Dışişleri bütçesi komisyonda

TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda Dışişleri Bakanlığı bütçesi üzerindeki görüşmeler sürüyor.

CHP Ankara Milletvekili Bülent Kuşoğlu, CHP Tunceli Milletvekili Kamer Genç'e geçen hafta kürsüde yapılan müdahaleyi kınadığını belirterek, bu olayda Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve TBMM Başkanvekili Sadık Yakut'u sorumlu gördüğünü ifade etti.
Kuşoğlu, ''Başbakan'ın egosu yüksek olduğu için bu durum milletvekillerine örnek oluyor. Sadık Yakut da Uslu'ya özür diletmeliydi'' dedi.
''Türkiye, Suriye'de muhalif gruplarla mı yoksa halkla mı beraber?'' diye soran Kuşoğlu, füze kalkanının, Türkiye'ye çok büyük risk getirdiğini öne sürdü.
Kuşoğlu, ''Türkiye'nin söylediği sözün arkasında durabilmesi lazım. Son zamanlarda bu konuyla ilgili bir gerileme var. Endişe taşıyoruz'' diye konuştu.
CHP İstanbul Milletvekili Aydın Ayaydın da sözlerine, Kamer Genç'e yapılan ''fiziki saldırıyı kınayarak'' başladı.
Bugün Türkiye'nin, Suriye yönetiminin en karşıtı durumuna geldiğini belirten Ayaydın, ''Türkiye, Suriye politikasında proaktif midir, maceracı mıdır?'' diye sordu.
Ayaydın, Suriye'nin içişlerine bu kadar müdahale etmek yerine ara buluculuğun ''daha akılcı bir yol'' olduğunu savundu.
Hükümetin, Batılıların verdiği kararı harfiyen yerine getirdiğini ileri süren Ayaydın, ''Bunun neresi çok boyutluluktur?'' diye konuştu.
Dışişleri konutuna ayda 47 bin lira kira verilip verilmediğini soran Ayaydın, ''Cumhurbaşkanımız, Dışişleri konutunu boşaltmadığı için sayın Bakan'a ikametgah olarak tutulan konuta verilen yıllık 570 bin TL vallahi günahtır'' dedi.
MHP Ankara Milletvekili Tuğrul Türkeş, yılbaşında ABD'nin Irak'tan çekileceğini anımsatarak, ''Sırf 30 ağustostan bu yana Kerkük'te Türkmenler 4 milyon dolar fidye ödedi. Buna rağmen doktorlara yönelik 20'nin üzerinde saldırı oldu. Önce iş adamlarına, sonra doktorlara şimdi de öğretmelere, aydınlara saldırılar yapılıyor. ABD oradayken kendini kurtarmak için güvenlik sağlamaya çalışıyordu. Korkarım ki Ocak'tan sonra durum daha da dramatik bir hal alacaktır'' diye konuştu.
CHP İstanbul Milletvekili Osman Korutürk ise, ''Suriye'nin içişlerine fazla karıştığımız kanaatinde değil misiniz?'' sorusunu yöneltti.
Türkiye'nin Suriye muhalefetiyle ''çok içli dışlı'' olduğunu belirten Korutürk, ''Suriye PKK'ya destek vermiş bir ülkedir. Biz buna çok karşı çıkmıştık. Bugün benzer davranışları Suriye'ye uyguladığımızı görüyorum'' diye konuştu.
Korutürk, Suriye ile ortak bakanlar kurulu toplantılarında yapılan anlaşmaların geçerli olup olmadığını da sordu.
-''Çıkarlarımızla örtüşüyor mu?''-
TBMM Dışişleri Komisyonu Başkanı, AK Parti İstanbul Milletvekili Volkan Bozkır, Türkiye'nin uyguladığı politikalarla Cumhuriyet tarihinin en iyi ilişkilerinin kurulduğu bir dönem yaşandığını söyledi.
Türkiye'nin sorun yaratan değil sorun çözen bir ülke konumunda olduğunu dile getiren Bozkır, ''Türkiye uluslararası aktör rolünü oynamaya imkan kazanmıştır. Türkiye'yi, küçük sorulara bakarak tenkit etmek doğru olmaz'' dedi.
