Vatandaş sordu Gül cevapladı

Vatandaşların oylarıyla belirlenen 10 sorunun sahibi, Çankaya Köşkü'nde Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile tanışıp sohbet etme ve sorularını doğrudan iletme imkânı buldu.

112 Çalışanları Rikli Meslek Grubuna Alınmalı
İzmir'de 112 Acil görevlisi Yaşar Gökbayrak'ın, 112 çalışanlarının riskli meslek arasında yer almayı hak edip etmediği yönündeki sorusunu yanıtlayan Gül, doktorlara karşı şiddetin ''hayret verici ve tedirgin edici'' olduğunu söyledi. Bununla ilgili her türlü tedbirin süratle alınması ve müsamaha gösterilmemesi gerektiğini vurgulayan Gül, gerekli tedbirlerin alındığını gördüğünü ifade etti.
112 Acil çalışanlarının durumunun teknik olduğunu belirten Gül, konuyu Sağlık Bakanlığı'na sorduklarını belirterek, ''Sağlık Bakanlığı beklediğiniz tedbirleri almakla ilgili talimatlar vermiş. Hazırlıklar yapıyorlar. Riskli personele ayrıcalık yapılması çalışması başlatmışlar'' dedi.
Gül, çalışmanın kısa sürede bitmesine dair ümidini dile getirerek, konunun ''Cumhurbaşkanı'na sorun'' uygulamasıyla gündeme geldikten sonra da hızlandırılacağını tahmin ettiğini kaydetti.

''Doğu ve Güneydoğu Gezimin Özel Önemi Vardı''

