Kıbrıs'ta 'it dalaşı'nın perde arkası
KKTC Başbakanı İrsen Küçük A Haber canlı yayınında soruları yanıtladı
- Gündem
- Giriş Tarihi: 00:00 | 18.05.2012
- Güncelleme Tarihi: 16:16 | 18.05.2012
Bu hafta İsrail'e ait bir uçağın sondaj bölgesinde keşif uçuşu yapması ve Türkiye'den kalkan jetlerin bu uçağı KKTC sınırları dışına çıkarması ile birlikte cumhurbaşkanlığının da Güney Kıbrıs'a bir nota vermesi söz konusu oldu. Türk Dışişleri de İsrail Dışişleri Bakanlığı'ndan izahat istedi. Siz nasıl değerlendiriyorsunuz?
Tabi ki güneyin başlatmış olduğu gaz arama programlarının sonucunda biz petrol arama çalışmalarını başlattık biz kuzeyde. Bu çalışmaların gizli bir tarafı yok. Türkiye Petrol Anonim Ortaklığı ile birlikte yapıyoruz bu çalışmaları. Arama çalışmalarını törenle başlattık. Bunun gizli bir tarafı yok. O yüzden İsrail uçaklarının Keşif yapmasına anlam vermek mümkün değil. Demek ki İsrail başka amaçlar güdüyor. Uzun zamandan belli Türkiye ile ilişkileri baya kötü bir noktaya gelmiştir. Bu konudaki sürtüşme devam ediyor. İsrail'in başvurduğu yöntemler tehlikeli yöntemlerdir. Bunun tedbiri muhakkak alınır ve alınmaktadır. 2 tane F- 16 uçağımızın gelişi bunun içindir. Temennim İsrail uçaklarının bir daha semalarımızı ihlal etmemesidir. Tekrar etmesi halinde tabi ki bizimle dost olan ve bizi tanıyan Türkiye Cumhuriyeti ile gerekli tedbirleri almak da KKTC için gayet doğaldır.
Bu tedbirler nelerdir?
Bu tedbirler konusunda Türkiye hükümeti ile görüşeceğiz. Bizim savunmamıza büyük destek veren bugün kolordusu ile yanımızda olan Türkiye Hükümeti muhakkak her türlü desteğini bize verecektir. Bu konuda alınacak tedbirler konusunda iki hükümet karşılıklı olarak görüşecektir.
Siz Türk Dışişleri Bakanlığı'nın açıklamalarını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Türk Dışişleri Bakanlığı'nın açıklaması gayet yerinde ve haklı bir açıklamadır. Rum tarafı hep emrivakiler yaratmaya çalışmaktadır. Biliyorsunuz 1963 olaylarında bir emrivaki ile KKTC devletine sahip olmuşlar, hükümetine o zamanki cumhuriyete el koymuşlardır. Oldu bittiye getirdiler. Güney aynı oldu bittileri devam ettirmek istiyor. Birinci gaz ihalesi de bunun bir sonucudur. Bir adım daha atıp 2. ihale çalışmalarını başlatmışlardır. Bunlar yanlış olaylardır. Kıbrıs'ta bir taraftan barış arıyorsak bu gibi emrivakileri yapmamak gerekir. Çünkü bu dostça bir hareket değil. Barış isteyen tarafın yapacağı hareket değil. Barış isteyen iki taraf vardır Kuzey Kıbrıs Türk Halkı ve Güney Kıbrıs Rum Haklı. İki tarafın anlaşma ve barışı istemesi gerekir. Yapacakları tüm hareketler Bütün adımlar da bu kararı güçlendirici hareketler olması lazımdır. Kıbrıs'ta beraberliğimizin devamından yanayız mesajını dünyaya vermeleri lazım, her iki tarafında. Biz KKTC olarak bu olumlu mesajları devamlı vermekteyiz ama bir bakıyoruz Rum tarafı da baltalamak için elinden geleni yapmaya çalışmaktadır. Yanlış yoldadırlar. Bu hareketler Kıbrıs'ı bütünleştirmez, bölmeye devam eder.
Türkiye Dışişleri Bakanlığı Kıta sahanlığımız içerisinde biz müsaade etmeyeceğiz açıklamasını yaptı. Bunun sonucu nereye varır?
