Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan düşürülen 'uçak' açıklaması

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Bayırbucak Türkmenlerinin olduğu bölge DAİŞ terör örgütünün olduğu bölge değildir. Kimse kimseyi kandırmasın. Orada sadece Bayırbucak Türkmenleri vardır, soydaşlarımız vardır, akrabalarımız vardır ve 'DAİŞ terör örgütünü vuruyoruz' diyerek orada Bayırbucak Türkmenleri vurulmaktadır" dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 24 Kasım Öğretmenler Günü dolayısıyla Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde öğretmenlere resepsiyon verdi. Resepsiyonda konuşan Erdoğan, gündeme dair değerlendirmelerde bulundu.
"Bayırbucak Türkmenlerinin olduğu bölge DAİŞ terör örgütünün olduğu bölge değildir, kimse kimseyi kandırmasın. Orada sadece Bayırbucak Türkmenleri vardır, soydaşlarımız vardır, akrabalarımız vardır" diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "DAİŞ terör örgütünü vuruyoruz" diyenlerin o bölgede Bayırbucak Türkmenlerini vurduğunu söyledi.
Erdoğan, Bayırbucak Türkmenlerinin sadece topraklarını savunmanın gayreti içinde olduğunu, ailelerini kamplara gönderenlerin orada direnişe devam ettiğini belirterek, şöyle devam etti:
"Bayırbucak Türkmenleri ülkemizde olan yakın akrabalık ilişkileri sebebiyle tıpkı Halep'teki, Humus'taki, Şam'daki, Golan'daki Türkmenler gibi bizim için ayrı bir öneme sahiptir. Esed rejimi ve onu destekleyen ülkelerin Bayırbucak Türkmenlerini hedef alan saldırılarının gerisindeki amacını gayet iyi biliyoruz. DAİŞ'in hemen hiçbir varlığının olmadığı bu bölgedeki saldırılar doğrudan Esed rejimini ayakta tutma amacına yöneliktir. Türkiye, Cerablus'tan başlayıp Akdeniz'e kadar uzanan hattı tüm terör örgütlerinden arındırmak kararındadır. Türkiye olarak bu bölgede yaşayan kardeşlerimize eskiden beri her türlü desteği veriyoruz, vereceğiz.
17-25 Aralık darbe girişiminden hemen sonra yaşanan o meşhur MİT tırları ihanetini biliyorsunuz değil mi? Hala utanmadan, sıkılmadan bunları gazetelerine başlık yapanlar var. İşte o tırlar bu bizim Bayırbucak Türkmenlerine yardım götüren tırlardı. Bazıları diyor ki 'Başbakan Erdoğan diyordu ki onların içinde silah yok'. Varsa ne olacak, yoksa ne olacak? Ne diyoruz biz, 'oraya insani yardım götürüyoruz'. Kim onlar? Mağdur, mazlum bizim Bayırbucak Türkmen kardeşlerimiz, biz bunu yaptık."
- "Kardeşlerimize destek olabilmek için her türlü imkanı seferber ediyoruz"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye, hükümet ve şahsı aleyhine algı oluşturabilmek adına Bayırbucak Türkmenlerine yapılan yardımları sabote edenleri milletin asla affetmeyeceğine inandığını dile getirerek, "Bugün de bölgede gerçekten çok zor şartlar altında mücadele veren kardeşlerimize destek olabilmek için hem ülkemiz tarafında hem de sınırın diğer tarafından her türlü imkanı seferber ediyoruz" dedi.
Türkiye'nin "Çok yakında Cerablus-Akdeniz hattındaki insani güvenlik bölgesi uygulamasını müttefik ülkelerle birlikte hayata geçireceğini" belirten Erdoğan, bu uygulamayla bir yandan bölgede yeni insani dramlar ortaya çıkmasına engel olurken diğer yandan da kendi vatanlarında hayatlarını sürdürmek isteyen o muhacirlere imkan sağlamayı hedeflediklerini anlattı. Erdoğan, "Türkiye'nin bu çabasına destek vermeyen veya engel çıkarmaya çalışan herkes, Suriye'de hayatını kaybeden 380 bin masuma eklenecek her yeni canın sorumluluğuna ortak olacaktır" diye konuştu.
