"Önemli olan Roj TV'nin kapatılması değil"

Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış A Haber’in sorularını yanıtladı.

Türkiye'nin uzun zamandır Roj TV'nin kapatılması ile ilgili Danimarka'ya bir baskısı vardı. Geçtiğimiz haftalarda Roj TV'nin PKK'nın yayın organı olduğu kabul edildi. Fakat Roj TV'nin uydu şirketi, Eutelsat, son aldığı kararla ROJ TV'nin yayınını kesti. Siz bu gelişmeleri nasıl değerlendiriyorsunuz?
Danimarka mahkemesi, Roj TV ile ilgili olarak, bu yayın kuruluşunun PKK tarafından finanse edildiğini ve PKK'nın bir terör örgütü olduğunu teyit eden bir karar aldı. Ama kapatmayla ilgili kendisinin yetkili olmadığını, bu konuda radyo televizyon üst kurulunun yetkili olduğunu belirtti. Topu üst kurula attı. Üst kurulu bu konuyu değerlendireceği beklentimiz var. O önemli bir karar onu hala bekliyoruz.
Eutelsat uydu firması, ROJ TV'nin yayınını taşımama kararını dün duyurdu. Doğrusu bu. Mahkeme kararıyla terör örgütünün borazanı olduğu ilan edilmiş bir kanalın sinyallerini taşımak, zaten taşıyan o firmayı da terörü destekleyen firma haline getirirdi. Doğrusu bu.
Ama benim bunca yıllık tecrübemle edindiğim bir yaklaşım tarzım var. Ben bu yayınlar tamamen kalkmadan yorum yapmayı doğru bulmuyorum. Hele bir görelim bakalım Roj TV yayınları duruyor mu? Hakikaten, Eutelsat firması dün yaptığı açıklamanın gereğini yerine getiriyor mu? Bu arada da ROJ TV'nin kendisinin bir terör örgütünün Borazanı olduğunu, yayın kuruluşu olduğunu teyit eden Danimarka mahkemelerinin kararı sonrasında, Danimarka makamlarının özellikle televizyon üst kurulunun nasıl bir karar alacağı da çok önemli. Çünkü o uyduyu kullanmaz, başka bir uyduyu kullanmaya kalkar yarın. Önemli olan Danimarka'nın bir NATO müttefiki olarak orada çok dik bir duruşu ortaya koyması gerekir. Onu göreceğiz, ama bu Eutelsat aldığı karar, normal bir karar.
Danimarka'dan bu konudaki beklentiniz nedir? Sizce Danimarka böyle bir karar verir mi?
Benim şahsi düşüncem vermek zorundadır. Böyle bir kararı vermeden kendi mahkemesinin tesciline rağmen ROJ TV'yi görmemezlikten gelmek NATO'nun değerlerine aykırıdır, AB değerlerine aykırıdır, müttefikliğe aykırıdır, dostluğa aykırıdır, insanlığa aykırıdır, mantığa aykırıdır. Danimarka bu konuda duyarsız kalamaz, kalmamalı. Biz de bu konuda kalmamaları gerekli mesajları kendilerine çok açık net bir şekilde aktarıyoruz. Aktarmaya da devam edeceğiz.
Türkiye'nin de gündemini sıkça meşgul eden bir konu da, Fransa'daki yasa tasarısı. Meclis'te soykırımın inkârı suç olarak kabul edildi. Ancak senatonun aldığı yeni bir karar var. Bunları nasıl değerlendiriyorsunuz?