Bu net bir açıklamadır. Tabi ki bunun dikkate alınması lazımdır. Çünkü deniz hukuku vardır, dünya hukuku vardır. Türk Dışişleri Bakanlığı böyle bir açıklama yapmışsa tabi ki hukuka dayalı bir açıklama yapmıştır. Bu konuda bir kez daha Güney'in iyi düşünmesi lazım. Aksi takdirde her türlü müdahale hakkı Türkiye'ye verilmiş olur.
Özellikle Amerika kaynaklı uluslararası düşünce kuruluşlarının yorumları Petrol arama çalışmalarının Akdeniz'de suları iyice ısıtacağı ve yeni dönemde çıkar çatışmalarını da beraberinde getireceği ve Türk İsrail ilişkilerinin daha da gerileceği hatta kopma noktasına dahi gelebileceği belirtiliyor. Siz böyle bir çatışmayı görebiliyor musunuz?
Bu büyük bir olaydır. Özellikle petrol ve gaz olayı büyük bir imkân meselesidir. İsrail bu konuda temkinli olmazsa ve Güney Kıbrıs ile her türlü anlaşma içerisine girerse tabi ki Ortadoğu'daki koşullar da değişir. Ortadoğu'nun bugünkü yapısı ve statüsü de değişir. Bu hafife alınacak bir olay değil, özellikle İsrail'in Güney Kıbrıs'ta sürekli olarak yapmaya çalıştığı ortaklık çalışmaları bunun yanında İsrail uçaklarının KKTC hava sahasını ihlal etmesi bunlar devam etmesi halinde Ortadoğu'nun yapısı da değişir dolayısıyla tehlikeli bir gidiştir. Bir kez daha sağduyulu davranılması gerekir diye düşünüyorum.
İsraillerinin özellikle üst düzey yetkililerinin Güney Kıbrıs'a gelmesi ve sonrasında böyle adımlar atılmasını siz nasıl değerlendiriyorsunuz?
İsrail son 3 yıl içerisinde Türkiye olan ilişkilerini devamlı tırmandırmaya çalışmaktadır. Türkiye'nin Arap ülkeleri olan yakınlaşması ve AB ile ilişkilerinin askıysa alınması ve yeni bir emrivaki ile hem dünyanın hem bizim karşı karşıya geleceği Güney Kıbrıs'ın Avrupa Birliği dönem başkanlığıdır. Bu haksız tasarruflar ve hatalı imkânlar tabi ki Türkiye'nin Ortadoğu ile ilişkilerinin daha da yoğunlaşmasında neden olmaktadır. Bundan da İsrail huzursuzlaşıyor. Böyle bir yakınlaşmayı kendi çıkarları ile bağdaştırmıyor. Dolayısıyla bu olay birilerini tırmanışa geçirmeye çalışıyor İsrail. Türkiye haklı olarak Arap ülkeleri dostluk, Ticari ve turizm iş birliğini geliştirmektedir. Bu da gereklidir. Türkiye'nin Arap ülkeleri arasında da bir lider ülke olarak tanınma yoluna girmesi de İsrail'i huzursuz etmektedir. İsrail Türkiye üzerinde bir nevi caydırıcılık rolü oynamaya çalışmaktadır bana göre. Özellikle Ortadoğu ülkeleri ile ilişkilerini daha ileriye götürmemsi bakımından. Ben İsrail'in başarılı olacağını hiç beklemiyorum. Bu düşünceler içerisinde hareket ediyorsa sonuçta kaybeden taraf İsrail olacaktır.
1 Temmuz itibariyle AB Dönem Başkanlığı Rum tarafına geçecek. Hristofyas'ın da 2013'te aday olmayacağını resmen açıklaması sonucunda nasıl bir sonuç çıkacak?
Hristofyas'ın 2013'te yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimlerinde aday olmayacağını açıklaması işleri biraz daha karıştırdı. Bu dönemde cumhurbaşkanlığı iddiası olmayan bir liderin görüşmeleri sürdürmesi de uygun düşmez. Her halükarda görevini sonlandıracak. Mart 2013'ten sonra güneye yeni bir lider gelecek. 1 Temmuz olayı görüşmelere sıkıntı yaratmışken, Hristofyas'ın aday olmamasını da ben ikinci bir kriz olarak görüyorum. Her halükarda Mart 2013'te lider değişikliği olacak Güney'de. Görüşmeler yeniden planlanacak ve devam edecekse yeni bir müzakereci ile devam edeceğine göre olay biraz daha sıkıntı yaratacak diye düşünüyorum.
