'Artık 'U' değil 'S' dönüşü yapıyor'

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 12 Haziran seçim çalışmaları kapsamında Tokat'ta halka seslendi.

AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun ''hesap uzmanı olarak işe başladığını, ama sonunda iyi bir yalan uzmanı olup çıktığını'' belirterek, ''CHP Genel Başkanı için artık u dönüşü kavramı yetmiyor. S dönüşü bu s dönüşü. Yürüyen yalan hafif kalıyor, koşan yalan hafif kalıyor, CHP Genel Başkanı artık zıplayan yalan, uçan yalan uçan'' dedi.
Erdoğan, Tokat Cumhuriyet Meydanı'nda partisince düzenlenen mitingde vatandaşlara seslendi.
Davalarına sahip çıktıkları için Tokatlılara teşekkür eden Erdoğan, ''Siz 12 Eylül'de 'Demokrasi, büyük Türkiye' dediniz. Siz, 12 Eylül'de, statükoya bir kez daha sandıkta tokat vurdunuz. Her birinize tek tek teşekkür ediyorum'' ifadelerini kullandı.
Erdoğan, 8,5 yıl boyunca milletin emanetine sahip çıktıklarını, emaneti kutsal bildiklerini kaydederek, ''Sizin emanetinizi gasp etmek isteyenlere, sizin iradenizi yok etmek isteyenlere, sizin kararınızı, yetkinizi yok saymak isteyenlere karşı cesaretle göğüs gerdik. Biz kardeşlik dedik, kardeşlik diyoruz. Biz huzur dedik, huzur diyoruz. Biz demokrasi dedik, büyük Türkiye dedik, hukukun üstünlüğü dedik. Söylediklerimizin arkasında durmaya, gereğini yapmaya devam ediyoruz. Biz bu ülkeyi kardeşlikle bugünlere getirdik, yine kardeşlikle büyütmeye devam ediyoruz'' diye konuştu.
12 Eylül halk oylamasının hemen ardından, Türkiye'ye yeni bir anayasa kazandıracakları sözünü verdiklerini anımsatan Erdoğan, şu anda bunu sabote etmek, Türkiye'nin, aziz milletin, kendi anayasasını yapmasını engellemek için çok yoğun bir gayret olduğunu söyledi.
''Çeteler, milletin kendi anayasasını yapacak olmasından ciddi rahatsızlık duyuyorlar. İşte kaset mamulü genel başkan, şu anda çetelere olan borcunu ödüyor. O kaset mamulü genel başkan, çetelere diyet ödüyor'' diyen Erdoğan, geçmişte ''ne veriyorlarsa 5 vereceğim, 2 anahtar, askerliği düşüreceğim, emekliliği indireceğim'' diyenlerin ülkeyi mahvettiğini, perişan ettiğini söyledi. Erdoğan, şöyle devam etti:
''40-45 yaşında emekli olunur mu? Ne yapacak bu yaşta yeni bir iş aramayacak mı? Türkiye'deki işsizliğin önemli sebeplerinden biri de bu olmuştur. Böyle mahvettiler ülkemizi. Ne yaptı 1991'de, SHP ile yani şimdiki CHP ile koalisyon kurdu, 500 gün dolmadan ülkenin tüm dengelerini birlikte alt üst ettiler. Merhum Özal'ın yaptıklarını, birkaç ay içinde adeta yakıp, yıkıp, kül ettiler. İşte CHP Genel Başkanı da şu anda onun yönetiminde, onun önderliğinde yürüyor. Meydanlara çıkıyor, 'ben dürüstüm, ben haram lokma yemem, benim adım Kemal, kaynak benim' diyor. Aklına ne geliyorsa söylüyor. Bay Kemal, sen dürüstsün de Denizli için uydurduğun şu Yunus bebek meselesi nedir? Yalova'da ortaya bir yalan attı. Denizli'de bir bebeğin, annesi tarafından yoksulluk nedeniyle terk edildiğini söyledi. Araştırdık, öyle bir vaka yok. Yağmur adında bir bebek, engelli olduğu için, ailesi tarafından Çocuk Esirgeme Kurumuna verilmiş, devlet de ona sahip çıkmış. Dürüstsen, çık şimdi kamuoyundan özür dile. Dürüstsen, Antalya'da CHP'li belediyelerin bol keseden attığı ama yerine getirmediği vaatlerin hesabını ver. 'Elektriği, suyu, bedava vereceğim, çocuklara süt vereceğim' diyordu. Nerede bunlar? '10-15 bin işsize iş vereceğim' diyordu. Nerede? Araştırdım hiç birisi yok. Kendisi de diyor ya '1 milyon işsize iş vereceğim'. Sırtında küfe yok ki yumurta küfesi yok onun için bol bol atıyor. Bütün ailelere 600 lira para dağıtacakmış inandınız mı?