Fransa'da bu hamur daha su kaldıracağa benziyor. Bu tartışmanın aslında ne Ermenilerle alakası var, ne Türkiye ile alakası var, ne ifade özgürlüğü ile alakası var. Bu tamamen Orada seçimi kaybetme korkusuna kapılmış bir siyasinin seçimi kazanmak için nasıl bir istismar çabası içine girebilirim serzenişi. Onun çabası. Aşırı sağın oylarını merkez sağa taşınmak için uyguladığı stratejini bir parçası. Biz bunu yakından takip ediyoruz. Dün akşam en son Fransız Senatosu'nun Başkanı, düne kadar he Ben bu konuda tarafsızım, ben bu konuda bağımsızım diyen senato başkanı; Ama Ben bir parti mensubuyum, partimin bu konuda aldığı bir karar var. Ben partimin kararına uymak zorundayım diye bir açıklama yaptı. Bu aslında orada ne kadar büyük bir baskıyla karşılaştıklarını ortaya koyuyor.
Biz Fransız Senatosu'nun Usuller Komisyonu'nun bu tasarının tamamen Fransız Anayasasına aykırı olduğu görüşünü çok önemsiyoruz. Ama Fransız Senatosu'nun Genel Kurulu nasıl bir karar alacak, onu da takip edeceğiz. Eğer bu karar gerçekten mantıksız bir karar olursa, Fransız yargısı, Fransız anayasa mahkemesi bu kararı bozacaktır diye düşünüyorum. Çünkü Fransız senatosunun bu konudaki komisyonu zaten bunun anayasaya aykırı olduğunu vurguladı.
Süreci yakından takip ediyoruz. Daha bugün Paris Büyükelçimizle 2 kere telefonla görüştüm. Oradaki son çabalar hakkında kendisinden bilgiler aldım. Fransa Senatosu'nda o kadar çok vakit harcıyor ki, şu anda senatörlerle görüşüyor ki, Fransa'daki büyükelçimizi Fransız senatör zannedenler oluyormuş artık. O kadar sık gördükleri için. Kendisini orada görevli bir Fransız yetkili zannedenler dahi oluyormuş. Ama Türkiye bu konuda, haklı olduğu konuda, o dik duruşunu ortaya koyacaktır. Bu konuda da çabalarımız sürecektir.
Hükümet olarak düşündünüz mü, atılması gereken adımlarda geç kalındı mı, daha farklı bir uygulama yapılabilir miydi, bu kararın alınmaması için.
Bu kararın dediğim gibi Türkiye ile bir alakası yok. Bizim alacağımız bir önlemle alakalı değildi. Bakın Hollanda'da ve Belçika'da da örneklerini gördük. Aşırı sağın oylarını merkez sağa çekmek için genelde İslam aleyhtarlığı, Müslümanlara hakaretleri içeren söylemleri kullanan bir siyasi zümre var.
Fransa Cumhurbaşkanı Sayın Sarkozy ve yandaşları bunu yapamıyor, çünkü Fransız halkının %10'u zaten Müslüman. İslam'a veya Müslümanlara hakaret ederlerse, aşırı sağın oylarını alalım derken, o Müslüman Fransız oylarını kaybedecekler. Fransa'da bugün 6 milyonun üzerinde Fas, Cezayir ve Tunus asıllı Fransız yaşıyor. Bunların çoğu da hala inançları açısından İslam dini mensubu. O çerçeveden yaklaştığında Sayın Sarkozy kendine farklı bir açı buldu. O da İslam'a hakaret edeceğine Türkiye'ye hakaret edeyim, Türkiye'yi sıkıştırayım. Bu mesaj üzerinden de, aşırı sağ Le Pen, oylarını UMP'ye, kendi partime çekeyim diye. Ama bu tez tutmayacak. Geçen seçiminde bunu Türkiye'nin AB üyelik sürecine karşı çıkarak değerlendirdi ve Le Pen'in oylarını %17lerden %5lere kadar düşürebildi. Ama bu sefer bu iş ters tepecek. Çünkü Fransız halkı da artık bu oyunu anladı. Zaten kredi notları düştü. Benim değerlendirmem insanlık notları da düştü. Fransız halkının mayıs ayında sandıklardaki tepkisi çok ciddi ver sert olacaktır.
Hrant Dink davasında mahkemenin verdiği karar çok tartışıldı. Haksız bir karar olarak nitelendirildi, hükümetten de bu konuda çok eleştiri geldi. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?
Mahkemenin kararını hükümetimizle, iktidarımızla bir şekilde bağlamaya çalışan, sanki bizim bu işin içerisinde bir rolümüz varmış gibi göstermeye çalışanları kınıyorum.
Bu karar kamu vicdanını yaraladığı gibi bizim de vicdanımızı yaralamıştır. Ama yargının kararları konusunda bir süreç vardır. Bu süreç de henüz tamamlanmamıştır. Bu karar şimdi üst mahkemeye, Yargıtay'a temyize gidecektir. Orada bir takım değerlendirmeler yapılacaktır. Kararın içeriğinde zaten unutulan sanıklar veya üst düzey karar yetkililerinin yaptıkları açıklamalarda; örgüt yoktur diyemem ama delil yoktur diyebilirim gibi açıklamalar, zaten birçok şüpheyi en üst noktaya taşımıştır. Eminim ki bu konuyu ve dava dosyasını inceleyecek olan Yargıtay mensupları da bu hassasiyetleri göz önüne alacaklardır.
Gerçekten Hrant hayatını kaybetmeden son yazdığı yazıda kendini bir ürkek güvercin gibi hissediyordu. Ama bu ülkede güvercinlere kimse ellemez, şehrin merkezinde bile yaşayabilirler demişti. Ümit ederim ki, o ürkek güvercini bile katletme konusunda gözlerini karartanlara Yargıtayımız gerekli mesajı verecektir. Ama dediğim gibi bu yargının verdiği bir karar. Bunu hükümetimizle, herhangi bir siyasi partiyle bağdaştırmak, bağlamaya kalkmak gerçekten haksızlıkların en büyüğü olur.

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.