'İsteyince oluyormuş' dedirten dava

Özel yetkili İstanbul 16. Ağır Ceza Mahkemesi, aralarında Aziz Yıldırım'ın da olduğu 93 sanığın yargılandığı futbolda şike iddialarına ilişkin dava kapsamında, dün verdiği kararla bir rekora da imza attı.
Örgütlü suçlara bakan ve bugün TBMM Genel Kurulu'nda kabul edilerek yasalaşan 3. Yargı Paketi kapsamındaki kanun tasarısına göre kaldırılmasına karar verilen özel yetkili İstanbul 16. Ağır Ceza Mahkemesi'nin heyeti, 3 Temmuz 2011'de, özel yetkili İstanbul Cumhuriyet Başsavcıvekilliği'nin talimatıyla başlatılan ve Fenerbahçe Kulübü Başkanı Aziz Yıldırım'ın da aralarında bulunduğu çok sayıda kişinin gözaltına alındığı operasyonun dönüştüğü ''futbolda şike'' davasına, 9 Aralık 2011 itibariyle bakmaya başladı.
Bir süre önce özel yetkileri kaldırılarak Küçükçekmece Cumhuriyet Başsavcıvekili olarak görevlendirilen, dönemin özel yetkili İstanbul Cumhuriyet savcılarından Mehmet Berk'in, 31'i tutuklu, 93 sanıkla ilgili yazdığı iddianameyi kabul eden İstanbul 16. Ağır Ceza Mahkemesi heyeti, 12 Aralık 2012'de davaya ilişkin yazdığı tensiple, dönemin Beşiktaş Kulübü yöneticisi Serdal Adalı ve teknik direktör Tayfur Havutçu'nun da aralarında bulunduğu 8 kişinin tahliyesine karar verdi.
Tensip tutanağında, 93 kişi hakkında açılan davanın ilk duruşmasının, 14 Şubat 2012 tarihinde Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi'nde yapılması hükme bağlandı.
-Başkan Ekinci, hızlı yargılamanın işaretini vermişti-
İddianamenin kabul edilmesinden sonra, 23 Aralık 2011'de, mahkeme heyeti başkanı Resul Çakır'ın Yargıtay üyeliğine seçilmesiyle yerine İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesi'nde üye hakim olarak görev yapan ve daha önce de Van'da ağır ceza mahkemesi başkanlığı yapan Mehmet Ekinci görevlendirildi.
İstanbul 16. Ağır Ceza Mahkemesi, 14 Şubat 2012'de ilk duruşmayı, Çağlayan'daki İstanbul Adalet Sarayı yerine, duruşma salonu büyüklüğü dolayısıyla Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi'nde gördü.
Duruşmada kimlik tespitlerinin yapılması sırasında konuşan mahkeme heyeti başkanı Mehmet Ekinci, ''Biz burada iddianameye bağlıyız. Burada, sporu yargılamıyoruz. Burada, takımları yargılamıyoruz. Hepsi yüzyıllık değerlerimiz'' şeklinde konuştu, iddianamenin okunması sırasında da ''Herkesin Sevgililer Günü kutlu olsun. Umarım herkes en kısa zamanda sevgilisine kavuşur'' dedi.
Duruşmada tutuklu sanık Aziz Yıldırım'ın avukatı Abdullah Kaya'nın, ''Biz yargılamanın hızlı olması açısından iddianamenin okunmasını istemiyoruz. Usul ekonomisi yapılsın'' demesi üzerine konuşan Ekinci, ''Duruşma hızlı gitsin istiyorsanız, biz buna zaten varız. İddianameyi burada okuyup, yargılamanın diğer kısmını Çağlayan'da yapmayı planlıyoruz. İddianamenin okunduğu dört günlük süreyi telafi edeceğiz. Mart ayına 15 günlük duruşma koyacağız. Süratli yapacağız. Sizde hızlı gitmesi için yardımcı olun'' ifadelerini kullanarak, hızlı bir yargılama yapacağının işaretini verdi.