MHP Antalya Milletvekili Mehmet Günal, Suriye ile ortak kabine toplantılarını yapıldığını anımsatarak, ''Kısa bir süre sonra Suriye'nin iç işlerine karışır hale nasıl gelebiliyoruz? Bu, çıkarlarımızla örtüşüyor mu?'' diye sordu.
Dış politikada, ''sıfır sorun derken sıfır sonuç, hatta geriye doğru bir gidiş'' olduğunu öne süren Günal, ''Sizin bakışınızla bizim bakış açımız bir değil. Çok uçakla gezdiğiniz için yukarıdan farklı görünüyor olabilir'' dedi.
Günal, ''Ankara merkezli ve Türk milletinin çıkarları için dış politika izlemenizi öneriyoruz. Bu durumda size destek vereceğiz'' diye konuştu.
CHP İstanbul Milletvekili Umut Oran, ''Sorunsuz komşumuz kalmadı, bütün komşularımızla sorunluyuz'' dedi.

AB ile ilişkilerde de ciddi endişeler olduğunu savunan Oran, ''6 yıl önce çok büyük beklenti içinde bu müzakerelere başlandı. Geldiğimiz noktada tek bir fasıl açılıp kapandı. 12 fasıl açıldı ama kapanmadı. 6 yıl içinde 20 fasılda müzakerelere başlanmadı. 33 fasıl içinde bir fasıl açılıp kapanmış oldu'' diye konuştu.

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Türkiye'nin, Suriye politikasının net ve açık olduğunu belirterek, ''Halkın haklı taleplerinin yanında yer alacağız ve Suriye yönetiminin bu baskısı karşısında da gerekli bölgesel ve uluslararası platformları harekete geçireceğiz'' dedi.
Davutoğlu, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda, Dışişleri Bakanlığının 2012 Yılı Bütçesini değerlendirirken, Ortadoğu'daki gelişmeler ile Arap baharı sürecine değindi.
Tunuslu gencin protesto için kendini yaktığı zaman bakanlık olarak bir takım değerlendirmeler yaptıklarını ve iki ana ilke belirlediklerini söyleyen Davutoğlu, bu ilkeler çerçevesinde halkların demokratik taleplerinin yanında olduklarını söyledi. Davutoğlu, bu taleplerin hayata geçirilmesi için yegane yöntemin barışçıl dönüşüm ve değişim süreci olduğuna inandıklarını kaydetti.
Davutoğlu, Türkiye'nin bütün o süreçte Tunus'a en fazla katkı yapan ülkelerden olduğunu ve Tunus'un belli bir istikrar içinde demokrasi kulvarına girdiğini kaydetti.
Ortadoğu'nun en önemli ülkelerinden olan Mısır'da Tahrir Meydanı'na çıkarak insan hakları ve demokrasi taleplerinde bulunan gençlerin ve halkın yanında yer aldıklarını kaydeden Davutoğlu, riskli bir politika takip etmelerinin nedeninin, artık bu coğrafyada böyle bir rejimin yaşayamayacağını ve Mısır gibi köklü siyasi kültüre sahip bir halkın artık bunu kaldıramayacağını bilmelerinden kaynaklandığını ifade etti.
1980li yılları örnek göstererek nasıl Doğu Avrupa'da onlarca yıl işbaşında olanlar gittiyse aynı şekilde Ortadoğu'da da halkı ile barışık olmayanların gideceklerini dile getiren Davutoğlu, şu anda Mısır ile en yoğun ilişkileri olan ülkelerin başında Türkiye'nin geldiğini bildirdi. Davutoğlu, dönüşümün başından beri bu ülkeye 6 kez gittiğini hatırlattı.
Demokrasi ve ekonomi konusunda tam destek mesajları verdiklerini kaydeden Davutoğlu, ''Mısır'ı desteklemeye devam edeceğiz, çünkü Mısır'ın başarısı bölgedeki demokrasinin başarısı için şarttır. Güçlü bir Mısır bölgeye istikrar getirecektir. Güçlü bir Mısır istiyoruz. Saygın ve onurlu bir Mısır'la bölgeye büyük katkı yapacağımıza inanıyoruz" diye konuştu.