Birisi de çıkıyor bakıyorsunuz 'helal kart, helal kart''. Sınırı mınırı yok, helalinden gidiyor. Nerede kaynak anlat? Sayın Bahçeli, bu ülkede 3.5 sene sen de başbakan yardımcılığı yaptın. Siz bizi rezil ettiniz. Yurt dışından kredi istedin, kredi vermiyorlardı size. Ne hale düştünüz? Yunanistan gibi IMF'nin kapısına düştünüz. IMF'den o zaman gittiler 30 milyar dolar borç aldılar. Bize 23 milyar dolar borçla devrettiler. İyi tanıyalım Bahçeli'yi. Biz ödedik, ödedik şu anda IMF'ye 5 milyar dolar borcumuz var. Onlar borçlandı, kirletti, biz temizliyoruz.''
''BUNLAR KARAKOLDA DOĞRU SÖYLER, MAHKEMEDE ŞAŞAR''

Merkez Bankasının kasasında Devlet Bahçeli'nin Başbakan Yardımcılığı döneminde 27.5 milyar dolar bulunduğunu, bu rakamı 95 milyar dolara çıkardıklarını söyleyen Erdoğan, şunları kaydetti:
''Fakat şimdi bu paraya anlıyorum ki Kılıçdaroğlu da sulanmış. 'Nasıl olsa kasa dolu' diyor, 'bu kasadan dağıtırım' diyor. Dağıtamazsın, benim milletim zaten sana böyle bir primi asla vermez. Çünkü sizin geçmişinizi, cemaziyülevvelinizi benim milletim çok iyi biliyor. Bu CHP varya bu CHP, şimdi onlara akıl hocalığı yapan zat, Sayın Demirel ne diyor biliyor musunuz, 'Bu CHP'nin iktidarında ineğin sütü kurur'' diyor. Maşallah şimdi el ele kol kola yürüyorlar, bayağı iyiler. Bunlar karakolda doğru söyler, mahkemede şaşar. Hesap uzmanı olarak işe başlamış ama sonunda iyi bir yalan uzmanı olup çıkmış. Biliyorsunuz CHP'nin bir milletvekili çıktı, 'Dersim'de tabii ki analar ağlayacaktı' dedi. Bay Kemal ne yaptı? O milletvekiline gereğini yapsın dedi. Ardından zılgıtı yedi, kendisine sus denildi, dersim olayının üzerini kapattı gitti. CHP Genel başkanı için artık u dönüşü kavramı yetmiyor. S dönüşü bu s dönüşü. Yürüyen yalan hafif kalıyor, koşan yalan hafif kalıyor, CHP Genel Başkanı artık zıplayan yalan, uçan yalan uçan.''
Başbakan Erdoğan, Tokat'ın da bir Kemal'i olduğunu, Kemal Kılıçdaroğlu ile kıyas dahi kabul etmeyeceğini belirterek, şunları anlattı:
''Tarihimizin en büyük alimlerinden biri Ahmet Şemseddin İbn-i Kemal. Yavuz Sultan Selim'in yanı başından ayırmadığı çok mübarek bir zat. Hatta ona nispetle söylenen çok da güzel bir söz var. 'İbn-i Kemal zannettik, Ebu Cehl imiş meğer'. İşte böylesine kutup bir şahsiyet. Mısır dönüşü, İbn-i Kemal hazretlerinin atının ayağından sıçrayan çamurlar, cihan padişahı Yavuz Sultan Selim Han'ın kaftanını kirletiyor. İbn-i Kemal, mahcup, atını geri çekiyor, ne yapacağını şaşırıyor. Yavuz Sultan Selim, Tokatlı İbn-i Kemal hazretlerine şu tarihi sözleri söylüyor, 'Alimlerin atının ayağından sıçrayan çamur, bizim için süstür, şereftir. Vasiyet ediyorum, bu çamurlu kaftanım, ben vefat ettikten sonra kabrimin üzerine örtülsün.' O günlerden ne günlere geldik görüyor musunuz? İbni Kemal gibi alimlerden, Allah'ın ayetine Zincirli Kuyu Mezarlığının girişindeki 'her nefis ölümü tadacaktır' ayetine 'sinir bozucu' diyen profesörlerin kadrosu içinde yer aldığı CHP'ye geldik. Hale bak. İbn-i Kemaller'den, Allah'ın adını saygısızca ağzına alan, özür dileme nezaketini, erdemini gösteremeyen Bay Kemal dönemine geldik. CHP değişti diyorlar. Huylu huyundan vaz geçer mi? Bunlar 1940'larda, camileri müzeye çevirdiler, camileri özelleştirdiler, sattılar, çocuklar için elif cüzlerini kitabını, mevlid kitabını, ilmihal kitabını, hatta duvarlara asılan levhaları bile yasakladılar, toplattırdılar. Hepsinin belgesi var, hepsinin resmi kararları elimde, zamanı geldikçe televizyon programlarında bunları da açıklayacağım. Bu ülke, bu millet, özellikle genç nesiller, CHP'nin nasıl bir tarihinin olduğunu, bu ülkeye nasıl zulmettiğini, CHP'nin genlerinin ne olduğunu belgeleriyle görsün, bilsin istiyorum. Bizi medeniyetimizden, değerlerimizden CHP'nin koparmaya gücü yetmeyecek.''
