Cemil Çiçek A Haber'de

TBMM Başkanı Cemil Çiçek, tarihin öncelikle tarihçiler yoluyla öğrenilebileceğini belirterek, ''Belki sağlıklı tartışma yapabilmek için en evvel bu yolu tercih etmek gerekecektir'' dedi.

A Haber'in canlı yayınında Murat Akgün'ün sorularını yanıtlayan Çiçek, Dersim olaylarıyla ilgili ya da Türkiye'nin yakın tarihini ilgilendiren bazı konularda meclis araştırması açılması önerilerini nasıl değerlendirdiğinin sorulması üzerine, siyaset kurumunun tarihi bilmesinde sayısız fayda olduğunu söyledi.
Çiçek, ''Çünkü siyasetin yol haritası tecrübelerdir. Tarih ise bir manada insanın, insanlığın yaşadığı tecrübelerin yekunudur. Acı, tatlı, iyi, kötü, hoş olan, olmayan geçmişte yaşanmış ne varsa bunların iyi bilinmesi, yüceltmek veya karalamak adına değil, bundan sonraki doğru politikaları tespit edebilmek, işin doğrusunu yapabilmek için gereklidir'' diye konuştu.

Daha iyi yaşayabilmek ve doğru politikaları tespit edebilmek için tarihin iyi öğrenilmesi gerektiğine işaret eden Çiçek, ''Tarih nasıl öğrenilir, en evvel tarihçiler yoluyla... Tarih bilimsel araştırmalarla ortaya çıkar. Belki sağlıklı tartışma yapabilmek için en evvel bu yolu tercih etmek gerekecektir. Çünkü gerçeklere, sağlıklı bilgilere dayanmayan tartışmalar bizi başka sıkıntılara götürür'' dedi.


Çiçek, Tunceli dahil Türkiye'nin her ilindeki üniversitelerin kendi il ve ilçelerinde geçmişte ne yaşandıysa bunları gün ışığına çıkarmak ve geleceği aydınlatmak bakımından, her alanda bilimsel çalışma yapmalarında büyük fayda bulunduğunu vurguladı.
Cemil Çiçek, ''Bizde saha çalışmaları genelde pek yok. Söylediğimiz lafları yabancı kaynaklara dayandırarak söylüyoruz. Halbuki kendi tarihimizi, kendi değerlerimizi, kendi yaşadığımız sosyal hayatın evveliyatını, kendi üniversitelerimizin ve bilim adamlarımızın saha, arşiv, kaynak çalışmaları yaparak ortaya çıkarmaları fevkalade önemlidir'' şeklinde konuştu.
-''Meclis araştırması açılabilir''-

''Sonra mı meclise sıra gelmeli'' sorusu üzerine Çiçek, bunun bir sıralama meselesi olmadığını belirterek, ikinci bir yol olarak TBMM'de araştırma yapılabileceğini söyledi.
TBMM iç tüzüğünde, meclis araştırmasının nasıl açılacağının belli olduğunu anlatan Çiçek, ''Bu türlü bir meclis araştırması çalışması da yapılabilir. Buna iç tüzük ve anayasa açısından imkan var. Gruplar isterse veya 20 milletvekili bu işin lüzumunu takdir ederse o tür bir yola da gidilebilir'' dedi.
TBMM Başkanı Çiçek, ''Türkiye yakın tarihiyle yüzleşme dönemine girdi denilebilir mi?'' sorusuna şu yanıtı verdi:
''Yüzleşme daha avam, politik bir tabir. Yüzleşme bir hesaplaşmak anlamında söyleniyorsa söylenecek söz farklıdır. Geçmişimizde cereyan eden olayları bilmek, öğrenmek, bunlardan gerekli dersleri çıkarmak ve bundan sonraki devlet icraatlarını, siyasi faaliyetleri, bu ortaya çıkan bilgiler, belgeler ışığında daha doğru zeminde götürmek açısından ise farklıdır. Neyi murat ettiğinize bağlı. Hesaplaşma biraz ileri bir ifadedir. Ben bu tartışmaları, gerçeklerin ortaya çıkarılıp, geleceğimizi daha sağlam bir zeminde inşa etmek bakımından yapılan çalışma olarak değerlendirmeyi tercih ederim. Bu sadece Dersim olayıyla ilgili değil.''
Tarihi araştırma ve meclis araştırmasının yanı sıra zaman aşımına uğramamış konuların yargı tarafından da araştırılabileceğini kaydeden Çiçek, bu araştırmaların her birinde varılacak sonucun da farklı olacağını ifade etti.
Meclis araştırması için konunun çerçevesinin iyi çizilmesi, önergeyi verenlerin neyin araştırılmasını istediğini somut olarak belirtmesi gerektiğini vurgulayan Cemil Çiçek, ''Mesela, 'yakın tarihimizi araştıralım' diye çok genel bir ifadeyle bir meclis araştırma komisyonu kurulamaz. Spesifik olayla ilgili, durumla ilgili olabilir araştırma. Meclis araştırmalarında çok geniş, çok genel anlamda araştırma konuları yok. Çünkü zaman yetişmez, işi neticelendirmek çok kolay olmaz'' dedi.
-Hukuki boyut-

