İşte Anadolu Efsaneleri

İşte Anadolu Efsaneleri

Ilıca Balıklı Göl Efsanesi

Bu efsane gene Anadolunun, önemli merkezkerinden Balıklıgöl efsanesini sizlerle paylaşıyoruz.Erzurum Ilıca ilçesi güneyinde ilçeye yakın 5-6 km uzaklıkta Söğütlü Köy’ünde Balıklı bir göl vardır. Bu gölde Anadolu’nun fethi sırasında buradaki Türk  Akıncılarının savaşta su içerken arkalarından vurularak şehit oldukları ve Allah tarafından balık oldukları söylenmek- tedir.

İşte Anadolu Efsaneleri

Bir gün, köyden bir adam gölde tuttuğu balıkları eve getirir ve karısına balıkları kızartmasını söyler. Söyler ama bu balıklar balık değil balık gibi görünseler bile her biri Allah tarafından balığa çevrilen şehit akıncılar. Kadın balıkları tavaya koyar ve kızarmaya başladığın- da, kızaran balıklar tavadan kaybolur. Adam ve karısı gördükleri durum karşı- sında hayrete düşerler ve kendilerini korkudan dışarıya atarlar ve göle kadar giderler. Kızartmaya çalıştıkları balıklar sırtları kızarık şekilde gölde yüzmek- tedirler. O günden sonra bu balıklar kutsal sayılır ve hiç kimse bu gölden balık tutmaz. Göldeki balıkların her birinin muhtelif yerleri yanık gibidir. Bunun tavadaki kızarıklıktan ileri geldiği söylenir.

İşte Anadolu Efsaneleri

Gelin Geldi Efsanesi

Erzurum yöresine ait bu efsanenin adı '' Gelin Geldi '' efsanesi efsane gerçekten etkileyici. Çevredeki köylerden birinde güzel bir kız varmış. Bu kıza komşu köylerden bir delikanlı âşık olur. Kızında gönlü delikanlıda. Durumlarını ailelerine açarlar. Bu iki gencin evlendirilmesine karar verilir. Fakat araya delikanlının askerliği girer. Kız ile delikanlı murat alıp vermemeden ayrı düşerler. Kız baba evinde delikanlı asker ocağında kavuş- acakları günü beklemeye başlarlar.

Bir gün köye delikanlının şehit olduğuna dair bir haber gelir. Gelinlik giymeyi bekleyen genç kız bu haber karşısında sarsılır. Ama elden ne gelir ki. Artık sevgilisi ölmüştür. Ağlamanın sızlamanın bir faydası yoktur.

İşte Anadolu Efsaneleri

Kızın yeni taliplileri olur. Babası bunlar- dan birine kızını verir. Düğün dernek kurulur. Davullar vurulup zurnalar çalmaya başlar. Gelin alayı vakti gelince gelinin atını çeker ve yola çıkarlar. Alay yolda bir gölünü kıyısına gelince bir müddet dinlenmeye karar verilir. Atından inip gölün berrak sularına dalgın dalgın bakan genç kızın aklı hep eski sevgilisindedir. Onu düşünmek- tedir. Gölün pırıl pırıl sularına bakarken onu sanki suyun içindeymiş gibi görüverir. Hemen doğrulur. Suya doğru koşmaya başlar. Suların sakin güzelliğini boza boza ilerler ve düğün alayındakilerinin şaşkın bakışları altında gözden kayb- olur. Kafiledekiler her an gelinin sudan çıkacağını ümitle beklemeye başlarlar. Gölde görülen her hangi bir değişiklik gelinin geldiğine yorulur ve bekleyenler “gelin geldi!” “gelin geldi!” diye söyle- meye başlarlar. Gölde meydana gelen su hareketleri bu; “gelin geldi!” “gelin geldi!” diye söylenen sözlerle daha çok hareketlenir. Günü- müzde de bu hareketlenme yani gölde ki dalgalanmalar halen daha bu sözler üzerine devam etmektedir.

Gölün adı da < gelin geldi gölü> olarak anılmaktadır.

İşte Anadolu Efsaneleri

Kızlar Sinisi- Sivas

Kızılırmak, Kızıldağ'dan doğar. Kızıldağ'da 'Beş Gözeler' denilen su kaynağının yakınlarında, peri bacalarına benzeyen kayalıklar vardır. Halk arasında buranın adı 'Kızlar Sinisi'dir.

Efsaneye göre çok eski zamanlarda bir gelin alayı, Kızıldağ yamaçlarından geçerken eşkiya hücumuna uğrar. Eşkıya düzlükteki yolu kestiği için, düğün alayı Kızıldağ'a tırmanmaya başlar.

