Aslı Çakır Alptekin 2012 Londra Olimpiyatları’nda altın madalya kazandı, atletizmde olimpiyat şampiyonluğuna ulaşan ilk Türk atlet oldu.
Ama altın madalyasını koruyup koruyamayacağı belli değil. Alptekin 2013'ün Mayıs ayında Uluslararası Atletizm Federasyonları Birliği tarafından spordan geçici olarak men edildi. Gerekçe, biyolojik pasaportunda kan seviyesindeki düzensizlikler, yani doping şüphesi.
Türkiye Atletizm Federasyonu'ndan ceza almadı. Ama Uluslararası Atletizm Federasyonu'nun (IAAF) bu kararı nasıl değerlendireceği henüz belirsiz. Alptekin ismini yeni yeni duyurmaya başladığı yıllarda dopingden ceza almıştı. Yine ceza alması, 28 yaşındaki sporcunun kariyerinin büyük ihtimalle bitmesi anlamına gelecek, Türk atletizmi Süreyya Ayhan’dan sonra uluslararası bir yıldızını daha kaybetmiş olacak.
Aslı Çakır Alptekin 2004 Dünya Gençler Şampiyonası’nda 3 bin metre engellide yarıştı. Eleme serilerinde en iyi zamanı yaptı, finalde altıncılığı elde etti. Şampiyonada girdiği doping testinin sonucu pozitif çıktı, spordan iki yıl men edildi. Profesyonel kariyerinin daha başında ciddi bir sorunla karşı karşıyaydı:
"Rahatsızdım ve bir eczacıya iğne vuruldum. Kontrole gideceğimi bile bile kendimi niye tehlikeye atayım. Dopingli olduğumu bilsem sakatım der koşmazdım."
Pistlerden iki yıl uzak kalan uzak kalan ve bu dönemde sporu bırakmayı bile düşünen Aslı Çakır Alptekin’i yeniden spora döndüren, antrenörü ve daha sonra eşi olan İhsan Alptekin’di.
İhsan Alptekin de milli atletti, Aslı için kendi kariyerini noktaladı ve sadece onun antrenörlüğünü yapmaya başladı. Doping cezası 2006'nın eylül ayında biten sporcusunun yeniden ismini duyurması için aradan tam dört yıl geçti.
Alptekin, 3 bin metre engelliyi bırakıp bin 500 metrede yarışmaya başlamıştı. 2010 yılında Barcelona’da düzenlenen Avrupa Şampiyonası'nda final koşmayı başardı, bir yıl sonra Daegu’daki Dünya Üniversite Oyunları’nda altın madalya kazandı.
2012’nin mart ayında İstanbul’da düzenlenen Dünya Salon Atletizm Şampiyonası, Alptekin’in Londra’da tarihi zafere uzandığı altı aylık dönemde ilk başarısını elde ettiği organizasyondu.
İstanbul’da kazandığı bronz, Helsinki’deki Avrupa Şampiyonası’nda altına dönüştü. Bunun hemen ardından Paris’te koşulan Golden League yarışında ikinci sırayı aldı. Derecesi muhteşemdi, kişisel rekorunu beş buçuk saniye geliştirerek üç dakika 56.62 saniyelik zamana imza atmıştı.Altı hafta sonra, 10 Ağustos 2012 tarihinde Türkiye’nin atletizmdeki en büyük başarısını elde etti.
İstiklal Marşı olimpiyat tarihinde ilk kez bir olimpiyat stadında çalınırken podyumun en üst basamağında Aslı Çakır Alptekin vardı. Tribünler tarafından ayakta alkışlanırken aynı zamanda Türkiye'ye atletizmde ilk olimpiyat altınını kazandıran sporcu olmanın gururunu yaşıyordu.