TBMM Başkanı Çiçek, ''Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Dersim olaylarıyla ilgili özür diledi. Sizce yeterli mi? Bunun yanında hukuki boyut da olmalı mı?'' sorusu üzerine de şunları kaydetti:
''Özür tabiri daha çok siyasi anlamda kullanılan bir şeydir. Biz de çok geleneği olan bir şey değil benim bilebildiğim. Bu manada belki de ilktir. Belki diyorum, konuyu bilmiyorum. İddialı bir laf etmek doğru olmaz. Türkiye'de yakın tarih araştırmaları yapan bir çok tarihçimiz var. Onlar bu konuları ortaya koyarlarsa biz de bu tartışmalı konuyu enine boyuna, iyice öğrenmiş oluruz. Tarihçiler siyasetçilerden daha fazla bu işte ön alırsa daha uygun olur.
Hukuki boyutu deyince hukuktan ne anlanmış olacak, tazminat boyutu mu, yoksa ceza hukuku anlamında mı? Ceza hukukunda belli bir suç işlendiğinde belli bir zaman içinde davanın açılması lazım, aksi takdirde dava zaman aşımı, ceza zaman aşımı var. O süre geçtikten sonra ceza hukuku anlamında bir şey yapılamaz, dava açılamaz. Tazminat davaları açısından da bir zaman aşımı var. O konulara iyi bakmak lazım.''
TBMM Başkanı Cemil Çiçek, TBMM'nin saygınlığına, itibarına gölge düşürecek davranışlardan herkesin kaçınması gerektiğini belirterek, ''İki aya yakındır, yaklaşık 55 gündür yaptığımız çalışma vatandaş açısından tasvip etmediği, hoş karşılamadığı bir kısım görüntülere, konuşmalara, üsluba sahne olmuştur. Buna hepimizin dikkat etmemiz lazım'' dedi.
Çiçek, A Haber'in canlı yayınında gündeme ilişkin soruları yanıtladı.
TBMM'de son zamanlarda yaşanan gerginlikler hatırlatılarak, ''Meclis neden bu kadar gergin? Bu gerginliği önlemek için sizin bir girişiminiz olacak mı?'' sorusu üzerine Cemil Çiçek, yüz akıyla çıkılan 12 Haziran seçimlerinin ardından TBMM açıldığı andan itibaren iyi bir başlangıç yapılamadığını ifade etti.
''Biz her türlü sorunun çözüleceği, tartışılacağı, konuşulacağı en meşru mekanların başında TBMM'yi görüyoruz. Hele hele bu dönemle ilgili vatandaşımızın beklentisi çok yüksek, haklı olarak. Vatandaşımızın yüzde 95'i bu mecliste temsil ediliyor. Biz her türlü sorunu burada konuşacağız ama konuşacak bir ortamı da birlikte oluşturmamız lazım'' diyen Çiçek, iç tüzükte bunun kurallarının belirlendiğini söyledi.

