Paralel kumpas nasıl hazırlandı?
Paralel örgüt tarafından kendilerine biat etmedikleri için Tahşiye grubuna yönelik yapılan operasyon sonrasında 16 ay hapishanede yatan gazeteci yazar Mustafa Kaplan A Haber'de örgütün hainliklerini bir bir anlattı...
- Gündem
- Giriş Tarihi: 00:00 | 16.12.2014
- Güncelleme Tarihi: 12:02 | 17.12.2014
''Paralel'' mağduru olan Mustafa Kaplan, kendi yazdığı kitap üzerinden suçlandığını ifade etti. Daha henüz piyasaya çıkmamışken kitabının değiştirildiğini, internet üzerinden yazışırken kitabının çalındığını söyledi.
Mustafa Kaplan; "Ahmet Şık'ın kitabına yapılandan daha beterini bize yaptılar. Daha kitap piyasaya çıkmadan suç unsuru olarak benim karşıma getirildi. Bu ne biçim yapıdır, bu ne biçim mantıktır. Biz legal bir yayıneviyiz kitaplarımızın hepsi devlet kontrolündedir ve her çıkardığımız kitabın devletin basın savcısına teslim ediyoruz eğer bu kitaplarda bir suç unsuru varsa basın savcıları ne iş görüyor." dedi.
İşte Mustafa Kaplan'ın açıklamalarından satır başları:
"İŞTE TAHŞİYE BU"
Tahşiyenin aslı; İslamın dışındaki dinlerin batıl olduğunu, onlarla din noktasında diyalog yapılmayacağını söyleyen İslam'ın emirlerini anlatan, başörtüsünün füruat olduğunu söyleyenlere karşı başörtüsünün Kuran'la emredildiğini anlatan, Hz İsa'nın tekrar yeryüzüne gelmeyeceğini söyleyenlere veya kendisini babası anası belli olduğu halde Hz. İsa ilan edenlere karşı, zekatı Allah'ın emrettiği yerlere sarf etmeyip de dinin emri dışında kullananlara karşı, Kafirlere karşı İslam devletlerinin cihat emretmesini inkar edenlere karşı, Bediüzzaman Hazretlerinin bu asrın insanlarının imanını kurtarması için kaleme aldığı eserlerinin bozmaya çalışanlara karşı kitapları olan bir grup İşte Tahşiye bu...
"GÜLEN YENİ BİR İSLAM MEYDANA GETİRMEYE ÇALIŞIYOR"
Yerli ve yabancı desteklerle kendisini Bediüzzaman'ın yerine oturan bir zat Bediüzzaman'ın kitaplarını tahrif ediyor. Kitapları başka manalara çeviriyor. Kuran'ın dışına çıkarak, kafasına göre yeni bir islam yeni bir Nurculuk modeli meydana getiriyor. Tahşiye bir yayınevinin markasıdır, Rahle de bir başka markasıdır. Biz bu iki marka ile Bediüzzaman hazretlerinin eserlerinin İslam'ın temel esaslarına göre yorumunu yapmaya çalışıyoruz. İnsanların itikadı Bediüzaman'ın muradı üzerine HZ. Muhammet (SAV)'in muradı üzerine anlamalarını temine çalışıyoruz. Biz işte bunlarla burada çatışıyoruz. Birisi dini bozamaya çalışıyorken birisi onlara karşı dinin hakikatini geleneğe uygun bir şekilde ayakta tutmaya çalışıyor.
'KAFALARINA GÖRE İSLAM ÇIKARIYORLAR'
Kendilerini başlangıçta Bediüzzaman Hazretlerine izafe eden, biz de Risale-i Nur talebesiyiz diyen hatta arkasına aldığı yerli ve yabancı destekler ile kendisinin Bediüzzaman'ın yerine oturtan bir zat, Bediüzzaman'ın kitaplarını tahrif ediyor, kitapları asli istikametinden çeviriyor başka manalara. Kuran'ı 1400 senelik İslam yorumunun dışına çıkararak kafasına göre bir İslam, bir Nurculuk modeli meydana getiriyor. Bize ilmen mukavele edemeyenler gerçekten ilmin dışında olduklarını kendileri çok iyi bilen insanlar çöreklendikleri devlet mekanizması ile cevap verdiler.
Sayın Erdoğan kendisini ortaya koyarak şu harekatı başlatmasaydı, bu ülkede yapılacak bir şey kalmamıştı. Ne zaman ülkede bir sağduyu meydana geldi, bu harekata karşı erkek sesleri yükselmeye başladı, ondan sonra bize güven geldi.
'BUNLAR ÜST AKLLARIN TAŞERONUDUR'
Bir Müslüman kardeşine tuzak kurmaz. Onların uyanması lazımdır, yeter artık yeter. Kuran'a dönün, bu ülkenin menfaatlerine dönün. Başka ülkelerin menfaatleri için çalışan insanların güdümünden kurtulun. Başkalarının yönlendirmesi ile hareket etmeyin, yazıktır. Hem bu ülkeye zarar veriyorsunuz, hem inancınıza zarar veriyorsunuz. Müslüman'ın fakir, fukaranın zekatını, hakkını aldınız, Kuran'ın emretmediği yerlere verdiniz, gayrimüslimlere verdiniz, yurtdışına kaçırdınız. Yeter artık, uyanının. Sizin hem paranızı alıyorlar, hem hizmetinizi alıyorlar, hem imanınızı alıyorlar. Uyanın.
'ZAMAN İFADE VERMEDEN BENİ YARGILADI'
'DESTEKÇİLERİ BUNLARIN TUZAĞINA DÜŞTÜ'