Gül, Cumhurbaşkanı seçildikten sonra ilk gezisini neden Doğu ve Güneydoğu Anadolu'ya yaptığını soran Batmanlı lise öğrencisi Ömer Zeki Demir'e, ''Cumhurbaşkanı olunca ilk gezimi Doğu ve Güneydoğu Anadolu'ya yaptım. Özellikle yaptım. Özel önemi vardı. Çok daha kucaklanma, şefkate ihtiyacı olan bölge olarak görüyorum'' sözleriyle cevap verdi.
Bedelli Askerlik
Özel şirket çalışanı Levent Temür, Gül'e, ''Bedelli askerlik hedeflenen talebe ulaşamadı. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, yaş sınırını 30 değil de 27-28 olarak açıklasaydı olmaz mıydı? Bizim suçumuz neydi? İş sahibi olduk, evlendik. 15 ay askere gidersek işimizi kim geri verecek, ailemize kim bakacak? Ek yasa tasarısıyla yaş sınırı değişebilir mi?'' sorusunu yöneltti.
Bedelli askerliğin zor bir konu olduğunu ve karar verenlerin çok zorlandığını ifade eden Cumhurbaşkanı Gül, şöyle devam etti:
''Askerliği herkesin, vatanına borcu olarak eşit bir şekilde yapmasını arzu ederiz. Diğer taraftan baktığınızda hayatın gerçekleri var. Bunların ikisini bağdaştırıp orta yolu bulmak kolay değil hükümetler için. 30 yaş kararını verirken, biliyorum, çok zorlandılar. Ülkenin savunma ihtiyaçları, Silahlı Kuvvetler'in ihtiyaçları, Türkiye'nin ilgilendiği güvenlik meseleleri dikkate alındı. İmkanı olanlarla olmayanlar arasında eşitsizlik doğurma var. Üniversite mezunları için 29 yaşını bitirmek diye bir sınır var. Böyle bir bazı kabul etmiş oldular. 27 olsa, niye 25 olmadı denecekti. Bu tartışmaların sonu yok. Bildiğim kadarıyla 20-25 bin kişi başvurmuş. Haziran sonuna kadar bekliyorlar. O zaman sayı artacaktır.''
Türkiye'de İlaç Sektörü
Gül, İstanbul Üniversitesi Eczacılık Fakültesi öğrencisi Abdüsselam Polat'ın yerli ilaç sanayisinin geliştirilmesine yönelik düşüncelerini sorması üzerine, ilaç sektörünün katma değeri en yüksek alanlardan biri olduğunu belirtti.
Birkaç gramlık ilacın bazen milyonlarca liraya alınabildiğini, o ilacı yapabilmek için çok büyük araştırmalar, bilimsel çalışmalar yapıldığına dikkati çeken Gül, Türkiye'de son yıllarda bununla ilgili teşvikler verilmeye başlandığını anımsattı.
Cumhurbaşkanı Gül, Türkiye gibi büyük bir ülkede ilacın önemli bir ihtiyaç olacağına işaret ederek, Türkiye'nin bu alanda çok gelişmesi gerektiğini vurguladı. Gül, son teşvik sisteminin ilaç sanayisini harekete geçirmesini temenni etti.
''Ordular Teknolojik Ağırlıklı hale Geliyor''
Gül, Emekli Uzman Erbaşlar Derneği Genel Başkanı Esef Merdoğlu'nun, büyük güçlerin ordularının personel olarak küçülürken teknolojik imkanlarının geliştiği, Türkiye'nin bu alandaki çalışmalarının yeterli olup olmadığı sorusunu yanıtlarken, bunun stratejik bir alan olduğunu kaydetti.
Dünya şartlarının değiştiğinin ve Soğuk Savaş döneminin bittiğinin altını çizen Gül, Türkiye'nin de köklü savunma reformları yapması gerektiğini vurguladı. Cumhurbaşkanı Gül, bu alanda çalışmalar yapıldığını, ancak bunların hızlandırılması gerektiğini dile getirerek, şöyle devam etti:
''Savunma sanayi yeni bir görünüm alıyor. Yeni tehditler ortaya çıkıyor. Bu tehditlere karşı hem milli hem bölgesel hem dünya değerlendirmeleri yapılıp yeni stratejiler geliştiriliyor. Buna göre siz kendi tedbirinizi alıyorsunuz, silah sisteminizi yapıyorsunuz. Artık her şey teknoloji ağırlıklı hale geliyor. Personel sayısı azalabilir ama onun yerini teknoloji alıyor. Bizim uzun yıllar ihmal ettiğimiz üretim Türkiye'de yapılmaya başlandı. Topyekun bakınca bu alanda çalışan insan çoğalıyor. TAİ'de çalışan sayısı, bir ara 100'ün altına inmişti şimdi sadece 1400'e yakın mühendis çalışır hale geldi.
Türkiye bugün artık milli tankını, milli gemisini üretiyor. ATAK helikopteri yakında seri üretime başlayacak. Diğer alanlarda da büyük üretim imkanları söz konusu. Binlerce mühendis artık bu alanda çalışıyor. Ar-Ge çalışmaları yapılıyor. TSK'nın yıllarca bu alanda emek harcamış, profesyonelleşmiş elemanlarından da faydalanılıyor. Üniversiteler bu alana girdi, TÜBİTAK destek veriyor.
Türkiye kendi ihtiyaçlarını büyük ölçüde karşılamaya başladığı gibi ihraç da ediyor. Biz artık savaş gemileri, denizaltılar ihraç ediyoruz. Dünyanın en hızlı sahil güvenlik botlarını, gemilerini yapıyoruz, satıyoruz. Bu alan sadece savunma alanı değil, çok büyük bir ekonomik alan haline geldi.''
