Twitter’ın çifte standartı

Twitter, Facebook ve YouTube...

Son yıllarda en çok kullanılan sosyal medya uygulamalarının başında geliyor. Ancak bu medya araçlarıyla birileri iletişim özgürlüğünden sınırsızca yararlanırken, birçok vatandaş da bu uygulamaların mağduru oluyor... Sosyal medya üzerinden verilen denetimsiz özgürlük bazı vatandaşların en temel haklarının ihlalini de beraberinde getiriyor. Sosyal medya araçlarından şikâyetler ve mağdurlar gün geçtikçe artıyor. Geçtiğimiz haftalarda sosyal medya araçlarından Twitter'a ait bazı hesaplar hakkında Türk yargısı işlem yapma kararı aldı. Ancak hakkında 3 ayrı mahkeme kararı bulunmasına rağmen Türkiye'de resmi bürosu bulunmayan Twitter'a kararlar tebliğ edilemedi, muhatap bulunamadı. Kişilik haklarının güvence altına alınması konusunda çaresiz kalan Türk yargısı da, çözümü sosyal paylaşım sitesi Twitter'i kapatmakta buldu. Ancak kapatma kararıyla birlikte özgürlükler kısıtlanıyor tartışmaları da beraberinde geldi. Oysaki milyarlarca dolar gelir elde eden sosyal medya şirketi Twitter, Türkiye'ye hem vergi ödemiyor, hem de hukuki işlemlerde hiçbir bilgi vermiyordu. Üstelik Türk yargısı, sosyal medya üzerinden vatandaşların çiğnenen haklarını korumak için Twitter'da muhatap bile bulamıyordu. Benzer sorunlar Youtube hizmetinde de yaşanıyordu. Haberleşme özgürlüğü bahane edilerek, internet üzerinden vatandaşların kişilik haklarının ihlal edilmesinin önüne bir türlü geçilemiyordu. Ayrıca sosyal medyadaki bu denetimsizlik ve kontrolsüzlük devlet sırlarının korunmasında, ülkedeki bir takım olayların provoke edilmesinde de yoğun olarak kullanılıyordu. Hiçbir denetime tabi tutulamayan sosyal paylaşım sitelerinde sadece birkaç dakikada bir başka kişinin adına sahte hesap açmak mümkün. Açılan sahte hesapla uygun olmayan görüntüler kullanarak yayılabiliyor. Ve bu durum bir çok mağduriyetlerin de yaşanmasına neden olabiliyor. Ayrıca adına sahte hesap açılan kişiler sadece mağdur olmuyor,aynı zamanda hakaret ve küfürlere de maruz kalabiliyor...Bu tür sorunları aşmak amacıyla Hükümetin kısa adı TİB olan Telekominikasyon İletişim Başkanlığına tanıdığı yetkiler ve yerel mahkemelerin verdiği kararlarla Twitter ve YouTube'un kapatılması yoluna gidildi. TİB'in Twitter ve Youtube'u kapatmasından sonra da tartışmalar devam etti.