Erdoğan, Tokat'da partisince düzenlenen açık hava toplantısında yaptığı konuşmada, Tokat'ın kendi özel hayatında önemli bir yeri olduğunu belirterek, bir anısını paylaştı.
1987 yılında İstanbul'da genel seçimler için çok yoğun bir çalışma yürütürken Tokat Zile'den bir konferans daveti geldiğini, yoğun bir çalışma ortamı olmasına rağmen daveti yapanları kıramadığını ve bu ilçeye yola çıktıklarını belirten Erdoğan, Gerede'de mola verdikten sonra tekrar yola koyduklarını anlattı. Önlerindeki kamyonu geçtikten sonra karşıdan gelen bir otobüs ile çarpıştıklarını kaydeden ERdoğan, anısı şöyle anlattı:
''Şoför arkadaş frene basınca, sabahın o buzlanmadan dolayı araba savruldu, önce bariyerlere çarptık, döne döne sonra gittik otobüsle çarpıştık. Öyle ambulans filan yok, hak getire. Arkadaşlar baktı mecal yok. İki araba bulundu, Gerede'ye geldik. Oradaki hastane yetersiz. Bir ambulansla Bolu'ya gönderildik. 5'imizi balık istifi gibi üst üste koydular. En kötü durumda olanın yanına bile hemşire filan vermediler. Ambulansın içinde serum şişeleri, sağlam arkadaşımıza verildi. Yaralıyız, hastaneye vardık, Yaralıyız, kırıklarımız var... Bize ne sordular biliyor musunuz? Emekli Sandığı mı, SSK mı? Yahu yaralıyız. 'SSK'lıyız' dedik, bunu öğrenince dediler ki 'biz bakamayız'. Oradan SSK Hastanesine gittik. Biz, bu ülkede büyük çileler çekmişiz, biz damdan düştük, bu ülkenin acılarını yaşayarak büyüdük. İstedik ki bizden sonrakiler o acıları yaşamasın; istedik ki gençler, çocuklar, bu çileyi çekmesin.
Bakın şimdi size bir başka olay anlatıyorum: 1987 Türkiyesinden değil, 2011 Türkiyesinden, Tokat'tan bir olay anlatıyorum. Geçtiğimiz günlerde Tokat'ta İsmail Yurtnaç isimli bir vatandaşımızın babası kalp krizi geçiriyor. Tokat Devlet Hastanesinin yoğun bakımına kaldırılıyor. Öyle 'SSK mı, Emekli Sandığı mı' diye sormak yok. Öyle 'zengin misin, fakir misin' diye sormak yok. İster özel, ister devlet... Kapıdan kim girerse hizmet verilecek. Hastanede kendisiyle ilgileniyorlar... Bakıyorlar ki durumu kritik, hemen hava ambulansını devreye alıyorlar.
Bir ambulans, amcamızı alıyor, doğru Ankara'ya götürüyor. Sadece 2 saat. 2 saatte Ankara'da tam teşekküllü hastanede gereken yapılıyor. İsmail kardeşimiz de bizim için 'Allah razı olsun' diyor. Var mı ötesi? Var mı bundan öte paye?
Bizim SSK'lı olduğumuz için yaralı halde hastane hastane dolaştığımız günlerden, hastaların Tokat'tan Ankara'ya helikopterle hastaneye ulaştırıldığı günlere geldik. İşte bizim istediğimiz bu. Biz, bu ülkedeki her bir vatandaşımız en iyi imkanlardan faydalansın istiyoruz. Çocuklarımız en iyi imkanlarla donatılmış okullarda okusunlar diye bu gayreti ortaya koyuyoruz, bölünmüş yolların durumu ortada, konforla ve güvenle yolculuklarını yapsınlar diye hastalandıklarında da en iyi sağlık hizmetini alsınlar istiyoruz.''