Tabi ki güneyin başlatmış olduğu gaz arama programlarının sonucunda biz petrol arama çalışmalarını başlattık biz kuzeyde. Bu çalışmaların gizli bir tarafı yok. Türkiye Petrol Anonim Ortaklığı ile birlikte yapıyoruz bu çalışmaları. Arama çalışmalarını törenle başlattık. Bunun gizli bir tarafı yok. O yüzden İsrail uçaklarının Keşif yapmasına anlam vermek mümkün değil. Demek ki İsrail başka amaçlar güdüyor. Uzun zamandan belli Türkiye ile ilişkileri baya kötü bir noktaya gelmiştir. Bu konudaki sürtüşme devam ediyor. İsrail'in başvurduğu yöntemler tehlikeli yöntemlerdir. Bunun tedbiri muhakkak alınır ve alınmaktadır. 2 tane F- 16 uçağımızın gelişi bunun içindir. Temennim İsrail uçaklarının bir daha semalarımızı ihlal etmemesidir. Tekrar etmesi halinde tabi ki bizimle dost olan ve bizi tanıyan Türkiye Cumhuriyeti ile gerekli tedbirleri almak da KKTC için gayet doğaldır.
Bu tedbirler nelerdir?
Bu tedbirler konusunda Türkiye hükümeti ile görüşeceğiz. Bizim savunmamıza büyük destek veren bugün kolordusu ile yanımızda olan Türkiye Hükümeti muhakkak her türlü desteğini bize verecektir. Bu konuda alınacak tedbirler konusunda iki hükümet karşılıklı olarak görüşecektir.
Siz Türk Dışişleri Bakanlığı'nın açıklamalarını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Türk Dışişleri Bakanlığı'nın açıklaması gayet yerinde ve haklı bir açıklamadır. Rum tarafı hep emrivakiler yaratmaya çalışmaktadır. Biliyorsunuz 1963 olaylarında bir emrivaki ile KKTC devletine sahip olmuşlar, hükümetine o zamanki cumhuriyete el koymuşlardır. Oldu bittiye getirdiler. Güney aynı oldu bittileri devam ettirmek istiyor. Birinci gaz ihalesi de bunun bir sonucudur. Bir adım daha atıp 2. ihale çalışmalarını başlatmışlardır. Bunlar yanlış olaylardır. Kıbrıs'ta bir taraftan barış arıyorsak bu gibi emrivakileri yapmamak gerekir. Çünkü bu dostça bir hareket değil. Barış isteyen tarafın yapacağı hareket değil. Barış isteyen iki taraf vardır Kuzey Kıbrıs Türk Halkı ve Güney Kıbrıs Rum Haklı. İki tarafın anlaşma ve barışı istemesi gerekir. Yapacakları tüm hareketler Bütün adımlar da bu kararı güçlendirici hareketler olması lazımdır. Kıbrıs'ta beraberliğimizin devamından yanayız mesajını dünyaya vermeleri lazım, her iki tarafında. Biz KKTC olarak bu olumlu mesajları devamlı vermekteyiz ama bir bakıyoruz Rum tarafı da baltalamak için elinden geleni yapmaya çalışmaktadır. Yanlış yoldadırlar. Bu hareketler Kıbrıs'ı bütünleştirmez, bölmeye devam eder.
Türkiye Dışişleri Bakanlığı Kıta sahanlığımız içerisinde biz müsaade etmeyeceğiz açıklamasını yaptı. Bunun sonucu nereye varır?
Bu net bir açıklamadır. Tabi ki bunun dikkate alınması lazımdır. Çünkü deniz hukuku vardır, dünya hukuku vardır. Türk Dışişleri Bakanlığı böyle bir açıklama yapmışsa tabi ki hukuka dayalı bir açıklama yapmıştır. Bu konuda bir kez daha Güney'in iyi düşünmesi lazım. Aksi takdirde her türlü müdahale hakkı Türkiye'ye verilmiş olur.