Çiçek, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Herşeyi konuşacağız ama nezih ve temiz bir üslupla konuşacağız. Maalesef bu konuda sıkıntılar oluyor, sataşmalar vesaireler arka arkaya... Bu iç tüzük hükmüne çok uyulmadan konuşuluyor ki, birisi söz istiyor 'Bana sataştı' diyor. O cevap verdiğinde diğeri 'Sınırı aştı, bana sataştı', 'gruplara sataşıldı', 'partilere sataşıldı'... Saatler sataşma tartışmalarıyla geçiyor gidiyor. Arkasından fiili durumlar gündeme geldi. İyi bir görüntü vermedik, vermiyoruz.''
Bu konuların TBMM başkanvekilleriyle, grup başkanvekilleriyle konuşulduğunu, Danışma Kurulu'nda ele alındığını aktaran Çiçek, TBMM başkanvekilleri ve grup başkanvekillerinin bu görevlerde daha önce bulunmuş, tecrübeli isimler olduğunu, bunu da Meclis'in sağlıklı yönetimi açısından önemli bır fırsat olarak gördüğünü dile getirdi.
Çiçek, gergin bir ortamda yeni anayasa yapma çalışmalarının nasıl yürüyeceğine ilişkin soruyu yanıtlarken de, ''Tabiatıyla gerginlikler sağlıklı çalışmaları zorlaştırır. İster Meclis'in içinde ister dışında olsun. Ama şu ana kadar Anayasa Uzlaşma Komisyonu'ndaki arkadaşlarımız bu tartışmaların dışında kalmayı başardılar. Kendilerine de teşekkür ederim, hepsine. Olabildiğince sakin, sükunet içinde bir çalışma yapıyoruz'' dedi.
''Başbakanlığın olaylı, küfürlü geçtiği iddia edilen oturumun tutanaklarını istediğine dair gazetelerde bir haber var'' sözleri üzerine Cemil Çiçek, haberi gazetede gördüğünü, bunların kapalı veya gizli oturum tutanakları olmadığını, bunun resmi yazıyla istenmesine gerek bulunmadığını hatırlattı.
Çiçek, şunları kaydetti:

''Neticede bizim bir an evvel daha sağlıklı müzakereleri sürdürebilmemiz lazım. Meclis'in saygınlığına, itibarına gölge düşürecek davranışlardan hepimizin kaçınması lazım. Ben burada bir yargı faaliyeti gibi şu haklı, bu haksız.. Vatandaş sonuçtan değerlendirme yapar. Özel olarak değerlendirmesini yapabilir ama sonuçta TBMM gibi çok önemli işleri başarmış, bağımsızlık mücadelesi vermiş, Cumhuriyeti kurmuş, Türkiye'nin geldiği bu noktada çok önemli çabası, gayreti ve kararları olan bir Meclis'in daha sağlıklı bir çalışma sürdürmesini milletimiz arzu eder, olmadığı takdirde de bundan rahatsız olur, bunu tasvip etmez. Ben de buradan bakarak diyorum ki, iki aya yakındır, yaklaşık 55 gündür yaptığımız çalışma vatandaş açısından tasvip etmediği, hoş karşılamadığı bir kısım görüntülere, konuşmalara, üsluba sahne olmuştur. Buna hepimizin dikkat etmemiz lazım.''