"Bizim Suriye halkının güvenli ve istikrarlı bir geleceğe kavuşmasından başka bir gayemiz yoktur" ifadesini kullanan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Kendi güvenliğimizin de bundan geçtiğini biliyoruz. Aynı şekilde Avrupa'nın mülteci ve terörizm kıskacından kurtulabilmesinin yolu da Suriye'nin istikrara kavuşmasından geçiyor. İnşallah Suriyeli kardeşlerimiz için aydınlık günler yakındır. Türkmen kardeşlerimize mücadelelerinde başarılar diliyorum, duamız ve desteğimiz sonuna kadar onların yanında olacaktır" değerlendirmesinde bulundu.

Resepsiyonda yaptığı konuşmada Öğretmenler Günü'nün tüm öğretmenlere ve millete hayırlı olmasını dileyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bu anlamlı gün vesilesiyle tüm öğretmenlerimize şahsım ve milletim adına şükranlarımı, minnetlerimi sunuyorum. Görevi başında şehit olanlar ile afetlerde, kazalarda kaybettiklerimiz başta olmak üzere ebediyete irtihal etmiş tüm öğretmenlerimizi rahmetle yadediyorum. Görevlerini hakkıyla yerine getirmiş, ülkesine ve milletine hayırlı nesiller yetiştirmiş, bugün emekliliğini yaşayan öğretmenlerimize de hayırlı, sağlıklı, mutlu, uzun ömürler diliyorum" dedi.
Misafirler arasında kendisi üzerinde emeği ve hakkı olan öğretmenlerin de bulunduğunu belirten Erdoğan, hürmet ve şükranlarını sundu.
Resepsiyonda Milli Eğitim Bakanlığı ve özel okullar bünyesinde görev yapan öğretmenlerin yanı sıra Türkiye'de bulunan Suriyeliler'in barındığı AFAD kamplarında, Yunus Emre Enstitüsü bünyesinde, polis ve askeri okullarda görevli öğretmenlerin de bulunduğunu anımsatan Erdoğan, tüm öğretmenleri hizmetleri için tebrik etti.
"Geçtiğimiz 200 yılda her alanda olduğu gibi eğitim öğretim alanında da sancılı bir süreç yaşadığımız bir gerçektir" ifadesini kullanan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bu sancı cumhuriyet döneminde de devam etti. 'Dilde sadeleştirme' adı altında pek çok mefhumun içi boşaltılmış, tarihimizle kültürümüzle medeniyetimizle olan bağı kopartılmıştır. Biliyorsunuz eskiden öğretmen yoktu, muallim vardı. Muallim, yani ilim tedris eden, eğitim ve öğretimi birlikte yürüten kişi. Öğrenciye de talebe denirdi, talebe yani ilme talip, eğitimi ve öğretimi birlikte alan kişi. Esasen muallimliğin de talebeliğin de sınırı yoktur. Bu ilanihaye devam eden bir süreçtir. Ülkemizde uzun süredir eğitim ve öğretim sadece öğretim olarak mevcut bilgi birikimini nesilden nesile aktarma olan talim şeklinde anlaşılmış, sistem buna göre kurulmuştur. Halbuki, iyiyi ve kötüyü ayırt ederek, kişiyi iyiye sevk etme olan terbiye manasına gelen eğitimle öğretim madalyonun iki yüzü gibi bir bütündür. Günümüzde öğretmen öğrenci ilişkisi neredeyse ders anlatma, not verme, sınava hazırlama hususlarıyla sınırlanmıştır. Muallim-talebe ilişkisi ise talimi, terbiyeyi ve edebi birlikte kapsayan boyutuyla bizatihi hayata dairdir, hayatın tüm alanlarına hitap eder."
- "Zarf var ama mazrufta sıkıntımız var"
Geçtiğimiz 13 yılda her alanda tarihi başarılara imza attıklarını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi:
"Şahsen eğitim ve kültürde nitelik olarak arzu ettiğimiz, ihtiyaç duyduğumuz ilerlemeyi kaydedemediğimize inanıyorum. Evet, eğitimin alt yapısını güçlendirmek için çok önemli yatırımları, çok önemli projeleri hayata geçirdik. Fiziki mekanlar noktasında geçmişle mukayese edilemeyecek fiziki imkanlara kavuştuk fakat 'muallim noktasında bunu yakalayabildik mi' dersek, buna 'evet' diyemem. Zarf var ama mazrufta sıkıntımız var. Şimdi bunu da gidermemiz gerekiyor, onun için bu dönemin özellikle müfredat noktasında ve muallim, hocalarımız noktasında ciddi bir inşallah sıçrama dönemi olacağına inanıyorum."