İşte Anadolu Efsaneleri

Gelin, eşkiya elinden kurtulamayacağını anlayınca Allah'a yalvarır. 'Ya onları taş kes, ya beni taş kes' der. Düğün alayı o anda Kızıldağ'ın yamacında taş kesilir.

Gerçekten de o yörede, uzaktan bakıl- dığında, dağın yamaçlarına yayılmış ve bir düğün alayını anımsatan irili ufaklı kayalar görülür; hatta bunların arasında bir çeyiz sandığı bile vardır...

İşte Anadolu Efsaneleri

Karayahıt-Denizli

Çok eski zamanlarda, güzeller güzeli bir genç kız, gönlünü köyün çobanına kaptırmış. Ama talihsizlik bu ya, köyün beyinin oğlunun da kızda gözü varmış. Evlilik hazırlığına başlayan kız, bir gün atına binmiş çobana yemek götürürken, yolda beyin oğlunun atıyla ona yaklaş- tığını görmüş. Kız başına gelecekleri anlamış, çobandan başka birine yar olmamak için de Tanrı'ya yakarmış: 'Tanrım taş keseyim, yeter ki beni bu bey oğluna yar etme'. Kızın duası kabul olmuş ve oracıkta atı ile birlikte taşa dönüşmüş.

İşte o günden beri, evliliğe hazırlanan kızlar ve yeni gelinler, Karahayıt'taki bu kayaya gelerek, mutlu bir evlilik sürmek için dua eder.

İşte Anadolu Efsaneleri

Süt Kalesi Efsanesi

Harput'un simgesi olan bu kalenin efsanesi şöyle anlatılır:

Çok eski zamanlarda bu topraklarda çok zengin bir hükümdar hüküm sürermiş. Koyun ve keçileri öyle bolmuş ki sütlerini tüm halka dağıtır yine bitiremezlermiş. Hükümdar Harput'un en yüksek ucuna bir kale yaptırmaya karar verir ama şans bu ya kıtlık olur. İçmeye su zor bulunur. Bunun üzerine kaleyi yapmaya kararlı hükümdar çobanlarına emreder tüm sütler kaleye getirilir ve harcı sütle hazırlayarak kaleyi bitirirler bu yüzden kalenin beyaz ve dayanıklı olduğu söylenir.

İşte Anadolu Efsaneleri

Bir inanışa göre kalenin dehlizlerinden birinde tavana bir kılla bağlanmış gügüm vardır o düşene kadar kale ayakta kalacaktır.

Süt kalesinin dehlizlerinden birinde hazineler içinde bir altın taht üstünde güzel bir kız uyurmuş yılda bir uyanır ve sorarmış:

-Süt kalesi yıkıldı mı?
-Dere hamamı yıkıldı mı?
- Katır kuzuladı mı?
Bu sesi Harputta bazı kimseler duyarmış rivayete göre bunlar gerçekleşirse kıyamet kopacakmış.

İşte Anadolu Efsaneleri

Hazar Gölü ( Hamile Dağ ) Efsanesi

Çok eskiler'de buralarda yaşayan hamile bir kadın varmış. Dönem kıtlık devri kadın bir köye gitmiş mis gibi ekmek kokuları çarpmış burnuna. Dayanamamış orada'ki evler'den ekmek istemiş ama çok cimri olan bu köy halkı ekmek vermemiş. Bunun üzerine kadın elini evlerin eşiğine koyup "inşallah bu köy su keser ben de taş keserim" diye beddua edince allah duasını kabul eder ve köy sular altında kalır , kadında dağa dönüşür.

İşte Anadolu Efsaneleri

Hazar Baba olarak da bilinen bu dağ Elazığ'ın her yerinden görünürve gerçek- tende saçları yüzü karnı ayakları hatta elbisesinin kırışıklarıyla tam bir kadın görünümündedir .Batık şehir hakkında da çalışmalar yapılmaktadır sular çekilince zaman zaman şehir ortaya çıkar. Evliya Çelebi buranın ticaretle uğraşan gayri müslim bir köy olduğu ve kilisesinde mumyalanmış bir eşek olduğunu eserinde belirtmiştir.

İşte Anadolu Efsaneleri

Ağlayan Kaya - Manisa

Manisa'daki Ağlayan Kaya'nın Kral Tantalos'un kızı Niobe olduğuna inanılır... Efsaneye göre Niobe'nin çocuklarının çokluğu tanrıça Leto'yu kıskandırır. Leto, çocukları Apollon ve Artemis'ten Niobe'nin cezalandırılmasını ister.

İşte Anadolu Efsaneleri

Onlar da Niobe'nin çocuklarını öldürür. 12 çocuğunu kaybeden Niobe büyük bir acıya kapılır. Baştanrı Zeus bu durumuna son vermek için onu taş haline getirir. Niobe'nin acısı dinmez ve o gün bugündür kayadan gözyaşları süzülür.