-''Tutukluluk mahkumiyet, tahliye beraat değildir''-

TBMM Başkanı Cemil Çiçek, Mustafa Balbay'ın ''yargılanmanın işkenceye döndüğünü'' ifade ettiğinin hatırlatılması ve tutuklu milletvekillerinin durumunun sorulması üzerine, Balbay'ın savunma hakkı çerçevesinde ne söylemesi gerekiyorsa onu söyleyebileceğini, bunu da yargının değerlendireceğini belirtti.
Çiçek, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Burada tartışılan konu tutukluluk süresidir, tutukluluk süresinin uzadığı konusudur. Bizim de, belli bir olayla ilgili olmaksızın söylediğimiz şey hep şu; tutukluluk bir mahkumiyet değildir, bir tedbirdir. Tutukluluk mahkumiyet değilir, tahliye de beraat değildir. Tartışılan bunun uzadığı veya bu süre içerisinde davanın sonuçlandırılmadığıyla ilgili husustur. Biz de temenni ediyoruz ki bir an evvel bu davalar sonuçlansın. Davalar ne kadar erken sonuçlanırsa bu tartışmalar da ortadan kalkar. Davanın içeriğini ben bilemem, yargıç değilim. Kararı veren yargıçtır. Temennimiz bu işlerin bir an evvel bir şekilde sonlanmasıdır. Bizimki temenni etmektir. Onun ötesinde ne yapılabilir? Onu yapacak olan icra makamıdır, varsa, yapılabilecek bir şey varsa.''
Bir kişi tutuklandığında 30 günü geçmemek üzere o kişinin tutukluluk durumunun gözden geçirildiğini hatırlatan Çiçek, ''Bir kişi diyelim ki 2 senedir tutukluysa en az 24 defa o kişinin tutukluluk durumu gözden geçirilmiştir, bunun da bilinmesinde fayda var'' dedi.

-Bedelli askerlik-

Bedelli askerlik konusunda çıkan neticeyi vicdani açıdan uygun görüp görmediğinin sorulması üzerine de Çiçek, tasarının TBMM'ye geldiğini hatırlatarak, Milli Savunma Komisyonu'nda konunun görüşüleceğini ve bir çözüm bulunacağını söyledi.
Bedelli askerlik konusunun geçmişte de gündeme geldiğini, Dolmabahçe Sarayı'nda açılan ''Dönemin Basınında Atatürk'' sergisinde yer alan 10 Kasım 1946 tarihli bir gazetede konuyla ilgili haber gördüğünü anlatan Çiçek, bunun sadece 2011'de tartışılan bir konu olmadığını bu haberin de ortaya koyduğunu ifade etti.
Bugünkü tartışmanın ''bedelli olmasın'' diye değil, ''şöyle olsun, böyle olsun'' diye olduğunu kaydeden Çiçek, buna da TBMM'nin karar vereceğini vurguladı.
Çiçek, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun bedelli askerlik konusunun referanduma götürülmesiyle ilgili önerisinin hatırlatılması üzerine de, ''Referandum konusu, bizim bugüne kadar daha çok anayasa düzenlemeleriyle ilgili düşündüğümüz bir konudur. Bizde böyle bir gelenek yok. Şu anda bu bir siyasi tartışma'' dedi.

-''Vicdani ret konusu bu tartışmanın içerisinde şu safhada yok''-

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin geçen hafta vicdani ret konusunda Türkiye'yi mahkum eden bir karar daha verdiğinin hatırlatılması ve ''Vicdani ret de bedelli askerlik gibi Türkiye'nin gündemine gelmeli mi?'' diye sorulması üzerine ise Çiçek şöyle konuştu:
''Bu konu belli olaylar sebebiyle gündeme geliyor. Hatta 'Yeni anayasada bu konu yer alacak mı?' diye soruldu. Anayasada ne yer almalı, ne yer almamalı? Eğer bunu çok önemseyenler varsa, biz daha anayasanın içeriğiyle ilgili bir düzenleme yapmadık. Kamuoyundan görüş, bilgi, bu konudaki düşüncelerini topluyoruz. Eğer bunu çok önemsiyorsa toplum bunu bize bildirebilir. Bunu görüş olarak bildirir. Meclisimizin açtığı sayfa var, oraya bu düşüncelerini söyleyebilir. Siyasi partilerimize görüş olarak gelebilir. Bu bireysel mi toplumsal bir talep mi? Genelde anayasalar toplumsal talepleri öncelikli olarak değerlendiren metinlerdir. Dolayısıyla bu henüz münferit bir olay olarak gözüküyor.
Tabii bir mahkeme kararı varsa, bunun gereği doğrudan doğruya yürütme organıyla ilgili. Bu kararı ben şahsen görmem, o konuda ne yapılabilir, kararı görmek lazım. O konuda hükümet herhalde bir tedbir geliştirecektir. Ama bugün için bedelli askerlik var. Askerlik çağını şu ya da bu sebeple geçirmiş, belirli bir yaşın üzerinde olmuş, bunların silah altına alınmasında da artık fayda görülmeyen ama askerlik yapmamış olması karşılığında da devlete, ki tahsil edilen paranın hangi maksatlar için kullanılacağı da ifade ediliyor, bir yükümlülük öngören bir düzenleme var. Vicdani ret konusu bu tartışmanın içerisinde şu safhada yok.''