1500 metre finalinde özellikle son 200 metredeki göstermiş olduğu performansla altın madalyaya uzanan Aslı Çakır Alptekin'i hemen arkasından bir başka Türk atlet takip etti.Londra Olimpiyat Stadı’nı dolduranlar, Helsinki’deki Avrupa Şampiyonası’nda benzer bir yarış izledi. Yine iki Türk sporcu finişe arka arkaya ulaşmış, altın madalya Aslı Çakır Alptekin’e, gümüş ise Gamze Bulut’a gitmişti:
"Gece koştuğumuz için stadın ışıkları yanıyordu. Son 100 metrede üç gölgem görünüyordu. Sağ tarafımdakini rakibim zannettim. Basıyorum basıyorum benimle birlikte. Gölgemi rakibim zannettim ve hızımı artırdım. Sonra ekrana baktım, ben öndeyim ve biraz rahatladım."
Alptekin zaferini yukarıdaki cümlelerle anlatırken, 10’uncu sırayı alan İngiliz atlet Lisa Dobriskey özellikle Alptekin’i ve Türk kamuoyunu kızdıran cümleler sarfetti.
“Söyleyeceklerim büyük ihtimalle başımı derde sokacak ama söylemek zorundayım; bu yarışın eşit şartlarda koşulduğuna inanmıyorum” diyordu Dobriskey, Alptekin’i dolaylı olarak suçluyordu. Türk atletin Dobriskey ve diğer İngiliz sporcu Laura Weightman’a cevabı sertti:
"Meyve veren ağaç taşlanır. Her zaman testlere giren sporcularız, devamlı kontrol altındayız. Yarıştan önce ve sonra testlere giriyoruz. Onların terbiyesizliği, çünkü kendi ülkelerinde çok kötü derece elde ettiler. Dokuzunucu ve 10’uncu (doğrusu 10 ve 11’inci) oldular, sonra da böyle çamur attılar. Onları kınıyorum. Hiç de aldırmıyorum, ben mutluyum ve şampiyonluğumun keyfini çıkarıyorum."
Dobriskey’nin imalarının çok da yersiz olmadığı, olimpiyatları takip eden aylarda ortaya çıktı. İlk olarak İngiliz basını, Aslı Çakır Alptekin ve Nevin Yanıt’ın da aralarında bulunduğu bazı Türk atletlerin test sonuçlarının pozitif çıktığını duyurdu.
IAAF sözcüsü Nick Davies, olimpiyat şampiyonu Aslı Çakır Alptekin ve Avrupa şampiyonu Nevin Yanıt'ın doping suçuyla karşı karşıya olduğunu söyledi.
Davies Alptekin'in biyolojik pasaportunda dopingi işaret eden sapmalar olduğunu ve olimpiyat altın madalyasının elinden alınabileceğini belirtti. Londra'da 100 metre engelli finalinde beşinci olan Yanıt'ın durumu ise daha netti, yasaklı madde kullandığı tespit edilmişti.
IAAF'dan iki yıl men cezası alan iki sporcudan doping kullandığı kesinleşen Yanıt, Türkiye Atletizm Federasyonu'ndan iki yıl ceza aldı, Alptekin ile ilgili ise cezaya gerek görülmedi.
Eğitim hayatında önemli bir yer teşkil eden Kütahya'da tartan pist olmadığ için zamanının büyük bir bölümünü Eskişehir'de geçiren 1985 Antalya doğumlu sporcu, Kenya'daki antrenman döneminin ardından Dünya Salon Atletizm Şampiyonası'nda bronz madalya alarak ülkesi adına bir ilki başarmıştı.
Türkiye'de Süreyya Ayhan ile başlayan ve Elvan Abeylegesse ile devam eden 1500 metre geleneğini sürdüren Alptekin, Londra'daki başarısıyla ülkesinin en ünlü kadın sporcularından biri oldu.
Bugün gelinen noktada ise Alptekin'in Türk atletizminin zirvesindeki yeri tehlikede. Türkiye Atletizm Federasyonu onu akladı ama karar IAAF'tan dönerse, televizyon reklamlarında bankaya vermediği altın madalyası, Londra’da finişe ulaşırken arkasından “Abla arkandayım, geliyorum” diye bağıran Gamze Bulut’a gidecek.