- "Her alanda adeta bir devrim yaptık"
Bütçede en büyük payın eğitime ayrıldığını ve yaklaşık 235 bin yeni derslik yaptıklarını, okullara bir milyon bilgisayar dağıttıklarını, FATİH Projesiyle öğretmen ve öğrencilere 888 bin tablet bilgisayarın dağıtımını tamamladıklarını anlatan Erdoğan, 187 bine yakın sınıfa akıllı tahtanın monte edildiğini söyledi. Erdoğan, "Mevcut 894 bin öğretmenimizin yarıdan fazlasını, 512 bin öğretmeni, son 13 yılda tayin ettik. Eğitimde 4+4+4 sistemini getirerek katsayı gibi adaletsiz uygulamalara son vererek, yasakları kaldırarak geniş bir yelpazede seçmeli dersler getirerek, kitapları ücretsiz vererek her alanda adeta bir devrim yaptık" dedi.
Erdoğan, "Sınıflar inşa ettik, içlerini en güzel şekilde donattık, öğretmen eksiğini gidermeye çalışıyoruz, bakın 'tam giderdik' diyemiyorum, daha açığımız var. Fakat burada çocuklarımıza neleri öğretmemiz, onları nasıl eğitmemiz gerektiği konusuna yeteri kadar yetişemedik. Benzer bir durum kültür alanı için de söz konusudur. Gerek hükümetimizin gerekse Milli Eğitim Bakanlığımızın da aynı tespitler içinde olduğuna inanıyorum" değerledirmesinde bulundu.
Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun bugün yeni hükümete ilişkin teklifini getirdiğini ve müzakereler sonrasında kendisinin de yeni kabineye onay verdiğini söyleyen Erdoğan, "Hayırlı olsun, Rabbim kendilerini muvaffak etsin" dedi.
Erdoğan, "İnşallah tüm diğer çalışmalarımızla birlikte eğitim, öğretim ve kültür alanında da özellikle eğileceğimiz bir dönem olacaktır. Tabii bu konuda öğretmenlerimize, yani muallimlerimize çok büyük görev düşüyor" diye konuştu.
- "Öğretmenlik bir aşk meselesidir"
Öğretmenlerin özlük hakları meselesinin çok önemli olduğunu vurgulayan Erdoğan, şunları kaydetti:
"Geçim derdine düşmüş bir öğretmenin eğitim öğretim işini hakkıyla yapmasını beklemek onlardan çok fazla fedakarlık istemek olur ama şu gerçeği de kabul etmek mecburiyetindeyiz, öğretmenlik sadece ücreti, sadece memuriyet hakları, sadece mesai saatleri için yapılacak bir iş değildir. Öğretmen özellikle eğitim, terbiye işleri bakımından bir rol modeldir ve öğretmenlik bir aşk meselesidir. Oturuşuyla kalkışıyla konuşmasıyla bakışıyla duruşuyla yani hayatıyla öğrencileri için, talebeleri için örnek insandır. Hazreti Ali Radıyallahu anh 'Cebbar olan Allah'ın taksimine razı olduk. Bize ilim verdi, düşmanlarına mal verdi' diyor. Öğretmen hissesine ilim düşen, buna talip olan kişidir. Öğretmenin en büyük zenginliği yetiştirdiği öğrencilerdir, talebeleridir. Onun sermayesi odur."

CUMHURBAŞKANI'NDAN İLK AÇIKLAMA!

Resepsiyonda yaptığı konuşmada, "Bu fakir şu anda hocalarının bir sermayesidir" diyen Erdoğan, Başbakanlık döneminde olduğu gibi cumhurbaşkanlığı döneminde de özellikle öğretmenlerin özlük haklarının iyileştirilmesine yönelik her çabaya destek olduğunu, olmaya da devam edeceğini kaydetti.