-''Profesyonel ordu yarın sabaha mümkün olmaz''-

Çiçek, bu tartışmaların çözümünün profesyonel ordu olup olmayacağı sorusuna karşılık olarak da, ''Şüphesiz profesyonel ordu olabilir. Türkiye de yavaş yavaş buna doğru gidiyor. Türkiye gibi çok karmaşık bir bölgenin ortasında olan bir ülkede profesyonel askerlik varılmak istenen hedeftir, bu telaffuz ediliyor. Bu konuda bir kısım çalışmalar da yapılmadı değil, yapılıyor. Geçen dönem çıkarıldı, 50 bin kadar, daha çok Genelkurmay Başkanı'nın uygun gördüğü yerlerde görevlendirilmek üzere profesyonel bir yapı kısmen oluştu. Ama halen bir kısım hizmetler bilinen yol ve yöntemlerle gideriliyor'' diye konuştu.
Bunun teorik olarak mümkün olduğunu belirten Çiçek, ''Ama 'Hemen yarın sabah bu mümkün olabilir mi?' derseniz ben onu çok gerçekçi görmüyorum. Ama yavaş yavaş oraya doğru bir gidiş var'' dedi.
Çiçek, TBMM'deki askeri taburun görevi devretmesiyle ilgili soru üzerine de, konuyla ilgili teklifin komisyondan geçtiğini, yasanın da kısa sürede çıkacağını umduğunu belirterek, güvenlik meselesinin TBMM Başkanlığı ile İçişleri Bakanlığı'nın yapacağı bir protokol çerçevesinde yürütüleceğini ifade etti.
Çiçek, TBMM'deki taburun sembolik olduğunu, geçen yıl yapılan 137 görevin 135'nin TBMM dışında gerçekleştiğini kaydederek, ''Taburun Meclis ile zaten tarihi anlamda bir bağı var, yoksa burada büyük ölçüde görevi polis memurları yapıyor'' dedi.
TBMM Başkanı Cemil Çiçek, ''Biz 19 Ekim'de bir temel attık yeni bir anayasa noktasında... Her geçen gün bu temelde bazı yükselmelerin, bazı faaliyetlerin, bazı çalışmaların olması lazım. 2012'nin sonuna da biz bu inşaatı tabiri caizse bitirmek istiyoruz'' dedi.
A Haber'deki canlı yayında soruları yanıtlayan Çiçek, ''Prof. Dr. Ergun Özbudun'un bir açıklaması oldu geçtiğimiz günlerde, anayasa çalışmalarıyla ilgili olarak... Özellikle Uzlaşma Komisyonuna yönelik sert bir eleştirisi var, 'ölü doğdu, 'oy birliği şartıyla yeni anayasa mümkün olamaz' diyor. Ne dersiniz Uzlaşma Komisyonu ölü mü doğdu'' şeklindeki soru üzerine, bu fikre katılmadığını söyledi.
Prof. Dr. Özbudun'un yakınen tanıdığı, saygı duyduğu, görüşlerinden istifade ettiği değerli bir anayasa hukukçusu olduğunu ifade eden Çiçek, yeni anayasaya ilişkin çalışmaya başlamadan önce Özbudun'un da içinde bulunduğu anayasa hukukçularıyla bir toplantı yaptıklarını belirtti. Çiçek, şöyle konuştu:
''Bizim Uzlaşma Komisyonu geleneğimizde görüş birliği içerisinde bu çalışmalar yapılmıştır. Biz bu geleneği sürdürüyoruz. Görüş birliği olmazsa... O zaman da başka tartışmalar olur. Yani kendi yönünden de başka şeyler olur. Diyelim ki orada iki parti anlaştı, diğer ikisi anlaşamadı, o zaman da 'diğer partiler dışlanmış olurdu' tartışması başlayacaktır. O zaman denilecektir ki, 'bu, Türkiye için yapılmış bir anayasa değil. A partisinin B partisinin anlaşıp yaptığı, kendileri için bir anayasadır, bizim anayasamız değil' diye pekala başka türlü kampanyalar, fikirler, itirazlar da ileri sürülebilirdi. Yani bu işte tek bir görüş yok. Başka türlü savunanlar da var. Biz şu ana kadar iyi götürüyoruz. Belli bir noktaya geldiğimizde diyelim ki partilerden biri çekildi, bu yeni bir durumdur, oturulur değerlendirilir. Ama şu ana kadar problemsiz bu işi götürmeye çalışıyoruz.''
Çiçek, Anayasa'nın 1 yıl içinde çıkarılacağına hala inanıp inanmadığının sorulması üzerine de ''İnanıyoruz, bunu hedefliyoruz'' karşılığını verdi. Çiçek, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Bunu şöyle kabul edelim, diyelim ki biz 19 Ekim'de bir temel attık yeni bir anayasa noktasında... Her geçen gün bu temelde bazı yükselmelerin, bazı faaliyetlerin, bazı çalışmaların olması lazım. 2012'nin sonuna da biz bu inşaatı tabiri caizse bitirmek istiyoruz. İşin çok daha fazla uzamasının çok da doğru olmadığını düşünüyoruz. Makul bir süredir diye... 2012'ye geldik, herkes de görecektir ki epey bir çalışma yapıldı, bina çıktı, camı takıldı, penceresi takıldı, çatıları kapatıldı, vesaire oldu. Yani vatandaş gördü ki, itiraz edenler gördü ki, karamsar görüşe sahip olanlar da gördü ki burada önemli bir çalışma yapıldı. Ama içeride bazı fayans yapılması gereken yer kalmış. Onun için de makul bir süre olabilir. Ama bizim hedefimiz, herkesin kanaati 2012'nin sonuna geldiğimizde bu çalışmayı ortaya koyabilmemiz lazım. Bunun için de çalışıyoruz zaten...''
-''YSK, benzetmelerle bir kısım kararları alacak''-