Ve geçtiğimiz günlerde Anayasa Mahkemesi, TİB'in Twitter'e kapatma kararını iptal etti. Yüksek Mahkeme, Twitter'in erişiminin engellenmesi kararını, "Hak İhlali" olarak değerlendirdi. AYM'nin bir çok soru işaretine neden olan kararı tartışmaları daha da alevlendirdi. Bu kararla birlikte, Türk Mahkemeleri'ni tanımayan ve her türlü kanunsuzluğa ev sahipliği yapan Twitter'e göz yumulduğu iddiaları gündeme geldi. Ayrıca, hakaret, tehdit, şantaj ve dolandırıcılık mağduru binlerce vatandaşın hukukunun göz ardı edildiği öne sürüldü. Diğer birçok ülkeye karşı oldukça yapıcı davranan Twitter'ın Türk Devleti'ne uyguladığı çifte standarda da anayasa mahkemesinin böylece destek vermiş olduğuna dikkat çekildi. Oysa ki Twitter'ın, 1 Temmuz - 31 Aralık 2013 tarihlerini kapsayan şeffaflık raporuna göre, başta Amerika olmak üzere birçok ülkeden gelen bilgi taleplerini karşıladığı bazı hesapların da kapatıldığı ortadaydı. Twitter engellemelerine dünyadan birçok örnek bulunuyordu. Twitter Ekim 2013'te Alman Hükümeti'nin talebi üzerine neo-nazi hesaplarını engellemişti. Batıda bir diğer çifte standart örneği ise Fransa'da Ekim 2012'de yaşanmıştı. Her türlü özgürlüğü savunduğunu iddia eden Paris Hükümeti, Twitter'daki Yahudi aleyhtarı Twitlere yasak getirmişti. Antisemitik fotoğraflar hızla silinmiş, ırkçı hesap hemen kapatılmıştı.5 Yıla Kadar da hapis cezası öngörülmüştü. Twitter'in çifte standardına başka örnekler de vardı. İngiltere örneği çok daha çarpıcıydı...
Ülke 2011 yılında bir dizi ayaklanmalara sahne olmuştu. İşte o ayaklanmalar sırasında mesajların Twitter'dan yayıldığına dikkat çeken İngiltere başbakanı David Cameron Twitter'a erişim yasağı getirebileceğini açıklamıştı... Ancak olayların yatışmasıyla tedbir kararı alınmamıştı. Ayrıca İngiliz yargıçlar internet üzerinden isyana katılmaya çağrı yapmak ve kundaklama olaylarını teşvik ettikleri gerekçesiyle, 20 ve 22 yaşındaki iki kişiye 4'er yıl hapis cezası vermişti. Kararın gerekçesinde cezanın gelecekteki muhtemel benzer olaylar için caydırıcı niteliği taşıdığı açıklaması da dikkat çekiciydi.
Türkiye'de ise tartışmalar sürerken sorumluluğunu yerine getirmeyen sosyal medya şirketi Twitter kısmen de olsa geri adım atarak Türkiye'de bir ofis açmaya karar verdi. Peki, daha önce milli çıkarlar ve ülke menfaatleri olduğunda bir araya gelen hükümet ve muhalefet son yıllarda neden ulusal çıkarlar söz konusu olduğunda müşterek bir tavır takınamıyor? Oysaki, dünya genelinde milli güvenlik ve ulusal çıkarlar söz konusu olduğunda devletler bakın nasıl davranıyor? 2010 yılının kasım ayı ortalarıydı.. Wikileaks belgeleri, dünyanın gündemine bomba gibi düşmüştü... Amerika Birleşik Devletleri'nin istihbarat faaliyetleri ortalığa saçılmıştı. ABD'nin gizli istihbarat faaliyetlerini içeren binlerce gizli Belgeyi, Jullian Assange internet üzerinden yayınlamıştı... Avustralyalı gazeteci ve internet aktivisti Julian Assange, organizasyonun görünen yüzüydü. ABD ordusuna ait gizli belgeleri Julian Assange'ca sızdıran ve halen tutuklu bulunan er Bradley Manning'iydi. Belgeleri sızdıran er Bradley Manning görev yaptığı Kuveyt'teki Camp Arfijan üssünde tutuklanmıştı. Olayın ardından büyük tartışmalar yaşanmış, devlet sırları böyle ifşa edilemez denilerek, uluslararası soruşturma başlatılmıştı. Bugünlerde Türkiye'ye sosyal medyayı kapatıyor, özgürlüğü kısıtlıyor eleştirisinde bulunan Amerika o zaman hiç de öyle düşünmemişti. Amerika Wikileaks sitesine erişimi engellemiş, Çin, Birleşik Arap Emirlikleri ve Avustralya da siteyi yasaklayan ülkeler arasında yer almıştı. Amerika, Wikileaks belgelerini internetten yayımlayan Assange'a dünyayı da adeta dar etmişti. Assange, yaklaşık 2 yıldır sığındığı Ekvador'un Londra Büyükelçiliği'nde hapis hayatı yaşamak zorunda bırakılmıştı.
Bu büyük sızıntının ardından, Amerika tam 3 yıl sonra büyük bir skandala daha sahne oldu. 2013 yılında bu kez de bilgisayar uzmanı bir CIA çalışanı Edvard Snowden, gizli belgeleri basına sızdırdı. Eski CIA ajanı Snowden ABD Anayasası'na karşı hareket etmek, devlete ait bilgileri çalmak ve casuslukla suçlandı. Amerikalı yetkililer tarafından bir kaçak olarak görülen Snowden, halen Rusya'da geçici sığınma altında yaşıyor.

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.