8,5 yıldır bunun için mücadele verdiklerini anlatan Başbakan Erdoğan, bunun için Türkiye'yi her alanda adeta yeni baştan inşa ettiklerini dile getirdi. Tokat' yapılan hizmetlerle ilgili rakamlarla bilgiler de veren Başbakan Erdoğan, Tokat'ta 1000'in üzerinde yeni derslik yaptıklarını, 190 milyon liralık yatırım yaparak Tokat'ın merkezini ve ilçelerimizi sağlık kuruluşlarıyla, modern cihazlarla donattıklarını kaydetti.
DEVRALDIĞIMIZ TÜRKİYE

Toplu konut projelerini hayata geçirdiklerini anlatan Erdoğan, ayrıca tarihi eserlerin restorasyonuna da büyük önem verdiklerini dile getirdi.
Mitingin ardından Tokat'a kazandırılan yeni eserlerin açılış törenine geçeceğini belirten Erdoğan, ''39 tane kamu hizmetini, 12 tane de özel olmak üzere 51 eseri Tokat'a kazandırıyoruz resmen. Tokat'ımıza yeni okullar yaptık, onların açılışını yapacağız'' dedi.
İktidarı, MHP, DSP, ANAP'tan aldıklarını anımsatan Erdoğan, hükümet olduklarında Türkiye'nin milli gelirinin 230 milyar dolar olduğunu, bugün rakamın 740 milyar dolara ulaştığını ifade etti. Başbakan Erdoğan, devletin borçlanma faiz oranını yüzde 63 iken bugün yüzde 7-8 oranına gerilediğini anlattı. Aradaki bu farkın yıllarca vatandaşın cebinden çıktığını anlatan Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti:
''Şimdi bu para cebinizde kalıyor. Enflasyon yüzde 30'du, şimdi yüzde 4. Aradaki fark kimin cebinde kalıyor? Tokatlı vatandaşımın cebinde kalıyor. Bu enflasyon canavarı, bizi yeyip bitiriyordu, bunlardan kurtulduk. Daha güzel olacak inşallah. Eğitim alanında Türkiye genelinde 163 bin derslik yaptık. Eğitimde Tokat'ta yaptıklarımız nedir? Tokat'ta 8,5 yılda bin 153 dersliğin yapımını tamamladık. Akıllı tahtalara geçiyoruz, kara tahtaları bırakıyoruz. Akıllı tahtalar, bilgisayar donanımlı olacak. Dünyayla internet ağı ile bağlı olacak. Tüm öğrencilerimize elektronik kitap dağıtacağız, e-kitaplar ücretsiz olarak bütün öğrencilerimize dağıtacağız. Bütün müfredat bunun içinde var.
İlköğretimde, yoksul olanlara erkeklere 30, kızlara 35 lira veriyoruz; ortaöğretimde erkeklere 35, kızlara 45 lira veriyoruz. Bizden önce üniversitelerde 45 lira verilirken biz şimdi 240 lira veriyoruz.''
Sağlık alanındaki icraatı da anlatan Başbakan Erdoğan, artık vatandaşın istediği hastaneye gidebildiğini anlatarak, ''Bundan önce böyle bir şey var mıydı? İstediğiniz eczaneden ilacınızı alıyor musunuz? Bay Kemal'e sormak lazım sen 8 sene SSK Genel Müdürlüğü yaptın. Senin SSK Genel Müdürlüğünde anımızı ağlattın anamızı... Doktor muayenehaneye çağırır, bizden parayı alır, ilaçlarımızı hastanede bulamayız, bütün bu çileleri yaşadık. Kelin ilacı olsa kendi başına sürerdi, şimdi çıkmış bol keseden atıyor'' dedi.
Seçime sadece 25 gün kaldığını belirten ve partililerden kapı kapı dolaşmalarını isteyen Başbakan Erdoğan, ''Hanım kardeşlerim durmayacağız. Bizden dinlediklerinizi duymayanlara ulaştırmanız lazım. Bu anamuhalefeti de yavru muhalefeti de anlatmanız lazım'' dedi.
Tokat'tan 5 milletvekilinin tamamını istediğini kaydeden Erdoğan, oy pusulasının ilk sırasında AK Parti'nin bulunduğunu vatandaşlara anımsatarak, ampule 'evet' mührünü basmalarını istedi.
''Söz milletin, karar milletin. Mühür milletimde, öyleyse 'evet'i oraya basıyoruz'' diyen Başbakan Erdoğan, ''Beraber yürüdük biz bu yollarda'' şarkısını vatandaşlarla söyledikten sonra sözlerini, ''Günümüz kutlu olsun. 12 Haziran, ülkemiz, milletimiz Tokat'ımız, demokrasimiz, partimiz için yeni anayasamızla birlikte temel hak ve özgürlükler için inşallah aydınlık yarınlara vesile olsun'' diyerek tamamladı.
AA

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.