TBMM Başkanı Çiçek, cumhurbaşkanlığı seçimlerinin 2012'de mi yoksa 2014'te mi yapılacağı konusundaki tartışmaların sürdüğünün ifade edilmesi üzerine de ''Bir kanun tasarısı var. Geçtiğimiz dönemde cumhurbaşkanının seçimiyle ilgili usul ve esasları belirleyen bir yasa tasarısı gelmişti, kadük oldu. Hükümet onu tekrar yeniledi. Önümüzdeki günlerde bunu netleştirecek olan Meclis'tir. Meclis yapmadığı takdirde bunun kararını Yüksek Seçim Kurulu (YSK) verir. Doğru olanı, bu kararın, bu tarihin verilmesidir bu tasarıda...'' dedi.
Çiçek, ''2012 mi, 2014 mü'' şeklindeki soruya da ''Neyse... Benim bir fikrim, düşüncem var, ama onu benim söylemem uygun olmaz. Dolayısıyla gündemde bir kanun tasarısı var. Bu kanun tasarısı vesilesiyle bu tartışmalar yapılacak. Meclis bir karar verecektir'' yanıtını verdi.
''Ne kadar sürede çıkmasını ön görüyorsunuz'' sorusu üzerine de Çiçek, bu konunun Komisyon'un önüne geldiğini, burada istenildiği zaman bu toplantının yapılacağını, Genel Kurul'a geldikten sonra da kararın verileceğini söyledi. Çiçek, ''Meclis gündemine gelmiş bu ve benzeri soruların, bu çalışma nasıl yapılacak, nereye müracaat edilecek, seçilecek kişinin Hazine yardımı yapılacak mı yapılmayacak gibi, adaylara itiraz nasıl olacak gibi birçok usulü, yani bu yasayı çıkarmadığımız takdirde yorumla YSK, benzetmelerle bir kısım kararları alacak. Halbuki bunu ayrı bir yasayla düzenlemek çok doğrudur'' diye konuştu.
Çiçek, ''2012'ye girmeden önce tarih belli olacak mı'' sorusuna da, ''2012, 2011 sonu, 2012 başı gibi bir tarih koymaya gerek yok. Yani Komisyon'a bağlı, Komisyon istiyorsa önümüzdeki hafta bunu gündemine alır, tartışır, ondan sonra da Genel Kurul'a gelir'' karşılığını verdi.
-''Söylemeyeceksen basına niye söylüyorsun''