-Gelen cevaplar uzun olması nedeniyle okunmadı-

Mahkeme heyeti başkanı Mehmet Ekinci, 26 Mart'ta yapılan davanın 9'uncu duruşmasında, hafta sonuna kadar tutuksuz sanıkların savunmalarını alacaklarını belirterek, cuma günü de talepleri kabul edeceklerini söyledi. Yazılan müzekkerelere cevap geldiğini de aktaran Ekinci, gelen cevapların uzun olması nedeniyle duruşmada okumayacaklarını da kaydetti.
Duruşmaya çağrılan kimi tanıkların dinlenildiği 29 Mart tarihli 11'inci duruşma ile 30 Mart tarihli 12'nci duruşmalarda, aralarında Aziz Yıldırım'ın da olduğu tutuklu sanıklar ek savunma yaptı.
Mahkeme heyeti, aralarında A Milli Futbol Takımı Teknik Direktörü Abdullah Avcı, eski TFF Başkanı Mahmut Özgener'in de bulunduğu tanıkları ise celse arası dinledi.
4 Mayıs tarihli 15'inci duruşmada, davaya ilişkin esas hakkında görüşünü bildirmesi için dava dosyasının savcıya gönderilmesi de kararlaştırıldı.
Davanın 1 Haziran'daki 19'uncu duruşmasında, özel yetkili İstanbul Cumhuriyet Savcısı Ufuk Ermertcan, ''futbolda şike'' iddialarına ilişkin Fenerbahçe Kulübü Başkanı Aziz Yıldırım'ın da aralarında bulunduğu davayla ilgili esas hakkındaki görüşünü açıkladı.
Savcı Ermertcan, Aziz Yıldırım'ın 13 yıl 10 ay 15 güne kadar hapis cezasına çarptırılmasını talep etti. Bu duruşmada taleplerle ilgili ara kararını açıklayan mahkeme heyeti, tutuklu sanıklar Ahmet Çelebi, Ali Kıratlı, Sami Dinç, Haldun Şenman ve Bülent İbrahim İşcen'in tahliyesine karar verirken, dava kapsamında Yıldırım'ın da aralarında olduğu sadece 4 tutuklu sanık kaldı.
İstanbul 16. Ağır Ceza Mahkemesi heyeti, Aziz Yıldırım'ın ve diğer sanık avukatlarınca yapılan soruşturmanın genişletilmesi talebini, celse arasında 15 Haziran'da verdiği kararla reddetti.
-Ve karar tarihi açıklandı-

Yıldırım'ın çapraz sorgusunun tamamlanması ve avukatların mütalaaya karşı savunmalarını yapmalarının ardından 27 Haziran'da yapılan 21'inci duruşmada konuşan mahkeme heyeti başkanı Mehmet Ekinci, davaya ilişkin, ''Bir aksilik olmazsa cuma günü karar vermeyi planlıyoruz'' ifadesini kullandı.
Bu ve 29 Haziran tarihinde yapılan 22'nci duruşmada tutuklu ve tutuksuz sanıklar, mütalaaya karşı savunma yaptı. Başkan Mehmet Ekinci, 2 Temmuz Pazartesi günü sanıklara son sözlerinin sorulacağını ve davaya ilişkin kararın verileceğini belirterek, ''İnanıyorum ki, biz de hata yapmayız. İyi bir karar olur. Bütün çabamız yanlış yapmamak üzerine. Kimsenin, bir saat dahi mağdur olmasını istemeyiz'' demişti.
Duruşmada taleplere ilişkin ara kararını açıklayan Ekinci, tutuklu sanıkların tahliye taleplerinin, 2 Temmuz Pazartesi günü yapılacak duruşmada verilecek hükümle değerlendirileceğini bildirdi.
Mahkeme, dün yapılan 23'üncü duruşmada, davaya ilişkin kararını açıkladı ve 93 sanıktan 43'ünün beraatı kararlaştırırken, aralarında Aziz Yıldırım'ın da olduğu 50'si hakkında ''suç örgütü kurmak, yönetmek'', ''suç örgütüne üye olmak'', ''şike, teşvik'' gibi suçlardan çeşitli oranlarda hapis ile adli para cezasına hükmetti.
Böylece, İstanbul 16. Ağır Ceza Mahkemesi, özel yetkili mahkemeler tarihinde ilk kez, 206 gün gibi kısa bir sürede karar vermiş oldu.
-Karar verme süreci yıllar alıyor-

İstanbul'da, Ceza Muhakemeleri Kanunu'nun (CMK) 250. maddesiyle görevli özel yetkili ağır ceza mahkemelerinde, süreci yıllar alan ve sanık sayısı fazla olan davalar bulunuyor. Bu davalar arasında, ''Mısır Çarşısı'ndaki patlama'', ''İstanbul'da 2003 yılında gerçekleşen bombalı saldırılar'' ve ''Hizbullah'' davaları sayılabilir. Yine, çok sanıklı ''suç örgütü'' ve ''silahlı terör örgütü'' suçlamalarına ilişkin davaların çoğu da 3 ve 5 yıllık süreçlerde tamamlanıyor.