MİT'ten 'tuzluk'a kapak gibi cevap!
İstihbarat kaynakları, 2009’da bir lise öğrencisinin ölümü ile sonuçlanan İETT otobüsü saldırısından MİT’i sorumlu tutan ‘tuzluk’ Şahin’i yalanladı. İçişleri Bakanlığı yapan Şahin’in böyle bir iddiada bulunması, ‘Gaflet mi, ihanet mi’ sorularına yol açtı.
- Gündem
- Giriş Tarihi: 00:00 | 29.01.2015
- Güncelleme Tarihi: 07:57 | 30.01.2015
"Çok önemli" konumdaki "muvazzaf" bir "İstihbarat" kaynağı, Paralel Yapı medya organlarının büyük bir iştahla sarıldığı İdris Naim Şahin "iddiası"nın kaynağı ve arka planını ortaya koyan "şok" ifşaatlarda bulundu.
"İstihbarat kaynağı" Eski İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin'in, 2009 yılında İETT otobüsünde meydana gelen ve Serap Eser adlı lise öğrencisinin ölümüne sebep olan molotoflu saldırıyı MİT'çilerin yaptığı yönündeki iddiasının arka planındaki korkunç gerçeği şu ifadelerle ortaya koydu: "Bu olayın failleri belli. Yargılamanın hiçbir aşamasında 'MİT' yok. Tezgah tamamen şöyle kurulmuştur: Serap Eser'in ölümüne sebep olan hadiseden bir süre sonra 'Paralel Yapı' polisleri, MİT'i yıpratma sürecinde hep yaptıkları gibi, 'derin sol örgütlerden' birinin içine sızmış MİT elemanlarını göz altına alıyorlar. MİT elemanları, bu işlem sırasında bunlara 'Bizleri niçin böyle gözaltına alıyorsunuz, niçin işimizi yapmamızı, insanımızı korumamızı engelliyorsunuz? Bunları yapmasanız Serap Eser'i belki de öldüremeyeceklerdi. Bunu engelleyebilecektik. Sizin yaptığınız vatanseverliğe sığmaz!' diyorlar. Emniyette kullanılan bu sözler paralel polisler tarafından bu hale getirilerek, servis ediliyor."
" O günlerde, bunlar MİT'i yıpratma, işlevsiz hale getirme faaliyetleri çerçevesinde örgütlere sızan elemanlarımızı kasten gözaltına alıyorlardı. Bu sistemli bir çalışmaydı. O 'Paralel Emniyetçiler' daha sonra bu konuşmaları, tamamen saptırarak İdris Naim Şahin'e götürdüler. O da tuttu, -nedense- böyle akla, mantığa, insafa sığmayacak ve derin sol terör örgütlerinin ellerini güçlendirecek bir işe maalesef alet oldu!"
"İstihbarat" kaynağı sözlerini şöyle sürdürdü: "Bu şekilde MİT'i iş yapamaz, örgüt faaliyetlerini engelleyemez hale getirmeye çalıştılar. Bir yandan da 'taraflı' gazetelerini ve sosyal medya imkânlarını kullanarak, MİT elemanlarının isimlerini açıkladılar. Bu MİT elemanlarından bazıları, deşifre edildikleri için örgütler tarafından öldürüldü, bazıları da ailelerinin ve kendilerinin can güvenliğinden endişe ettikleri için 'kaybolmayı' tercih etti."
Bu 'MİT'e yönelik paralel yapı operasyonlarının bir parçasıydı. Bugün, failleri belli olan ve MİT ile uzaktan yakından alakalı olmayan bir olay üzerinden, bu olayları engellemek için gecelerini gündüzlerine katan insanları hedef alıyorlar. Bu tutum, 7 Şubat 2012'de Türkiye güvenliğini hedef alan kirli paralel operasyon çerçevesindedir. Türkmenlere yardım götüren MİT TIR'larına yapılan kirli paralel operasyon çerçevesindedir."
"İstihbarat kaynağı" Eski İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin'in, 2009 yılında İETT otobüsünde meydana gelen ve Serap Eser adlı lise öğrencisinin ölümüne sebep olan molotoflu saldırıyı MİT'çilerin yaptığı yönündeki iddiasının arka planındaki korkunç gerçeği şu ifadelerle ortaya koydu: "Bu olayın failleri belli. Yargılamanın hiçbir aşamasında 'MİT' yok. Tezgah tamamen şöyle kurulmuştur: Serap Eser'in ölümüne sebep olan hadiseden bir süre sonra 'Paralel Yapı' polisleri, MİT'i yıpratma sürecinde hep yaptıkları gibi, 'derin sol örgütlerden' birinin içine sızmış MİT elemanlarını göz altına alıyorlar. MİT elemanları, bu işlem sırasında bunlara 'Bizleri niçin böyle gözaltına alıyorsunuz, niçin işimizi yapmamızı, insanımızı korumamızı engelliyorsunuz? Bunları yapmasanız Serap Eser'i belki de öldüremeyeceklerdi. Bunu engelleyebilecektik. Sizin yaptığınız vatanseverliğe sığmaz!' diyorlar. Emniyette kullanılan bu sözler paralel polisler tarafından bu hale getirilerek, servis ediliyor."
" O günlerde, bunlar MİT'i yıpratma, işlevsiz hale getirme faaliyetleri çerçevesinde örgütlere sızan elemanlarımızı kasten gözaltına alıyorlardı. Bu sistemli bir çalışmaydı. O 'Paralel Emniyetçiler' daha sonra bu konuşmaları, tamamen saptırarak İdris Naim Şahin'e götürdüler. O da tuttu, -nedense- böyle akla, mantığa, insafa sığmayacak ve derin sol terör örgütlerinin ellerini güçlendirecek bir işe maalesef alet oldu!"
"İstihbarat" kaynağı sözlerini şöyle sürdürdü: "Bu şekilde MİT'i iş yapamaz, örgüt faaliyetlerini engelleyemez hale getirmeye çalıştılar. Bir yandan da 'taraflı' gazetelerini ve sosyal medya imkânlarını kullanarak, MİT elemanlarının isimlerini açıkladılar. Bu MİT elemanlarından bazıları, deşifre edildikleri için örgütler tarafından öldürüldü, bazıları da ailelerinin ve kendilerinin can güvenliğinden endişe ettikleri için 'kaybolmayı' tercih etti."
Bu 'MİT'e yönelik paralel yapı operasyonlarının bir parçasıydı. Bugün, failleri belli olan ve MİT ile uzaktan yakından alakalı olmayan bir olay üzerinden, bu olayları engellemek için gecelerini gündüzlerine katan insanları hedef alıyorlar. Bu tutum, 7 Şubat 2012'de Türkiye güvenliğini hedef alan kirli paralel operasyon çerçevesindedir. Türkmenlere yardım götüren MİT TIR'larına yapılan kirli paralel operasyon çerçevesindedir."
DİĞER