Cemil Çiçek, ''Geçmişteki bir takım olayların konuşulması çerçevesinde siz, 28 Şubat'a atıfta bulundunuz'' denilmesi üzerine de ''Bir konu birkaç kanaldan konuşulabilir. Tarihçiler kendileri yaparlar, Meclis Araştırma Komisyonu, bir de zaman aşımına uğramamış konularla ilgili de yargı bir soruşturma yapıyor. Her birinin varacağı sonuç farklı'' dedi.
Çiçek, ''Sayın Turgut Özal'ın doğal olmayan yollardan vefatına dair sizde hiçbir şüphe uyandı mı'' sorusuna da ''Ben bu konuyla ilgili daha soruşturma başlamazdan evvel düşüncemi söyledim. Ama soruşturma başladığı andan itibaren, benim bir kuralım, ilkem var, herhangi bir konuda soruşturma başladıysa ben o konuda konuşmam'' karşılığını verdi.
''Belli konuları uzun süre soru işareti olarak toplum gündeminde tutmak bence doğru değil. Çünkü bu beraberinde birçok yerli yersiz tartışmaları da getiriyor. İyi ki bir soruşturma başladı. Kim ne biliyorsa, çünkü bunu şunun için de söyledim, bir kısım insanlar rahmetlinin ölümü vesilesiyle kendisini gündemde tutmak vesaire adına zaman zaman... Mesela bir açıklama oldu, 'ben filancanın ne olduğunu biliyorum ama söyleyemem'. Canım, söyleyemezsen niye milletin kafasını karıştırıyorsun? Böylesine toplum için yakın tarihimiz bakımından önemli bir olayla ilgili bir şey biliyorsanız, milletimizi seviyorsanız, hukuka saygınız varsa gidin soruşturmayı yapan savcıya bilgi verin. Söylemeyeceksen basına niye açıklama yapıyorsun? Şimdi bu tür açıklama yapanlar oldu. Ben bunları doğru bulmuyorum. Çok etik de bulmuyorum.
Onun için iyi ki bir soruşturma başladı. İster o konuda, ister başka konuda, kim ne biliyorsa gitsin soruşturma makamlarına bu bilgileri versin ki biz de seneler geçtikçe 'şu böyle mi oldu, bu böyle mi oldu' diye şüpheler üzerine bir tartışma, bir kanaat oluşturmayalım, doğru neyse orta yere çıksın. Onun için o dönemle ilgili zaman zaman konu gündeme geldiğinde bir kısım arkadaşlar çok şey biliyormuş edasıyla, havasıyla, belki de biliyordur bilemiyorum, ama 'ben bunu söylemem' diyor. Söylemeyeceksen basına niye söylüyorsun o zaman? Ne fayda mülahaza ediyorsun bu işin böyle olduğunu söylemekle? Git de şu gerçek orta yere çıksın. Onun için de bu iş başka maksatlarla da değerlendirme konusu yapılıyor. Onun için iyi ki soruşturma başlamış. Kim ne biliyorsa gitsin söylesin. Bunda bir mahsur yok. Bir gerçek orta yere çıkar, biz de ona itibar ederiz.''

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.