Aralarında çok iyi dereceleri, diplomaları olan, mali imkanları olup, bununla ilgili iş kurmak isteyenler..."
Suriyelilerin, sokaklarda kırmızı ışıklarda mendil satan ya da cam yıkayan çocuklardan ibaret olmadığını belirten Kurtulmuş, "Çok sayıda iyi eğitim almış Suriyeli de burada var, iyi iş gücü sahibi olan, meslek erbabı olan insanlar da var. Bunların da ekonomik sistemin içine katılması, onların da bu sistemin içerisinde üretken unsurlar hale gelmesi Türkiye ekonomisine de bir katkı sağlayacaktır" diye konuştu.
"VATANDAŞLAR HAKSIZ REKABETLE KARŞILAŞMAYACAK"
Bütün bu faaliyetleri yaparken zihinlerinde, "Yeni Suriye'nin kurulmasında bu insanlardan nasıl istifade ederiz"in olduğunu dile getiren Kurtulmuş, Suriyelilere kamplarda eğitim faaliyetleri verdiklerini, meslek edindirme kurslarında meslek sahibi olmalarına yardımcı olduklarını, hatta kendi aralarında muhtarlarını seçmelerini sağlayarak, "bir demokrasi örneği içinde nasıl yaşanır"ın tecrübelerini yaşamalarını temin ettiklerini söyledi.
Bu anlamda Türkiye'de bulunan eğitim çağındaki Suriyelilerin yüzde 50'sinden fazlasının eğitim sistemi içerisine alınmasını sağladıklarını anlatan Kurtulmuş, "Önümüzdeki yıldan itibaren buradaki Suriyeli çocukların tamamının eğitim sistemi içerisinde yer almasını sağlayacağız. Bütün bunları yaptık, bütün bunların daha iyisini de inşallah yapma imkanı olur" dedi.
Türkiye'de bulunan Suriyelilerin bir takım yardımlarla, desteklerle değil, kendi alın terleriyle, Türkiye'nin ekonomik kalkınmasına da katkıda bulunacaklarına işaret eden Kurtulmuş, Türkiye'deki vatandaşların, asla haksız bir rekabetle karşılaşmayacağına vurgu yaptı.
Kurtulmuş, Suriyelilerin, hem Türkiye ekonomisine katkı sağlanması hem de bundan sonraki süreçte yeni Suriye'nin kurulmasında dost olarak orada bulunmalarının Türkiye için büyük bir kazanç olacağını sözlerine ekledi.

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.