"AB hasta adam"

Yıldız Teknik Üniversitesi İktisadi İdari Bilimler Fakültesi Uluslararası İktisat ve İktisadi Gelişim Anabilim Dalı emekli öğretim üyelerinden Prof. Dr. Sema Kalaycıoğlu, son aylarda sorunları gittikçe artan Avrupa Birliği'ni ''hasta adam'' olarak değerlendirdi.


Prof. Dr. Kalaycıoğlu, Türk Asya Stratejik Merkezi için kaleme aldığı makalede, AB'nin ortak hayal ve projeleriyle, uzlaşmayı başararak, her zaman ahenkli olmasa bile ortak bir ses olmaya başardığını, ancak son aylarda sorunların arttığını belirtti.
AB'yi ''hasta adam'' olarak nitelendiren Kalaycıoğlu, şöyle devam etti:
''Bundan önceki en son 'hasta adam' Osmanlı, geçen yüzyılın ilk 20 yılında bölünerek iyileşmeyi denedi. Hepsi değil, ama Türkiye başarılı oldu. Biz bunun kıymetini bilmiyoruz. Ama bu bir gerçek. Hastalıklı yapılarından kurtulamayan başka Osmanlı coğrafyalarının haline ise bir yıla yakındır tanık oluyoruz. Hala karanlık tünelin yolun sonundaki ışığı göremediler. Onlar bölünse de bir dert, birleşse de başka bir dert.
Ama şu hastalıklı dünyada yeni hasta adam AB yeniden bölünerek sağlığına kavuşur mu? Hiç sanmıyorum. Devir başka devir. Onlar bölünerek düzelemezler. Bölünmenin yaratacağı psikolojik hasarı kolay onaramazlar. Zaten bunun ekonomik maliyeti de büyük olur. Çaresiz, sorunlarını birlikte çözüp ayakta kalacaklar. Ama bunun bedelini birileri gık demeden ödeyecek. Bu Eurobond ihracı ile mi olur, başka ek yöntemlerle mi onu bilemem. Ama önlerinde sıtma nöbetinden kurtulup, nekahet dönemi yaşamak için bir vade var. Ayrıca şimdi bazı üyeleri karantinada tutma zamanı.''
AB'nin kurumsal dönüşümleri yaptığı takdirde bunun olumluluk yaratacağını ifade eden Kalaycıoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Avro Bölgesi hala yüzde 1,4 büyüyor. Fiyat artışları ise tam istedikleri gibi yüzde 3, işsizlik AB genelinde hala yüzde 10'un üzerinde. Ama bu zaten büyük ölçüde yapısal bir oran. İspanya ve İtalya da büyüyor. En son yüzde 5,2, yıl sonu tahmini ile yüzde 7,5 ile bir tek küçülen ülke Yunanistan. Kader birliği etmiş bir birlikte ayağı tökezleyenleri, şampiyonların desteklemesi gerekiyor. Yani yüzde 4,9 ile büyüyen İsveç, yüzde 4,3 ile büyüyen Polonya ve yüzde 2,8 ile büyüyen Almanya ağır giden katarların önüne lokomotif olmaya devam edecekler ki ortak gelecek kurtulsun.
Buna karşılık, reformlarla sorunların aşılması gerekiyor. Reformların bir kısmı, istikrar önlemleri. Aleme uzun bir zamandır talkım olarak verdikleri, ama kendilerinin salkım olarak yuttuğu istikrar önlemleri şimdi ciddiye alınmalı. Bir kısım reformlar ise kurumsal olacak. AB anlaşmasını nasıl değiştirirlerse değiştirsinler, kurumsal dönüşümleri yapmazlarsa sadece günleri laklak ile geçirmiş olurlar.''
-''AB, kalbi Brüksel'den kanıyor''
AB'deki ''psikolojik bunalıma'' farklı bir perspektiften bakan Prof. Dr. Kalaycıoğlu, AB'ye başkentlik yapan Brüksel'in uzun bir zamandan beri siyasi bir krizin pençesinde olduğunu ifade etti.
Güç kaybına neden olan etkenlerden birinin bu olduğunu vurgulayan Kalaycıoğlu, şunları ifade etti:
''AB, kalbinden kanıyor. Belçika'da taraflar arasında görüşmelerin bir sonuca varamaması ve hükümet konusunda uzlaşılamaması ile ortaya çıkan belirsizlik, yatırımcıların fellik fellik Belçika'dan kaçmasına neden oluyor. Ülkenin borçlanma maliyetini yükselten bu gelişme, AB genelinde, bu çekirdek avro alanı ülkesinin Yunanistan benzeri sorunlarla karşılaşma riski taşıdığı yorumlarının yapılmasına neden oluyor. İşte size sadece avro alanını değil, tüm AB'yi etkisi altına alacak bir psikolojik bunalım nedeni.
Belçika'da devlet borcu GSYİH'nin yüzde 100'üne ulaşmış durumda. Kimse ne yapacağını bilmediği için hükümet bile kuramıyorlar. Hükümeti olmayan başbakan ise istifa etti. Görünen o ki Yunanistan, İtalya, İspanya, Portekiz'de hükümetler düşüren ekonomik kriz, Belçika'da hükümet kurulmasına engel oluyor. Belki ekonomik krizin öncü sarsıntıları Belçika'da yıllar önce başlamıştı da kimse bunun farkında olmadı veya etkisini azımsadı. AB'nin başkenti, AB Komisyonu'nun yuvası Belçika'nın kronikleşen siyasi krizi, AB için bir güven sorununun başlangıcı oldu. Balık başından kokarsa zaten gerisinden pek hayır gelmesi beklenmez değil mi? Bu Belçika'nın kendi iç sorunu demeye imkan da yok. Çünkü Belçika AB'nin kalbi.''
-''AB kapısında yağlı, ballı iş olanaklarının sonu yaklaşmış durumda''
İsraf ve bürokrasinin AB'nin sorunlarının arasında ciddi bir yer edindiğinin altını çizen Prof. Dr. Kalaycıoğlu, şunları kaydetti:
''Brüksel'i mekan tutmuş olan AB Komisyonu da çalışanlarının grev tehdidi altında. Komisyon kendisine de kemer sıkma önlemleri uygulamayı hayal ederken, şu sıralar 11 sendika komisyona karşı, ücret ve emekli maaşları için greve gitmeye hazırlanıyor. Öyle anlaşılıyor ki AB kapısında yağlı, ballı iş olanaklarının da sonu yaklaşmış durumda. Ya ücretlerinden ve tazminatlarından vazgeçecekler veya birçoğu işlerinden olacak. Her ikisi de zor.

Ama bir düşünün Komisyon AB'nin yürütücü organı. O kendini yürütemezse, sorun çözücü formül ve politikaları nasıl yürürlüğe koyacak ki? AB aynı zamanda kendi yarattığı bürokrasinin kurbanı. Ayrıca israf şimdi AB bütçesi için, çalışanlarından daha büyük bir tehdit. Eylül ayından bu yana ulaşılamayan anlaşma yüzünden, sonunda AB Komisyonu da kapıları kaparsa, Belçika arıza kaydı yaptırmak zorunda kalacak. Ama nereye? Kimi kime şikayet edecek, kimden aman dileyecekler ki? Barroso'nun sorunları, vatanı olan sorunlu Portekiz'den daha az değil.''

AA

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.