''Öfkelenirsem Kendimi Zorla Kontrol Ediyorum''
Cumhurbaşkanı Gül, Emine Kesen adlı bir hastane çalışanının ''Çok öfkelenip sinirlendiğinizde ne yaparsınız? Sizi hep tebessümle görürüz. Pozitif halinizi neye borçlusunuz?'' sorusu üzerine, herkesin yaradılıştan bir yapısı olduğunu söyledi.
Bu konularda insanların rol yapamayacağını ifade eden Gül, ''Yoksa yapmacık olur. İnsan neyse, o şekilde oluyor. Tabii ki hepimizin kızdığı, öfkelendiği şeyler var. Benim de öfkelendiğim şeyler oluyor. Bazıları fıtratı gereği bunu dışa vurarak rahatlıyorlar. Benim gibi olanlar da kendini zorla kontrol ediyor, dışa vurmuyor. Ama Allah korusun bunlar birikim de yapabiliyor'' diye konuştu.
''Çocuk İstismarı Affedilmemeli''
Mehmet Yeşilaltun adlı bir esnafın, çocuk istismarına karşı vicdan sızlatan cezalar olduğunu belirterek, bu konuda ne tür yasal caydırıcı önlemler alınması ve çocukların topluma kazandırılması için neler yapılması gerektiğini sorması üzerine Gül, çocuk istismarının çok üzücü ve utanç verici olduğunu söyledi.
Gül, çocuk istismarına karşı hukuki düzenlemeler ve toplumun eğitilmesiyle mücadele edilebileceğini dile getirdi.
Hukuki düzenlemelerin tamamen caydırıcı bir şekilde yapılması gerektiğini vurgulayan Gül, bu yönde adımlar atıldığını kaydetti.
Çocuk istismarındaki ikinci nokta olarak cehaleti gösteren ve bunun giderilmesinin önemine değinen Gül, şöyle konuştu:
''Cehaletin giderilmesi, insanların eğitilmesi ve ahlak tabii ki. Bir ahlak formasyonu olmazsa, insanlar bu tip şeylere çok açık oluyorlar. Onun için manevi değerlerimiz çok önemli. Toplumun nüfusu büyük olunca, herkesi iyi şekilde eğitemiyorsanız, bütün vatandaşlara ulaşamıyorsanız cehalet, ahlaki formasyon, manevi değer veremiyorsanız hiç olmayacak işler görüyor, duyuyorsunuz. Bunlar, Allah korusun, toplumu sarsıcı şeyler. Onun için hiç affetmememiz lazım. Gerekli her türlü tedbiri aldığımız gibi takibini de iyi yapmamız lazım.
''Yeni Anayasa Yapılmaması için Sebep Görmüyorum''
Öğretmen Halil Tuncer'in, ''Sizce bu dönem yeni anayasa yapılabilecek mi, sizin kırmızı çizgileriniz neler?'' sorusu üzerine Gül, TBMM'nin siyasi akımların temsili açısından çok güçlü olduğunu ve anayasa için en uygun zaman olduğunu belirtti.
''Bu Meclisin yeni anayasayı muhakkak yapması gerekir'' diyen Gül, 1921 ve 1924 anayasaları hariç, ilk kez yeni anayasa çalışmasına büyük katılım olduğuna işaret etti. Cumhurbaşkanı Gül, sivil toplum örgütleri, bilim adamları, gençler ve meslek örgütlerinin anayasa çalışmasının içinde olduğunu ifade ederek, ''Bir köşede bir anayasa çalışması yürümüyor, Türkiye sathında anayasa çalışması yürüyor. Bütün siyasi partiler de katılıyor'' dedi.
Yeni anayasanın yapılmaması için bir sebep görmediğini ifade eden Gül, şöyle devam etti:
''Nedir vazgeçemeyeceğimiz noktalar? Gayet açık. Türkiye Cumhuriyeti'nin demokratik, laik bir hukuk devleti olduğunu muhafaza etmemiz, bu çerçevede bireysel özgürlükler başta olmak üzere özgürlükçü özgüven içinde bir anayasa yapmamız lazım. Türkiye büyük bir ülke. Osmanlı İmparatorluğu'nun devamıyız, onun mirasını devraldık. Büyük bir imparatorluğun refleksi ve özgüvenine sahip olan bir ülke olarak, kendimizden emin bir şekilde gayet demokratik, özgürlükçü, kısıtlayıcı olmayan anayasa yapabileceğimize inanıyorum. En medeni, en gelişmiş demokrasilerde nasıl yapılıyorsa, bizim anayasamız da böyle olmalı.''
Kamu Katılım Bankacılığı
Cumhurbaşkanı Gül, Tuna Turan adlı tıp fakültesi öğrencisinin, kamu katılım bankası kurulmasıyla ilgili düşüncesini sorması üzerine, dünyada bankacılığın çeşitlendiğini ve batı ülkelerinde de katılım bankacılığı olduğunu belirtti.
Kamunun da katılım bankacılığında yeri olabileceğini kaydeden Gül, ''Bu ekonomi politikasının bir tercihidir.
Kamunun, siyasetin bankalara karışması eskiden sakıncalar doğurduğu için böyle politika var. Kuralları yerine getirirlerse katılım bankalarının sayısının artmasını isterim. Çok da başarılı oluyorlar. Onlar daha çok reel ekonominin içindeler yapıları gereği'' dedi.

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.