Davutoğlu, Mısır ile birlikte çalışarak Filistin uzlaşısına da katkıda bulunduklarını, İsrailli asker Gilat Şalit olayında da Mısır ile birlikte çalıştıklarını dile getirdi.
Libya'nın ise çok çetin bir sınav olduğunu vurgulayan Davutoğlu, "Libya bizim için salt bir çıkar alanı değil, bir sınavdı hepimiz için. Libya bizim için büyük bir sınavdı" dedi.
Tunus ve Mısır'ın aksine Libya'da siyasal bir gerilim ortaya çıktığını, ülkenin neredeyse ikiye bölündüğünü anlatan Davutoğlu, bu gerilimi aşmak için Kaddafi'ye iki ay sürekli telkinde bulunduklarını vurguladı.
Davutoğlu, Kaddafi kendi halkına "fareler" deyip saldırdığı zaman araya mesafe koyduklarını ve Libya Ulusal Konseyi'ne her türlü desteği sağladıklarını, maaşların ödenebilmesi için 300 milyon dolarlık kredi açtıklarını kaydetti.
Libya'yı her dönüşümden sonra ilk ziyaret eden dışişleri bakanı olduğunu belirten Davutoğlu, ilk kapsamlı ziyareti yapanın ise Başbakan Recep Tayyip Erdoğan olduğunu vurguladı. Davutoğlu, Erdoğan'ın dört ayrı şehre bir günde giderek onbinlerce Libyalı tarafından Türk bayrakları ile karşılandığını anımsattı.
-"Sarkozy malı kaptı gitti"
Konuşması sırasında CHP İstanbul Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu'nun "Sarkozy malı kaptı gitti" şeklindeki çıkışı üzerine Davutoğlu, "Biz mal peşinde değiliz, bir insanlık onuru peşindeyiz. Biz orada ekonomik çıkarlarımızın da nasıl korunacağını biliyoruz ama her şeyden önce bizim için önemli olan hiç bir dost ülkeye mal perspektifinden bakmayız" diye konuştu.
Tepkiler üzerine aynı zamanda Türkiye'nin çıkarlarını da korunduğunu ifade eden Davutoğlu, Libya'da açılan ilk büyükelçiliğin Türkiye büyükelçiliği olduğunu, şimdi ise başkonsoloslukların sayısını artırarak her bir Libya şehrinde olacaklarını dile getirdi.
Davutoğlu, bu süreçte Türkiye'nin savunduğu değerler hem çıkarları açısından ne gerekiyorsa yaptıklarını, yapmaya da devam edeceklerini belirtti.
-Suriye-
Suriye'nin kendileri için çok daha ciddi bir sınav olduğunu belirten Davutoğlu, son 8 yıl içinde Suriye ile ilişkilerin gelişmesi için her şeyi yaptıklarını kaydetti.
Ortak kabine toplantıları gerçekleştirdiklerini, vizeleri kaldırdıklarını, sınırlardaki mayınları temizlediklerini kaydeden Davutoğlu, "Ne yaşanırsa yaşansın zaman gösterecektir, Türk-Suriye halkları arasında tam bir kaynaşma olacak" dedi.
Mısır, Tunus ve Libya'daki gelişmeler yaşanırken, bu sürecin Suriye'de kan dökülmeden doğrudan Beşar Esad'ın öncülüğünde bir reform süreci olarak yaşanması için Ocak ayından bu yana çalıştıklarını anlatan Davutoğlu, Başbakan Erdoğan'ın Ocak ayında Halep'te Esad ile yaptığı görüşmede çok net olarak, "Bu olayı Mısır'la, Tunus'la, Libya'yla sınırlı görmeyin, bu tüm Arap dünyasını harekete geçiren bir süreçtir. Mübarek'in Bin Ali'nin yaptığı hatalara düşmeyin, halkın bu taleplerine kulakları tıkayarak güvenlik odaklı bir politika benimsemeyin, halkın önüne geçin, demokratik reformları siz yapın, halkın taleplerini siz karşılayın ve en kısa zamanda bu talepleri karşılamış lider olarak seçimlere gidin, halktan aldığınız destekle bütün Ortadoğu'ya örnek olacak yeni bir siyasal yönetim kurun, böyle bir karar alırsanız Türkiye Cumhuriyeti devleti bütün imkanları ile yanınızdadır, yeter ki halkınızla gerilim yaşamalın" mesajını verdiğini kaydetti.