- "Öğretmenlerimizin çok daha büyük meseleleri olmalıdır"
Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı'nın da resepsiyonda olduğunu belirten Erdoğan, hükümetin, öğretmenlerin maaş ve diğer özlük hakları konusunda yeni bir çalışma yaptığının müjdesini öğretmenler ve kamuoyuyla paylaştığını hatırlatarak, bu doğrultuda yeni adımların da atılacağına inandığını söyledi.
"Öğretmenlik mesleğinin sorunlarının, 'atanamayan öğretmenler' veya 'maaş' parantezine mahkum edilmesini açıkçası kabul edemiyorum" ifadesini kullanan Erdoğan, "Geleceğimizin teminatı olan çocuklarımızı emanet ettiğimiz öğretmenlerimizin çok daha büyük meseleleri olmalıdır. Öğretimle talimle birlikte eğitimi, talimi, edebi, öğrencilerimize, talebelerimize nasıl verebileceğimizi konuşmalı, tartışmalıyız. Değerler eğitim konusuna daha fazla eğilmeliyiz. Önümüzdeki dönem inşallah bu hususların üzerinde duracak eğitim meselemizin çözüm yollarını hep birlikte geliştireceğiz" diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bir dönem "makbul vatandaş yetiştirme" çabasının bir parçası olarak tedavüle sokulan "makbul öğretmen" ve "makbul öğrenci" anlayışının artık bir kenara bırakılması gerektiğini bildirerek, "İlim ve irfan sahibi öğretmenler, muallimler, öğrenciler, talebeler yetiştirmenin arayışına girmeliyiz" dedi.
- "Hiçbir sapkın ideolojiye kaptıracak tek bir evladımız dahi yoktur"
"Paralel Devlet Yapılanması gibi örgütlerin, bu alan üzerinden, ülkemize ve milletimize yönelik ihanetlerinin tekrarına da izin vermeyeceğimizi özellikle belirmek istiyorum" şeklinde konuşan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Türkiye için en büyük tehlike ve tehdit nesillerin çalınmasıdır. Bizim hiçbir örgüte, hiçbir şebekeye, hiçbir sapkın ideolojiye kaptıracak tek bir evladımız dahi yoktur. Hangi isim altında olursa olsun, hangi iddia ile ortaya çıkarsa çıksın, genç dimağları iğfal etmeyi hedefleyen her girişimle mücadele edeceğiz. Kendi devletine, kendi milletine, kendi tarihine, kendi kültürüne, kendi medeniyetine yabancılaştırılmış hatta düşman kesilmiş nesiller, özellikle böyle bir facianın tekrarına tahammülümüz asla yoktur. Buna fırsat tanımayacak bir sistemi hep birlikte inşa edeceğiz. Bana göre Türkiye'nin en büyük ve en çok ihtiyaç duyduğu 2023 hedefi işte budur."
"Bölgemizde yaşanan istikrarsızlık beraberinde getirdiği insani dramlarla ve güvenlik sorunlarıyla derinleşerek sürüyor" ifadesini kullanan Erdoğan, "Türkiye'nin 5 yıla yakın bir zamandır yaşadığı, bölgedeki istikrarsızlık kaynaklı göç ve terör sorunlarıyla Avrupa ülkeleri de bir süredir yüzleşmeye başladı. Türkiye uzun süredir 2,5 milyon Suriyeli veya Iraklı göçmeni topraklarında misafir ederken Avrupa ülkeleri sadece birkaç yüz bin kişilik mülteci akını karşısında ciddi bir endişeye kapıldı. Paris'i hedef alan terör saldırılarıyla birlikte yaşanan endişe panik haline dönüştü" diye konuştu.
- "Batı'dan ırkçı ve İslam düşmanı eğilimlere karşı güçlü duruş bekliyoruz"
Terör saldırılarında, "büyük kayıplar vermiş bir ülke" olarak Fransa'yı anladıklarını ve Fransa'daki dostlarının acılarını paylaştıklarını belirten Erdoğan, "G20 Antalya zirvesinde liderler olarak terörizm konusunda ilkeli ve kararlı bir tutum ortaya koyduk. Gerek oradaki yaptığımız görüşmelerde gerekse zirve sonrasında ayrıca yayınladığımız terörizmle mücadele bildirisinde bu konuda tüm dünyaya güçlü bir mesaj verdiğimize inanıyorum. Nüfusu Müslümanlardan oluşan liderler olarak söylüyorum, bütün liderler, biz bu sorumluluklarımızın farkındayız. Aynı şekilde Batılı liderlerden de ülkelerinde tırmanış gösteren ırkçı ve İslam düşmanı eğilimlere karşı daha güçlü bir duruş sergilemelerini bekliyoruz" ifadesini kullandı.