İşte Anadolu Efsaneleri

Gelin Pınarı Efsanesi

Bu yörede yaşayan ailelerden birinin genç oğlu ile genç kızı evlendirilir Yeni gelin, yöre âdetlerine göre belli bir süre evde kaldıktan sonra, bir gün kayna- nası, geline: "Hadi gelinim Şu bakracı al Sağım yerine getirilen hayvanlarınızı sağ ve sütü al getir" der Gelin, bakracı alır Köyün diğer genç kızları, gelinleri gibi o da sağım yerine gelir ve kendine ait bütün sütlü hayvanları sağar, bakracını sütle doldurur Ancak en son sağdığı kara keçi, birden ayağını vurur Süt dolu bakracı devirir, süt akar gider Gelin, birden şaşırır, çok üzülür ve ağlamaya başlar "Daha yeni gelinim Bana, 'elinden iş gelmez, beceriksiz gelin' diyecekler Benimle alay edecekler" diye sızlanır ve bir yandan da kara keçiye beddualar yağdırır.

İşte Anadolu Efsaneleri

O sırada gelinin geciktiğini gören kaynana, yüksekçe bir yere çıkarak acele gelmesi için gelinine seslenir Gelin, mahcup ve üzgün bir şekilde, önündeki boş bakracı, boş götürmek- tense Yaradan'a sığınarak yanındaki pınardan su ile doldurur ve ağzına da bir bez kapatıp, o şekilde getirip sepetin altına koyar Bir müddet sonra, sütü kaynatıp mayalamak için, bulunduğu yerden almaya gelen kaynana, bezi kaldırdığında bakracın içindeki su süt olmuştur Bir kenarda durarak olanları üzüntü ile seyreden gelin, kendisini mahcup etmediği için Tanrı'ya şükreder O gün bugündür, bu pınardan akan sular, koyunlar sağılmaya başlan- dığında, süt renginde akarlar Koyunların sütü kesilince de tekrar tabii rengine dönerler

İşte Anadolu Efsaneleri

Kız - Olan Mezarı / Sivas

Eski zamanlarda Şarkışla'nın varlıklı ailelerinden birinin, Bedir adında güzeller güzeli bir kızı varmış. Bir delikanlı Bedir'i istemiş. Ancak Bedir'in annesi Gürcü Hanım, kızını vermemiş. Delikanlı yine de Bedir'le konuşup görüşmek istemiş. Bedir delikanlıyı çok sevmesine rağmen, gören duyan olur diye, cevap verememiş.

Bir zaman sonra Bedir çeşmeye giderken, delikanlı kızı atının terkisine atıp kaçırmış. Bedir'in akrabaları kızlarını kaçıran delikanlıyı yakalamak için peşine düşmüş. Bedir ve sevgilisi yakalanmamak için ekin yığınlarının arasına gizlenmiş. Aramalara rağmen kimseyi bulamayan Bedir'in akrabaları ekin yığınlarını ateşe vermiş. Dışarı çıkamayan aşıklar ekin yığınının arasında can vermiş. Babası kızının yanmış cesediyle karşılaşınca pişman olmuş. Vicdan azabıyla, hatıralarına mezar yaptırmış. O günden sonra halk oraya, Kız-Oğlan Mezarı demiş.

İşte Anadolu Efsaneleri

PAMUKKALE EFSANESİ

Oduncu güzelinin öyküsünü yüzlerce yıldır insanlar anlatırmış. Ben de geleneği bozmayayım. Çok çok eskiden Çökelez Dağı eteklerinde yaşayan, fakir oduncu bir aile varmış. Bu ailenin kızı, o kadar çirkinmiş ki erkek çocuk anneleri onu görünce yollarını değiştiriyormuş. Fakirliği, genç kızın umurunda bile değilmiş ama çirkinliği canına tak etmiş. Çökelez Dağının eteklerinden kendini boşluğa bırakmış.

İşte Anadolu Efsaneleri

Su ve tortu dolu havuza hızla düşmüş. Burada uzun süre suların içinde baygın kalmış. O esnada bu su o çirkin kızı güzelliğe boğmuş.Oradan geçmekte olan Denizli Beyinin oğlu, kanlar içinde güzel kızı görmüş. Atına oduncu kızı alıp evine götürmüş. Kız iyileşmiş ve evlenmişler. O günden sonra kadınlar güzelleşmek için bu ılıcaları ziyaret etmeye başlamış. O gün bu gündür güzelleşmek isteyen tüm kadınlar bu suyun içine atarlar kendilerini.