Bu konuda her türlü teknik destek sağladıklarını, Türkiye'de uygulanan reform paketini Suriye ile paylaştıklarını belirten Davutoğlu, "Ama maalesef Sayın Esad birçok benzer lider gibi güvenlik illüzyonu paranoyası içine girip, sanki kısa dönemde bütün bunları bastırıp sonra reform sürecini devam ettiririm gibi bir yanılgı içinde kendi halkına karşı silahları yöneltti" dedi.
Davutoğlu, kendisinin de Nisan ayında Suriye'ye giderek "Kimliklerden mahrum bıraktığınız Kürt kardeşlerimize kimlik verin, serbest seçimlerin önünün açın, siyasi partiler kanununu hazırlayın, yolsuzluklara karşı mücadele edin, genel af çıkarın, olağanüstü hali kaldırın" dediğini, ama verilen sözler yerine büyük operasyonlara başlandığını kaydetti.
Sayısı 15 bine çıkan Suriyeli'nin Türkiye sınırlarına geldiğini anımsatan Davutoğlu, Türkiye'nin Bulgaristan'dan kaçan Türk soydaşlara ve Irak'ta Saddam'dan kaçan Kürtlere gönlünü, evini açtığı gibi Suriyelilere de açtığını dile getirdi.
Hama, Humus, Deyr-ez Zur, Lazkiye, Dera'da halka baskılar arttığında Suriye'ye tekrar gittiğini, 7 saate kadar başbaşa ve heyetler arası görüşmeler yaptıklarını anlatan Davutoğlu, Ağustos ayında bir eylem planı ile birlikte gittiklerinde "Eğer siz herhangi bir yabancı güçle gerilim yaşarsanız, nasıl 2005-2006'da sizin yanınızda durduysak, sizin yanınızda dururuz ama siz kendi halkınızla gerilim yaşar, kendi halkınızla sizin aranızda bizi tercihe zorlarsanız, bilin ki biz halkınızın yanında yer alırız çünkü liderler geçicidir halkların kardeşliği bakidir" mesajı verdiklerini kaydetti.
-Suriye yönetimine seslendi-
Davutoğlu, halka baskıların başlayıp yoğunlaştığı ve bütün uyarılarına rağmen terk edilmediği zaman Suriye yönetimine karşı, aynen Kaddafi'nin söz dinlememesi karşısında uyguladıkları açıktan ve net mesajlarla tutumlarını ortaya koyduklarını, bundan sonra da koymaya devam edeceklerini söyledi.
Dışişleri Bakanı Davutoğlu, "Buradan hem Meclisimizin çatısı altında, Suriye yönetimine bir kez daha sesleniyorum; başkonsolosluklarımıza büyükelçiliklerimize yapılan saldırı gerekli diplomatik tepkilerle cevabını görmüştür ama biz bu saldırılara karşı en kararlı tutumu alacağız ve Suriye halkının haklı mücadelesinin yanında yer almaya devam edeceğiz" dedi.
Arap Birliğinin son aldığı kararın doğru olduğunu ve bu kararı istişare ettiklerini dile getiren Davutoğlu, "Çünkü artık bu mesajın Suriye yönetimine iletilmesi gerekiyor" dedi.
Fas'a giderek Arap Birliği ile Türk Arap forumunu toplayıp bu kararları ele alacaklarını kaydeden Davutoğlu, bundan sonra Suriye yönetiminin kendi halkına uyguladığı şiddeti sona erdirmesi ve reformları bir an önce hayata geçirmesi gerektiğini söyledi.
Davutoğlu, "Türkiye'nin bu konuda politikası net ve açıktır. Halkın haklı taleplerinin yanında yer alacağız ve Suriye yönetiminin bu baskısı karşısında da gerekli bölgesel ve uluslararası platformları harekete geçireceğiz" diye konuştu.

AA

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.