Özellikle Amerika kaynaklı uluslararası düşünce kuruluşlarının yorumları Petrol arama çalışmalarının Akdeniz'de suları iyice ısıtacağı ve yeni dönemde çıkar çatışmalarını da beraberinde getireceği ve Türk İsrail ilişkilerinin daha da gerileceği hatta kopma noktasına dahi gelebileceği belirtiliyor. Siz böyle bir çatışmayı görebiliyor musunuz?
Bu büyük bir olaydır. Özellikle petrol ve gaz olayı büyük bir imkân meselesidir. İsrail bu konuda temkinli olmazsa ve Güney Kıbrıs ile her türlü anlaşma içerisine girerse tabi ki Ortadoğu'daki koşullar da değişir. Ortadoğu'nun bugünkü yapısı ve statüsü de değişir. Bu hafife alınacak bir olay değil, özellikle İsrail'in Güney Kıbrıs'ta sürekli olarak yapmaya çalıştığı ortaklık çalışmaları bunun yanında İsrail uçaklarının KKTC hava sahasını ihlal etmesi bunlar devam etmesi halinde Ortadoğu'nun yapısı da değişir dolayısıyla tehlikeli bir gidiştir. Bir kez daha sağduyulu davranılması gerekir diye düşünüyorum.
İsraillerinin özellikle üst düzey yetkililerinin Güney Kıbrıs'a gelmesi ve sonrasında böyle adımlar atılmasını siz nasıl değerlendiriyorsunuz?
İsrail son 3 yıl içerisinde Türkiye olan ilişkilerini devamlı tırmandırmaya çalışmaktadır. Türkiye'nin Arap ülkeleri olan yakınlaşması ve AB ile ilişkilerinin askıysa alınması ve yeni bir emrivaki ile hem dünyanın hem bizim karşı karşıya geleceği Güney Kıbrıs'ın Avrupa Birliği dönem başkanlığıdır. Bu haksız tasarruflar ve hatalı imkânlar tabi ki Türkiye'nin Ortadoğu ile ilişkilerinin daha da yoğunlaşmasında neden olmaktadır. Bundan da İsrail huzursuzlaşıyor. Böyle bir yakınlaşmayı kendi çıkarları ile bağdaştırmıyor. Dolayısıyla bu olay birilerini tırmanışa geçirmeye çalışıyor İsrail. Türkiye haklı olarak Arap ülkeleri dostluk, Ticari ve turizm iş birliğini geliştirmektedir. Bu da gereklidir. Türkiye'nin Arap ülkeleri arasında da bir lider ülke olarak tanınma yoluna girmesi de İsrail'i huzursuz etmektedir. İsrail Türkiye üzerinde bir nevi caydırıcılık rolü oynamaya çalışmaktadır bana göre. Özellikle Ortadoğu ülkeleri ile ilişkilerini daha ileriye götürmemsi bakımından. Ben İsrail'in başarılı olacağını hiç beklemiyorum. Bu düşünceler içerisinde hareket ediyorsa sonuçta kaybeden taraf İsrail olacaktır.
1 Temmuz itibariyle AB Dönem Başkanlığı Rum tarafına geçecek. Hristofyas'ın da 2013'te aday olmayacağını resmen açıklaması sonucunda nasıl bir sonuç çıkacak?
Hristofyas'ın 2013'te yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimlerinde aday olmayacağını açıklaması işleri biraz daha karıştırdı. Bu dönemde cumhurbaşkanlığı iddiası olmayan bir liderin görüşmeleri sürdürmesi de uygun düşmez. Her halükarda görevini sonlandıracak. Mart 2013'ten sonra güneye yeni bir lider gelecek. 1 Temmuz olayı görüşmelere sıkıntı yaratmışken, Hristofyas'ın aday olmamasını da ben ikinci bir kriz olarak görüyorum. Her halükarda Mart 2013'te lider değişikliği olacak Güney'de. Görüşmeler yeniden planlanacak ve devam edecekse yeni bir müzakereci ile devam edeceğine göre olay biraz daha sıkıntı yaratacak diye düşünüyorum.
DİĞER