"Suriye meselesine adil ve sürdürülebilir bir çözüm bulunmadan ne mülteci ne de terör sorununun önüne geçilemeyeceğini artık herkesin görmesi gerektiğini" vurgulayan Erdoğan, "Viyana görüşmelerinde bu doğrultuda ümit verici gelişmeler yaşandı. Ancak Esed rejimi ve onu destekleyen ülkeler bu görüşmelerde varılan mutabakatın ruhuyla uyuşmayan yeni saldırılara giriştiler" dedi.
Hatay'ın hemen yanı başındaki Bayırbucak Türkmenlerinin yaşadığı bölgeye yoğunlaşan saldırıları şiddetle kınadıklarını ifade eden Erdoğan, şunları kaydetti:
"Orada bizim soydaşlarımız var, orada bizim akrabalarımız var. Bu akrabalarımız, bu soydaşlarımız sürekli uçaklarla bombalanıyor. Tanklarla toplarla sürekli olarak bombalanıyor ve şu anda oralardan bu soydaşlarımız sınıra doğru göç etmeye, kaçmaya başladılar. Bunların bir kısmı şu anda Türkiye'deki kamplara yerleştirilmiş vaziyette ama bir kısmı da Suriye'deki kamplarda şu anda. Onlar da isyan ediyorlar. Peki bütün bunlara destek nereden? Türkiye'den. Kızılayımızla sivil toplum örgütlerimizle onlara her türlü yardımı götürüyoruz."
Cuma gününden beri gelişmeleri yakından takip ettiğini dile getiren Erdoğan, Başbakandan, Genelkurmay Başkanından, Dışişleri Bakanından, MİT Müsteşarından ve diğer ilgililerden sürekli bilgi aldığını ifade etti.
Akşam saatlerinde Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde güvenlik toplantısı yapıldığını hatırlatan Erdoğan, "Ne oluyor, gelişmeler ne durumda, buna göre ne gibi adımlar atacağız? Bilindiği gibi bugün sabah saatlerinde tüm uyarılara rağmen hava sahamızı ihlal eden bir aidiyeti belli olmayan savaş uçağına angajman kuralları gereği müdahale edilmiştir. Aidiyeti bilinmeyen bir uçağın, 5 dakika içinde 10 defa uyarılmasına rağmen, hava sahamıza girmeden önce çünkü sınırlarımıza doğru geliyor, maalesef ihlalini devam ettirmekte ısrarını sürdürmüştür. Bunun üzerine F16'larımız tarafından yapılan müdahale sonrası bu uçak düşürülmüştür. İki uçaktan bir tanesi" diye konuştu.
Erdoğan, sözlerinin alkışlanması üzerine, "Mesele bir alkış meselesi değil, biz buna şahit olmak istemeyiz ama böyle bir durumla karşı karşıya bırakılmanın ne yazık ki ıstırabını yaşıyoruz. Bu hadise tamamen Türkiye'nin önceden ilan ettiği angajman kuralları çerçevesinde gerçekleşmiştir. Türkiye'nin komşularıyla, başka herhangi bir ülkeye karşı düşmanlığı asla söz konusu değildir" değerlendirmesinde bulundu.
- "Türkiye'nin kendi sınırlarını koruma hakkına herkes saygı göstermelidir"
Suriye'de bugüne kadar çok daha vahim olayların yaşanmamasının sebebinin Türkiye'nin soğukkanlı tutumundan kaynaklandığına dikkati çeken Erdoğan, "Bu son hadisenin önüne geçmek için elimizden gelen gayreti gösterdiğimizden kimsenin şüphesi olmasın. Türkiye'nin kendi sınırlarını koruma hakkına da herkes saygı göstermelidir" ifadesini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Türkiye, Suriye'de zalim rejime karşı kendi kurtuluş savaşları veren muhalif grupları samimiyetle destekliyor" dedi.

AA

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.